İçeriğe atla

Samson

Samson'un aslanla olan mücadelesi (1525), Alman Rönesans ressamı Lucas Cranach the Elder'e ait bir tasvir.

Samson (İbraniceשִׁמְשׁוֹן,[1] Arapçaشمسون Şemsun, YunancaΣαμψών), doğaüstü güçleri olduğuna inanılan İbrani efsanevi kahraman. Eskiçağ gizem dünyasında yer edinmiştir. Eski Ahit'in "Yargıçların Vasiyetnamasi" adlı kitabında 12 İbrani yargıç içinden sonuncusu olduğu düşünülmektedir. Ağırlıkla bir aslanı parçalarken, bir eşeğe ait çene kemiği ile çokça Filistinli'yi vahşice insanlık dışı öldürdüğü ve onları çoğu savaşta yendiği efsanesi kulaktan kulağa ve yazılı olarak süregelmiştir. Samson uzun saçlarından güç alırdı. Dalila'ya aşıktır. Onun bu sevgisini öğrenen Dalila, Samson uyuduğu esnada saçlarını kesip gözlerini kör eder ve Filistlilere teslim eder. Samson'un saçları tekrar uzar ve Dagon Tapınağı'nda yapılan bir tören sırasında yapının sütunlarını yıkar ve böylece bin kadar Filistlinli enkazın altında kalır.[2] buda samson'un katil olduğunu kanıtlar

Hakkında

Hakimler Kitabı'na göre Samson'un anne-babası Danoğulları kabilesindendi. Tanrı, Kudüs yakınlarındaki Zora'da çiftçilik yapan Manoa adındaki bir adamın kısır olan zevcesine, meleklerinden birini gönderir. Melek, kadına, kısır olduğunu fakat gebe kalıp çocuk doğuracağını müjdeler.[3] Kadın, olanları kocasına anlatır. Kocası ona inanmaz ve Tanrı'ya yalvararak meleği tekrar göndermesini diler. Tanrı, meleği tekrar gönderir ve melek, kadına söylediklerini kocasına da müjdeler. Manoa, Tanrı'ya ekmek ve oğlak takdim eder. Az zaman sonra bir oğlu olur ve adını Samson olarak belirler.[4]

Çocuk büyür ve bir nezir (Tanrı'ya adanmış kişi) olur; saçını kesmemek, şarap içmemek ve ölüye el sürmemek üzere ant içerek kendini Tanrı'ya adar. Samson olağanüstü güçlüdür; bir aslanı elleriyle parçalar, bir eşek çenekemeğiyle binden fazla Fenikeli'yi öldürür ve tutuklu bulunduğu Gazze kentinin kapılarını sökerek kaçar.

Nezirlik andını bozmasıyla gücünü yitirmesi, efsanenin ahlaki içeriğini oluşturur. Samson andını ilk kez, Timna kentinde gördüğü bir kızla ziyafet düzenleyip eğlenerek bozar. Sonra, İsrailoğullarının can düşmanı sayılan Fenikeli halkından olmasına karşın bu kızla evlenir. Düğünde sorduğu bir bilmece yüzünden kız tarafıyla kavgaya tutuşur ve karısının geri götürülmesi üzerine Timna'ya inip çok sayıda Fenikeli'yi öldürür. Gazze'de bir fahişeyle beraberken de gene Fenikelilerle dövüşür ve onları uzaklaştırır. Sonra Sorek Vadisinden Delila[5] adlı bir başka Fenikeli'ye aşık olur ve onun oyununa gelip düşmanlarının eline düşer. Delila, Samson'un ağzından laf alarak gücünün uzun saçlarından kaynaklandığını öğrenir. Uykudayken saçlarını kesip Samson'u Fenikelilere teslim eder. Samson, gözleri oyulduktan sonra bir değirmende köle olarak çalıştırılır. Ama saçları yeniden uzayınca eski gücüne kavuşur ve Tanrı Dagon'a adanan büyük Filist toprağını yerle bir eder; kendisi de tapınakta bulunan Fenikelilerle birlikte ölür.[6]

İslâm'da

Şemsun'un adı[7] Kuran'da açıkça zikredilmez, ayrıca İslâm bilginlerinin kaleme aldığı klasik tarih kitaplarında Şemsun'un hikâyesi, İsrailoğullarının mevcut kaynaklarından farklılıklar arz edecek şekilde hikâye edilmektedir.

İslâm'da Kuran'daki birçok âyetin belirli olaylardan sonra nâzil olduğuna inanılır. Kadir suresinin nüzul sebeplerinden birisi olarak, kaynaklarda Şemsun zikredilmektedir. İbn-i Mesud’dan nakledildiğine göre, bir keresinde, Muhammed, İsrailoğulları arasından Allah yolunda silahlı olarak bin ay cihad eden bir adamdan söz etti. Ashab, bu zâta hayran oldular ve kendi amellerini de onunkinden az gördüler. Bunun üzerine Kadir suresi nâzil oldu:[8][9]

“Doğrusu, Biz, onu Kadr gecesinde indirdik. Kadir gecesini sana ne bildirdi? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Onda, melekler ve ruh Rablerinin izniyle her bir iş için iner de iner. O gece tan ağarıncaya kadar bir esenliktir.”[10]

Vehb b. Münebbih’in naklettiğine göre annesi onu Allah'a nezretmişti. Kendisi putlara tapınan bir topluluk kasabasından idi. O kasabaya yakın bir yerde yerleşmişti. Tek başına onlara karşı cihad etmeye koyuldu. Onların kimilerini öldürüyor, kimilerini esir alıyor ve cihadını devam ettiriyordu. Onlarla bir devenin iki çene kemiği ile karşılaşırdı. Onlarla çarpıştığında susayacak oldu mu bu iki çene kemiğinden tatlı bir su fışkırırdı, o da bu sudan içerdi. Bu şahsa pek büyük bir güç verilmişti. Demir silah ya da başka bir şey ona acı ve ızdırap vermezdi. Bu şahsın adı Şemsun idi.[11]

Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi'nde Şemsun'un hayatından başka kesitler sunar.[12] Şemsun (ya da Samson), bir Yunan karyesinde yaşıyordu. Şemsun, Allah’a bağlı idi. Annesi onu mâbedin hizmetine nezretmişti. Yaşadığı şehrin halkı putperest olup, Şemsun’un evi onlardan birkaç km. uzaktaydı. Tek başına bu putperest ahâliye karşı gazâ yapar, onları öldürerek, ganimet elde ederdi. Bu ganimetlerle hayatını temin ederdi. Putperestlerle savaşırken elinde bir devenin çenekemiğini bulundurur, yanında bu çene kemiği olmadıkça düşmanlarıyla savaşmazdı. Susadığı zaman bu çene kemiğinin içindeki bir taştan tatlı su akar ve o da içerdi. Kendisi çok kuvvetli olup hiçbir bağla bağlamak onu zapt etmiyordu. Putperestler onu savaş yoluyla alt edemeyeceklerine kanaat getirince, eşi vasıtasıyla onu mağlup etmeye karar verdiler. Zevcesi, onu bağlamak için sağlam bir ip istedi. Uyurken zevcesi onun ellerini boynuna doğru bağladı. Şemsun uyanarak bağı kopardı. Şemsun bunu neden yaptığını sorunca, zevcesi onun kuvvetini denemek istediğini bahane etti.[13]

Eşi, çeşitli yollar denediyse de Şemsun her defasında bağdan kurtuldu. Bunun üzerine eşi, kendisini neyle bağlarsa kurtulamayacağını sordu. Şemsun ona şöyle dedi, “Annem beni nezretmişti, beni ancak kendi saçlarım zapt edebilir”. Uyurken, zevcesi bu defa Şemsun’un saçlarını kullanarak onun ellerini bağladı. Peşinden onun düşmanlarına haber verdi. Putperestler gelip Şemsun’un kulaklarını kestiler, gözlerini oydular ve mabedin minaresinin arka tarafında durarak halka teşhir ettiler. Minare birkaç sütuna dayanıyordu. Hükümdar da halkla birlikte, Şemsun’un infazını seyretmek için minareye toplanmıştı. Organları kesilmiş olan Şemsun, Allah’a dua edip kendisini o halkın başına bela etmesini diledi. Allah duasını kabul etti ve ona, halkın onu seyretmek için çıktıkları minarenin iki sütununu tutarak sallamasını ilham etti. Sütunları çeker çekmez Şemsun’un organları eski hâline geldi, minare ise, üzerindeki halkla beraber yıkılarak o topluluğu helak etti.[14]

Kaynakça

  1. ^ Van der Toorn; ve diğerleri. Dictionary of deities and demons in the Bible. Google Books. s. 404. 25 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2018. 
  2. ^ Samson, Genel Kültür Ansiklopedisi (4. cilt) (Cem Ofset bas.). Sabah. t.y. s. 1847. 
  3. ^ Tanah; Hâkimler, 13:3
  4. ^ Tanah; Hâkimler, 13:24
  5. ^ Tanah; Hakimler, 16:4
  6. ^ Tanah; Hakimleri, 16:4-30
  7. ^ Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi'nde Şemsun ve Samson'un aynı şahıs olduğunu zikreder
  8. ^ Beyhaki, es-Suneni'l-Kübrâ, IV, 306; İbn-i Kesir, Tefsir, IV, 531
  9. ^ Ebu’l-Leys Semerkandi, Tefsiru’l Kur’an, Sezgin Naşriyat ve Ciltevi: 6/452-453
  10. ^ Kuran, 97:1-5 6 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  11. ^ Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, 22. Cüz, s. 394
  12. ^ Taberi; Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, c. III; s. 941 vd.; çev. Zâkir Kadirî Ugan, Ahmet Temir; MEB Yayınları: 2207; İstanbul:1991
  13. ^ a.g.e. s.941-942
  14. ^ a.g.e. s.942-943

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakara Suresi</span> Kuranın 2. suresi

Bakara Suresi, Kur'an'ın ikinci suresidir. Kur'an'ın en uzun suresi olan Bakara Suresi, 286 ayetten oluşur.

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Melek</span> dinler terminolojisindeki doğaüstü figür

Melek, dini bir terim. Melek, birçok dinde inanılan semavi verilen isimdir. Meleklerin görevleri Tanrı'ya hizmet etmektir. Meleklere inancın var olduğu her din ve inançta melek kavramına bakış farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Cebrâil</span> İbrahimî dinlerde bir melek

Cebrâil veya Gabriel, İbrahimî dinlerde Tanrı'nın mesaj ve emirlerini vahiy yoluyla peygamberlere ulaştıran ve ilk olarak Tanah'da tanımlanmış bir başmelektir.

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

İman, etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.

<span class="mw-page-title-main">Dua</span>

Dua veya yakarış, bir ilah ya da gözle görülmeyen varlıkla ilişkiyi etkinleştirmeyi amaçlayan çağırma veya eylemdir. Dua, bireysel ya da toplumsal olarak; özel ya da kamusal bir yerde edilebilir. Sadece sözlerden oluşabileceği gibi şarkı şeklinde de olabilir. Ayrıca çeşitli bedensel hareketler de içerebilir. Duanın yakarış, şükran veya ibadet/övgü olarak farklı formları vardır.

<span class="mw-page-title-main">Tanah</span> Yahudiliğin ana kutsal metinlerini oluşturan kitapların kanonik bir koleksiyonu

Tanah/Tanak, Yahudiliğin ana mukaddes metinlerini oluşturan kitapların kanonik bir koleksiyonudur. Hristiyanlar tarafından İbranice Mukaddes Kitap ya da Eski Ahit denir. Metinlerin neredeyse tamamı Kutsal İbranice ile yazılmış olup, ufak bir bölümü de Kutsal Aramiceyle yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Putperestlik</span>

Putperestlik veya putataparlık, genel anlamda bir nesne, görüntü veya fikre tapım içeren bir dini uygulama, anlayış veya inançtır. Putperestlik farklı şekillerde tanımlandığı ve farklı çeşitleri olduğu gibi bazen politeizm benzeri monoteist olmayan inanç yapılarını kastetmek için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Yusuf</span> İbrani din büyüğü, Yakup ve Rahelin oğlu

Yusuf, Yosef veya Batıdaki ismiyle Joseph, Yakup'un oğlu olan İbrani din büyüğü ve atasıydı. Tevrat'a göre İsrailoğulları'nı meydana getiren on iki boydan birinin başıdır. Kur'an'da adı geçen yirmi beş peygamberden birisidir.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da İsa</span> İslam inancında İsa

İslam dininde İsa veya ʿÎsâ bin Meryem, İsrailoğulları'na gönderilen son peygamber ve aynı zamanda da Mesih'tir. İsrailoğullarına Tevrat'ı ilga etmeden, onun yanı sıra yeni bir vahiy olan İncil ile tebliğde bulunmuştur. İsa, hiç evlenmeden ve çocuğu olmadan yaşamış ve bu hâliyle göğe yükseltilmiştir. Kuran'da 93 âyette, "Meryem'in oğlu", "Allah'tan bir ruh" ya da "Allah'ın Kelimesi" unvanlarıyla veya özel ismiyle toplam 180 defa zikredilmektedir. Kuran'da İsa'nın babasız yaratıldığı, Adem Peygamberin durumuna benzetilerek vurgulanmaktadır. İsa'nın Allah'ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiş olduğu kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Lut</span> Peygamber

Lut, bugünkü İsrail ile Ürdün sınırı arasındaki topraklarda yaşayan bir kavim olan Lut kavmine gönderildiğine inanılan peygamber. İbrahim'in akrabası olduğuna ve İbrahim'in peygamberliğini ilk kabul eden kişi olduğuna inanılır. Lut'a kavminin azap haberini vermeye giden üç büyük melek önce İbrahim'e gidip, ona bir çocuğunun olacağı müjdesini vermişlerdir. Yahudilik ve Hristiyanlık inancına göre Lut, peygamber değil yalnızca bir din büyüğüdür.

<span class="mw-page-title-main">Zekeriya</span> Yahudi din büyüğü

Zekeriya, Yeni Ahit ve Kur'an'da adı geçen Yahudi din büyüğüdür. Hristiyanlıkta din büyüğü, İslamiyette ise peygamber olarak görülür ve her iki dine göre de Yahya'nın babasıdır. Yahudilikte sözde "peygamber" rolüyle ortaya çıkmış bir sahte din adamı olarak görülür.

Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tâlût</span> İsrail Krallığının ilk kralı

Tâlût, Şaul veya Şaul Ben Kiş, Tanah'taki kitaplardan olan Samuel kitabı ve 1 Tarihler ve Kur'an'da adı geçen MÖ 1047 ile MÖ 1007 yılları arasında İsrail Krallığı'nın ilk kralıydı. Hakim Samuel tarafından krallığa seçilen Şaul zamanında başkent Gibeah'tı. Antik Filistinliler ile Gilboa Dağında yaptığı savaş sonucu yaralandı ve oğlu Yonatan'ı kaybetti. Bunun üzerine savaş meydanında öleceğini anlayan Şaul, düşmanın kılıcıyla ölmektense intihar etmeyi yeğledi.

<span class="mw-page-title-main">Üzeyir</span> Yahudi peygamber ya da din adamı

Üzeyir, MÖ 4.-5. yüzyıllarda yaşamış Ezra ile aynı kişi olduğu iddia edilen Yahudi peygamber ya da din adamı. Üzeyir ile Ezra'nın aynı kişi olduğu tartışmalıdır. Temple Üniversitesi din profesörlerinden ve Encyclopaedia of the Qurʾān yazarı İbrahim M. Ebu Râbî, Üzeyir ile Ezra'nın aynı kişi olduğu kanısını sorgulayanlardandır.

Avoda Zara , kastedilen mânâsı "putperestlik" ya da "bidatlar") Talmud'un dördüncü kitabı olan Nezikin’in kitapçıklarından birisidir. Bâzı kaynaklarda Aboda Zara olarak da geçmektedir. Avoda Zara'da genellikle Yahudi-olmayanlar arasında yaşayan Yahudilerin meseleleri düzenlenmektedir. Bunların başında, Yahudilerin, Yahudi-olmayanlar ile olan ilişkileri gelmektedir. Kitapçıkta, Yahudilerin putperestlikten ve diğer kültürler içinde asimile olmaktan uzak durmalarını sağlamaya dâir düzenlemeler yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İbrahimî dinlerde Tanrı</span>

Yahudilik, Hristiyanlık, İslam ve Bahai dinleri İbrahim'in Tanrı geleneğini sürdürdükleri için İbrahimî dinler olarak da adlandırılırlar. Bu yüzden İbrahimî dinlerin teolojik gelenekleri bir ölçüde Tanah'taki Tanrı tasavvurundan ve Yahudi tarihindeki monoteizmin tarihi gelişimden etkilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Otniel</span> Tanah ve Eski Ahitte bahsi geçen ilk hakim.

Otniel Tanah ve dolayısıyla da Eski Ahit'in Hakimler kitabı'nda bahsi geçen hakimlerden birisi ve ilkidir.