Diğer anlam için Ekonomi sayfasına bakınız
Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.
Doğal çevre veya doğal dünya, yalnızca doğal yollarla meydana gelmiş canlı ve cansız tüm varlıkları kapsar. Doğal çevre terimi çoğunlukla Dünya ve Dünya'nın bazı bölgeleri için kullanılır. Bu kavram, insanlığın hayatta kalmasını ve ekonomik faaliyetlerini etkileyen tüm canlı türlerinin, iklimin, hava durumunun ve doğal kaynakların etkileşimini kapsamaktadır. Doğal çevre kavramı, aşağıdaki bileşenlerine göre incelenebilir:
- Bitki örtüsü, mikroorganizmalar, toprak, kayalar, atmosfer ve sınırları içinde gerçekleşen bütün doğa olayları dahil olmak üzere, modern kitlesel insan müdahalesi olmaksızın kendi başına birer doğal sistem olarak varlığını sürdürebilen ekolojik birimler.
- Hava, su ve iklim gibi kesin sınırları olmayan; enerji, radyasyon, elektrik yükü ve manyetizma gibi modern insan faaliyetlerinden kaynaklanmayan evrensel doğal kaynaklar ve fiziksel olaylar.
Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.
Paul Robin Krugman, Amerikalı ekonomist, entelektüel, köşe yazarı ve yazardır. Krugman Princeton Üniversitesi'nde İktisat ve Uluslararası İlişkiler profesörü ve Londra Ekonomi Okulu (LSE)'de Yüzüncü Yıldönüm Profesörü'dür. Buna ek olarak New York Times gazetesinde köşe yazarlığı görevini sürdürmektedir.
Dani Rodrik, Yahudi asıllı Türk ekonomist.
Liberal sosyalizm, liberal ilkeler içeren bir sosyalist politik felsefedir. Liberal sosyalizmde sosyalist ekonomiyle kapitalizmi ortadan kaldırma hedefi yoktur, bunun yerine hem kamu hem de özel mülkiyete dayalı karma ekonomi desteklenir.
Çevresel kaynak yönetimi, insan toplumlarının çevre ile etkileşiminin ve üzerindeki etkisinin yönetimidir. Terimin ifade etmiş olabileceği gibi, çevrenin kendisinin yönetimi değildir. Çevre kaynakları yönetimi, ekosistem hizmetlerinin gelecek insan nesilleri için korunmasını ve sürdürülmesini ve ayrıca etik, ekonomik ve bilimsel (ekolojik) değişkenleri göz önünde bulundurarak ekosistem bütünlüğünün korunmasını amaçlamaktadır. Çevresel kaynak yönetimi, ihtiyaçların karşılanması ile kaynakların korunması arasında ortaya çıkan çatışmalardan etkilenen faktörleri belirlemeye çalışır. Bu nedenle çevre koruma, sürdürülebilirlik ve entegre peyzaj yönetimi ile bağlantılıdır.
Bir ekosistemin biyokapasitesi veya biyolojik kapasitesi, doğal kaynaklar gibi belirli biyolojik materyallerin üretiminin ve atmosferden karbondioksit gibi diğer materyallerin emilmesi ve filtrelenmesinin bir tahminidir.
Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir gelişmeye farklı yaklaşım yollarının en az tanımlanmış ve en az anlaşılmış olanıdır. Sosyal sürdürülebilirlik, kamu diyaloğunda ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğe göre çok daha az ilgi görmüştür.
Sürdürülebilir tarım, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden toplumun mevcut gıda ve tekstil ihtiyaçlarını karşılayacak sürdürülebilir yollarla yapılan tarım anlamına gelir. Ekosistem hizmetleri anlayışına dayanabilir. Tarımın sürdürülebilirliğini artırmanın birçok yöntemi vardır. Sürdürülebilir gıda sistemleri içinde tarım geliştirirken, esnek iş süreci ve tarım uygulamalarının geliştirilmesi önemlidir.
Yeşil ekonomi, çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları azaltmayı hedefleyen ve çevreyi bozmadan sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ekonomidir. Ekolojik ekonomi ile yakından ilişkilidir, ancak daha politik olarak uygulamalı bir odağı vardır. 2011 UNEP Yeşil Ekonomi Raporunda, "Yeşil olmak için bir ekonominin sadece verimli değil, aynı zamanda adil olması gerekiyor. Adalet, özellikle düşük karbonlu, kaynakları verimli kullanan ve sosyal açıdan kapsayıcı bir ekonomiye Adil Geçişin sağlanmasında küresel ve ulusal düzeyde eşitlik boyutlarının tanınması anlamına gelir." ifadesi kullanıldı.
Yeşil binalar, bir binanın yaşam döngüsü boyunca çevreyle uyumlu olması ve doğal kaynakları verimli kullanmasını ifade eder. Bu, tüm proje aşamalarında yüklenici, mimarlar, mühendisler ve müşterinin yakın işbirliğini gerektirir. Yeşil Bina uygulaması, ekonomi, fayda, dayanıklılık ve konfor gibi klasik bina tasarımı hakkındaki endişeleri genişletir. Bunu yaparken, sürdürülebilirliğin üç boyutu, yani gezegen, insanlar ve tüm tedarik zincirindeki etkiler dikkate alınmalıdır.
Yaşam tarzı bir grub, kültür veya bireyin ilgi alanı, görüş, davranış ve yönelimleridir. Avusturyalı psikolog Alfred Adler tarafından 1929 tarihli The Case of Miss R. adlı kitabında "bir kişinin erken çocukluk döneminde kurulan temel karakteri" anlamında kullanıldı. Bir "yaşam stili veya tarzı olarak daha geniş yaşam tarzı anlayışı 1961'den beri belgelenmiştir. Yaşam tarzı, soyut veya somut faktörlerin bir kombinasyonudur. Somut faktörler özellikle demografik değişkenlerle, yani bireyin demografik profiliyle ilgiliyken, soyut faktörler kişisel değerler, tercihler ve bakış açıları gibi bireyin psikolojik yönleriyle ilgilidir.
Kalkınma teorisi, toplum içerisinde istenilen ve hayal edilen değişimin nasıl başarılacağına dair fikirler içeren bir teori türüdür. Kalkınma teorisi altında birçok teori bulunmaktadır. Bu makale içerisinde de farklı teorilerin bakış açıları "kalkınma teorisi"ne göre belirtilmektedir.
Mutlu Gezegen Endeksi (HPI), 2006 yılında Yeni Ekonomi Vakfı tarafından tanıtılan insan refahı ve çevresel etkinin bir endeksidir. Her ülkenin HPI değeri, ortalama öznel yaşam memnuniyetinin, doğumda beklenen yaşam süresinin ve kişi başına düşen ekolojik ayak izinin bir fonksiyonudur. Tam işlev biraz daha karmaşıktır, ancak kavramsal olarak yaşam memnuniyetini ve yaşam beklentisini çarpmaya ve bunu ekolojik ayak izine bölmeye yaklaşır. Endeks, daha düşük ekolojik ayak izlerine sahip ülkelere giderek daha yüksek puanlar verecek şekilde ağırlıklandırılmıştır.
Sürdürülebilirlik bilimi ilk olarak 1980'lerde ortaya çıktı ve yeni bir akademik disiplin haline geldi. Tarım bilimi veya sağlık bilimine benzer şekilde, ele aldığı pratik problemlerle tanımlanan uygulamalı bir bilimdir. Sürdürülebilirlik bilimi, konusunun temel parçaları olarak sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma ile ilgili konulara odaklanır. "Uyguladığı disiplinlerden ziyade ele aldığı problemlerle tanımlanır" ve "ikisi arasında dinamik bir köprü oluşturarak hem bilgi hem de eylemi ilerletme ihtiyacına hizmet eder".
Kendi kendine sürdürülebilirlik ve kendi kendine yeterlilik, bir kişinin veya bir kuruluşun başkalarının yardımına veya başkalarıyla etkileşime çok az ihtiyaç duyduğu veya hiç ihtiyaç duymadığı, birbiriyle örtüşen varlık durumlarıdır. Kendi kendine yeterlilik, benliğin yeterli olmasını gerektirir ve kendi kendine yeten bir varlık, kendi kendine yeterliliğini süresiz olarak koruyabilir. Bu durumlar kişisel veya kolektif özerklik türlerini temsil eder. Kendi kendine yeten bir ekonomi, dış dünya ile çok az ticaret gerektiren veya hiç gerektirmeyen bir ekonomidir ve otarşi olarak adlandırılır.
Çevresel açıdan sürdürülebilir tasarım, fiziksel nesnelerin, yapılı çevrenin ve hizmetlerin ekolojik sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak tasarlanması felsefesinden doğmuştur ve aynı zamanda bir binada bina sakinlerinin sağlık ve konforunu iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Sürdürülebilir tasarım, çevre, bina sakinlerinin sağlığı ve refahı üzerindeki olumsuz etkileri azaltmayı ve böylece bina performansını iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Sürdürülebilirliğin temel hedefleri, yenilenemeyen kaynakların tüketimini azaltmak, atıkları en aza indirmek ve sağlıklı, üretken ortamlar yaratmaktır.
Sürdürülebilir sanat, sürdürülebilirliğin ekoloji, sosyal adalet, şiddetsizlik ve taban demokrasisi gibi temel ilkeleriyle uyumlu sanattır. Sürdürülebilir sanat, eserin ve alımlanmasının sosyal, ekonomik, biyofiziksel, tarihi ve kültürel çevreleriyle olan ilişkisinin daha geniş etkisi göz önünde bulundurularak üretilen sanat olarak da anlaşılabilir.