Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Genellikle minaresiz küçük camilere veya bazı kurum ve kuruluşlarda ibadet için ayrılmış ufak mekanlara ise mescit denir.
Mihrap, camide imamın namaz kıldırırken cemaatin önünde durduğu, kıble yönündeki duvarın ortasında bulunan oyuk ve girintili yer.
Zeynep Sultan Camii 1769 yılında III. Ahmed'in kızı Zeynep Sultan tarafından Ayazma Camii'nin de mîmarı olan Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış barok tarzındaki câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. Bu özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.
Nuruosmaniye Camii, İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde yer alır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir.
Cerrah Mehmed Paşa Camii, İstanbul ili Fatih ilçesi Aksaray Mahallesinde bulunan tarihi cami. 1594'te Cerrah Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Mimar Davud Ağa'dır.
Şişli Camii, İstanbul, Türkiye'de, Şişli ilçesinde bulunan bir camidir. Halâskârgazi Caddesi ile Abide-i Hürriyet Caddesi'nin kesişmesiyle oluşan bir adacıkta konumlanır.
Eski Valide Camii ve Külliyesi İstanbul'un Üsküdar ilçesinin hakim konumu Toptaşı sırtına II. Selim'in eşi, III. Murat'ın ise annesi Afife Nur-Bânû Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Camii, medrese, tekke, dârüşşifa, dârulhadis, dârulkurrâ, sıbyan mektebi ve imaretten oluşan tesis, Mimar Sinan'ın inşa ettiği tam teşekküllü ve tek parça kalabilmiş son külliye olarak kabul edilmektedir. Mimar Sinan'ın inşa ettiği cami vefatından sonra talebesi Davud Ağa tarafından genişletilmiştir. Son olarak da II. Mahmud döneminde eski İstanbul evlerini andıran ve müstakil bir girişi bulunan hünkâr kasrı ve mahfili eklenmiştir. Yapılış tarihi 1570-1579 tarihleri arasını kapsamakla 1583 yılında Mimar Sinan'ın talebesi Davud Ağa tarafından genişletilmiştir.
Sokullu Mehmet Paşa Cami ya da bilinen diğer ismiyle Köprübaşı Camii, İstanbul'da bulunan 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı camisinin kalıntısıdır.
Nişancı Mehmet Paşa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Karagümrük semtinde Nişanca caddesindeki cami. 1584-1588 arasında Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Tezkiretülbünyan ve Tezkiretü’l-ebniye’de yer almamakla birlikte Tuhfetü’l-mi‘mârîn’de ona ait gösterilmektedir. Mimar Sinan'a ait olduğunu Evliya Çelebide yazar. Mimar Sinan 996’da (1588) ölmüş, cami ise ertesi yıl bitirilmiştir. Kaynaklarda genellikle Sinan tarafından başlanıp kalfalarından biri tarafından tamamlandığı belirtilen eser Aptullah Kur’an’a göre de Mimar Dâvud Ağa’nındır. Sinan’ın son zamanlarına rastlayan camiyi onun üslûbunu devam ettiren Dâvud Ağa’nın tamamlamış olması en güçlü ihtimaldir. Doğan Kuban’ın görüşleri de bu yöndedir. Câminin kapısı üzerinde, caminin inşâsına H.992 / M.1584'te başlanıp H.997 / M. 1589 tarihinde bitirildiğini gösteren nesir halinde bir kitâbesi vardır. Caminin giriş kapısı üstündeki III. Murat tuğrasının tasarımının Nişancı Mehmet Paşa tarafından yapıldığı bilinmektedir. Sultan III. Mustafa tuğralı kitabede Mehmet Paşa torunu Şükrullah Efendi tarafından caminin esaslı tamir edildiğini anlatılır. Kuzeydoğu tarafında Keskin Dede yatmaktadır. Zamanında bir külliye olarak tasarlanan imaretten sadece cami ve türbe kalmıştır. Caminin içinde bir hazire vardır. Pek bakımlı olmayan hazîrede, bâninin oğlu Eyüp Kadısı Mehmed Nutki Efendi’de medfûn bulunmaktadır.
Osmanlı mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir. Osmanlı mimarisinin, Akdeniz ile Ortadoğu mimari geleneklerinin sentezi olduğunu düşünen mimarlık eleştirmenleri de vardır. Her ne kadar farklı dönemlerdeki ihtiyaca ve teknolojiye göre farklı yapı türleri inşa edildiyse de, genelde Osmanlı'nın hakim olduğu bölgelerde camiler ve çevresinde yapıların inşa edilmesi sıklıkla rastlanan bir olguydu. Camiler, çevrelerine yapılan sosyal yapılarla birlikte bir külliye teşkil ediyorlardı.
Mehmed Ağa Camii, İstanbul Fatih ilçesi Çarşamba semtinde 16. yüzyılda III. Murad zamanının Dârüssaâde ağası Habeşî Mehmed Ağa tarafından yaptırılan cami.
Murat Reis Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Murat Reis Mahallesi'nde yer alan, Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi bir camidir. Dönemin deniz komutanlarından olan Koca Murat Reis tarafından yaptırılmıştır. Yapımına 1608 yılında başlanan cami, 1 yıllık inşaat sürecinden sonra 1609 yılında ibadete açılmıştır. Cami mimari olarak Osmanlı esintilerini yansıtmaktadır.
Konak Camii, bilinen diğer adıyla Yalı Camii, Türkiye'nin İzmir şehrinde yer alan bir camidir. Konak ilçesinde, kent merkezindeki Konak Meydanı'nda konumlanır.
Selman Ağa Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Mimar Sinan Mahallesi'nde yer alan, Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi bir camidir. II. Beyazıt'ın kapı ağası ve Darüssaade Ağası olan Selman Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapımına 1506 yılında başlanan cami, aynı sene ibadete açılmıştır. Cami mimari olarak Osmanlı esintilerini yansıtmaktadır.
Şemsi Paşa Camii veya Kuşkonmaz Camii, İstanbul'un Üsküdar ilçesi, Şemsi Paşa Caddesinde yer alan, Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi bir camidir.
Kapu Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi cami. Şehirdeki Osmanlı camileri arasındaki en büyük camidir. Merkez Karatay ilçesi, Sarraflar caddesi üzerindeki caminin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olup, Karatay Müftüğülüğü'ne bağlı olarak faal durumdadır.
Büyük Selimiye Camii, Osmanlı Padişahı III. Selim tarafından Barok ve Osmanlı mimarisi tarzlarında yaptırılmış, İstanbul'un Üsküdar semtinde bulunan tarihi cami.
Binek taşı, at veya arabaya binmek için üstüne çıkılan yüksekçe taş. Genellikle 60-100 santim eninde yaklaşık 40 cm yüksekliğinde olan bu taşlar sayesinde at ve benzeri binek hayvanlarına rahat bir biniş sağlanıyordu. Kimilerinde bir veya birkaç basamak bulunur. Özgün olarak yapılanlar olduğu gibi antik dönemlerden kalma yapı elemanlarından dönüştürülmüş olanları da vardır. Vaktiyle bu taşlar cadde ve sokakların köşeleriyle saray, konak, ev, cami gibi yapıların önlerine konulurdu. Mimari olarak, sadaka taşları, Nişan taşı, Kıble taşı, Seng-i İbret, Musalla Taşı, Yitik taşı ve Mola taşı gibi tek eser kategorisine dahil edilirler. Eyüp Sultan Camii şadırvan avlusu ile yine aynı semtte, Cülus Yolu üzerinde, Mihrişah Valide Sultan İmareti önünde günümüzde varlığını sürüdüren iki adet özgün binek taşı örneği bulunmaktadır.
Mola taşı. Hamal taşı olarak da bilinir. Vaktiyle daha ziyade yük taşıyan insanların sırtlarındaki yükü üzerine bırakarak dinlendikleri taş seki. Belirli sokak kenarlarında bulunan bu taş sekiler antik bir sütun parçası ya da yekpare mermer bloktan oluşurdu. Farklı malzemeden yapıldıkları gibi şekilleri de konumuna göre değişirdi. İstanbul’da günümüze ulaşan pek çok mola taşı vardır. Mimari olarak, Seng-i İbret Musalla Taşı, Nişan taşı, Yitik taşı, Sadaka taşı, Kıble taşı, Binek taşı ve Ezan taşı gibi tek eser kategorisine dahil edilirler.