İçeriğe atla

Süpersüreklilik

1 μm'lik bir pompa kaynağının spektrumunu ve bir fotonik kristal fiberde üretilen süper sürekliliğin spektrumunu gösteren grafik.

Optikte süpersüreklilik, doğrusal olmayan işlemlerin bir pompa ışını üzerinde birlikte hareket etmesiyle orijinal pompa ışınının ciddi bir spektral genişlemesi sonucu oluşur. Örneğin; mikro yapılı fiber optik kullanılarak akıcı bir süpersüreklilik sağlanır. Ne kadar bir genişlemenin bir süpersüreklilik sağlayabileceği hakkında kesin bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak araştırmacılar 60 nanometrelik bir genişlemeye ne kadar yaklaşırlarsa süpersürekliliğin gerçekleşmesinin ihtimalinin o kadar çok olacağını iddia ettiler.

Araştırmacılar kaynağın bant genişliğini tanımlamak adına gerekli olan spektral düzlük hakkında hemfikir olamamışlardır. Bu aralığın 5 dB den 40 dB ye kadar hatta daha fazla olabileceğine yönelik görüşler vardır. Buna ek olarak, bu konuda araştırma yapan bilim insanlarının 1970, 1980 ve 1990’larda kullandıkları alternatif ifadeler yeterli görülmemiştir ve içinde bulunduğumuz yüzyıla kadar süpersüreklilik terimi dünya çapında bilim insanları tarafında kabul görmemiştir.

Son on yılda, süpersüreklilik hakkında araştırmalar giderek artmaya devam ediyor. Araştırmaların artmasının sebebi olarak teknolojinin gelişmesini gösterebiliriz. Teknolojinin gelişmesi daha kontrolü ve verimli süpersürekliliklere ulaşabilmeyi gösterebiliriz. Yeni teknolojiyle kullanarak birçok yeni ışık kaynağı bulunmuştur; Optik koherens bilgisayarlı kesityazar, frekans metroloji, flüoresans ömrü görüntüleme, optik haberleşme ve gaz algılama bunlardan birkaçıdır. Yapılan bu araştırmaların sonunda, bilim insanlarının elinde süpersüreklilik hakkında daha fazla bilgi oluştu ve süpersüreklilik hakkında daha fazla teori ve metot oluştu ve bu konu hakkında 2000’den beri hızlı v geniş çaplı bir araştırma yapılmaktadır.

Tarihçesi

1960-1970

1964’te Jones ve Stoicheff mazer optik frekanslarda sıvılarda raman emilimi incelemek için bir süreklilik üretmişler ve bununla ilgili bir rapor hazırladılar. Stoicheff ‘in dikkatini çekmiştir. “Mazer emisyonu tek keskin spektral bir hatken, raman emisyon çizgileri keskindi ve maser emisyonu raman emisyon çizgileri dahil olduğunda önemli bir genişleme olmuştur. Bunların bulduğu zayıf süreklilikler ölçülebilen ilk raman absorpsiyon spektroskopi olarak tarihe geçti.

1970'te Alfano ve Shapiro kristal ve can kullanarak frekans genişletmesiyle ilk ölçüm raporunu hazırladılar. (cam model kapalı lazer). Dışarıdan yaklaşık 4ps kullanarak 5mJ darbe enerjisi elde ettiler. Filamentler 400-700 nm aralığında beyaz ışık spektrumları oluşturur ve bu formasyonlar faz modülasyonu ve dört dalga karıştırma yoluyla açıklanır. Filamentler kendilerini bir kaynak olarak kullanmazlar. Aksine Alfano ve Shapiro, kristallerin daha kullanışlı olduğunu düşünüyor. 1970'te Alfano bulduğu ve keşfettiği süpersürekliliği, Alfano ve üç yazar süpersüreklilik denilen son beyaz ışık kaynağını konu olarak almış Phy Rev Letters (24, 592,584,1217(1970)).

1960 ve 1970'lerde atomik buharlar, organik buharları ve sıvı raman soğurma spektroskopisi incelenerek süreklilik kaynaklarının geliştirilmesi sürdürüldü. 1970'lerin başında süreklilik sayesinde oluşturulan nano saniye süreli flaş lambalar ve lazer tetiklemeli gazlardan çıkan kıvılcımlar ve scintillator boya ile çalışmalar daha da heyecan kazandı. Bu kaynakların tek sorunu ne yeterli düzeyde güç, ne de yüksek güç düzeyinde geniş süreklilikler makul bir verimlilikle oluşan bir kaynak olmaması. 1976 yılında Lin ve Stolen yeni nano saniyelik kaynaklarını ortaya koydular.

Oluşturulan sürekliliğin bant genişliği 110-180 nm merkezinden 530 nm, bu olay dışarıdan uygulanan kilowatt güçle gerçekleşmiştir. Bu sistem 10 ila 20 kilowatt dye lazer üreticisiyle 10 ns darbe ile 15-20 nm bant boyu ve 19.5 metre uzunluğunda ve 7 μm yarı çapında bir tel silisle yapılmaktadır. Buna rağmen verimlilik %5 ila %10 arasındadır

1978’de Lin ve Nguyen birçok süreklilik oluşturmuşlardır. En önemlisi 0,7-1,6 μm’lik bir genişliğe ve 315 m uzunluğunda bir tel silise GeO2 katılarak 33 μm bir çekirdek elde etmişlerdir. Optiksel olarak Lin’in Stolen la yaptığı çalışmada pompa kaynağı 150 kilowatt, 20 ns güce sahipti fakat bu kadar fazla enerjiyi tele verirlerse, tel hasar görebilirdi yani bunun için başka bir yol bulmaları gerekiyordu. Tele 50 kilowatt verildiğinde 12 kilowattlık süreklilik elde ediliyor.

Süreklilik başladığı zaman stoke çizgileri 1.3 μm çıktı. Havada kaynaklanan enerji kaybında dolayı suda denediler ve oda 1,38 μm çıktı. 50 kilowatt üzerinde güç verildiğinde; ortamda sürekli görünür halde aşağıya uzanan yeşil ışık parçalarını kayıt ettiler. Ama yüksek güç seviyesi tellerine zarar veriyordu. Aynı zamanda 6 μm çapında bir tel en az 100 m uzunluğunda tel ile benzer bir süreklilik sağlanabilir. Başlatma ve bitiş güçleri 0.9 μm ve 1.7 μm’dır.

1980

1980 de Fujii ve arkadaşları Lin’in 1978'de kurduğu kapalı kilit modelini 100 kilowattan daha büyük bir güçle 10 μm’luk çekirdek tek modlu GE tel de %70 verimliliği sağladı. Alışılmamış bir şekilde bu deneyin darbe üresi rapor edilmedi. Tüm spektral pencerede yayılmış 300 nm den 2100 nm kadar spektrum silis oluşmuştur. Fujii ve arkadaşları spektrumların görünen tarafı ve üretim pompası dört dalga karışımı olmasıyla Raman Stokes oluşturan bir ana mekanizma belirledi. Fakat pompa ve Stokes hatları arasında toplam frekanstan elde edilen yeni modeller vardı.

Daha önce Washio ve arkadaşları tarafından belirlenen 150m uzunluğunda tek model teli 1.34μm YAG lazeri sadece fiber için normal olmayan bir dağılım rejimi içindeydi. Deneyin sonucu olarak 1.15 den 1.6 μm’ye uzanan bir sürekliliğin ayrık Stokes çizgilerini gösterdiler.

Bu zamana kadar kimse süreklilikle ilgili Stokes çizgisinde uzun dalga boyunda ve telin içinde nasıl meydana geldiğine dair mantıklı bir açıklama yapamadılar. Çoğu durumda bu solisyon mekanizmaları ile açıklanabilir ama telin içindeki solüsyonlar 1985 e kadar bulunamamıştır. Çoğunluğun katılmadığı bir açıklama olarak öz faz modülasyonu görülen sürekliliğin ortamlar için hesap edilmediği fark edilmiştir.

1982 Smimov ve arkadaşları ve 1978 yılında Lin tarafından benzer sonuçlar elde edilmiştir Multi phosphosilicate lifleri ve fiber pompaları kullanarak 0,53 ve 1,06 μm elde etmişlerdir. Ayrıca bu bilim insanları Stokes bileşenleri ve spektrumların ultraviyole yakın infraret (kızılötesi) ışıkları görmüşlerdir. Kendine bağlı genişlemelerin faz modülünün 910 cm-1 olması gerektiğini hesaplamışlardır ama onların deneyi 3000 cm-1 den fazlaydı.

Optik sürekliliğin sadece öz faz modülasyonu ile açıklanamayacağı kararına vardılar. Uzun fiber dört dalgayı karıştırarak gönderdiler ve mekanizmayı olağandışı bir zarara uğrattılar. İlginçtir, Loy ve Shen daha önceden desteklediği nanosaniye de oluşan darbe nanosaniye zaman dilimi içinde alt nanosaniye sivriliği oluşsaydı, geniş sürekliliğin oluşacağını düşünmüşlerdi.

Fork ve arkadaşları bu çalışmadan yaklaşık bir yıl sonra geniş sürekliliğin ortaya çıkardığı çok kısa darbeleri incelemişlerdir ve çarpışma modunda 80 fs darbeleri kullanarak yapmıştır. Lazer dalga boyu 627 nm’ydi ve jet pompasının içindeki etilen glikol kullanılmıştır. Onların ayarlamalarıyla oluşan süreklilik ve farklı dalga boylarının atım süresi ölçülür ve kırmızı parçanın arka tarafı oluşturduğunu ve mavi kısmın ön tarafını oluşturduğunu gözlemlemişler. Oluşturulan süreklilik boyunca çok küçük cıvıldar gibi seslerin çıktı rapor edilmiştir.

Bu gözlemler ve diğerleri süreklilikle ilgili araştırmaların önünün açılmasında büyük faydası dokunmuştur. Hesaplamalar devamlılık faz modülasyonun çok daha fazlasına gereksinim duyduklarını ve dört dalga karıştırma işlemleri yapılmış olması gerektiği dile getirmişlerdir. Femtosecond kaynağını kullanarak uygun ve tekrarlanabilir bir süreklilik ve çok daha kolay elde edilebilen bir süreklilik yapabileceğini öne koymuşlardır. İlerleyen yıllarda bu kaynak daha çok geliştirildi ve diğer sıvılar da kullanılmıştı.

Aynı yıl Nakazawa ve Tokuda 1.32 ve 1.34 μm dalga boyunda modlu bir fiber pompa iki değişimi ortaya çıkarabileceğini açıkladı. bir güç uygulayarak dört dalga karışımı ve sıralı uyarılmış Raman saçılması bir süper pozisyonda bir araya gelerek sürekli spektrumları meydana getirmiştir. Birkaç kilowattın pompa gücünü sağlaması için yeterli olması ve bununla sürekliliğin sağlanması geçmiş deneylere bakarak bunun büyük avantajı oldu. 1980'lerin sonunda doğru; Alfano, Ho, Corkum, Manassah ve diğerleri deneyleri daha geniş bir yelpazede incelediler.

Genel olarak daha hızlı güç kaynaklarını (10 ps ve altını) kullanarak sıvı, gaz, kristaller ve yarı iletkenleri görünebilir bir süreklilik oluşturmaya çalıştılar. Öz faz modülasyonu açıklanabilir bir kurguyken; buna karşın,1980’lerin ortasında içerisinde ikinci harmonik nesil çapraz modülasyonu ve indüklenen faz modülasyonunun içerisinde bulunan yeni açıklamalar için ortaya sunulmuştur. Bilim insanları tarafından harcanan bütün enerjinin nedeni öz faz modülasyonu çok daha geniş bir alanda süreklilik oluşturduğu ve bu modülasyonların içerdiği bir teoriye dayandırmaya çalışmaları içindi.

1987’de Gomes ve arkadaşları tek modlu fosfosilikatların bağlı olduğu fiberin içinde oluşan uyarılmış Raman saçmalarının bulunduğunu bildirmiştir. Gomes ve arkadaşları Q anahtarı ve kilitli modu (YAG) (130 pls tepki ve 700 kilowatt maksimum güç üretebilen bir cihaz) fibere pompalamışlardır. 56 kilowattlık bir gücü fibere yüklediler ve bunun sonucunda; silika fiberinden elde edilenden daha geniş ve düz bir süreklilik elde ettiler.

Bir yıl sonra Gouveia-Neto ve arkadaşları yine aynı grupla birlikte modülasyon düzensiz solüsyon dalga oluşumu ve yayılımı açıklayan bir yazı yayınladılar. Bu yazıyı yazmak için “1.32 μm’lik YAG lazer (100 ps tepki ve 200 volt zayıf gücü olan pompa.) 500 m uzunluğundaki tekli modda fiber kulandılar ve bu fiberin çapı 7 μm.” kullanarak bir deney yaptılar. Sıfır saçılımla bir fiber 1.30 μm’di. Pompa normal olmayan bir şekilde içinde saçılma yapıyordu. 500’den fazla fs süreleri ile gelişmekte olan sinyal keşfettiler ve pompanın gücünü artırdıklarında sürekliliğin 1.3 μm den 1.5 μm ye şekil aldığını gözlemlediler.

1990

Gross ve arkadaşları 1992 yılında kâğıt üzerinde fiberin içinde çok kısa saniyelerde darbe oluşturarak bir süpersürekliliğin oluşabileceğini öne sürdüler. O güne kadar bulunmuş ve kolayca yapılabilen bu model solüsyon ve solüsyon öz frekansıyla oluşan bir denklem içermektedir.

1990’larda süpersürekliliğin yapılabileceği ya da bu konu hakkında yapılan deneyler ön plandaydı. 1993'te Morioka ve arkadaşları 100 dalga boyunda simülasyonu yapılmış çoklu düzenli kanallar yapılmıştır. Bunun için 1.224-1.394 μm’lik spektral bölgede 10 ps darbe gücünde yüzlerce simülasyon oluşturmuşlardır. Morioka ve arkadaşları YLF pompası ()merkezi 1.314 μm büyüklüğünde) kullanarak ve kapalı kilit moduyla 7.6 ps gücünde darbeler oluşturarak bir süpersüreklilik oluşturmuşlardır. Daha sonra oluşan bu sürekliliği filtreleyerek genel bir kanal oluşturmuşlardır.

Morioka ve Mori 1990’lardan günümüze kadar süpersürekliliği kullanan telekomünikasyon teknolojilerini geliştirilmesini sağladı ve sağlamaya devam ediyor. Neden optik fiberin içindeki hızın dağılarak düşmesini süpersürekliliği kullanarak araştırmalarına derinlik kazandırlar. Bunun yanı sıra kurdukları sistemler sayesinde süpersüreklilği 60 nm genişliğe kadar çıkartılar.

1997 de Chernikov ve arkadaşları fiber merkezli lazer tarafından süpersürekliliğin pompalandığını bildirdiler. Deneylerini geçiş pasifi Q elde etmek için iterbiyum ve erbiyum içeren fiberlerin içinde yaptılar. Bu pasif Q 10kilowattlıklık maksimum güç ve 2 ns lik sürekli darba üreten bir süreklilik oluşturdular. Bu sürekliliğin sonucunda 2,3 μm’de 1 μm’lik kenarı olan bir silis pencere oluşturmuşlardır. İlk üç Stokes çizgileri görünür ve sürekli aşağıya doğru 0.7 μm’lik çizgiler oluşturdu. Fakat önemli ölçüde düşük seviyelerde elde edilmiştir.

2000 yılından bu yana gelişmeler

1980’li yıllarda yapılan araştırmalar fiberin geniş sürekli ortamlar oluşturmak için anormal dağılım rejimi olan bir pompanın en verimli pompa olduğu açıkça belli oldu. Ancak pompanın üzerinde 1 μm’lik lazer kullanarak yararlanmak çok zordu ve bu zorluğu sıfır dalga dağılımı olan, 1.3 μm’dan çok daha düşük atomik olmayan silika fiberle başardılar. 1996 da Knight ve arkadaşları tarafından fotonik kristal fiber icadı ile ortaya çıktı. Fotonik kristal fiberin özellikleri ayrıca başka bir yerde tartışılabilir, ama onlar için önemli olan iki özelliği vardı: doğrusal olmayan bir dalga boyu üretmek ve sıfır dağılımlı dalga boyu oluşturmaktı. Ama esas amaçları bir orta boy fotonik kristal fiberi kullanarak bir süpersüreklilik elde etmek.

2000 yılında Ranka ve arkadaşları 75 cm’lik fotonik kristal fiberi kullanarak sıfır saçılması olan 767 nm ve 1,7 μm atom çapında süreklilik elde ederek bir ilki başarmışlardır. 100 fs, 800pJ sinyali 790 nm’lik fiberle 400 nm’den 1450 nm arasında bir süreklilik oluşturmuşlardır.

2000 yılına kadar gelişmeleri diğer alanları da içerisine kattık. Süpersüreklilik kaynakları nanosaniyelik, piko saniyelik ve CW rejimidir; fiberin gelişiminde yeni malzemeler, üretim teknikleri ve kısımları etkin olmuştur. Yeni metotlar ve genişletilmiş sürekliler; genişletilmiş eşitlikler ve tanımlanan süpersüreklilikler, fotonik nonoteller ve geliştirilmiş sayısız model süpersürekliliği anlamak için yapılmıştır. Ne yazık ki, derinlemesine tartışma konusu olan Dudley ve arkadaşları tarafından yazılan bir makalede toplanmıştır.

Dinamik süreklilik formunun fiberin içindeki açıklaması

Bu kısımda süpersüreklikliğin fiber içinde oluşturulan iki ana rejimle dinamiği tartışcağız. Daha önceki kısımlarda süpersürekliliğin doğrusal olamayan süreçlerin etkileşimi yoluyla oluştuğunu ve spektral genişlemeye sebep oluştuğunu dile getirmiştik. Bunlardan bazıları faz modülasyonu, dört dalga karışımı ve solüsyon tabanlı dinamikleriydi.

Son yıllar da oluşan gelişmelerle süpersürekliliğin nasıl oluşturulacağı, sistemin nasıl çalıştırılacağı ve sürekliliğin formunu nasıl kontrol edileceği anlaşılmaya çalışılmaktadır. Solüsyon füzyon rejimi ve modülasyon kararsızlığı rejimi olmak üzere iki tane rejim vardır. Fiziksel sürecinde yazılı sürece oldukça benzer olduğu söylenebilir. Pompanın değişen koşullar için süreklilik oluşumunu sağlayan işlemler arasındaki farkı ayırt etmememizi sağlar. Üçüncü rejim ise normal dağılım bölgesindeki pompalama, bu işlem çevrelenmiş olması gerekmektedir. Bu yöntemle süpersüreklilik elde etmek için güzel bir rejimdir. Fakat bu yöntemlerle aynı bat genişliklerinde üretmek mümkün değildir.

Solüsyon füzyon rejimi

Solüsyon füzyon rejimi; kısa, yüksek güçlü, çok kısa saniyede tepki veren fotonik kristal fiber içinde ya da diğer yüksek doğrusal olmayan fiberde gerçekleşir. Bu çok kısa saniyeler içinde olan ışımalar yüksek dereceli solüsyon olarak düşünülebilir. Fakat sonuçta bu hızlı ışımalar reaksiyonun kendi kendisin beslemesini sağlar ve ışımanın genişlemesini sağlar. Bu füzyon işlemi sırasında kısa dalga boyu üzerinden aşırı enerji dağılımı dökülür.

Genellikle bu dağılımlı dalgalar başka bir değişime uğramıyorlar ve böylece pompanın kısa uzantısı geniş solüsyonun nasıl genişlediğine bağlıdır ve bu, sistemin nefes alması gibidir. Bu temek solüsyonun iç Raman saçılmasına gerçekleşmesi ve uzun dalga boylarının değişmesi (ayrıca solüsyon öz frekansı kayması olarak bilinen), genel uzun dalgaların oluşması; devamlılığın bir bölümüdür. Solüsyon Raman sürekliliğinin dağılmış radyasyonla dört dalga karışımıyla ve çapraz faz modülasyonuyla etkileşimi mümkündür.

Belli koşullar altında; bu dağıtıcı dalgaların çift olup solüsyonun solüsyon bindirme etkisi oluşturması mümkündür. Bu solüsyon bindirme etkisinin anlamı solüsyon öz dalgası dalga boyunun uzamasındaki değişimler, çift dağıtıcı dalgaların kısa dalga boylarının değişimindeki grup hızının düşük olmasından kaynaklanmıştır demektir. Bu solüsyon yakalama mekanizması genellikle başka bir mekanizmayla mümkün olabilecek en kısa dalga boyundan daha kısa dalga boyları elde edilmesini sağlar.

Fotonik kristal fiber tarafından üretilen ilk süper süreklilik ve devamındaki birçok deneyde ultra kısa darbeli kısa saniyeli sistemleri pompa kaynağı olarak kullanıldı. Bu rejimin en önemli avantajlarından biri de sürekliliğin genellikle zamansal tutarlılık içinde yüksek sıcaklıklarda olmasıdır. Buna ek olarak fotonik kristal fiberle kısa uzunluklarla geniş süpersüreklilik üretmek mümkündür. En büyük dezavantajlarından biri ise çok yüksek ortalama bir gücün sürekliliğinin yetersiz kalmasıdır. Bu sınırlayıcı pompa kaynaklarının mevcut olmasına ve genellikle spektrum bileşenlerinin lokal yapısının oluşan spektrum nedeniyle düzgün olmamasıdır.

Bu rejimin dominant olmasına rağmen darbe ve fiber parametrelerinin geliştirilebilirdi. Solüsyon füzyonu uzunluğu L_fiss denklemiyle ulaşılır.

Soliston derecesini N temsil eder, karakteeristik dağılım uzunluğunu L_D temsil eder.

Modülasyon kararsızlığı rejimi

Modülasyon karasızlığı devamlılığı olan dalga dağılmasına yol açar ya da yarı sürekli dalga alanlarını, bu alanlarında temel solüsyonlarına eğilim göstermesiyle oluşur. Bu solüsyonların üzerinde olan baskı bu rejimin temelini oluşturduğu için önemlidir. Sürekli dalga alanları ve yarı sürekli dalga alanlarının süpresürekliliğe etkisiyle dalga değişimin solüsyon füzyonuna etkisi hakkında birçok makale vardır.

Solüsyon füzyon rejimine benzer bir şekilde, uzun dalga boyundaki süreklilik; solüsyonun içinden geçen iç darbe Raman saçılmasıyla ve öz frekanssın daha uzun dalga boyuna geçmesiyle oluşur. Modülasyon kararsızlığı işlemi gürültülüdür. Öz frekans değişken artışları olmasından ötürü solüsyonun içinde farklı enerji dağılımına yol açar. Sonuç olarak modülasyon kararsızlığını sürdüren solüsyon ve Raman devamlılığı füzyon rejimi içinde oluşan spektrala kıyasla çok daha yumuşak olmaya eğilimlidir. Kısa dalga boyu dört dalganın karıştırılması ve maksimum gücün yarı sürekli dalga boyu rejimini oluşturur. Saf sürekli dağla boyu rejimi, kısa dalga boyu oluşumundan 1 μm pompa gücünden daha kısa dalga boyu oluşturur. Bu durumda modülasyon karasızlığının rejimini kısa dalga boyu üretiminin solüsyon tarafından yakalandığını gösterilmiştir.

Eğer fiber ve parametre sahaları modülasyon karasızlığı formunda ve bu olaya yani füzyona hâkimse, oluşan süreklilik sadece modülasyon karasızlığı rejimi tarafından meydana gelir. Füzyon rejimine benzer olarak modülasyon kararsızlığı için de bir uzunluk ölçeği (L_MI) geliştirilmiştir.

Pompalamanın içinde normal dağılımı rejimi

Diğer iki rejim pompalamanın dışındaki normal olmayan bölgeler içindi. Normal bir bölgede de süpersüreklilik oluşturmak mümkündür. Tarihsel sırayla baktığımızda ilk olarak pompalama rejimi olduğu görülmektedir. Eğer giriş darbeleri öz modülasyon fazından yeterince küçük ise bu önemli genişlemeye sebep olur. Fakat; eğer darbeler çok kısa darbelere yani Raman saçılmasına eğilimli değilse, bu domine olmasına sebep olur ve normal bir seride göze çarpan Stokes hattı sıfır saçılma dalga boyuna olaşana kadar görünür. Bu anda solüsyon Raman sürekliliği formunu alır. Yani pompadaki bu normal olmayan değişim daha verimli bir süreklilik oluşturur. Çoğu yeni kaynak pompanın normal dağılımı rejiminden kaçınır ya da değinmek istemez.

Kaynakça

  • H. Takara, T. Ohara, T. Yamamoto, H. Masuda, M. Abe, H. Takahashi, and T. Morioka, Field demonstration of over 1000-channel DWDM transmission with supercontinuum multi-carrier source, Elect. Lett. 41, 270–271 (2005).
  • Spie (2014). "Robert Alfano on the supercontinuum: History and future applications".SPIE Newsroom. doi:10.1117/2.3201404.03.
  • I. Hartl, X. D. Li, C. Chudoba, R. K. Ghanta, T. H. Ko, J. G. Fujimoto, J. K. Ranka, and R. S. Windeler, Ultrahigh-resolution optical coherence tomography using continuum generation in an air-silica microstructure optical fiber, Opt. Lett. 26, 608–610 (2001).
  • P. Hsiung, Y. Chen, T. H. Ko, J. G. Fujimoto, C. J. S. de Matos, S. V. Popov, J. R. Taylor, and V. P. Gapontsev, Optical coherence tomography using a continuous-wave, high-power, Raman continuum light source, Opt. Express 12, 5287–5295 (2004).
  • :a b c J. K. Ranka, R. S. Windeler, and A. J. Stentz, Visible continuum generation in air-silica microstructure optical fibers with anomalous dispersion at 800 nm, Opt. Lett. 25, 25–27 (2000).
  • D. J. Jones, S. A. Diddams, J. K. Ranka, A. Stentz, R. S. Windeler, J. L. Hall, and S. T. Cundiff, Carrier-envelope phase control of femtosecond mode-locked lasers and direct optical frequency synthesis, Science 288, 635–639 (2000).
  • J. Ye, H. Schnatz, and L. Hollberg, Optical frequency combs: from frequency metrology to optical phase control, IEEE J. Sel. Topics Quant. Elect. 9, 1041–1058 (2003).
  • C. Dunsby, P. M. P. Lanigan, J. McGinty, D. S. Elson, J. Requejo-Isidro, I. Munro, N. Galletly, F. McCann, B. Treanor, B. Onfelt, D. M. Davis, M. A. A. Neil, and P. M. W. French, An electronically tunable ultrafast laser source applied to fluorescence imaging and fluorescence lifetime imaging microscopy, J. Phys. D: Applied Physics 37, 3296–3303 (2004).
  • :a b T. Morioka, K. Mori, and M. Saruwatari, More than 100-wavelength-channel picosecond optical pulse generation from single laser source using supercontinuum in optical fibres, Elect. Lett. 29, 862–864 (1993).
  • :a b T. Morioka, H. Takara, S. Kawanishi, O. Kamatani, K. Takiguchi, K. Uchiyama, M. Saruwatari, H. Takahashi, M. Yamada, T. Kanamori, and H. Ono, 1 Tbit/s (100 Gbit/s x 10 channel) OTDM/WDM transmission using a single supercontinuum WDM source, Elect. Lett. 32, 906–907 (1996).
  • H. Delbarre and M. Tassou, Atmospheric gas trace detection with ultrashort pulses or white light continuum, in Conference on Lasers and Electro-Optics Europe, (2000), p. CWF104.
  • S. Sanders, Wavelength-agile fiber laser using group-velocity dispersion of pulsed super-continua and application to broadband absorption spectroscopy, Appl. Phys. B: Lasers and Optics 75, 799–802 (2002).
  • M. Ere-Tassou, C. Przygodzki, E. Fertein, and H. Delbarre, Femtosecond laser source for real-time atmospheric gas sensing in the UV - visible, Opt. Commun. 220, 215–221 (2003).
  • :a b W. J. Jones and B. P. Stoicheff, Inverse Raman spectra: Induced absorption at optical frequencies, Phys. Rev. Lett. 13, 657–659 (1964).
  • B. P. Stoicheff, Characteristics of stimulated Raman radiation generated by coherent light, Phys. Lett. 7, 186–188 (1963).
  • R. R. Alfano and S. L. Shapiro, Observation of self-phase modulation and small-scale filaments in crystals and glasses, Phys. Rev. Lett. 24, 592–594 (1970).
  • R. R. Alfano and S. L. Shapiro, Direct distortion of electronic clouds of rare-gas atoms in intense electric fields, Phys. Rev. Lett. 24, 1217–1220 (1970).
  • :a b C. Lin and R. H. Stolen, New nanosecond continuum for excited-state spectroscopy,App. Phys. Lett. 28, 216–218 (1976).
  • C. Lin, V. Nguyen, and W. French, Wideband near-I.R. continuum (0.7-2.1 μm) generated in low-loss optical fibres, Elect. Lett. 14, 822–823 (1978).
  • Y. Fujii, B. S. Kawasaki, K. O. Hill, and D. C. Johnson, Sum-frequency light generation in optical fibers, Opt. Lett. 5, 48 (1980).
  • K. Washio, K. Inoue, and T. Tanigawa, Efficient generation of near-I.R. stimulated light scattering in optical fibres pumped in low-dispersion region at 1.3 μm, Elect. Lett. 16, 331–333 (1980).
  • E. Golovchenko, E. M. Dianov, A. Prokhorov, and V. Serkin, Decay of optical solitons,JETP Lett. 42, 87–91 (1985).
  • F. M. Mitschke and L. F. Mollenauer, Discovery of the soliton self-frequency shift, Opt. Lett. 11, 659 (1986).
  • V. Grigor'yants, V. I. Smirnov, and Y. Chamorovski, Generation of wide-band optical continuum in fiber waveguides, Sov. J. Quant. Elect. 12, 841–847 (1982).
  • M. Loy and Y. Shen, Study of self-focusing and small-scale filaments of light in nonlinear media, IEEE J. Quant. Elect. 9, 409–422 (1973).
  • R. L. Fork, C. V. Shank, C. Hirlimann, R. Yen, and W. J. Tomlinson, Femtosecond white-light continuum pulses, Opt. Lett. 8, 1 (1983).
  • R. L. Fork, B. I. Greene, and C. V. Shank, Generation of optical pulses shorter than 0.1 psec by colliding pulse mode locking, App. Phys.

Lett. 38, 671–672 (1981).

  • W. H. Knox, M. C. Downer, and R. L. Fork, Amplified femtosecond optical pulses and continuum generation at 5-kHz repetition rate, Opt. Lett. 9, 552 (1984).
  • M. Nakazawa and M. Tokuda, Continuum spectrum generation in a multimode fiber using two pump beams at 1.3 μm wavelength region, Jpn. J. Appl. Phys. 22, L239–L241 (1983).
  • R. R. Alfano, The Supercontinuum Laser Source: Fundamentals With Updated References (Springer, 2006), 2nd ed.
  • R. R. Alfano, Q. Z. Wang, T. Jimbo, and P. P. Ho, Induced spectral broadening about a second harmonic generated by an intense primary

ultrashort laser pulse in ZnSe crystals,Phys. Rev. A 35, 459–462 (1987).

  • R. R. Alfano, Q. X. Li, T. Jimbo, J. T. Manassah, and P. P. Ho, Induced spectral broadening of a weak picosecond pulse in glass produced by an intense picosecond pulse,Opt. Lett. 11, 626 (1986).
  • J. Manassah, R. Alfano, and M. Mustafa, Spectral distribution of an ultrafast supercontinuum laser source, Phys. Lett. A 107, 305–309 (1985).
  • J. Manassah, M. Mustafa, R. Alfano, and P. Po, Induced supercontinuum and steepening of an ultrafast laser pulse, Phys. Lett. A 113, 242–247 (1985).
  • A. S. L. Gomes, V. L. Dasilva, J. R. Taylor, B. J. Ainslie, and S. P. Craig, Picosecond stimulated Raman scattering in P{ }O{ }-{SiO}{ } based single mode optical fibre, Opt. Commun. 64, 373–378 (1987).
  • A. Gouveia-Neto, A. Gomes, and J. Taylor, Femto soliton Raman generation, IEEE J. Quant. Elect. 24, 332–340 (1988).
  • B. Gross and J. T. Manassah, Supercontinuum in the anomalous group-velocity dispersion region, J. Opt. Soc. Am. B 9, 1813–1818 (1992).
  • K. Mori, T. Morioka, and M. Saruwatari, Ultrawide spectral range group-velocity dispersion measurement utilizing supercontinuum in an optical fiber pumped by a 1.5 μm compact laser source, IEEE Trans. Instrumentation and Measurement 44, 712–715 (1995).
  • S. V. Chernikov, Y. Zhu, J. R. Taylor, and V. Gapontsev, Supercontinuum self-Q-switched ytterbium fiber laser, Opt. Lett. 22, 298–300 (1997).
  • J. C. Knight, T. Birks, P. Russell, and D. Atkin, All-silica single-mode optical fiber with photonic crystal cladding, Opt. Lett. 21, 1547 (1996).
  • M. Lehtonen, G. Genty, H. Ludvigsen, and M. Kaivola, Supercontinuum generation in a highly birefringent microstructured fiber, App. Phys. Lett. 82, 2197–2199 (2003).
  • A. V. Husakou and J. Herrmann, Supercontinuum generation of higher-order solitons by fission in photonic crystal fibers, Phys. Rev. Lett. 87, 203901 (2001).
  • J. Herrmann, U. Griebner, N. Zhavoronkov, A. Husakou, D. Nickel, J. C. Knight, W. J. Wadsworth, P. S. J. Russell, and G. Korn, Experimental evidence for supercontinuum generation by fission of higher-order solitons in photonic fibers, Phys. Rev. Lett. 88, 173901 (2002).
  • R. E. Kennedy, A. B. Rulkov, J. C. Travers, S. V. Popov, V. P. Gapontsev, and J. R. Taylor, High-power completely fiber integrated super-continuum sources, in Proceedings SPIE: Fiber Lasers II: Technology, Systems, and Applications: Lase: Photonics West,, vol. 5709 (SPIE, 2005), vol. 5709, pp. 231–241.
  • A. V. Tausenev, P. G. Kryukov, M. M. Bubnov, M. E. Likhachev, E. Y. Romanova, M. V. Yashkov, V. F. Khopin, and M. Y. Salganskii, Efficient source of femtosecond pulses and its use for broadband supercontinuum generation, Quant. Elect. 35, 581–585 (2005).
  • Tr. X. Tran and F. Biancalana, An accurate envelope equation for light propagation in photonic nanowires: new nonlinear effects, Opt. Express 17, 17934 (2009).
  • :a b c d e J. Dudley, G. Genty, and S. Coen, Supercontinuum generation in photonic crystal fiber, Rev. Mod. Phys. 78, 1135 (2006).
  • Tr. X. Tran and F. Biancalana, Dynamics and control of the early stage of supercontinuum generation in submicron-core optical fibers, Phys. Rev. A 79, 065802 (2009).
  • I. Cristiani, R. Tediosi, L. Tartara, and V. Degiorgio, Dispersive wave generation by solitons in microstructured optical fibers, Opt. Express 12, 124–135 (2004).
  • A. V. Gorbach, D. V. Skryabin, J. M. Stone, and J. C. Knight, Four-wave mixing of solitons with radiation and quasi-nondispersive wave packets at the short-wavelength edge of a supercontinuum, Opt. Express 14, 9854–9863 (2006).
  • G. Genty, M. Lehtonen, and H. Ludvigsen, Effect of cross-phase modulation on supercontinuum generated in microstructured fibers with sub-30 fs pulses, Opt. Express 12, 4614–4624 (2004).
  • A. Gorbach and D. Skryabin, Theory of radiation trapping by the accelerating solitons in optical fibers, Phys. Rev. A 76, 053803 (2007).
  • P. Beaud, W. Hodel, B. Zysset, and H. Weber, Ultrashort pulse propagation, pulse breakup, and fundamental soliton formation in a single-mode optical fiber, IEEE J. Quant. Elect. 23, 1938–1946 (1987).
  • A. Abeeluck and C. Headley, Continuous-wave pumping in the anomalous- and normal-dispersion regimes of nonlinear fibers for supercontinuum generation, Opt. Lett. 30, 61 (2005).
  • F. Vanholsbeeck, S. Martin-Lopez, M. Gonzalez-Herraez, and S. Coen, The role of pump incoherence in continuous-wave supercontinuum generation, Opt. Express 13, 6615–6625 (2005).

Dış bağlantılar

  • Supercontinuum on the Encyclopedia of laser physics and technology, by Rüdiger Paschotta
  • Supercontinuum generation in silicon and how to overcome the problem with two photon absorption and free carrier absorption

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lazer</span> ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenek

Lazer ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenektir. İsmini "Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation" kelimelerinin baş harflerinden alır ve bu, "ışığın uyarılmış ışıma ile yükseltilmesi" anlamına gelir. İlk lazer, 1960 yılında Theodore Maiman tarafından Charles Townes ve Arthur L. Schawlow'un teorileri baz alınarak üretilmiştir. Lazerin ışıktan daha düşük mikrodalgafrekanslarında çalışan versiyonu olan "maser" ise Townes tarafından 1953 yılında bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Bose-Einstein yoğunlaşması</span>

Bose-Einstein yoğunlaşması (BEY), parçacıkları bozonlardan oluşan maddelerin en alt enerji seviyesinde yoğunlaştığı, kuantum etkilerinin gözlenebildiği maddenin bir halidir. Bozonik atomlar için, seyreltilmiş gaz halinde lazer soğutması aracılığıyla mutlak sıfır sıcaklığına doğru inilerek bu hale geçiş yani yoğunlaşma sağlanabilir. Atomların klasik gazlardan farklı olarak Maxwell-Boltzmann istatistiği yerine Bose-Einstein istatistiğine makroskobik olarak/büyük ölçekte uyması BEY'nin belirleyici özelliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Kızılötesi</span> dalga boyu görünür ışıktan uzun, fakat terahertz ışınımından ve mikrodalgalardan daha kısa olan elektromanyetik ışınımdır

Kızılötesi, görünür ışıktan daha uzun ancak mikrodalgalardan daha kısa dalga boylarına sahip elektromanyetik radyasyondur (EMR). Kızılötesi spektral bant, kırmızı ışığınkinden biraz daha uzun dalgalarla başlar, bu nedenle IR insan gözü için görünmezdir. IR'nin genellikle yaklaşık 750 nm (400 THz) ila 1 mm (300 GHz) arasındaki dalga boylarını içerdiği anlaşılmaktadır.

Nanolif veya nanofiber, ortalama lif çapları nanometreler mertebesinde olan yaklaşık olarak bir insan saçı telinin binde biri kadar ince liflerdir. Genel anlamda lifler söz konusu olduğunda ‘nano’ terimi, lif çapının büyüklüğü hakkında bilgi verir. Günümüzde, mevcut lif üretim teknikleriyle çapı bir mikron ve altında lif üretilemediği için, çalışmalarda “çapı bir mikron ve altındaki lifler” nanolif olarak kabul edilmektedir. Bu lifleri üretmek için geliştirilmiş en son teknolojilerden biri olan elektro-üretim yöntemidir. Birçok uygulama nanoliflerin kısa zaman içerisinde hayatın pek çok alanına gireceğini göstermektedir. Polimer esaslı nanoliflerin üretimi için en etkin ve kolay yöntem elektro-üretim (electrospinning) yöntemi olarak görülmektedir. Bunun dışında özel çekim metotları ve gaz-buharı (vapor-grown) yöntemleri ile de nanolif üretmek mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Wolfgang Ketterle</span>

Wolfgang Ketterle, Alman fizikçi. 2001 yılında Eric Allin Cornell ve Carl Wieman ile beraber Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

Organik güneş pili veya organil güneş hücresi, Güneş'ten gelen ışığı aktif polimer tabakası ile absorbe eden ve doğrudan elektrik enerjisine çeviren bir cihazdır. İnorganik güneş hücrelerinden farklı olarak geniş yüzeylere kaplanabilmesi, düşük maliyetli olması ve kolay üretilebilmesinin yanı sıra organik kimyasındaki gelişmelere paralel olarak daha farklı özellikler kazandırılabilinir olması bu teknolojinin cazibelerindendir. Aktif polimer tabakası güneşten gelen ışığı absorbe edip elektron ve hol (boşluk) çiftleri (exciton) oluşturur. Yükler ayrıştıktan sonra elektronlar bir elekroda (katot), holler ise diğer elektroda (anot) doğru yol alırlar. Bu şekilde akım ve voltaj üretilir.

Kolloidal altın, nanoaltın olarak da bilinir, sıvı içinde mikrometre-altı büyüklükte altın tanecikleri süspansiyonudur. Sıvının rengi genelde parlak kırmızı veya pis sarı renklidir.

<span class="mw-page-title-main">Fiber optik iletişim</span>

Fiber optik iletişim ya da bilinen adıyla ışıklifi, optik lif boyunca ışık sinyalleri göndererek bilginin bir yerden başka bir yere iletilmesi metodudur. Işık, bilgi taşımak için yönlendirilmiş elektromanyetik taşıyıcı dalga görevi görür. İlk olarak 1970 yılında geliştirilen ışıklifli iletişim sistemleri; telekomünikasyon endüstrisinde devrim yaratmış, bilgi çağının gelişinde önemli bir rol oynamıştır. Elektriksel iletimden avantajlı olması nedeniyle ışıklifleri gelişmiş ülkelerdeki çekirdek ağlarda bakır tellerin iletişimdeki yerini aldı.

<span class="mw-page-title-main">Mildred Dresselhaus</span> Amerikalı fizikçi (1930 – 2017)

Mildred Dresselhaus ya da bilinen adıyla karbon biliminin kraliçesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde fizik ve elektrik elektronik mühendisliği alanlarında profesördür.

<span class="mw-page-title-main">Lazer soğutma</span>

Lazer soğutma; atomik ve moleküler örneklerin bir veya daha fazla lazer alan ile etkileşimi ile mutlak sıfıra yakın derecede soğutulduğu birçok tekniği ifade etmektedir.

Pound-Drever-Hall tekniği, optik kovuk'a veya buhar hücresine kilitleme yapılarak lazer frekansı sabitleme yöntemlerinden biridir. İnterferometresel gravitasyonel dalga ölçerlerin temel teknolojisini oluşturur. Bunun yanında atom fiziği ve zaman ölçüm standartlarında oldukça sık rastlanır. Pound-Drever-Hall tekniğinin (PDH) kavramsal temelleri frekans modülasyonu ile yakından alakalıdır. Birini anladığınız zaman diğerini halletmek kolay olur. PDH tekniğinin basit arka planı prensipte şudur: Lazer frekansı Fabry-Perot interferometresi yardımıyla ölçülür ardından bu ölçüm lazeri besleyerek frekans dalgalanmasını bastırır.

Fiber lazer, içerisinde doğada nadir bulunan iterbiyum, neodimyum, disprozyum, praseodim ve tulyum gibi elementler barındıran lazer türüdür. Bu elementler devamlı olmayarak ışık yükseltmeyi sağlayan katkılı fiber yükselticilerle alakalıdırlar. Raman saçması veya dört dalga karışımı da bu şekilde fiber lazere güç sağlamaktadırlar.

Brillouin saçılması Leon Brillouin'den sonra isimlendirilmiştir. Işığın saydam bir cisimden geçmesiyle birlikte ve maddeyle etkileşime girmesiyle birlikte periyodik uzaysal ve zamansal farklılıkları maddenin yansıtıcı indeksinde oluşturmaktadır. Optikte de belirtildiği gibi, yansımanın indeksi saydam malzemede deformasyonla oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Işık yükseltici</span>

Işık yükseltici, ışık sinyallerini doğrudan yükselten, ilk önce elektrik sinyaline dönüştürmeye ihtiyaç duymayan bir alettir. Işık yükseltici lazer olarak da düşünülebilir fakat ışık boşluğu olmadan bu genelleme yapılmalıdır. Işık yükselticileri optik iletişiminde ve lazer fiziğinde önemli bir yere sahiptirler.

Süperlenskırınım sınırının ötesine giden metamateryallerin kullanıldığı bir mercektir. Kırınım sınırı geleneksel lenslerin ve mikroskopların çözünürlük duyarlılığının limitidir. Farklı yollar ile kırınım sınırının ötesine geçebilen birçok lens çeşidi vardır ancak onları engelleyen ve işlevlerini etkileyen birçok etmen vardır.

<span class="mw-page-title-main">Gigabit Ethernet</span>

Bilgisayar ağlarında, Gigabit Ethernet, Ethernet çerçevelerinin saniyede gigabit hızında iletilmesine uygulanan terimdir. En popüler varyant 1000BASE-T, IEEE 802.3ab standardı tarafından tanımlanır. 1999'da kullanılmaya başlandı ve Hızlı Ethernet'e göre önemli bir hız artışı ve yaygın olarak mevcut, ekonomik ve önceki standartlara benzer kablo ve ekipman kullanımı nedeniyle kablolu yerel ağlarda Fast (Hızlı) Ethernet'in yerini aldı.

<span class="mw-page-title-main">Fotonik kristal</span>

Fotonik kristaller, ışığın hareketini kontrol eden periyodik yapılardır. Işığın bu yapılarla etkileşimi, Katı hâl fiziğinde kristal yapıların elektronlarla etkileşimine benzetilebilir; yapının periyodikliği, ışığın ilerleyemeceği bir fotonik bant aralığı oluşturur; bu bant aralığında bulunan dalga boylarındaki fotonlar fotonik kristalde ilerleyemez. Fotonik kristaller, doğada bazı canlılarda bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Negatif indisli metamalzeme</span>

Negatif indisli metamalzemeler (NIM), kırılma indisi belli frekans aralıklarında negatif değer alan metamalzemelerdir. Kırılma indisinin negatif olması bu yapay malzemelerde "negatif kırılma" gibi doğal malzemelerde bulunmayan özelliklere sahip olmasını sağlamaktadır. Bu malzemelerin yapay tepkileri dolayısıyla elektrodinamikteki standart sağ el kuralı kuralı bu ortamlarda tersine döner; bu nedenle negatif indisli metamalzemeler aynı zamanda "solak malzemeler" olarak bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Lazer ışını kaynağı</span>

Lazer ışını kaynağı (LIK), bir lazer kullanılarak metal veya termoplastik parçaları birleştirmek için kullanılan bir kaynak tekniğidir. Kiriş, dar, derin kaynaklara ve yüksek kaynak oranlarına izin veren konsantre bir ısı kaynağı sağlamaktadır. Süreç, otomotiv endüstrisinde olduğu gibi otomasyon kullanan yüksek hacimli uygulamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Anahtar deliği veya penetrasyon modu kaynağına dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">J. Roy Taylor</span>

(James) Roy Taylor, Imperial College London'da Ultra hızlı Fizik ve Teknoloji Profesörüdür.