Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuş; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945'te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır.
Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.
Fosil yakıt veya mineral yakıt, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynağı. Kömür, petrol ve doğalgaz; bu türden yakıtlara başlıca örnektir. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Yenilenebilir enerji, güneş ışığı, rüzgar, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi karbon nötr doğal kaynaklardan elde edilebilen ve insan zaman ölçeğinde doğal olarak yenilenen kaynaklardan elde edilebilen enerjiye denir. Bu kaynaklar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, dalga enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biyokütle enerjisi olarak sıralanabilir. Bu tür bir enerji kaynağı, yenilenmekte olduklarından çok daha hızlı kullanılan fosil yakıtların tam tersidir.
Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.
Dünya enerji tüketimi bütün insan uygarlığı tarafından kullanılan toplam enerjiyi ifade eder.
Türkiye'de yenilenebilir enerjinin resmi alt yapı kazanması 2005'te çıkartılan Yenilenebilir Enerji Kanunu (YEK)'e dayanmaktadır, ayrıca AB'ye uyum kapsamında 2011-2020 yıllarını kapsayan Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı (YEEP) yürürlüğe girmiştir. Plana göre 2023'te Türkiye'de üretilen elektriğin %22'si hidroelektrikten ve %16'sı diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi hedeflendi YEEP'e göre ulaştırma sektörünün %10'u yenilenebilir enerjiden yararlanması planlandı. 2023 yılı sonu verilerine göre yenilenebilir enerji kurulu gücü 59 bin 236 megavat oldu. 2023 yılında yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki payı %56, üretimdeki payı ise %42 oldu.
Türkiye her yıl birincil enerjisi 6 exajoule tüketiyor, kişi başı 20 megawatt saat (MW/s)'ten fazla. Türkiye'de enerji beşte dört'ten fazla fosil yakıtan: %31 petrol, %28 doğalgaz ve %27 kömür(2016 itibarıyla). Türkiye'nin enerji politikası fosil yakıtın ithalatını küçültmek ister, çünkü onlar ithalatın ödemelerinden dörtte biri kapsamaktadır.. Enerjisi kaynaklarının fosil yakıt olması yüzünden Türkiye’den sera gazı emisyonları dünyada ortalama kişi başından daha büyük, yılda kişi başına 6 ton'dan fazla gelmektedir.
Türkiye'nin enerji politikası, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğine gidilmesini, Türkiye'de enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını arttırırken, nükleer enerjiden de yararlanılmaya başlanılmasını, enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik çalışmalarda bulunulmasını ve Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulmasını amaçlamaktadır. 2019 itibarıyla, Türkiye'nin elektrik enerjisi toplam kurulu gücü 91 gigawatt'tır (GW). Bunun %31'ini hidroelektrik, %29'unu doğal gaz, %22'sini kömür, %8'ini rüzgâr, %6'unu güneş ve %2'sini jeotermal enerjisi oluşturmaktadır.
Türkiye'de her yıl yaklaşık 300 TWs elektriği, yani Türkiye'nin birincil enerjisinin miktar karşı beşte bir, kullanılır. Türkiye'de elektriği çok kömür yakıyor, hem yerel hem ital. O yüzden Türkiye'nin sera gaz emisyonlarının en büyük kaynağı Türkiye'nin kömür yakan termik santralleri. Onlar'dan çok hükûmet sübvansiyon veriyor.
Yeşil yakalı işçi, ekonominin çevre sektörlerinde çalışan bir işçidir. Çevresel yeşil yakalı işçiler yeşil kalkınma talebini karşılar. Genel olarak, koruma ve sürdürülebilirliği artırmak için çevreye duyarlı tasarım, politika ve teknoloji uygularlar. Resmi çevre düzenlemeleri ve resmi olmayan sosyal beklentiler birçok firmayı çevre, enerji verimliliği ve temiz yenilenebilir enerji konularında uzmanlığa sahip profesyoneller aramaya itmektedir. Genellikle çıktılarını daha sürdürülebilir hale getirir ve bu nedenle kamuoyu, hükûmet düzenlemeleri ve Dünya'nın ekolojisi için daha elverişli olurlar.
Enerji güvencesi ulusal güvenlik ile enerji tüketimi için doğal kaynakların bulunabilirliği arasındaki ilişkidir. (Nispeten) ucuz enerjiye erişim, modern ekonomilerin işleyişi için zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte, enerji kaynaklarının ülkeler arasında eşit olmayan dağılımı, ciddi kırılganlıklara neden olmuştur. Uluslararası enerji ilişkileri, hem enerji güvenliği hem de enerji kırılganlığına yol açan dünyanın küreselleşmesine katkıda bulunmuştur.
Yunanistan'da enerji üretimi, devletin sahip olduğu Kamu Enerji Şirketi'ne aittir. 2009'da KES Yunanistan'daki tüm elektrik enerjisi talebinin %85,6'sını karşılarken, 2010'da bu rakam %77,3'e düşmüştür. KES'in güç üretiminin 2009'da %51,6'sı, 2010'da %48'i linyit kullanılarak üretilmiştir.
Arnavutluk'ta yenilenebilir enerji, biyokütle, jeotermal, hidrolik güç, güneş ve rüzgâr enerjisini kapsamaktadır. Arnavutluk çoğunlukla hidroelektrik kaynaklara güvenmektedir, bu nedenle su seviyeleri düşük olduğunda zorlanmaktadır. Arnavutluk'ta iklim Akdeniz'dir, bu nedenle güneş enerjisi üretimi için önemli bir potansiyele sahiptir. Dağ kotları rüzgâr projeleri için iyi alanlar sağlar. Arnavutluk'ta doğal kuyular olduğu için potansiyel olarak kullanılabilir jeotermal enerji de vardır.
Birleşmiş Milletler Günü, 24 Ekim 1945 gününün Birleşmiş Milletler'in resmi olarak başlangıç olarak kabul ettiği anma ve kutlama günüdür.
İsrail'deki enerjinin çoğu fosil yakıtlardan geliyor. Ülkenin toplam birincil enerji talebi, toplam birincil enerji üretiminden önemli ölçüde daha yüksektir ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için büyük ölçüde ithalata dayanmaktadır. 2016 yılında toplam birincil enerji tüketimi 1.037 katrilyon İngiliz ısı birimi (304.000 TWh) veya 26.2 TEP.
Sürdürülebilir ulaşım, sosyal, çevresel ve iklimsel etkiler bakımından sürdürülebilir olan geniş bir ulaşım konusunu ifade eder. Sürdürülebilirliği değerlendirmeye yönelik bileşenler kara, su veya hava taşımacılığı için kullanılan araçları ve onların enerji kaynakları ile altyapıları kapsar. Ulaşımın sürdürülebilirliği, büyük ölçüde ulaşım sisteminin etkinliği ve verimliliği ile sistemin çevresel ve iklim etkileri ile ölçülmektedir.
Kazakistan Cumhuriyeti 2 Mart 1992'de Birleşmiş Milletler'e üye oldu. Kazakistan, 2017-2018 dönemi için BM Güvenlik Konseyi'nde görev yapmak üzere seçildi. BM Genel Sekreteri António Guterres, BMGK'ye yaptığı konuşmada, Kazakistan'ın dünyayı kitle imha silahlarından ve nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarından kurtarma çalışmalarını tanıdı.
Macaristan, Avrupa Birliği üyesidir ve bu nedenle yenilenebilir enerji payını artırmaya yönelik AB stratejisinde yer almaktadır. Avrupa Birliği, 2009 Yenilenebilir Enerji Direktifinde, birlik üyeleri için 2020 yılına kadar %20 yenilenebilir enerji hedefine ulaşmayı öngördü. 2030'a kadar rüzgar, AB'nin elektriğinin ortalama %26-35'ini üretmeli ve önlenen yakıt maliyetlerinde Avrupa'ya yılda 56 milyar € tasarruf sağlamalıdır. Macaristan'ın ulusal yazarları, 2020 yılına kadar brüt enerji tüketiminde %14,7 yenilenebilir enerji olduğunu ve %13'lük üst hedefin 1,7 yüzde puan aşılacağını tahmin etmişti. Macaristan, yenilenebilir enerjide sadece %11 orana sahip olmasıyla 2020'de elektrik talebinde en düşük tahmini yenilenebilir enerji penetrasyonuna sahip AB ülkesidir.
Enerji geçişi, bir enerji sistemindeki enerji arzı ve tüketiminde yapılan büyük bir yapısal değişikliktir. Şu anda iklim değişikliğini hafifletmek için sürdürülebilir enerjiye geçiş süreci devam etmektedir. Sürdürülebilir enerjinin çoğu yenilenebilir olduğundan, yenilenebilir enerji geçişi olarak da bilinmektedir. Mevcut geçiş, çoğunlukla fosil yakıtları aşamalı olarak azaltarak ve mümkün olduğunca çok sayıda süreci düşük karbonlu elektrikle çalışacak şekilde değiştirerek enerjiden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde azaltmayı amaçlamaktadır. Bir önceki enerji geçişi belki de Sanayi Devrimi sırasında 1760'tan itibaren odun ve diğer biyokütlelerden kömüre, ardından petrole ve daha sonra da doğalgaza doğru gerçekleşmiştir.