İçeriğe atla

Saltuknâme

Saltuknâme, 13. yüzyıl alp-erenlerinden olan ve Rumeli’nin Türkleşmesinde büyük rolü bulunan Sarı Saltuk'un efsanevi hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından biridir. Eserde, Sarı Saltuk'un menkıbelerinin yanı sıra, dönemin önemli kişilerinin menkıbeleri ve bu kişilerin Sarı Saltuk ile olan münasebetleri de anlatılmaktadır.

Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem'in (sonradan Cem Sultan ismiyle tarihe geçecektir) şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebu'l Hayr Rûmî tarafından kaleme alınan Saltukname yedi senelik bir çalışma sonucunda, Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Ayrıca yazıya geçirilmiş ilk Nasrettin Hoca hikâyesini içermektedir. Saltukname yeni Türk harfleriyle tam metin olarak yayıma Şükrü Halûk Akalın tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma 1987-1990 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından üç cilt olarak yayımlanmıştır. Kemal Yüce'nin halk edebiyatı bakımından incelediği çalışması da dizinin dördüncü kitabı olarak yer almıştır.

1480 yılında yazılan eser Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir.[1]

Saltık-nâme, den bahseden en eski tarihli eser 14.yüzyılın ilk çeyreği içinde (1300-1325) ölmüş olan Kemaleddin Muhammed es Serac er Rıfai nin Tüffahu'l Ervah (Ruhların Meyvesi) isimli Arapça menkabeler mecmuasıdır. Tüffahu'l Ervah İbn Battuta'nın Sarı Saltık'ın yaşadığı bölgelere seyahatinden 16 yıl kadar önce yazılmıştır. Sarı Saltık ile ilgili bölüm "Saltık et-Turki" başlığı altında toplanmıştır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde iki Saltık-name den bahseder. Birincisi 15.yüzyıl Bayrami şeyhlerinden Muhammediye'nin yazarı Yazıcıoğlu Mehmed'in (1451) yazdığı Menakıb-ı Sarı Saltık dır.Evliya Çelebi seyahatnamesinin 3.cildinin 366. sayfasında bu eseri anlatır. İkincisi Evliya Çelebi'nin bizzat gördüğü Özi valisi Kenan Paşa'nın (1659) kaleme aldığı 40 formadan oluşan Saltık-name dir. Kenan Paşa Babadağı'nda topladığı menkabelerle Yazıcıoğlu Mehmed ve Fütuhat-ı Toktamış Han adlı eserlerden faydalanarak yazmıştır. Evliya Çelebi'nin bahsettiği iki Saltık-name de hale bulunamamıştır.

1473-1480 yıllarında Uzun Hasan seferine çıkan Fatih Sultan Mehmed oğlu Cem Sultan ı Edirne'ye kaymakam olarak gönderir. Cem Sultan maiyetinden Ebu’l-Hayr-ı Rumî ye gezilerinde Babaeski de bulunan türbe ve zaviyesinde ki dervişlerden menakıblarını dinlediği Sarı Saltık için bir eser yazmasını ister. Bu eser Ebu’l-Hayr-ı Rumî tarafından 1473-1480 yılları arasında kaleme alınmıştır. Bu eserin bir kopya nüshası Topkapı Sarayı Hazine Kütüphanesi nr.1612 dir. Tam nüshadır. 1591 tarihinde kopya edilmiştir. Eseri kopya eden zat 16 yüzyılda Osmanlı-Safavi mücadelesinin ve Şii propagandalarının yarattığı İran ve Rafizilik karşıtı yazılar da eklemiş Sarı Saltık'ı Hanefi mezhebinin koyu bir Sunni mücahiti olarak göstermiştir. Üç ciltten oluşmaktadır. Birinci cildinde on dört, ikinci cildinde dokuz, üçüncü cildinde ise on dokuz bölüm bulunmaktadır. Eserdeki bölümler müstakil olmakla birlikte hep birbiri ile bağlantılıdır. Konular hep birbirini takip etmekte ve bir bütünü oluşturmaktadır. Sade bir dil ile, nesir olarak Eski Anadolu Türkçesinin dil özellikleriyle kaleme alınmıştır. Bu eser Harvard üniversitesinden Şinasi Tekin'in yönettiği kaynak eserler dizisinde tıpkı basım olarak basıldı. Türkçe Latin harfli baskısıda 3 cilt olarak Şükrü Haluk Akalın tarafından Kültür bakanlığı yayınlarından yayınlandı.

Saraybosna kütüphanesi İslam yazmaları kısmında 72 sayfalık bir Saltık-name yazması olduğunu G.Martin Smith bahsetmiştir. Şimdiye kadar altı nüshası tespit edilebilmiştir. Bunların içerisinde başı ve sonu tam olan tek yazma nüshası Prof. Dr. Necati Demir’in kütüphanesindedir.

Saltık Gazi ile ilgili olaylar da Sinop’ta başlar. Saltık Gazi, başlangıçta Sinop’tan hareket ederek çevre illerde cenk ve gazalarda bulunur. Saltık-nâme’nin Anadolu’daki en önemli mekanları; Sinop, Amasya, Sivas, Kastamonu, Çankırı, Ankara, Konya, Kırşehir, Niğde, Bor, Trabzon, Bursa, İzmir, Antalya, Alanya, Finike’dir. Rumeli tarafında ise Edirne ve İstanbul ön plandadır. İlerleyen bölümlerinde coğrafya gittikçe genişler. Öyle ki Saltık Gazi, Sinop’tan hareket ederek Afrika’nın güneyine, Asya’nın doğu ucuna, Avrupa’nın batı ucuna kadar gider; Tanrı’nın adaletini götürür, zalimler, hilebazlar, fesatçılar, karanlık işler çevirip insanları yanıltanlar, halkına kötü davrananlar, doğru yoldan sapanlar, zina batağına düşenler, … ile mücadele eder. Kısaca belirtmek gerekirse Saltık-nâme’nin coğrafyası; Asya, Avrupa ve Afrika’nın tamamıdır, diyebiliriz. Bir başka söyleyişle Saltık-nâme, üç kıtada yaşayan bütün milletleri ilgilendirmektedir. Bu bakımdan Saltık-nâme, diğer Türk destanların göre Coğrafyası en geniş olanıdır.

Saltık Gazi Destanı', Anadolu’nun Divânu Lügati't-Türk’ü gibidir. Eser; başta Osmanlı Devleti’nin kuruluşu olmak üzere, üç kıtada üç yüz yıl boyunca cereyan eden tarihi olayları içerir. İçerisinde destanlar, masallar, efsaneler bulunmaktadır. Belki de ilk masal ve efsane derlemeleri, bu eserde yer almaktadır. Ayrıca atasözleri, bilmeceler, deyimler bakımından çok zengindir. Söz varlığı açısından ise Divânu Lügati't-Türk’ten çok daha zengin olduğu söylenebilir. Saltık Gazi Destanı; coğrafya, tarih, sosyoloji, ilahiyat, antropoloji, halk bilimi açısından da çok önemli bir kaynaktır.

Kitaplar

Kaynakça

  1. ^ Boratav, Pertev Naili (2014). Nasreddin Hoca (6 bas.). İstanbul: Islık Yayınları. ISBN 9786056469909. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Süleyman Çelebi (âlim)</span>

Süleyman Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bursa'da Ulu Camiî imamı, mutasavvıf, tek eseri olan, Türkçe kaleme alınmış mevlidlerin ilki ve en meşhuru olan Vesîletü’n-necât'ın yazarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmedî</span> Türk divan şairi ve hekim (1334–1413)

Ahmedî divan şairi ve hekim.

<span class="mw-page-title-main">Korkut Ata</span> Yarı efsanevî Türk bilgesi

Korkut Ata, Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı’ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır.

<span class="mw-page-title-main">Sarı Saltuk</span> Türk ermiş

Sarı Saltuk Baba Balkanların Osmanlılar tarafından fethedilmesinden önce başlıca Balkanlarda ve civârındaki bölgelerde seyahat ederek insanlara İslâm'ı tebliğ eden Alevî-Bektâşî şeyhi ve Türkmen bir Derviştir.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Emre</span> Türk şair ve mutasavvıf (1240–1320)

Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Şükrü Halûk Akalın</span>

Şükrü Halûk Akalın,, 15 Nisan 2001 - 12 Ocak 2012 tarihleri arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Kurumda düzenlenen basın toplantısında, görevinden kendi isteği ile ayrıldığını belirten Akalın, Hacettepe Üniversitesi'ndeki asli görevine geri dönmüştür.

Dânişmendnâme; Anadolu'nun fethini ve bu mücadelenin kahramanlarını anlatan, 12. yüzyılda sözlü olarak şekillenen 13. yüzyılda yazıya geçirilen İslâmî Türk destanlarındandır. XI. Yüzyılda yaşamış Türk devlet adamı Melik Dânişmend Gazi'nin hayatını, savaşlarını, Anadolu'daki bazı şehirlerin fethini ve çeşitli kerametlerini anlatmaktadır. Danişmendnâme'de hikâye edilen olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından, Anadolu coğrafyasının gerçek isimleriyle anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir. Köroğlu metni destan adıyla anılmakla ve bazı destanî niteliklere de sahip olmakla birlikte XX. yüzyılda Anadolu'dan derlenen örnekleri daha çok halk hikâyesi geleneğine yakındır. Anadolu'da hikâyeci âşıklar tarafından 24 kol halinde anlatılır.

Osmanlılarda tarih yazıcılığı, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşundan 100-150 yıl sonra başlamıştır. Osmanlı tarih yazıcılığının geç başlaması, Anadolu’da Osmanlılardan önce tarih yazıcılığının gelişmemesi ile bağlantılıdır.

Yesevîlik, adını Nakşibend’îyye tarikâtı şeyhi Yusuf Hemedanî'nin müritlerinden Hoca Ahmed Yesevî'den alan, İslâm'da kadın-erkek denkliğini yaşatan, Anadolu Alevîliği üzerinde bir hayli tesirleri olan, Bektâşî Tarikâtı'nın da beslendiği tasavvufî yol ve Türk tarikatı.

Ahmed-i Dâ'i, 14. yüzyılın ikinci yarısıyla 15. yüzyılın başında yaşamış olan, çok eser vermiş alim bir şairdir.

Necati Demir, Türk öğretmen ve Türkoloji üzerine araştırmalar yapan halen Gazi Üniversitesi'nde görevli profesör.

Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Vilâyet-name-i Hacı Bektaş-ı Velî veya Manâkib-ı Hacı Bektâş-ı Velî 15. yüzyılda yazılmış, Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatı hakkında menkıbe türü bir eserdir.

Firdevsî Osmanlı Devleti'nde yaşamış bir şair ve çok yönlü bir Alevi-Bektaşi tarikatına mensup Türkmen kökenli bir araştırmacı ve tarihçi yazardı. En meşhur eseri Süleymanname'dir, ayrıca Hacı Bektaş Veli'nin hayatı hakkındaki efsaneleri içeren Velayet-nâme-i Hacı Bektâş Velî'nin derleyicisidir. Firdevsî "uzun" lakabıyla, “İlyas Firdevsî Çelebi” adıyla ve İranlı Firdevsî-i Tûsî’den ayırt etmek için "Firdevsî-i Rumi" ve “Firdevsî-i Horasanî” lakaplarıyla anılırdı. Asıl adı Şerafeddin b. Hızır veya Şerafeddin Musa’dır, mahlas olarak kullandığı Firdevsî-i Rumi ile en iyi bilinir. Çoğu tarih ve edebiyat üzerine olan 40 civarında eser yazmıştır.

<i>Tevârîh-i Âl-i Osman</i> (Âşıkpaşazâde)

Âşıkpaşazâde Tarihi ya da Tevârîh-i Âl-i Osman, 1400 ila 1484 yılları arasında yaşamış bir Vefai dervişi olan Âşıkpaşazâde’nin yazdığı Osmanlı tarihi kitabıdır.

Hoca Sinan Paşa, 15. yüzyıl Osmanlı kelam alimi, matematikçi ve devlet adamı.

Menâkıbnâme ; velilerin, tarikat büyüklerinin ve şeyhlerin kerametlerini konu alan eserlere verilen addır.

100 Türk Edebiyatçısı, 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere hem Türk Dili ve Edebiyatı dersi müfredatı ile ilişkilendirilerek yazarların kitaplarının okutulması hem de boş zamanlarını değerlendirmek üzere öncelikle başvurabilecekleri yazarların kaynak eserleri olarak tavsiye edilmesi için derlenmiş Türk yazarlar listesidir.

<span class="mw-page-title-main">Hamdullah Hamdi</span> Türk divan şairi, mutasavvıf (1449 - 1503)

Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.

Türk edebiyatında destan, efsaneden sonra ortaya çıkmış bir edebî türdür. Türk milletinin bir bütün olarak zamanımıza ulaşmış büyük destanları olmasa da yabancı kaynaklarda yer alan bazı parçaları mevcuttur. Türk destanlarına ait çeşitli parçalar Çin, Fars, Moğol ve Arap kaynaklarında bulunmaktadır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Bu destan, Altay Türkleri arasında anlatılagelmiştir. Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. İslâmiyet'ten önceki döneme ait en eski destanlar Saka Türkleri'ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu Destanı parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde yer almaktadır.

Ebû'l Hayr-ı Rûmî, Osmanlı müellif.