İçeriğe atla

Süperpozisyon prensibi (jeoloji)

Isfjord, Svalbard, Norveç kuzey kıyısındaki stratigrafik sütun.. Burada bir devrilme olmadığından süperpozisyon ilkesi gereği alttaki kaya üstteki kayadan daha eskidir.

Süperpozisyon prensibi veya süperpozisyon ilkesi, jeolojinin bir bilim olarak gelişmesinde 17. yüzyıl Danimarkalı anatomi bilgini Nicolas Steno'nun (1638-1686) geniş ölçüde yayılan yazılarından ötürü önemli bir dönemdir. Steno taşkın sırasında ırmakların taşkın düzlükleri boyunca yayıldığını ve taşkın düzlüğünde yerleşik organizmaları gömen çökel tabakalarının biriktiğini gözlemiştir. Ardışık taşkınlar önceki çökellerin üzerine gelen ya da depolanan yeni çökel tabakalarını oluşturur. Bu çökel tabakaları taşlaşarak çökel kayaç haline gelir. Bu yüzden bozulmamış bir çökel kayaç tabakası diziliminde en eski tabaka altta ve en genç tabaka üsttedir. Bu üst üste bulunma prensibi katmanların ve içerdikleri fosillerin göreceli yaşlarının belirlenmesi için temeldir.

Orginal yataylık ve superpozisyon prensibi ile Permian ve Jurassic stratigrafisi için Utah'ın Güneydoğusunda Colorado Plateau büyük bir örnektir. Bu tabakalar Capitol Reef National Park Park ve Canyonlands National Park gibi geniş aralıklı korunmuş alanlarda önemli kaya oluşumları oluşturur.
Yukarıdan aşağıya:
•Yuvarlak taba rengi kubbe Navajo Sandstone,
•katmanlı kırmızı Kayenta Formation,
•'uçurum oluşturan dikey eklemli kırmızı Wingate kumtaşı',
•morumsu chinle oluşumu,
•katmanlı açık kırmızı Moenkopi Formation,
•ve beyaz katmanlı Cutler Formation kumtaşı. Resim Glen Canyon National Recreation Area'da, Utah.

Teşekkülü

Stratigrafinin temel kuralı süperpozisyon prensibinin de temel kuralıdır. Bir örnekle açıklanacak olursa Meksika Körfezi'nde bu yıl belirlenen bir çamur deposu, geçen sene depolanmış bir katman üzerinde duracaktır. Geçen yılki depo, sırayla ve art arda daha eski depoya dayanır. Körfez içinde depolanma uzun zaman içerisinde geriye doğru devam eder. Bu depolardan bir kesit alınırsa en eski deponun altta, en genç deponun üstte olduğu kronolojik bir kayıt ortaya çıkar. Bu art arda sıralanma süperpozisyon prensibini açıklar. Eğer bir serideki tortul kayaçlarda bir devrilme yoksa en üstteki katman daima en genç, en alttaki katman ise en eskidir.

Kaynakça

Literatür

  • Judson Sheldon, Richardson Steven M., 1995, EARTH An Introduction to Gelogic Change.
  • Monroe James s., 2007, Fiziksel Jeoloji Yeryuvarı'nın Araştırılması.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Stratigrafi</span> Kaya katmanlarının ve oluşumlarının incelenmesi

Stratigrafi, katmanbilim ya da tabakabilim. Yerkabuğunun kısımları olarak ele alınan tabakalı kayaların formasyonlardan, bileşimlerden, istiflenmelerden ve korelasyonlarından söz açan jeoloji koludur. Bir alan veya bölgedeki kayaların nitelik, kalınlık, istiflenme, yaş ve korelasyon yönlerinden ele alan tasvirci jeoloji bölümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kayaç</span> doğal olarak oluşan mineral agregası

Kayaç, çeşitli minerallerin veya mineral ve taş parçacıklarının bir araya gelmesinden ya da bir mineralin çok miktarda birikmesinden meydana gelen katı birikintilerdir. Kayaç terimi eski Türkçede sahre, yeni Türkçede külte ve yabancı dillerdeki rock, roche, gestein sözcükleri karşılığı kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çıldır Gölü</span> Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan göl

Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan bir göldür. Eskiden Palakatsio Gölü olarak adlandırılıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Sedimantoloji</span>

Jeolojinin bir alt bilimi olan sedimantoloji biliminin konuları, yer kabuğundaki tortulların ve tortul kayaçların tanımlanması, sınıflandırılması ve orijininin araştırılması olarak sıralanabilir. Sedimantoloji, jeoloji içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bunun nedeni yerkürenin yüzeyinin %75'i kadarının tortul (sedimanter) kayaçlardan oluşmuş olması ve şu anda kullanılan karbon bazlı (hidrokarbonik) enerji kaynaklarının tamamına yakınının bu tortul kayaçlardan çıkarılıyor olmasıdır. Ayrıca sedimenter sahalar çok verimli topraklara sahiptir. İklim şartlarının da uygunluğu yanında diğer şartların uygun olması durumunda tarım için çok önemli alanlar olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Buzul</span> büyük kar ve buz kütlesi

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Samanlı Dağları</span>

Samanlı Dağları, Marmara Bölgesi'nde kuzeyde İzmit Körfezi, güneyde İznik Gölü ve Gemlik Körfezi'yle sınırlanan yörede, batıda Bozburun, doğuda Sakarya Nehri'nin Geyve Boğazı arasında yer alan dağlara verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Mostra</span>

Mostra, jeolojide herhangi bir jeolojik birimin herhangi bir kazı yapmadan yüzeyde gözlenebilen kısmına verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Nicolas Steno</span>

Nicolas Steno, , anatomi ve jeoloji dalında öncü Danimarkalı bilimci ve Katolik piskospos.

Yazır Höyük, Eskişehir il merkezinin güneydoğusunda, Günyüzü İlçesi'nin batısında, Dutlu Köyü'nün doğusunda yer alan bir höyüktür. Höyüğün bulunduğu mevkii Örenbağları olarak bilinmektedir. Yerleşme, yakından geçen Yazır Deresi'nden 20 metre yükseklikte doğal bir yükselti üzerindedir. Çanak çömlek dağılımına göre yerleşme alanı çapı 95 metrelik bir alandır. Ankara – Sivrihisar karayolunun 6 km. güneyindedir.

<span class="mw-page-title-main">Litostratigrafi</span>

Litostratigrafi, birimleri sedimanter, volkanik ve bunların kısmen metamorfize olmuş cinslerinin litolojilerine ve stratigrafik konumlarına göre tanımlanmış birimlerdir. Bir litostratigrafi birimi bir ya da daha fazla litoloji tipinden oluşmuş, kendi içinde bir bütünlük gösteren ve komşu birimlerden bu özelliğiyle ayrılan bir kaya birimidir. Bu birimler genellikle istiflenme kurallarına uyar ve çoğu kez tabakalıdır. Litolojik sınırların dereceli geçişli veya belirsiz olduğu durumlarda sedimanter yapılar, jeomorfolojik özellikler, mineral kapsamı, fosiller ve diğer fiziksel özellikler de bu birimlerin tanımlanmasında kullanılabilir. Fosiller bu durumda litoloji biriminin fiziksel içeriği olarak düşünülür.

Teras , akarsu vadi yamaçlarında, deniz ve göl kıyılarında, eğim kırığının üzerindeki düz veya hafif eğimli alan. Değişik alanlarda ve değişik nedenlerle oluştuklarından sınıflandırma yapılmıştır. Terasa benzeyen fakat sadece üst üste sert ve yumuşak kayaların farklı aşınmasından oluşan şekle sözde taraçalar denir. Menderesli nehirlerin kenarlarında polijenik taraçalar) oluşur. Dalga aşındırmasıyla abrazyon taraçaları, vadi kenarlarında eski kum çakıl depolarına akarsu taraçaları, falezlerin üstünde çakıl kum depolanan yüzeylere deniz taraçaları denilir.

Uyumsuzluk, jeolojik katmanlar arasındaki tabakalanma düzlemi, jeolojik zaman bağlamında düşünüldüğünde önemsiz olan dakikalar, saatler, yıllar ya da onlarca yılık dönemlerde depolanmadaki bir kesikliği gösterebilir. Bununla beraber kimi tabaka istiflerinde çökelimin olmadığı, aşınma ya da her ikisinin birden olduğu zamanları gösteren uyumsuzluk olarak bilinen yüzeyler bulunabilir. Bu uyumsuzluklar belki milyonlarca ya da on milyonlarca yılık uzun jeolojik zaman dönemlerini kaplar. Belirli bir yerdeki jeolojik kayıtlar da tam olmayabilir ve tabakalarla gösterilmeyen herhangi bir jeolojik zaman aralığına hiyatüs denir.

<span class="mw-page-title-main">Yalıtaşı</span>

Yalıtaşı, kıyı bölgesinin gelgit arası kesiminde kum ve çakıl boyutlu sedimanların karbonat çimento ile bağlanarak taşlaşması sonucu oluşmuş sedimanter yapıdır. Çimentolu tortul kayaçlar bulunduğu yere bağlı olarak, yalıtaşlarını oluşturmak için çimentolu tortul kabukları, mercan parçaları, farklı türde kaya parçaları ve diğer malzemelerin değişken bir karışımından oluşabilir. Yalıtaşı, genellikle tropikal veya subtropikal bölgelerde gelgit bölgesi içinde oluşurlar. Ancak, kuvaternerde oluşan yalıtaşları kuzey ve güney yarımkürelerin 60 'enlemine kadar görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kıvrım (jeoloji)</span>

Kıvrım, normalde düzlemsel olan çökel tabakanın zaman geçtikçe farklı sebeplerle kalıcı deformasyona uğraması sonucu oluşan kavisli litolojik yapıdır. Kıvrımlanma genelde sıkıştırıcı nitelikteki kuvvetlerin basıncı altında zamanla oluşur fakat çökme sonucu ani bir kıvrımlanma da meydana gelebilir. Bazı yerlerde kıvrımlanma o kadar azdır ki, katmanın düzlemle yaptığı eğim çok zor fark edilebilir, ama kimi yerlerdeki kıvrımlanma ise katmanın iki ucunu birbirine dokunduracak kadar güçlüdür. Kıvrımlanmaya etki eden faktörlerden biri de yer çekimidir. Dikey doğrultuda yükselen alanlardaki standart kıvrımların, yer çekiminin etkisiyle oluştuğu bilinmektedir. Değişken boyutlarda olan kıvrımlar, bir kaya içinde mikroskobik boyutta olurken, dağ ölçekli bir kıvrım farklı boyut ve genişlikte olabilir. Kıvrımlar bir yörenin tektonik gelişimini açıklayan en önemli yapısal unsurlardan biridir ve bir kıvrımın oluşumu genelde tek bir süreçle değil, bir dizi sürecin birleşimi sonucunda meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanusal kabuk</span>

Okyanus tabanlarında magmadan gelen malzemenin katılaşması ile oluşan kabuk. Okyanusal kabuk dünyanın bir parçası olan litosfer kabuğunun üzerinde bulunan okyanus havzalarıdır. Mafik kayaçlardan ya da demir ve magnezyum açısından zengin olan sima dan oluşur.

Suya doymuş ve kohezyonsuz sedimanlarda yumuşak çökel deformasyon yapılarının gelişmesi için en önemli faktör sıvılaşmadır. Bu yapılar genellikle, ince çakıllı, kumlu ve siltli sedimanlarda, üst basınç, fırtına kökenli dalgaların etkisi, ani yeraltı su seviyesi değişimleri, yoğunluk akıntıları ya da deprem kökenli sarsıntılarla oluşabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kalkan (jeoloji)</span>

Kalkan, şiddetli kıvrımlanmış, kırılmış ve başkalaşmış, litosferin en yaşlı kayaçlarının bulunduğu yerkabuğu parçalarıdır. Magmatik kayalarca kesilmiş az eğimli, dom benzeri yükselmiş platolar halindedir. Genellikle kıtaların birleşme ve yıpranma döngülerinden kurtulmuş bloklardır. Kalın bir kabukları ve Dünya'nın mantosuna birkaç yüz kilometre kadar uzanan derin litosferik kökleri vardır. Kalkanlar, kıtaların altında uzanan kristalin temel kayaçların yüzeye çıkmış halidir.

<span class="mw-page-title-main">Jeolojik yapı</span>

Jeolojik yapı ya da jeolojik formasyon doğal yollarla oluşan yeryüzü şekilleri ve yapılardır. Belirli oranda kaya içerirler.

Tarihsel jeoloji, yeryüzü ve üzerindeki tüm yapıların uzun jeolojik zaman içerisinde geçirdikleri değişim ve dönüşümleri inceleyen bir jeoloji disiplinidir. Tarihsel jeoloji modern bilimsel esasa göre paleontoloji, paleoklimatoloji ve paleosismoloji gibi alt disiplinlere sahiptir. Geniş anlamda tarihsel jeoloji, jeolojik zaman boyunca dünyanın gelişimini anlamlandırabilmek için gerekli bilimsel temeli sunması yanında, geniş iklimsel değişimler, volkanik püskürmeler ve depremler gibi gelecekte yaşanabilecek afetlerin nitelik ve niceliği hakkında yapılacak tahminlerde kullanılacak ipuçları sağlayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Jeolojik kayıt</span>

Stratigrafi, paleontoloji ve diğer doğa bilimlerindeki jeolojik kayıt, kaya katmanlarının tüm katmanlarına atıfta bulunur. Diğer bir deyişle,volkanizma veya ayrışma kırıntılarından Türetilen tortunun birikmesiyle ortaya çıkan tortular. Bu, tüm fosil içeriğini ve Dünya'nın tarihi hakkında sağladığı bilgileri içerir: geçmiş iklimi, coğrafyası, jeolojisi ve yüzeyindeki yaşamın evrimi. Süperpozisyon yasasına göre tortul ve volkanik kaya katmanları üst üste çökelmiştir. Magmatik kayaçlar tarafından girilebilen ve tektonik olaylarla bozulabilen katılaşmış (yetkin) bir kaya sütunu haline gelmek için zamanla sertleşirler.