İçeriğe atla

Süperakışkanlık

Süperakışkanlık maddenin sıfır akmazlığa sahip bir akışkan gibi davrandığı hâlidir. Bu fenomen ilk olarak sıvı helyum ile keşfedildiyse de yalnızca sıvı helyum teorisinde değil aynı zamanda astrofizik, yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekimi teorilerinde de uygulama alanına girmiştir. Bu fenomen Bose-Einstein yoğunlaşması ile bağıntılıdır ancak özdeş değildir: Bütün Bose-Einstein yoğuşukları süperakışkan olmadığı gibi bütün süperakışkanlar da Bose-Einstein yoğuşuğu değildir.

Şek. 1. Helyum II yüzeyler boyunca kendi düzeyini bulmak için hareket eder ve kısa bir süre sonra iki kap içindeki düzeyler eşlenir. Rollin tabakası aynı zamanda büyük kabın cidarlarını da kaplar. Eğer kap kapalı olmasaydı helyum II dışarı doğru hareket ederek kaptan çıkabilirdi.
Şek. 2. Sıvı helyum süperakışkan hâlinde. Süperakışkan olarak kaldığı sürece bulunduğu kabın cidarlarında ince bir tabaka hâlinde yükselir. Dışarıya ulaştığında alttaki akışkanın üzerine bir damla oluşturduktan sonra düşer. Kap boşalana kadar damla damla dışarı çıkar.

Sıvı helyumun süperakışkanlığı

Sıvı helyumda süperakışkanlık etkisi Pyotr Kapitsa ve John F. Allen tarafından keşfedilmiştir. Bulunuşundan beri görüngüler ve mikroskopik teorilerle tanımlanmıştır. Helyum-4'te süperakışkanlık, helyum-3'te oluştuğundan daha yüksek sıcaklıklarda meydana gelir. Helyum-4'ün her atomu sıfır dönüsü nedeniyle bir bozon parçacığıdır. Bir helyum-3 atomu ise fermiyon parçacığıdır ve ancak çift olarak daha düşük sıcaklıklarda bozon parçacıkları oluşturabilir. Bu süreç süperiletkenlikte olan elektron çiftleşmesi ile benzerdir.

Ultrasoğuk atomik gazlar

Ultrasoğuk fermiyonik gazlarda süperkışkanlık 2005 yılının Nisan ayında MIT'de ekibiyle birlikte 50 nK sıcaklığında 6Li kullanarak kuantum girdaplarının oluştuğunu gözlemleyen Wolfgang Ketterle tarafından deneysel olarak kanıtlanmıştır.[1][2] Benzer girdaplar daha önce ultrasoğuk bozonik gazlarda 2000 yılında 87Rb üzerinde[3] ve daha sonra iki boyutlu gazlarda[4] gözlemlenmiştir. 1999 yılında Lene Hau benzer yoğuşuğu sodyum atomları kullanarak oluşturmuş[5] ve ışığı yavaşlatarak tamamen durdurmuştur.[6] Ekibi daha sonradan bu sıkıştırılmış ışık sistemini[7] kullanarak şok dalgaları ve tornadoların süperakışkan analoglarını yaratmıştır.

Astrofizikte süperakışkanlık

Nötron yıldızlarının içinde süperakışkanlık bulunduğu fikri ilk olarak Arkadi Migdal tarafından öne sürülmüştür.[8][9] Süperiletkenlerin içindeki elektronların, elektron örgüsü etkileşimi ile Cooper çiftleri oluşturmasına benzer şekilde, nötron yıldızının içinde yeterli derecede yüksek yoğunluğa ve düşük sıcaklığa sahip olan nükleonların Cooper çiftleri oluşturması ve süperakışkanlık ve süperiletkenliğin görülmesi beklenmelidir.[10]

Yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekiminde süperakışkanlık

Süperakışkan vakum teorisi, kuramsal fizik ve kuantum mekaniğinde fiziksel vakumun süperakışkan olarak kabul edildiği bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın ana amacı bilinen dört temel etkileşimin üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile kütleçekimi birleştiren bir bilimsel model geliştirebilmektir. Bu teori kuantum kütleçekimi teorisini açıklamak ve Standart Model'e eklenmek için bir adaydır. Bu teorinin geliştirilmesi sonucunda tüm temel etkileşimlerin tek bir modelde birleştirilmesi ve bilinen tüm etkileşimler ile temel parçacıkların süperakışkan vakumun değişik görünümleri olduğunun tanımlanmasının önü açılabilecektir.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ "MIT physicists create new form of matter". 11 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2013. 
  2. ^ Grimm, R. (2005). "Low-temperature physics: A quantum revolution". Nature. 435 (7045). ss. 1035-1036. doi:10.1038/4351035a. PMID 15973388. 
  3. ^ Madison, K.; Chevy, F.; Wohlleben, W.; Dalibard, J. (2000). "Vortex Formation in a Stirred Bose-Einstein Condensate". Physical Review Letters. 84 (5). ss. 806-809. doi:10.1103/PhysRevLett.84.806. PMID 11017378. 
  4. ^ Burnett, K. (2007). "Atomic physics: Cold gases venture into Flatland". Nature Physics. 3 (9). s. 589. doi:10.1038/nphys704. 
  5. ^ Hau, L. V.; Harris, S. E.; Dutton, Z.; Behroozi, C. H. (1999). "Light speed reduction to 17 metres per second in an ultracold atomic gas". Nature. 397 (6720). ss. 594-598. doi:10.1038/17561. 
  6. ^ "Lene Hau". Physicscentral.com. 27 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2013. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 16 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 2 Mayıs 2013. 
  8. ^ A. B. Migdal (1959). "Superfluidity and the moments of inertia of nuclei". Nucl. Phys. 13 (5). ss. 655-674. doi:10.1016/0029-5582(59)90264-0. 
  9. ^ A. B. Migdal (1960). "Superfluidity and the Moments of Inertia of Nuclei". Soviet Phys. JETP. 10 (1). s. 176. 
  10. ^ U. Lombardo and H.-J. Schulze (2001). "Superfluidity in Neutron Star Matter". Physics of Neutron Star Interiors. Lecture Notes in Physics. 578. Springer. ss. 30-53. arXiv:astro-ph/0012209 $2. doi:10.1007/3-540-44578-1_2. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

Parçacık fiziğinde, bozonlar Bose-Einstein yoğunlaşmasına uyan parçacıklardır; Satyendra Nath Bose ve Einstein'a atfen isimlendirilmişlerdir. Fermi-Dirac istatistiklerine uyan fermiyonların tersine, farklı bozonlar aynı kuantum konumunu işgal eder. Böylece, aynı enerjiye sahip bozonlar uzayda aynı mekânı işgal edebilirler. Bu nedenle her ne kadar parçacık fiziğinde her iki kavram arasındaki ayrım kesin belirgin değilse de, fermiyonlar genelde madde ile bileşikken, bozonlar sıklıkla güç taşıyıcı parçacıklardır.

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

Fermiyon, parçacık fiziğinde, Fermi-Dirac istatistiğine uyan parçacıktır. Başka bir deyişle, Enrico Fermi ve Paul Dirac'ın gösterdiği üzere, Bose-Einstein istatistiğine sahip bozonların aksine fermiyonlar, belirtilen zamanda sadece bir kuantum durumuna karşılık gelebilen parçacıklardır. Eğer iki ayrı fermiyon uzayda aynı yerde tanımlanmışsa her bir fermiyonun özelliği birbirinden farklı olmak zorundadır. Örnek olarak, iki elektron bir çekirdeğin etrafında aynı orbitalde bulunacaklarsa, bu kez aynı spin durumunda olamazlar ve her orbitalde elektronun biri yukarı diğeri aşağı spin durumundadır.

<span class="mw-page-title-main">Elektron</span> Temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacık

Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip bir atomaltı parçacıktır. Lepton parçacık ailesinin ilk nesline aittir ve bileşenleri ya da bilinen bir alt yapıları olmadığından genellikle temel parçacıklar olarak düşünülürler. Kütleleri, protonların yaklaşık olarak 1/1836'sı kadardır. Kuantum mekaniği özellikleri arasında, indirgenmiş Planck sabiti (ħ) biriminde ifade edilen, yarım tam sayı değerinde içsel bir açısal momentum (spin) vardır. Fermiyon olmasından ötürü, Pauli dışarlama ilkesi gereğince iki elektron aynı kuantum durumunda bulunamaz. Temel parçacıkların tamamı gibi hem parçacık hem dalga özelliklerini gösterir ve bu sayede diğer parçacıklarla çarpışabilir ya da kırınabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Maddenin hâlleri</span> maddenin farklı aşamalarında yer alan farklı hâlleri

Bir fizik terimi olarak maddenin hâli, maddenin aldığı farklı fazlardır. Günlük hayatta maddenin dört farklı hâl aldığı görülür. Bunlar; katı, sıvı, gaz ve plazmadır. Maddenin başka hâlleri de bilinir. Örneğin; Bose-Einstein yoğunlaşması ve nötron-dejeneje maddesi. Fakat bu hâller olağanüstü durumlarda gerçekleşir, çok soğuk ya da çok yoğun maddelerde. Maddenin diğer hâllerininde, örneğin quark-gluon plazmalar, mümkün olduğuna inanılır fakat şu an sadece teorik olarak bilinir. Tarihsel olarak, maddenin özelliklerindeki niteleyici farklılıklara dayanarak ayrım yapılır. Katı hâldeki madde bileşen parçaları ile bir arada tutulur ve böylece sabit hacim ve şeklini korur. Sıvı hâldeki madde hacmini korur fakat bulunduğu kabın şeklini alır. Bu parçalar bir arada tutulur ama hareketleri serbesttir. Gaz hâlindeki madde ise hem hacim olarak hem de şekil olarak bulunduğu kaba ayak uydurur.Bu parçalar ne beraber ne de sabit bir yerde tutulur. Maddenin plazma hâli ise, nötr atomlarda dahil, hacim ve şekil olarak tutarsızdır. Serbestçe ilerleyen önemli sayıda iyon ve elektron içerirler. Plazma, evrende maddenin en yaygın şekilde görülen hâlidir.

Spin ya da dönü, temel parçacıklar ve dolayısıyla bileşik parçacıklar (hadronlar) ve atom çekirdeklerince taşınan korunan bir niceliktir.

Süperiletkenlik, süperiletken adı verilen maddelerin karakteristik bir kritik sıcaklığın (Tc) altında derecelere soğutulmasıyla ortaya çıkan, maddenin elektriksel direncinin sıfır olması ve manyetik değişim alanlarının ortadan kalkması şeklinde görülen bir fenomendir. 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes tarafından keşfedilmiştir. Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi, süperiletkenlik kuantum mekaniğine girer. Karakteristik özelliklerini Meissner efektinden alır; süperiletken, süperiletkenlik durumuna geçerken bütün manyetik alan çizgilerini içeriden dışarıya atar. Meissner efektinin görülmesi de süperiletkenliğin klasik fizik tarafından mükemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksız hale getirir.

<span class="mw-page-title-main">Mutlak sıfır</span> bir maddenin moleküllerinin entropisinin minimum değerine ulaştığı teorik sıcaklık

Mutlak sıfır, bir maddenin moleküllerinin entalpi ve entropisinin teorik minimum değerine ulaştığı termodinamik sıcaklık ölçeğinin en alt sınırıdır. Teorik sıcaklık, ideal gaz yasasının ekstrapolasyonu ile hesaplanmıştır. Uluslararası uzlaşı neticesinde, mutlak sıfır Celsius ölçeğinde −273.15 derece, Fahrenheit ölçeğinde −459.67 derece, Kelvin ve Rankine ölçeklerinde de 0 derece olarak alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bose-Einstein yoğunlaşması</span>

Bose-Einstein yoğunlaşması (BEY), parçacıkları bozonlardan oluşan maddelerin en alt enerji seviyesinde yoğunlaştığı, kuantum etkilerinin gözlenebildiği maddenin bir halidir. Bozonik atomlar için, seyreltilmiş gaz halinde lazer soğutması aracılığıyla mutlak sıfır sıcaklığına doğru inilerek bu hale geçiş yani yoğunlaşma sağlanabilir. Atomların klasik gazlardan farklı olarak Maxwell-Boltzmann istatistiği yerine Bose-Einstein istatistiğine makroskobik olarak/büyük ölçekte uyması BEY'nin belirleyici özelliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer fizik</span> atom çekirdeğinin yapısı ve davranışı ile uğraşan fizik alanı

Nükleer fizik veya çekirdek fiziği, atom çekirdeklerinin etkileşimlerini ve parçalarını inceleyen bir fizik alanıdır. Nükleer enerji üretimi ve nükleer silah teknolojisi nükleer fiziğin en çok bilinen uygulamalarıdır fakat nükleer tıp, manyetik rezonans görüntüleme, malzeme mühendisliğinde iyon implantasyonu, jeoloji ve arkeolojide radyo karbon tarihleme gibi birçok araştırma da nükleer fiziğin uygulama alanıdır.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

Kuantum kütleçekim kuramsal fiziğin bir dalı olup doğanın temel kuvvetlerinden üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliğini birleştireceği düşünülen bir kuramdır.

<span class="mw-page-title-main">Anthony Leggett</span> İngiliz fizikçi

Anthony James Leggett, Tony Leggett olarak da bilinir, 26 Mart 1938 Camberwell, Londra, İngiltere doğumlu Profesör ve fizikçidir. 1983 yılından beri İllinois Üniversitesi'nde profesörlük yapan Leggett, 2008 ve 2003 yıllarında Fizik dalında en mükemmel eğitmen seçilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Lene Hau</span>

Lene Vestergard Hau, Danimarkalı fizikçidir. 1999 yılında, süper akışkan kullanımıyla bir ışık demetinin hızını saniyede 17 metreye kadar yavaşlatmayı başarmış ve 2001'de ışık demetini tümüyle durdurmayı başarmış bir Harvard Üniversitesi takımını yönetti. Bu deneyleri temel alan sonraki çalışmaları, kuantum şifrelemesi ve kuantum işlemciliği için önemli etkileri olan bir sürece, ışığın maddeye ardından da maddenin geri ışığa dönüşmesi çalışmalarına sürükledi. Daha yeni çalışmaları aşırı soğuk atomlar ve nanoskopik ölçekteki sistemlerin alışılmamış etkileşimleriyle ilgili araştırmalar içerir. Fizik ve uygulamalı fizik öğretmesi dışında, Harvard'da, fotovoltaik hücreler, nükleer enerji, piller ve fotosentezi içeren Enerji Bilimi dersi verdi. Kendi deney ve araştırmalarının yanı sıra, sık sık Uluslararası konferanslarda konuşma yapması istenmektedir ve bir sürü kurumun bilim politikalarının oluşturulması sürecine dâhil olmaktadır. Danimarka'da önde gelen bilim politikaları ve araştırma geliştiricilerinin yanı sıra devlet bakanlarının da katıldığı, Kopenhag’da 7 Şubat 2013’te düzenlenen EliteForsk-konferencen 2013 ’te Keynote Konuşmacı olarak bulundu.

Preonlar parçacık fiziğinde, kuarklar ve leptonların altparçacıkları olan nokta parçacıklardır. Terim 1974’te, Jogesh Pati ve Muhammed Abdüsselam tarafından oluşturulmuştur. Preon modellerine olan ilgi, 1980’lerde zirve noktasına ulaşmıştır ancak parçacık fiziği Standart Model'i, fiziğin kendisini en başarılı şekilde tanımlamaya devam ettiğinden ve lepton ile kuark kompozitleri hakkında hiçbir deneysel veri bulunmadığından dolayı bu ilgi azalmıştır.

Süperiletkenlik bazı maddelerin elektrik direncinin belli bir sıcaklığın altında sıfır olması ve manyetik akıyı dışarı itmeleri olgusudur. Süperiletkenliğin tarihi Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes’in 1911’de cıvada süperiletkenliği keşfetmesiyle başlamıştır. O zamandan günümüze diğer birçok süperiletken madde keşfedilerek süperiletkenlik teorisi geliştirilmiştir. Bu konular yoğun madde fiziği alanında aktif çalışma alanları olmaya devam etmektedirler.

Süperakışkan Helyum-4, helyum elementi helyum-4 ün oluşturduğu bir süper akışkandır. Bir süperakışkan maddenin 0 viskoziteli bir akışkan gibi davrandığı durumudur. Normal bir sıvı gibi görünen madde her tür yüzeyde sürtünmesiz şekilde engellerin etrafından dolaşır ve kabının gözeneklerinden yalnızca kendi eylemsizliğine bağlı olarak akar.

Elevter Luarsaboviç Andronikaşvili, Gürcü bir fizikçi ve Rus tarihçi İrakli Andronikov'un kardeşiydi.

Gilbert " Gil " George Lonzarich, Cambridge Üniversitesi Cavendish Laboratuvarı'nda çalışan bir katı hal fizikçisidir. Özellikle süperiletken ve manyetik malzemeler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır.