İçeriğe atla

Salem cadı mahkemeleri

1876'daki mahkemenin temsili bir çizimi. Yerdeki figür genellikle Mary Walcott olarak anılır.
Joseph E. Baker tarafından 1892 yılında yapılan bu litografi, Salem cadı mahkemelerinin hayali bir temsilini konu almaktadır. Sanatçı resimlerindeki orijinal altyazılarında eserlerini numaralandırmış ve bu eserine "Cadı No:1" (The witch no. 1) adını vermiştir.

Salem cadı mahkemeleri (İngilizceSalem witch trials), Massachusetts'e bağlı kontluklarda Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında gerçekleştirilen ve sonrasında cadılık ile suçlanan bir grup insan için sulh yargıçları tarafından yönetilen yerel mahkemeler ile devam eden duruşmalara denir.

Duruşmalar sırasında birçok kişi yetkililer tarafından aranmamasına rağmen suçlanmış, 150'den fazla insan tutuklanmış ve hapse atılmıştır. Duruşmalara bakan iki mahkeme, 29 kişiyi suçlu bulmuş ve cadılıktan ölüme mahkûm etmiştir. Suçlananlardan on dördü kadın, beşi erkek on dokuz kişi asılarak idam edilmiştir. Suçlananlardan bir adam yalvarmayı reddettiğinden dolayı ağır kayalar altında sıkıştırılarak idam edilmiştir. Suçlananlardan en az beş kişi hapishanede ölmüştür.

Salem Cadı Mahkemeleri olarak anılsalar da, 1692'deki ön dinletiler bölgedeki birçok yerde, Salem Köyü, Ipswich, Andover ve ayrıca Salem Kenti, Massachusetts'te gerçekleştirilmiştir. En bilindik duruşmalar 1692'de Salem kentinde Oyer ve Terminer Mahkemesinde yapılmıştır. Bu mahkemeden önceki duruşmalarda dinlenen yirmi altı kişi bu mahkemede suçlu kabul edilmiştir. 1693 yılında Salem kentinde, ayrıca Ipswich'de, Boston'da ve Charlestown'da ele alınan Yüksek Mahkemenin ilk dört celsesi otuz bir cadılık duruşmasından sadece üç sanığı suçlu bulmuştur.

Arka plan

Cadılık suçlamalarının sayısındaki sıra dışı artış nedeniyle, bu olayın tarihsel içeriğinin çeşitli birçok yönünün özel olarak katkıda bulunduğu ele alınır.

Politik içerik

Yönetici William Phips (1651-1697)

Massachusets'a 1629'da tanınan ayrıcalıklar Kral II. James Sir Edmund Andros'u Yeni İngiltere Yönetimi'nin başına getirmesi ile 1684'te iptal edilmişti.[1] Kral James II The Glorious Revolution da tahtından mahrum bırakıldığında 1689'da Andros da yerinden edilmiş ve Mary ile William İngiltere'de tahta çıkmıştır.

Simon Bradstreet ve Thomas Danforth vali ve vali yardımcısı seçilmiştir. Aynı zamanda "doğuya doğru" (günümüzün Maine kıyıları) yerleşmeye başlayan İngiliz koloniciler ile Fransızlar tarafından desteklenen Wabanaki Yerlilerinin arasında gerginlik çıkmış, bu gerginlik sonradan Kral William'ın savaşı olarak anılan savaşa neden olmuştur.

Bölgesel içerik

Salem Köyünün Haritası, 1692

1689'da, sonunda Salem Köyü, Salem Kasabasındaki kilise tarafından kendi sözleşmeli kilise topluluğunu oluşturma ve kendi papazını atama iznini yapılan birçok talepten sonra aldı. Samuel Parris in ilk atanan papaz olmasından ve bu görevin karşılığında kendisine papaz evinin tapusunun verilmesinin ardından, Salem Köyü ve civar köyler görüş ayrılığına düşmüş, bölünmüşlerdir.

Andover'da ise kilise, kasabanın kuzeyinde uzun zamandır kasabanın papazı olan Francis Daniel ve kasabanın güneyinde kasabanın kilisesinin öğretmeni olan Thomas Barnard'ın önderliklerinde olmak üzere iki ayrı cemaate sahip olacak şekilde ayrılmıştır.

Ekonomik içerik

Özellikle ekonominin tarıma dayalı olduğu uç bölgelerde olmak üzere, aile bireylerindeki sayı artışı aile içi ve komşular arası toprak anlaşmazlıklarını körüklemişti. Hava durumundaki bir değişim veya küf, mantar gibi hastalıklar kolayca bir yıllık ekini yok edebiliyordu. Orta boyuttaki bir aileyi doyurabilecek olan bir tarla, bir kuşak sonraki aileyi doyurmakta yetersiz kalmakta ve çiftçileri daha çok Amerikan yerlilerinin yaşadığı el değmemiş topraklara doğru gitmeye zorlamıştı. Püritanlar bu yeni topraklarda bir teokrasi oluşturmaya yemin ettiklerinden dolayı, dini coşkunluk ortadaki durumu gerginleştirmekte idi. Ekin, hayvan ve çocuk kayıpları, deprem ve kötü hava gibi felaketlerin nedeni Tanrı'nın gazabına dayandırılmaktaydı.

Dini içerik

Rev. Cotton Mather (1663-1728)

Puritanlar yeryüzüne inmiş bir melek olarak gördükleri şeytan da dahil olmak üzere, tanrının ve meleklerin bulunduğu görünmez bir dünyanın varlığına inanıyorlardı. Puritanlara göre bu görünmez dünya içinde bulundukları görünür dünya kadar gerçekti.

Büyücülük ve Malvarlığı Konularına Dair Pratik Tedbirler (1689) adlı kitabın yazarı Cotton Mather, Boston masonlarından olan John Goodwin'in dört çocuğunun sergilediği garip davranışları anlatmış ve bu davranışların nedenini ise Mary Glover adında bir İrlandalı çamaşırcı kadının onların üzerinde büyü yapmasına dayandırmıştır. Boston'un Kuzey kilisesinde papaz olan Mather, cadılığa katı bir şekilde inanıyor ve bastırdığı broşürler ile bu fikrin yayılmasını sağlıyordu.

Sosyal içerik

Püriten topluluklarının sahip olduğu ataerkil inançlar da durumu gerginleştirmekteydi. Kadının erkeğe itaat etmesi gerekliliğine güçlü bir şekilde inanıyorlardı. Bir kadının, bir erkeğe nispeten yaradılışından kaynaklanan nedenlerle, şeytanın hizmetinde çalışması olası görülüyor, aynı zamanda da doğuştan şehvetli oldukları düşünülüyordu. Ayrıca, küçük bir kasabanın sahip olduğu atmosfer sırların saklanmasını güç kılıyor, insanların birbiri ile ilgili olan fikirlerinin kolayca hakikat olarak kabul edilmesine yol açıyordu.

"Çocuklar görünen fakat duyulmayan olmalıdır" felsefesinin benimsendiği bir çağda, elbette çocuklar sosyal hiyerarşinin en altına bulunuyorlardı. Oyuncaklar ve oyunlar gereksiz görülmekte ve çocuklar oyun oynamaktan yıldırılmaktaydı. Kız çocukları daha fazla kısıtlamalara maruz bırakılıyordu. Erkek çocukları avlanabiliyor, balık tutabiliyor, ormanı keşfedebiliyordu. Sıklıkla marangozların ve demircilerin yanında çıraklık yapıyorlar, ancak kız çocukları ise çocukluktan itibaren iplik eğirme, yemek pişirme, dikiş dikme, örgü örme eğitimlerini alarak ailelerine ve kocalarına hizmetçi olmaları için hazırlanıyordu.

Olaylar

İlk ortaya çıkışı

Salem köyündeki papaz evi, 19. yüzyılda fotograflanmış
Salem köyündeki papaz evinin günümüzdeki kazı alanı

1692 yılında Salem köyünde yaşayan Papaz Samuel Parris'in 9 yaşındaki kızı Betty Parris ve (kızının da kuzeni olan) 11 yaşındaki yeğeni Abigail Williams, Beverley dolaylarında vaizlik yapan John Hale, tarafından "çok güçlü sara krizi ya da etkin doğal afet" olarak adlandırılan ruhsal sarsıntıyı geçirmeye başladılar. Köyün eski vaizi Deodat Lawson'ın görgü tanıklığına göre; kızlar bağırıyor, eşyaları fırlatıyor, garip sesler çıkarıyor, yerlerde sürünüyor ve kendilerini anormal şekillere sokuyorlardı. Kızlar iğnelerin vücutlarında açtığı yara ve deliklerden de şikayetçiydi. William Griggs olduğu tahmin edilen bir doktor, kızlarda fiziksel rahatsızlığa dair bir işaret bulamamıştı (bu şikayetlere çavdar mahmuzunun neden olabileceği da söylenmektedir). Bir süre sonra, köyde yaşayan başka bir genç kadının da benzer davranışları göstermeye başladığı öğrenildi. Lawson'un Salem Köyü misafirhanesinde verdiği vaazlar artık acılı serzenişler ile kesilmeye başlamıştı.[2]

Sarah Good, Sarah Osborne ve Tituba'dan oluşan üç kişi Betty Paris, Abigail Williams, 12 yaşındaki Ann Putnam, Jr. ve Elizabeth Hubbard'a ızdırpap ve acı vermek iddiası ile suçlanıp tutuklandılar.[3]

Sarah Good yoksuldu. Yemek ve barınak için komşularından yardım istemiş ve dilencilik yapmış biriydi, daha sonra ise Sarah Osburne'un resmi hizmetçisi olmuştu. Sarah Osburne ise kilise toplantılarına çok nadir katılması ile bilinirdi. Tituba ise Püritan'lardan farklı etnik kökene sahip bir köleydi ve suçlamalar için açık bir hedefti. Bu kadınların hepsi de büyücülük suçlamaları için "olağan şüpheliler" tanımına uyuyordu. Zaten kimse de onların arkasında durmadı. 1 Mart 1692'de büyücülük suçlaması ile yerel sulh hakiminin karşısına çıktılar. Birkaç gün süren sorgularının ardından hapishaneye gönderildiler.

Mart ayında suçlamalar; Martha Corey, Dorothy Good (tutuklama esnasında hata yapılarak Dorcas God olarak anıldı), Salem Köyü'nden Hemşire Rebecca ve Ipswich dolaylarından Rachel Clinton isimlerine de yöneltildi. Martha Corey kadınların suçlanmasındaki yersiz şüpheciliğe karşı düşüncelerini kendini örnek göstererek dile getirdi. O'nun ve hemşire Rebecca'nın alacağı cezalar topluluğu da yakından ilgilendiriyordu, çünkü Martha Corey ve Hemşire Rebecca Salem Köyü'ndeki kilisenin tam bir müdavimiydi. Eğer böylesi namuslu insanlar cadı olabiliyor ise herkesin cadı olabileceği fikri uyanabilirdi. Bu halde kilise üyeliğinin de suçlamalara karşı bir güvenlik getirmiyor olduğu söz konusu edilirdi. Sarah Good'un kızı Dorothy Good sadece 4 yaşında olmasına rağmen sorgulandı ve yanıtları annesinin cadılık ile ilişkilerini kanıtlayan birer itiraf olarak değerlendirildi. Mart ayının sonunda, Ipswich'de yaşayan Rachel Clinton da Salem Köyündeki olaylara ilişkin alakasız suçlamalar ve büyücülük nedeni ile tutuklanıyordu.[4]

Cadı pastası

Cadı pastası, Orta Çağ Avrupa'sında ve kolonilerinde, kimlerin cadı olduğunu anlamak için kullanılan bir ekmekti.

Cadı tarafından büyülendiğinden şüphelenilen kişinin idrarı ve çavdar kullanılarak yapılan bu ekmek, bir köpeğe yediriliyor ve bu köpek benzeri belirtiler sergilerse kişinin cadı tarafından büyülendiği hükmü veriliyordu.

Kaynakça

  1. ^ The Glorious Revolution in Massachusetts: Selected Documents, 1689-1692 (henceforth cited as Glorious Revolution), eds. Robert Earle Moody and Richard Clive Simmons, Colonial Society of Massachusetts: Boston, 1988, p. 2
  2. ^ Deodat Lawson (1692). A Brief and True Narrative of Some Remarkable Passages Relating to Sundry Persons Afflicted by Witchcraft, at Salem Village: Which happened from the Nineteenth of March, to the Fifth of April, 1692. Benjamin Harris. 9 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2008. 
  3. ^ See the warrants for their arrests here 12 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. and here 18 Eylül 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2008. 

Kullanılan kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cadılık</span>

Cadı, birçok din ve mitolojide kötü amaçlara hizmet ettiğine ve doğaüstü güçleri olduğuna inanılan kişidir. Popüler kültürde siyah pelerinli, sivri başlıklı, süpürgesiyle uçan bir kadın figürü resmedilir. Türkiye'de farklı ağızlarda "cazı", "cazi" ya da "cazi kari" olarak da bilinir.

<i>Cadı Kazanı</i> (oyun)

Cadı Kazanı, Arthur Miller'ın 1952'de yazdığı bir oyundur.

<span class="mw-page-title-main">Cadı avı</span>

Cadı avı; cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması olayıdır. Tarihte cadı avları genellikle cadıların yakılarak veya linç edilerek öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Günümüzde cadı avı kavramı daha çok, "fikirleri topluma tehdit olarak görülen kimselere karşı düzenlenen kampanya" anlamında metafor olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mary Walcott</span>

Marry Walcott, Salem Cadı Mahkemeleri'nde 1692-93 yılları arasında "Rahatsız Kız" tabiri ile çağrılan tanıklardan biri. Genellikle mahkeme odasında "merkezde olan" veya "tanık" olarak resmedilir.

Cadı olduğu gerekçesiyle idam edilenler listesi, büyük çoğunluğu 15. ve 18. yüzyıl arasında Avrupa'da organize edilen cadı avlarında idam edilen kişileri sıralar. En yoğun cadı avı dönemi 1560-1630 yılları arasında gerçekleşti. 1420'ye kadar cadılık suçlamasıyla yürütülen soruşturmalar kara büyü (maleficium) denilen, doğa üstü güçleri sayesinde diğer kişilere zarar verme konseptiyle gerçekleştiriliyordu ve 15. yüzyılın erken dönemlerine kadar cadılık şeytan ile ilişkilendirilmiyordu. Bu tarihten sonra hem organize bir şekilde cadı avlarına girişildi hem de cadılık direkt olarak Satanizm ile ilgili bir olay olarak kabul edildi. 16. yüzyılda belli bölgelerde cadı avlarında bir azalma olduysa da 17. yüzyılda yeniden artış yaşandı. Yeni Çağ'da Avrupa'da gerçekleştirilen en önemli cadı mahkemeleri İspanya'daki Bask cadı mahkemeleri, Almanya'daki Fulda cadı mahkemeleri, Werdenfels kontluğu cadı mahkemeleri, Trier cadı mahkemeleri ve Bamberg cadı mahkemeleri, Würzburg cadı mahkemeleri, İskoçya'daki North Berwick cadı mahkemeleri ve İsveç'teki Torsåker cadı mahkemeleridir. Avrupa'daki cadı avları 17. yüzyılda kolonilere de sıçramıştır. Bunlardan en büyüğü 1692-93'te gerçekleşen Salem cadı mahkemeleridir.

Janet Boyman, Jonet Boyman veya Janet Bowman, cadılık suçlamasıyla idam edilen İskoç kadındır. Aleyhindeki dava 1570'te başladığı hâlde 1572'de yargılanmış ve idam edilmiştir. İddianamesi, Lizanne Henderson akademisyenler tarafından İskoçya'daki büyücülük ve peri inancının en eski ve en kapsamlı kaydı olarak tarif edilmiştir. Boyman'ın cadılıkla suçlanma nedeni ise devlet idarecilerinin ölümlerini öngördüğünü iddia etmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Elspeth Reoch</span>

Elspeth Reoch, cadı olduğu öne sürülen ve bundan ötürü ölüm cezasına çarptırılarak öldürülen bir İskoçtur. Caithness'de doğdu ancak çocukluğunu Orkney anakarasına gideceği tarihe kadar Lochaber'deki bir adada akrabalarıyla geçirdi. O zamanlar İskoçya'nın yargı çevresi içerisinde olan Orkney Adaları'nda büyücülük, yürürlükteki 1563 İskoç Büyücülük Yasası'na göre ölüm cezası gerektiren bir suçtu.

<span class="mw-page-title-main">Erken modern İskoçya’da cadı mahkemeleri</span> Erken modern İskoçyadaki cadı mahkemelerine genel bakış

Erken Modern İskoçya'da cadı mahkemeleri, 16. yüzyılın başlarından 18.yüzyılın ortalarına kadar süren, büyücülük suçlarını konu alan yasal kovuşturmalardır. Bu mahkemeler, Erken Modern Avrupa'da yürütülen cadı mahkemelerinin bir parçasıydı. Orta Çağ'ın sonlarında büyücülük ile oluşturulan zararlar için mahkemeler yürütüldü, ancak 1563 Büyücülük Yasası'nın geçirilmesiyle hem büyücülük hem de cadılarla iletişime geçilmesi idamla cezalandırılabilecek suçlar hâline geldi. Yeni yasanın yürürlüğe girmesinin ardından yürütülen ilk büyük mahkemeler dizisi, 1589’da başlayan ve Kral VI. James'in hem “mağdur” hem de araştırmacı olarak önemli roller oynadığı Kuzey Berwick cadı mahkemeleriydi. VI. James büyücülükle ilgilenmeye başladı ve 1597’de Daemonologie adlı tezinde cadı avlarını savunan bir metin yayımladı. Ancak sonrasında kuşkuya kapıldı ve şüpheleri giderek arttı. Bunun sonucunda davaları azaltmak için önlemler aldı.

İngiltere, İskoçya, Galler ve İrlanda'da, tarihsel olarak, büyücülüğü kontrol eden ve büyücülük yapıldığında - ya da sonraki yıllarda buna teşebbüs edildiğinde bile - cezalar veren bir dizi Büyücülük Yasası olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Orkney'de büyücülük</span>

Orkney'deki büyücülüğün kökeni muhtemelen sekizinci yüzyıldan itibaren takımadalar üzerindeki Norsemen yerleşimine dayanmaktadır. Erken modern döneme kadar sihirli güçler genel yaşam tarzının bir parçası olarak kabul edildi, ancak İskoçya anakarasında cadı avları başladı ve 1563 İskoç Cadılık Yasası cadılık veya cadılara danışmayı ölümle cezalandırılacak bir suç haline getirdi. Büyücülükten yargılanan ve infaz edilen ilk Orcadialılardan biri, 1594'te Allison Balfour'du. Balfour, yaşlı kocası ve iki küçük çocuğu, kendisinden bir itiraf elde etmek için iki gün boyunca şiddetli işkenceye maruz kaldı.

<span class="mw-page-title-main">Allison Balfour</span> İskoç cadı

Allison Balfour ya da Margaret Balfour, cadı olduğu öne sürülerek çarptırıldığı ölüm cezası sonucu öldürülen bir İskoçtu. 1594'te gerçekleştirilen cadılık davası, en çok bahsedilen İskoç büyücülük vakalarından biridir. Balfour'un yaşadığı İskoçya'nın Orkney Adaları'ndaki Stenness bölgesinde, o dönem yürürlükte olan 1563 İskoç Cadılık Yasası'na göre büyücülük, ölüm cezası gerektiren bir suçtu.

<span class="mw-page-title-main">Isobel Gowdie</span>

Isobel Gowdie, 1662 yılında Nairn yakınlarındaki Auldearn'da büyücülük yaptığını itiraf eden bir İskoç kadındı. Yaşı ya da hayatı hakkındaki bilgiler kısıtlıdır, muhtemelen olağan uygulamalar doğrultusunda idam edilmiş olsa da, durumun böyle olup olmadığı ya da bir rençperin karısı olarak eski hayatının belirsizliğine geri dönmesine izin verilip verilmediği kesin değildir. Görünüşe göre şiddetli işkence kullanılmadan elde edilen ayrıntılı ifadesi, cadı avları döneminin sonunda Avrupa büyücülük folkloruna dair en kapsamlı bilgilerden birini sağlamaktadır.

Karşı-Reformasyon ve Avrupa din savaşları sırasında kabaca %80'ini kadınların ve çoğunluğunu 40 yaşının üzerinde insanların oluşturduğu yaklaşık 50.000 kişi büyücülük suçlaması nedeniyle yargılandı ve kovuşturmalar 1580-1630 yılları arasında tepe noktasına ulaştı.

Agatha Harkness, Marvel Comics tarafından yayınlanan Amerikan çizgi romanlarında görünen kurgusal bir karakterdir. Kötü niyetli bir kahraman ve Wanda Maximoff'un öğretmeni olarak tasvir edilen güçlü bir cadıdır. Nicholas Scratch'ın annesidir. Agatha, Salem cadı mahkemelerindeki orijinal cadılardan birisi olarak betimlenmiştir. Hayatta kalmayı başardı. Franklin Richards'ın dadısı olarak ve Wanda Maxsimoff'a rehberlik ederek Marvel evreninde önemli bir figür haline geldi. Agatha'nın Ebony adında mistik varlıkların varlığını hissedebilen kedi-vari bir yaratığı da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Cadı kültü hipotezi</span>

Cadı kültü hipotezi, Erken Modern dönemin cadı mahkemelerinin, Avrupa'nın Hristiyanlaşmasından sağ kurtulmuş olan Hristiyanlık öncesi, bir pagan dini bastırma girişimi olduğunu öne süren, günümüzde kabul görmeyen bir teoridir. Savunucularına göre, cadı kültünde, Hristiyanlar tarafından zulmedilen ve Şeytan olarak atıfta bulunulan boynuzlu bereket, yer altı, av ve avcı tanrısının etrafında cadıların Şabatı'nda dönülerek ibadet ediliyordu.

<span class="mw-page-title-main">Britanya'daki halk şifacıları</span>

Britanya'daki halk şifacıları, Britanya'da Orta Çağ'dan yirminci yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdüren profesyonel ya da yarı profesyonel büyü uygulayıcılarıydı. Halk şifacıları olarak, "düşük büyü" olarak da bilinen halk inançlarını uyguladılar, ancak bunları genellikle grimoire çalışmasıyla öğrendikleri "yüksek" veya tören büyüsü unsurlarıyla birleştirildiler. Öncelikle, büyü ve tılsımı mesleklerinin bir parçası olarak kullanarak, sihirlerini kötü niyetli büyücülükle savaşmak, suçluları, kayıp kişileri veya çalınan malları bulmak, fal bakmak, şifa vermek, hazine avlamak ve insanları aşık etmek amacıyla kullandılar. "Popüler inanç ve gelenek dünyasına ait" olan halk şifacılarının büyüsü, "evrenin gizemleriyle değil, magus'un [tören büyüsü gibi] güçlendirilmesiyle değil, belirli problemler için pratik çözümlerle ilgili olarak tanımlandı." Bununla birlikte, diğer tarihçiler, bazı durumlarda, büyülü uygulamalarının görünüşe göre "deneysel veya" ruhsal "bir boyutu" olduğunu, doğası gereği muhtemelen şamanik bir şey olduğunu belirtmişlerdir.

Elizabeth Proctor, 1692'deki Salem Cadı Mahkemelerinde büyücülükten hüküm giydi. Mahkûm edilen ve idam edilen John Proctor'un karısıydı.

<span class="mw-page-title-main">Tituba</span>

Tituba, 1692-1693 Salem cadı mahkemeleri sırasında büyücülükle suçlanan ilk kişilerden biriydi. Massachusetts Körfezi Kolonisi'ndeki, Salem köyünün bakanı Samuel Parris'in kölesiydi. Yetkililer tarafından incelendiğinde suçlamaları doğrulayıp, büyücülük yaptığını itiraf ederek duruşmalarda önemli bir rol oynadı. Diğer iki kadını, Sarah Good ve Sarah Osborne'u da aynı suçla suçladı. Bir yıldan fazla bir süre tutuklu kaldı ama hiç yargılanmadı. Mayıs 1693'te büyük jürinin kendisine karşı açılan davayı reddetmesinin ardından ona ne olduğu bilinmiyor.

Connecticut'ta Cadı Mahkemeleri, Conneticut'ın 17. yüzyıldaki cadı davaları, Salem, Massachusetts'a göre uzun bir süre gölgede kalmıştır. Bunun nedeni Salem ve Massachusetts'ta ki davaların daha çok sayıda ve daha çok ses getirmesidir. Ancak Connecticut'takiler, Salem'den kırk yıl önce, New England'daki ilk cadılık denemeleri arasındaydı. Mary Johnson'ın 1648'de Wethersfield'daki cadılık itirafı, kolonilerde türünün ilk örneğiydi. Toplamda, Connecticut'ta 43 büyücülük vakası duyuldu ve bunlardan 16'sı idamla sonuçlandı. Wethersfield, 1648 ile 1668 arasında belgelenmiş dokuz suçlama ve üç idam ile hikâyenin başladığı yerdir.