İçeriğe atla

Süperiletkenlik tarihi

Süperiletkenlik bazı maddelerin elektrik direncinin belli bir sıcaklığın altında sıfır olması ve manyetik akıyı dışarı itmeleri olgusudur. Süperiletkenliğin tarihi Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes’in 1911’de cıvada süperiletkenliği keşfetmesiyle başlamıştır. O zamandan günümüze diğer birçok süperiletken madde keşfedilerek süperiletkenlik teorisi geliştirilmiştir. Bu konular yoğun madde fiziği alanında aktif çalışma alanları olmaya devam etmektedirler.

Ultra-soğuk olgunun keşfi (1908’e kadar)

Düşük sıcaklıklarda elektrik direnci hakkındaki araştırmaları James Dewar başlatmıştır. Zygmunt Florenty Wroblewski düşük sıcaklıklarda elektriksel özellikler konusunda araştırma yapmış, ancak kaza sonucu ölmesi nedeniyle araştırması sona ermiştir. 1864 yılında, Karol Olszewski ve Wroblewski ultra-soğuk sıcaklıklarda direnç seviyelerinin düşmesi hakkındaki elektrik olgusunu öngörmüştür. Olszewski ve Wroblewski bu olguya ilişkin kanıtları 1880’de ortaya çıkarmıştır.

Dewar ve John Ambrose Fleming saf metallerin mutlak sıfırda mükemmel elektromanyetik iletkenler haline geldiklerini öngörmüştür (daha sonra, Dewar, her zaman bir parça iletkenliğin var olacağına inanarak, direncin kaybolması hakkındaki fikrini değiştirmiştir). Walther Hermann Nernst, termodinamiğin üçüncü yasasını geliştirmiş ve mutlak sıfırın erişilmez olduğunu ifade etmiştir. Her ikisi de ticari araştırmacılar olan Carl von Linde ve William Hampson, hemen hemen aynı zamanda gazların sıvılaşmasında Joule-Thompson etkisi için patent başvurusunda bulunmuşlardır. Linde’nin patenti rejeneratif ters akış kullanılarak, kanıtlanmış olguların 20 yıllık sistematik araştırılmasının dönüm noktası olmuştur. Hampson’un tasarımları da bir rejeneratif yöntemdi. Birleşik süreç Hampson-Linde sıvılaştırma yöntemi olarak bilinmektedir.

Onnes araştırması için bir Linde makinesi satın almıştı. 21 Mart 1900’de, daha önce Olszewski ve Wroblewski tarafından gözlemlenen bir olgu olan düşük direncin neden olduğu, sıcaklığın düşürülmesiyle elektrik salınımlarının yoğunluğunun artırılması yöntemi için Nikola Tesla’ya bir ABD patenti verilmiştir. Bu patentte düşük sıcaklıklı bir rezonans devresinin elektrik salınımlarının artan yoğunluk ve süresi tarif edilmektedir. Tesla’nın Linde’nin makinesini soğutucu maddeyi elde etmek için kullanma niyetinde olduğuna inanılır.

10 Temmuz 1908’de Heike Kamerlingh Onnes’in ilk kez Hollanda Leiden Üniversitesinde atmosferik basınçta 4.2 kelvin kaynama noktası olan sıvılaştırılmış helyum üretmesi bir kilometretaşı olmuştur.

Ani ve sürekli kayboluş

Heike Kamerlingh Onnes ve Jacob Clay, Dewar’ın düşük sıcaklıklarda direncin azalmasına ilişkin daha önceki deneylerini tekrar incelediler. Onnes incelemeye platinyum ve altınla başladı, sonra bunları cıvayla değiştirdi (daha kolaylıkla arıtılabilen bir madde). Onnes’in, kriyojenik sıcaklıklarda katı cıvanın direnci hakkındaki araştırması sıvı helyumun soğutucu olarak kullanılmasıyla başarıldı. 08 Nisan 1911, saat 16:00’da Onnes “cıvanın direnci hemen hemen sıfır”[1] olarak tercüme edilebilecek “Kwik nagenoeg nul” notunu düştü. Onnes, 4.19 K sıcaklıkta direncin birdenbire kaybolduğunu gözlemledi (Onnes’in kullandığı ölçüm aleti herhangi bir direnç kaydetmemişti). Onnes araştırmasını 1911 yılında “Cıvanın direncinin kaybolduğu ani hız hakkında” başlıklı makalesinde ortaya çıkardı. Onnes bu makalesinde “özdirencin” olağan sıcaklıkta en iyi iletkene göre miktar olarak binlerce kat daha düşük olduğunu söyledi. Onnes daha sonra süreci tersine çevirdi ve 4.2 K’da direncin maddeye geri döndüğünü buldu. Ertesi yıl, Onnes bu olgu hakkında daha çok makale yayınladı. Başlangıçta, Onnes bu olguya “suprailetkenlik” (1913) adını verdi ve ancak daha sonra, “süperiletkenlik” terimini benimsedi. Onnes bu araştırması için 1913 yılında Nobel Fizik Ödülünü aldı.

Onnes, 1912’de süperiletkenliğin kullanılabilirliği üzerine bir deney yaptı. Onnes bir süperiletken halkaya elektrik akımı verdi ve bunu üreten pili çıkardı. Onnes elektrik akımını ölçtüğünde, yoğunluğunun zamanla kaybolmadığını buldu.[2] Akım, iletken ortamın süperiletken hali nedeniyle devamlılık göstermişti. Daha sonraki yıllarda, birçok diğer maddede de süperiletkenlik bulundu. 1913'te kurşunun 7 K’da süperiletken olduğu ve 1941’de de niyobyum nitrürün 16 K’da süperiletken olduğu bulundu.

Enigmalar ve çözümler (1933-)

Süperiletkenliğin kavranmasında ikinci önemli basamak, 1933'te Walther Meissner ve Robert Ochsenfeld’in, Meissner Etkisi olarak bilinen bir olgu olan süper iletkenlerin uygulanan manyetik alanları dışarı ittiğini keşfettiklerinde meydana gelmiştir. 1935'te Fritz London ile Heinz London kardeşler Meissner etkisinin süperiletken akım tarafından taşınan elektromanyetik serbest enerjinin minimizasyonunun bir sonucu olduğunu gösterdiler. 1950’de süperiletkenliğin fenomenolojik Ginzburg-Landau teorisi, Lev Landau ve Vitaly Ginzburg tarafından tasarlandı.

Landau’nun ikinci derece evre teorisini, Schrödinger-benzeri dalga denklemiyle birleştiren Ginzburg-Landau teorisi, süperiletkenlerin makroskopik özelliklerini açıklamada çok büyük bir başarı gösterdi. Özellikle, Alexei Abrikosov, Ginzburg-Landau teorisinin süperiletkenlerin şimdi Tip I ve Tip II olarak refere edilen iki kategoriye bölünmesini öngördüğünü göstermiştir. Abrikosov ve Ginzburg bu çalışmaları nedeniyle 2003 Nobel Fizik ödülünü almışlardır (Landau 1968’de ölmüştür). 1950’de de Emanuel Maxwell ile, neredeyse hemen hemen aynı anda, C.A.Reynolds et.al, süperiletkenliğin kritik sıcaklığının kurucu elementin izotopik kütlesine bağlı olduğunu bulmuşlardır. Bu önemli keşif, elektron-fonon etkileşiminin süperiletkenlikten sorumlu olan mikroskopik mekanizma olduğunu göstermiştir.

BCS Teorisi

Eksiksiz süperiletkenliğin mikroskobik teorisi nihayet 1957’de John Bardeen, Leon N. Cooper ve Robert Schrieffer tarafından önerilmiştir. Bu BCS teorisi süperiletken akımı, fononların değişimi yoluyla etkileşen elektron çifti olan Cooper Çiftinin süper sıvısı olarak açıklamıştır. Yazarlar bu çalışma için 1972’de Nobel Fizik ödülünü kazanmışlardır. 1958’de Nikolai Nikolaevich Bogolyubov, aslında bir varyasyonal argümandan elde edilen BCS dalga fonksiyonunun elektronik Hamiltonian’ın kanonik dönüşümü kullanılarak elde edilebileceğini gösterdiği zaman BCS teorisi daha sağlam bir temele oturtulmuştur. 1959’da Lev Gor’kov BCS teorisinin, kritik sıcaklık civarında Ginzburg-Landau teorisi ile uyumlu olduğunu göstermiştir. Gorkov,süperiletkenlik aşaması evrim denklemini ilk türeten kişidir. .

Little-Parks Etkisi

Little-Parks etkisi 1962’de paralel manyetik alana maruz boş ve ince duvarlı süper iletken silindirlerle yapılan deneylerde keşfedildi. Bu çeşit silindirlerin elektrik direnci silindirin içinden mıknatıssal akıyla periyodik bir salınım gösterir ve süre h/2e = 2.07x10-15V.s olur. William Little ve Ronald Parks direnç salınımının süperiletken kritik sıcaklığın (Tc) periyodik salınımı gibi daha temel bir olguyu yansıttığı açıklamasını yapmışlardır. Bu sıcaklıkta örnek süperiletken hale gelir. Little-Parks etkisi süperiletken elektronların toplu kuantum davranışının bir sonucudur. Bu, süperiletkenlerin içinde nicemlenenin akı değil akı kuantumu olduğu genel gerçeğini yansıtır. Little-Parks etkisi, vektör potansiyelinin gözlemlenebilir fiziksel miktara, yani süperiletken kritik sıcaklığa doğru ikiye katlandığını gösterir.

Ticari faaliyet

1911 yılında süperiletkenliğin keşfinden hemen sonra, Kamerlingh Onnes, süperiletken sargılarla bir elektromıknatıs yapmaya çalıştı ancak göreceli düşük manyetik alanların keşfettiği maddelerdeki süperiletkenliği tahrip ettiğini buldu. Çok sonra, 1955'te George Yntema[3] süperiletken niyobyum tel sargılarla küçük bir 0.7-tesla demir çekirdekli elektromıknatıs yapmayı başardı. Daha sonra, 1961’de, J.E.Kunzler, E.Buehler, F.S.L.Hsu ve J.H.Wernick,[4] üç kısım niyobyum ve bir kısım kalaydan meydana gelen bir bileşimin 4.2. kelvin derecede, bir 8.8 tesla manyetik alanında cm² başına 100,000 amperden fazla bir akım yoğunluğunu destekleyebildiğine ilişkin şaşırtıcı keşfi yaptılar. Kırılgan ve imalatı zor olmasına rağmen niyobyum-kalayın 20 teslaya kadar manyetik alan üreten süpermıknatıslarda son derece kullanışlı olduğu kanıtlanmıştır. 1962’de Ted Berlincourt ve Richard Hake,[5][6] niyobyum ve titanyum alaşımlarının 10 teslaya kadar olan uygulamalar için uygun olduğunu keşfettiler. Hemen arkasından, niyobyum-titanyum süpermıknatıs telinin ticari üretimi Westinghouse Electric Corporation ile Wah Chang Corporation’da başladı. Niyobyum-titanyumun, niyobyum-bakırdan daha az-etkileyici süperiletken özellikleri olmasına rağmen, niyobyum-titanyum, yine de büyük ölçüde çok yüksek süneklik ve üretim kolaylığı sonucunda en yaygın kullanılan süper mıknatıs maddesi ürünü haline geldi. Ancak, hem niyobyum-bakır hem de niyobyum-titanyum MRI tıbbi görüntülemede, çok yüksek-enerjili partikül hızlandırıcı için mıknatısların eğilme ve odaklanmasında ve diğer uygulamalarda konukçu olarak geniş bir uygulama alanı buldu. Bir Süperiletkenlik Avrupa konsorsiyumu olan Conetcus, 2014’te, süperiletkenliğin vazgeçilmez olduğu küresel ekonomik faaliyetin, MRI sistemleri toplamın %80’ini oluşturmak üzere, beş milyar dolara ulaştığı tahmininde bulunmuştur. 1962’de Brian Josephson, süper akımın ince bir izolatör tabakasıyla ayrılan iki süperiletken parçanın arasından akabileceğine ilişkin önemli bir teorik öngörüde bulunmuştur. Günümüzde Josephson etkisi olarak bilinen bu olgu, SQUIDler gibi süperiletken cihazlar tarafından kullanılmaktadır. Manyetik akı kuantumu h/2e’nin mevcut en doğru ölçümlerinde ve dolayısıyla (Kuantum Hall dirençliği ile birleştirilmiş) Planck sabiti h için de kullanılır. Josephson 1973'te bu çalışması için Nobel Fizik ödülünü aldı. 1973'te Nb3Ge’nin, 1986’da kuprit yüksek sıcaklıklı süperiletkenlerin keşfine kadar (bakınız aşağı), en yüksek ortam basıncı Tc olarak kalmaya devam eden 23K Tc olduğu bulundu.

Yüksek sıcaklıklı süper iletkenler

Süperiletkenlik zaman çizelgesi

1986’da J. Georg Bednorz ve K. Alex Mueller, 35 K geçiş sıcaklığı bulunan ve yüksek sıcaklıklı süperiletkenlerin ilki olan lantanum esaslı kuprit perovskit maddesinde süperiletkenliği keşfetti (1987 Nobel Fizik Ödülü). Kısa bir süre sonra (Ching-Wu Chu tarafından) lantanın itriyum ile değiştirilmesinin, yani YBCO yapılmasının, kritik sıcaklığı 92 K’ya çıkardığı bulundu ki bu sıvı nitrojenin soğutucu olarak kullanılabilmesi nedeniyle önemliydi (atmosferik basınçta, nitrojenin kaynama noktası 77 K). Sıvı nitrojenin ham madde kullanılmadan yerinde ucuz olarak üretilebilmesi ve borulamada helyumun bazı problemlerine (katı hava fişleri, vs.) meyilli olmaması ticari açıdan önemlidir. O zamandan günümüze kadar birçok diğer kuprit süperiletkenler keşfedilmiştir ve bu maddelerdeki süperiletkenlik teorisi teorik yoğun madde fiziğinin en önemli sorunların birisidir.

2001 Mart’ında 39 K kritik sıcaklıkta Magnezyum diborürün (mgB2) süperiletken olduğu bulunmuştur. 2008’de, bu konuda yapılacak çalışmaların kuprit süperiletkenler teorisini sağlayacağı ümidiyle bir çalışma fırtınasına yol açan oxypnictide veya demir bazlı süperiletkenler keşfedilmiştir.

2013'te, maddenin kristal yapısını deforme etmek için kızılötesi lazer ışığının kısa darbeleri kullanılarak, piko saniyede YBCO (Itriyum baryum bakır oksit)’da oda ısısında süperiletkenlik elde edilmiştir.[7]

Tarihsel yayınlar

H.K.Onnes’in makaleleri

  • "The resistance of pure mercury at helium temperatures". Comm. Leiden. April 28, 1911.
  • The disappearance of the resistivity of mercury". Comm. Leiden. May 27, 1911.
  • "On the sudden change in the rate at which the resistance of mercury disappears". Comm. Leiden. November 25, 1911.
  • "The imitation of an ampere molecular current or a permanent magnet by means of a supraconductor". Comm. Leiden. 1914.

BCS teorisi

Diğer ana makaleler

  • W. Meissner and R. Ochsenfeld, Naturwiss. 21, 787 (1933), DOI:10.1007/BF01504252
  • F. London and H. London, "The electromagnetic equations of the supraconductor," Proc. Roy. Soc. (London) A149, 71 (1935), ISSN 0080-463021 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  • V.L. Ginzburg and L.D. Landau, Zh. Eksp. Teor. Fiz. 20, 1064 (1950)
  • E. Maxwell, "Isotope effect in the superconductivity of mercury" Phys. Rev. 78, 477 (1950), DOI:10.1103/PhysRev.78.477
  • C.A. Reynolds et al., "Superconductivity of isotopes of mercury," Phys. Rev. 78, 487 (1950), DOI:10.1103/PhysRev.78.487
  • A.A. Abrikosov, "On the magnetic properties of superconductors of the second group," Soviet Physics JETP 5, 1174 (1957)
  • W.A. Little and R. D. Parks, "Observation of quantum periodicity in the transition temperature of a superconducting cylinder," Phys. Rev. Lett. 9, 9 (1962) DOI:10.1103/PhysRevLett.9.9
  • B.D. Josephson, "Possible new effects in superconductive tunnelling," Physics Letters 1, 251 (1962), DOI:10.1016/0031-9163(62)91369-0

Patentler

  • Tesla, Nikola, ABD patent 685.012 "Means for Increasing the Intensity of Electrical Oscillations", March 21, 1900.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar ve Kaynakça

  1. ^ "The Discovery of Superconductivity" (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2016. 
  2. ^ V.L. Ginzburg, E.A. Andryushin (2004). Superconductivity. World Scientific. ISBN 978-981-238-913-8. 
  3. ^ G.B.Yntema, “Superconducting Winding for Electromagnet,” Phy.Rev. 98, 1197 (1955)
  4. ^ J.E. Kunzler, E. Buehler, F.S.L. Hsu, and, J.H. Wernick, “Superconductivity in Nb3Sn at High Current Density in a Magnetic Field of 88 kgauss,” Phys. Rev. Lett. 6, 89 (1961)
  5. ^ T.G. Berlincourt and R.R. Hake, “Pulsed-Magnetic-Field Studies of Superconducting Transition Metal Alloys at High and Low Current Densities,” Bull. Am. Phys. Soc. II 7, 408 1962)
  6. ^ T.G. Berlincourt, “Emergence of Nb-Ti as Supermagnet Material,” Cryogenics 27, 283 (1987)
  7. ^ Nonlinear lattice dynamics as a basis for enhanced superconductivity in YBCO

İlgili Araştırma Makaleleri

Süperiletkenlik, süperiletken adı verilen maddelerin karakteristik bir kritik sıcaklığın (Tc) altında derecelere soğutulmasıyla ortaya çıkan, maddenin elektriksel direncinin sıfır olması ve manyetik değişim alanlarının ortadan kalkması şeklinde görülen bir fenomendir. 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes tarafından keşfedilmiştir. Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi, süperiletkenlik kuantum mekaniğine girer. Karakteristik özelliklerini Meissner efektinden alır; süperiletken, süperiletkenlik durumuna geçerken bütün manyetik alan çizgilerini içeriden dışarıya atar. Meissner efektinin görülmesi de süperiletkenliğin klasik fizik tarafından mükemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksız hale getirir.

<span class="mw-page-title-main">Plazma</span> gaz haldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonun kontrollü etkileşim süreci

Plazma, gaz hâldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal tepkimenin kontrollü etkileşim sürecine verilen genel ad. Daha kolay bir tanımla; atomun elektronlardan arınmış hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik mühendisliği tarihi</span>

Elektrik mühendisliği tarihi, elektrik kullanımının günümüze gelirken geçirdiği dönüşümleri, yaşam ve teknolojinin gelişimine etkilerini ve bu gelişime katkıda bulunan bilim insanlarını anlatan tarihtir.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Heike Kamerlingh Onnes</span> Hollandalı fizikçi

Heike Kamerlingh Onnes, Nobel ödüllü Hollandalı fizikçi. Soğutma teknikleri ve malzemelerin yaklaşık mutlak sıfıra kadar soğutulduğunda nasıl davrandığı konularında araştırmalar yapmıştır. Onu Süperiletkenlik olgusunu araştırmaya sevk eden en önemli olay 1908 yılında 0,9 K'de helyumu sıvılaştırmayı başarmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Aleksey Abrikosov</span> Rus-Amerikalı teorik fizikçi (1928 – 2017)

Aleksey Alekseyeviç Abrikosov, Moskova doğumlu Rus Teorik fizikçidir. 2003 yılında Nobel Fizik Ödülünü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Vitali Ginzburg</span> Rus fizikçi

Vitaly Lazarevich Ginzburg (Rusça: Вита́лий Ла́заревич Ги́нзбург yılları arsında yaşamış Rus Teorik fizikçi ve Astrofizikçidir. 2003 yılında tip II süperiletkenler konusunda bulduğu keşiflerle Nobel Fizik Ödülü kazanan, Ginzburg, kalp yetmezliğinden ölmüş, Moskova, Rusya Novodevichye Mezarlığına defnedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Lev Landau</span> Sovyet teorik fizikçi (1908-1968)

Lev Davidovich Landau teorik fizik alanında pek çok katkı ve araştırma yapmış Bakü doğumlu Yahudi asıllı, Sovyet-Azerbaycanlı fizikçidir. Yoğun maddenin kuantum mekaniği hakkında çalışan Landau, süperakışkanlığı öngörmüş ve 1962 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır. Evgeny Mikhailowich Lifschitz ile çeşitli dillere çevirilen ve klasikleşen fizik kitapları serisini oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Philip Anderson</span> Amerikalı fizikçi (1923 – 2020)

Philip Warren Anderson Nobel ödüllü Amerikalı fizikçi. Anderson lokalizasyonu, Antiferromıknatıslık, Simetri kırılması, Yüksek sıcaklık süper iletkenlik teorileri üzerine yazıları aracılığıyla bilim felsefesine belirmeleri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Süperakışkanlık</span>

Süperakışkanlık maddenin sıfır akmazlığa sahip bir akışkan gibi davrandığı hâlidir. Bu fenomen ilk olarak sıvı helyum ile keşfedildiyse de yalnızca sıvı helyum teorisinde değil aynı zamanda astrofizik, yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekimi teorilerinde de uygulama alanına girmiştir. Bu fenomen Bose-Einstein yoğunlaşması ile bağıntılıdır ancak özdeş değildir: Bütün Bose-Einstein yoğuşukları süperakışkan olmadığı gibi bütün süperakışkanlar da Bose-Einstein yoğuşuğu değildir.

BCS Teorisi 1911'de süperiletkenliğin bulunmasından beri süperiletkenliğin ilk mikroskopik teorisidir. Bu teori superiletkenliği Cooper çiftinin bozon haline yoğunlaşmasından kaynaklanan mikroskopik etki olarak tanımlamaktadır. Bu teori ayrıca nükleer fizikte, atomik çekirdekte nukleonların etkileşimini tanımlamada kullanılır. John Bardeen, Leon Cooper ve John Robert Schrieffer (“BCS”) tarafından 1957 de hazırlandı ve 1972 de Nobel fizik ödülünü aldılar.

Kovalent süperiletkenler atomların kovalent bağlarla bağlandığı süperiletkenlerdir. Bu özellikte üretilen ilk materyal yüksek sıcaklık ve yüksek basınçta üretilen sentetik elmastır. Bu üretim pratikte çok öneme sahip değildi. Fakat elmas ve silikon gibi maddeleri de içeren kovalent yarı iletkenlerde daha önce süperiletkenlik görülmediği için bilim adamları bu duruma şaşırmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek sıcaklık süperiletkenliği</span> alışılmadık derecede yüksek sıcaklıklarda süper iletkenler gibi davranan malzeme

Yüksek sıcaklık süperiletkenleri, normalin üzerinde sıcaklıklarda süperiletken olarak davranan materyallerdir. İlk yüksek sıcaklık süperiletkeni, 1986’da IBM araştırmacıları Georg Bednorz ve K. Alex Müller tarafından keşfedilmiştir ve 1987’de seramik materyalindeki yüksek iletkenlik keşfinde önemli atılımlarından dolayı Nobel Fizik Ödülü ile ödüllendirilmişlerdir. Sıradan ya da metalik süperiletkenler genellikle 30 Kelvin (-243,15 °C) altında geçiş sıcaklıklarına sahipken yüksek sıcaklık süperiletkenleri 138 K (-135,15 °C) kadar iletkenlik sıcaklıklarıyla gözlemlenir. 2008’e kadar sadece belirli bakır ve oksijen bileşiklerinin (kupratlar) yüksek sıcaklık süperiletkenlik özelliklerine sahip olduğuna inanılıyordu ve yüksek sıcaklık süperiletkenlik terimi bizmut, stronsiyum, kalsiyum, itriyum, baryum gibi bileşikler için bakır oksijen süperiletkenleri yerine kullanılıyordu; fakat şu an birçok demir bileşiğinin yüksek sıcaklıklarda süperiletkenliği biliniyor.

<span class="mw-page-title-main">Elektriksel özdirenç ve iletkenlik</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Elektriksel öz direnç, belirli bir malzemenin elektrik akımının akışına karşı nicelleştiren bir özelliktir. Düşük bir direnç kolaylıkla elektrik akımının akışını sağlayan bir malzeme anlamına gelir. Karşıt değeri, elektrik akımının geçiş kolaylığını ölçen elektriksel iletkenliktir. Elektriksel direnç, mekanik sürtünme ile kavramsal paralelliklere sahiptir. Elektriksel direncin SI birimi ohm, elektriksel iletkenliğin birimi ise siemens (birim) (S)'dir.

Süperakışkan Helyum-4, helyum elementi helyum-4 ün oluşturduğu bir süper akışkandır. Bir süperakışkan maddenin 0 viskoziteli bir akışkan gibi davrandığı durumudur. Normal bir sıvı gibi görünen madde her tür yüzeyde sürtünmesiz şekilde engellerin etrafından dolaşır ve kabının gözeneklerinden yalnızca kendi eylemsizliğine bağlı olarak akar.

Renk süperiletkenliği eğer baryon yoğunluğu yeterince yüksekse (nükleer yoğunluğun üzerinde) ve sıcaklık çok yüksek değilse (1012 kelvinden) kuark maddesinde var olduğu düşünülen olgu. Süperiletkenlik renkleri fazları, kaurkların Fermi sıvısıyla sadece zayıfça etkileşen, normal fazlara zıttır.

David Pines fizik profesörüydü. Institute for Complex Adaptive Matter ve International Institute for Complex Adaptive Matter'ın kurucu başkanıydı. Pines, California Üniversitesi, Davis'te seçkin fizik profesörü, University of Illinois at Urbana-Champaign'de (UIUC) İleri Araştırmalar Merkezi'nde fizik, elektrik ve bilgisayar mühendisliği emeritus profesör, ayrıca Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'ndaki Malzeme, Fizik ve Uygulamalar Bölümü çalışanlarındandı.

Manyetodirenç, bir maddenin dışarıdan uygulanan manyetik alan etkisiyle elektrik direncini değiştirme yatkınlığıdır. Manyetodirenç olarak adlandırılabilecek etkiler çok çeşitlidir. Bazıları manyetik olmayan metal ve yarı iletken yığınlarında oluşur: Geometrik manyetodirenç, Shubnikov-de Haas titreşimi ya da metallerde görülen pozitif manyetodirenç gibi. Diğer etkiler ise manyetik metallerde görülür: ferromıknatısların negatif manyetodirenci ya da anisotropik manyetodirenç (AMR) gibi. Son olarak, çok bileşenli ya da çok katmanlı sistemlerde görülür: dev manyetodirenç (GMR), tünel manyetodirenci (TMR) gibi.

Gilbert " Gil " George Lonzarich, Cambridge Üniversitesi Cavendish Laboratuvarı'nda çalışan bir katı hal fizikçisidir. Özellikle süperiletken ve manyetik malzemeler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır.