İçeriğe atla

Sümer mitolojisi

Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış Destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerde açıkça belirtilmektedir.

Sümerler mezopotamya panteonunu tanrılarını ilk kez yaratan toplumdur. Sümer inanışında her eylem için bir tanrı yer almalıydı ve bu sebeple binlerce tanrı bulunmaktaydı. Ancak bu tanrıların piramit şeklinde hiyerarşik bir yapı içerisinde yer aldıkları da düşünülmekteydi. En başta Kral tanrı Enlil (Akad dilinde Ellil), O'nun yanında başvezir olarak Enki (Akad dilinde Ea) olarak görünmekteydi.[1]

Güneş tanrısı Utu her şeyi görür, adaleti korur, insanlara yardım eder. Bilgelik ve su tanrısı Enki insanların ve sihirbazların koruyucusudur. Venüs yıldızını simgeleyen tanrıça İnanna âşıkların ve savaşçıların koruyucusudur.

Sümerlilerden Samilere geçen kültür aktarımında, Sümer tanrılarının isimleri değişerek Samilerde de karışımıza çıktığını görmekteyiz. Birkaç örnekle açıklayacak olursak Sümerlilerdeki Enki, Akadlılar da Ea adı verilen küçük kardeş, becerileri nedeniyle Tanrı Enlil’in veziri yani başvekili konumundaydı. Tüm tanrıların anası olan, serbest özgür aşkın koruyuculuğunu üstelenen güçlü ve doğaüstü görülen Sümerlilerin İnanna’sı Akadların İştar’ı idi. Sümer gökyüzü tanrısı olan An’ı Babil’de Anu olarak görmekteyiz.[1]

Sümer dini

Ziggurat

Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denirdi. Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu, orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır. Yazının icadı serüveni bu tapınaklara dayanır. Mezopotamya'da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar günümüze kadar ulaşmamıştır.

Sümerlerde hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı ve insan görünümündeydiler, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. Tanrılar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi.

Sümerlerde ibadet genel olarak dua, kurban, sunu ve dini merasimlerden oluşmuştur. Dualardan sonra tapınaklarda gerçekleştirilen en yaygın ibadetler adak ve kurbanlardır. Bunlar, kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kanlı kurbanlar, tanrıların memnuniyetlerini kazanmak, ilgi ve yardımlarını elde etmek ve herhangi bir felakete maruz kalmamak için bazı hayvanların boğazlanmasıyla yapılmıştır. Kansız kurban ise meyve, sebze, çeşitli bitkiler, şarap, su, zeytinyağı, meyve nektarları ve çeşitli sıvı özlerden, güzel koku veren ot, ağaç dalları ve tütsülerden oluşmuştur.[2]

Tanrılar

Bir mühürde ilah Annunaki tasviri

Sümer mitolojisinin en önemlilerinden Gılgamış Destanı'nda da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır:

  • Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
  • Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası, tapınağı Nippur kentindeki Ekur'dur
  • Enki: Bilgelik tanrısı
  • Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
  • Nanna (Sin (mitoloji)): Ay tanrısı
  • Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nanna'nın oğlu.
  • Ecem (Kueen): Kraliçe Soylular tanrıçası.
  • İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası
  • Ninti: Ti, Sümercede hem "yaşatmak" hem de "kaburga kemiği" anlamına gelir. Ninti adı ise "yaşatan hanım" ve "kaburga kemiğinin hanımı" anlamına gelir. Ninhursag tarafından Enki'nin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz tanrıçadan biridir. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag onu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir. Bu hikâye daha sonra Tevrat'ın Genesis (yaratılış) bölümünde anlatılan Adem ile Havva'nın yaratılış hikâyesinin kaynağı olarak değerlendirilmiştir.[3]

Yaratılış mitosu

Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer birdi. Daha sonra gök ile yer, tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümer inanışında evrenin kökeni şu şekilde açıklanır:

  1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
  2. İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi.
  3. Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, Anu (gök) eril Ki (yer) dişildi. Onların birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğdu.
  4. Hava tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası Anu göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Ki'nin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, "yüce kraliçe", Ninhursag, "kozmik dağın kraliçesi"; Nintu, "doğurgan kraliçe" gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.[4]

Bu konu aşağıdaki "Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı" adlı Sümer şiirinin giriş bölümünde şöyle anlatılmaktadır:

Sümer heykelciği
Gök yerden uzaklaştıktan sonra,
Yer gökten ayrıldıktan sonra,
İnsanın adı konduktan sonra,
Anu göğü ele geçirdikten sonra,
Enlil yeri ele geçirdikten sonra,
Ereşkigal Kur'un ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra,
O denize açıldıktan sonra,
Baba Kur'a doğru denize açıldıktan sonra,
Enki Kur'a doğru denize açıldıktan sonra;
(Kur) krala ufak taşlar fırlattı,
Enki'ye koca taşlar fırlattı;
Onun küçük taşları, el kadar taşlar,
Onun koca taşları,... kamışların taşları,
Enki'nin gemisinin omurgası,
Saldıran kasırgaya benzeyen savaşta yenildi;
Krala karşı, geminin serenindeki sular,
Kurt gibi yutuyordu,
Enki'ye karşı, geminin ardındaki sular,
Aslan gibi vuruyordu.[5]

Şiirden anlaşıldığı üzere başlangıçta bütün olan gök ve yer birbirlerinden ayrıldı ve böylece insanın yaratılışı buyruldu. Ardından gök tanrısı Anu göğün, yer tanrısı Enlil de yerin hâkimi oldular.

İnsanın yaratılışı

Sümer mitolojisinde insanın tanrılara hizmet etmesi için yaratıldığı anlatılır. Hava tanrısı Enlil, tanrılara hizmet etmeleri maksadıyla Enki'nin tavsiyesiyle tahıl tanrıçası Aşnan ile sığır tanrı Lahar'ı yaratmıştır. Ancak bu iki tanrı bir gün öyle bir kavgaya tutuşmuşlar ki tüm işleri yapmaz olmuşlar. Kendilerine hizmet edilmeyen tanrılar, yeryüzündeki işleri yapmaktan yorulmuşlar ve bu konuyu Enki'ye götürüp şikayette bulunmuşlar. Uyuduğu için olan bitenden haberi olmayan Enki, tanrıça Nammu ve doğum tanrısı Ninmah'a insanı yaratması emrini vermiştir. Ninmah ve Nammu "derin suların üzerindeki" "balçığı" kararak şekil bakımından tanrılara benzeyen, ancak onların ölümsüzlük yeteneklerine sahip olmayan insanı yaratmışlar. İnsanın yaratılışı şerefine verilen şölende bütün tanrılar içerek sarhoş olmuşlar. Sarhoşluğun tesiriyle Ninmah'ın yarattığı altı insanın hepsi kusurlu olmuş. Ardından Enki'nin yarattığı insan da akli ve fiziksel bakımdan kusurlu olmuş. Hatasını düzeltmesi için Ninmah'tan yardım isteyen Enlil'i tanrı Ninmah yaptığı hatadan dolayı lanetlemiş.

Sümerlerde insanın yaratılışına dair diğer bir hikâye günümüz Adem inancına da kaynaklık ettiği düşünülen Adapa efsanesidir. Yasak meyve, cennet ve sonsuz yaşamdan kovulma, medeniyet bilgilerine veya sanatlarına sahip olma gibi Adem'e atfedilen diğer sıfat ve fiillere benzer niteliklere sahiptir.

Günümüze etkileri

Sümer dini günümüz Ortadoğu dinlerinin anlaşılmasında başvurulacak iki kaynaktan birisi olarak öne çıkmaktadır. Diğer kaynak eski mısır dinidir.[6]

Arif Tekin'e göre, Sümer mitolojisine ait birçok unsur İbranilerin babil sürgünü gibi değişik yollar ve etkileşimlerle günümüze kadar değişimler geçirerek gelmiş, kutsal kitaplara konu olmuştur. Bunların başlıcaları yaratılış ve tufan efsanelerinde karşımıza çıkar. Başlıca temalar; Gök ve yer bitişik iken sonradan ayrılması, her şeyin sudan veya su üzerinde yaratılması, insanın balçıktan ve tanrıya (tanrılara) benzer şekilde yaratılması, erkeğe ait Ti (Sümercede yaşam özü ve kaburga anlamlarına gelmektedir) kullanılarak kadının yaratılması, ilk insanların bin (veya binlerce) yıl yaşaması, insanın Gökteki bilgiye ulaşmak için çabalaması ve bunun tanrıları sinirlendirmesi, tufan, gemi yapımı ve her canlıdan bir çiftin gemiye alınması vb.[7] Bu konuda en net örneği gılgamış destanı vermektedir. (Ayrıca bakn; Utnapiştim, Ziusudra)

Orhan Hançerlioğlu'nun ifadeleri; "Sümer Tanrısı Marduk’un büyük önemi, üç büyük tektanrıcı dine kaynaklık etmiş olmasıdır. Tevrat’la İncil’deki hikâyelerin çoğu Sümer efsaneleridir. Nuh ve Tufan hikâyesinin aslı olan bu Sümer efsanesi, Tevrat’la İncil’den dört bin yıl öncedir. Gene aynı bölgede, MÖ 18. yüzyılda yaşamış olan Kral Hamurabi'nin kanunları, Tevrat kurallarına kaynaklık etmiştir. Samuel Reinach, Orpheus adlı kitabında şöyle demektedir: Hamurabi kanunları için ileri sürülmesi gelenek haline gelen tarihten yedi yüzyıl önce yapılmıştır. Eğer Musevi kanunlarının Musa’ya Tanrı tarafından yazdırıldığı doğruysa, Tanrı, Hamurabi’nin yapıtını aşırmış demektir."[8]

Sümer mitolojisine ait birçok figürün kısmen veya değişerek babil sürgünü sırasında Yahudi kültürüne geçtiği, oradan da değişik dini inanış ve kültürel anlatımlara kaynaklık ettiği düşünülmektedir. Sami'lerin babil esareti sonrasında yazıldığı söylenen bazı Tevrat anlatıları sümer dini hikâyeleri ile örtüşen motifler ve karakterler içermektedir;

Örneğin Adem ve Havva, cennetten kovulma, Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratılması, Dünyanın yaratılışı ile ilgili birtakım ifadelerin Sümer inançları ile ilgisi vurgulanır. Nuh ve tufan anlatısı Gılgamış destanı ve Deluge miti ile bağlantılanır. Yahudi yeraltı karakteri şeul, Sümer ve Babil'de tanrıça Ereşkigal tarafından yönetilen Kigal ve Babilli eşdeğeri ölüm tanrısı Nergal ile ilişkilendirilir. Sümer uzmanı Samuel Noah Kramer Sümerlerde, Arapça ve İbranicede önekler üzerine bir kitap yazmış ve benzerlikleri ortaya koymuştur.[9]

Sümer ilahları soyağacı

An
NinḫursaĝEnki
Namma'dan doğma
Ninkikurga
Namma'dan doğma
Nisaba
Uraš'tan doğma
Ḫaya
NinsarNinlilEnlil
NinkurraNingal
Enlil'in kızı olabilir
NannaNergal
Enki'nin oğlu olabilir
Ninurta
Ninḫursaĝ'tan doğmuş olabilir
Baba
Uraš'tan doğma olabilir
Uttuİnanna
Muhtemelen Enki'nin, Enlil'in veya An'ın kızı
Dumuzid
Enki'nin oğlu olabilir
UtuNinkigal
Nergal'le evli
MeškiaĝĝašerLugalbandaNinsumun
EnmerkarGilgāmeš
Urnungal


Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 6 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2017. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 25 Haziran 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017. 
  3. ^ Kramer, Samuel Noah. (2002). Tarih Sümer'de Başlar. Kabalcı Yayınları. ss. 180-186. 
  4. ^ Kramer, Samuel Noah, Sümer Mitolojisi, s.83
  5. ^ Kramer, Samuel Noah, Sümer Mitolojisi, s.80
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017. 
  7. ^ [1] Arif tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2017. 
  9. ^ Samuel Noah Kramer, (1952). "From the Tablets of Sumer", 133-135.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sümerler</span> Güney Mezopotamyadaki eski medeniyet ve tarihi bölge

Sümerler, yaklaşık MÖ 4000-2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde yerleşik hayata geçmiş olup medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış bir uygarlıktır. MÖ 6'ncı ve 5'nci milenyumda Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı dönemi arasında ortaya çıkmış olup Dünyanın bilinen en eski uygarlıklarından birisi olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Enlil</span> Antik Mezopotamya tanrısı

Enlil, daha sonra bilinen adıyla Elil veya Ellil, rüzgâr, hava, yeryüzü ve fırtınalarla ilgili Antik Mezopotamya tanrısıdır. İlk olarak Sümer panteonunun baş tanrısı olarak kaydedilen Enlil, daha sonra Akadlar, Babilliler, Asurlular ve Hurriler tarafından da tapınılan bir tanrı hâline gelmiştir. Enlil'in ana tapınma yeri, bizzat Enlil tarafından inşa edildiğine inanılan ve gökyüzü ile yeryüzünün "bağlantı noktası" olarak kabul edilen Nippur kentindeki Ekur tapınağıdır. Enlil, bazen Nunamnir olarak da anılmaktadır. Bir Sümer ilahisine göre, diğer tanrılar ona bakmaya cesaret edemez. MÖ 24. yüzyılda Nippur'un yükselişiyle birlikte önem kazanan Enlil kültü, MÖ 1230'da Elamlıların Nippur'u yağmalamasıyla zayıflamış ve sonuç olarak Mezopotamya panteonunun baş tanrısı ve Babil'in ulusal tanrısı Marduk tarafından konumu ele geçirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Marduk</span> Mezopotamya Tanrılarından Biri

Marduk, antik Mezopotamya'daki geç dönem tanrılarından birinin adıdır. Hammurabi zamanında Babil, Fırat vadisinin politik merkezi olduğunda, Babil panteonunun başı olarak Marduk'a tapınılmaya başlanmıştır. Babil yaratılış destanı olan Enûma Eliş'te tanrıların en büyüğü ilan edilmiştir.Destana göre o aynı zamanda babil'in koruyucu tanrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ninhursag</span>

Ninhursag veya Ki, Sümer mitolojisindeki ana-tanrıça, Yer tanrıçasıdır. Genellikle Enlil'in kız kardeşi olarak gösterilir.

<span class="mw-page-title-main">Nuh</span> Peygamber

Nuh, İbrahimî dinlerde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığına işaret edilir. Kur'an'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiş, yalnızca kendisinin 950 yıl boyunca kavmi içinde yaşadığı belirtilmiştir. İnanışa göre Tufan'dan önce Allah'ın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye "Nuh'un Gemisi" denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Adapa</span>

Adapa ya da Adaba, Mezopotamya mitolojisinde yaratılmış ilk insandır. Adapa Sümer kralları listesi'nde ulusun ilk lideri olarak geçer. Farklı biçimlerinde Oanes ve Alulim olarak da anıldığı olmuştur. Akadca'da ismi adamu, erkek insan anlamına gelir. Öykü tevrat anlatılarında yer alan yasak meyveden yiyen Âdem ile Havva'nın cennetten atılması öyküsü ile ilişkilendirilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Utnapiştim</span>

Utnapiştim, Babil'deki Gılgamış Destanı'na göre Sümer şehir devleti Şuruppak'ın kralı. Efsaneye göre karısıyla birlikte ki karısının ismi destanda yer almaz, tanrı Enlil tarafından gönderilen ve tüm canlıları yok etmeyi amaçlayan büyük Büyük Tufan'dan kurtulmuştur. Utnapiştim'in hikâyesinden Gılgamış Destanı'nın XI. tabletinde bahsedilir.

<span class="mw-page-title-main">Anunnaki</span> Antik Mezopotamya geleneğinde bir ilah grubu

Anunnaki, antik Sümer, Akad, Asur ve Babillerin mitolojik geleneklerinde ortaya çıkan bir tanrı grubudur. Kaç Anunnaki olduğu ve hangi rolü üstlendiklerine dair açıklamalar hem değişkenlik gösterir hem de çoğu zaman tutarsızdır. Akad öncesi dönemden kalma en eski Sümer yazılarına göre Anunnaki, panteondaki en güçlü tanrılardır; gök tanrısı An ile yer tanrıçası Ki'nin torunlarıdır, asıl işlevleriyse insanlığın yazgısını belirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya mitolojisi</span> Dicle ve Fırat nehirleri arasında ki bölgede gelişen fikirler ya da öğretiler

Mezopotamya mitolojisi, Sümerlerin dini evrendeki güç, nesne ve varlıkları temsil eden Antropomorfik tanrı ve tanrıçalar içerirdi. Sümerlerin inanışına göre insanlar başta tanrılar tarafından hizmetçi, köle olarak yaratılmış fakat daha sonra özgürleştirilmiştirler.

<span class="mw-page-title-main">Uruk</span> Antik bir sümer şehri

Uruk, antik bir Sümer şehridir. Günümüzde Tel el-Varka adıyla bilinir. Kent, Fırat Nehri'nin bugünkü yatağının doğusunda, nehrin eskiden kurumuş bir kanalının üzerinde bulunmaktadır. Bugünkü Irak'ta Müsennainin başkenti Semave'nin 30 km doğusuna denk gelir. Uruk, Babil döneminde de varlığını korumuştur. Kitab-ı Mukaddes'te şehrin adı Erek olarak geçer.

<span class="mw-page-title-main">Anu</span> Sümer tanrısı

Anu, Sümer mitolojisinde ve daha sonra Asur ve Babil mitolojilerinde, gökyüzü tanrısı, cennetin tanrısı, takımyıldızların efendisi, tanrıların kralı olarak adlandırılır ve göksel katmanların en üstünde oturur. Suç işleyenleri yargılayacak güce sahip olduğuna ve kötülükleri yok etmek için asker olarak yıldızlar yarattığına inanılırdı. Anunnakunun babasıdır. Sanat eserlerinde bazen çakal olarak resmedilir. Çoğu zaman onun simgesi olarak kullanılan taç bir çift sığır ya da boğa boynuzu ile resmedilir.

<span class="mw-page-title-main">Sümer edebiyatı</span> MÖ 18-17. yüzyıl yazıları

Sümer edebiyatı, Sümer uygarlığı tarafından sürdürülen ve daha sonraki Akad ve Babil imparatorlukları tarafından büyük ölçüde korunan dini yazılar ve diğer geleneksel hikâyeler de dahil olmak üzere, bilinen en eski kayıtlı edebiyat külliyatını oluşturur. Bu kayıtlar Orta Tunç Çağı sırasında MÖ 18. ve 17. yüzyıllarda Sümer dili ile yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Mezopotamya dini</span> din

Antik Mezopotamya dini, Antik Mezopotamya medeniyetlerinin, özellikle yaklaşık MÖ 3500 ve 400 yılları arasında Sümer, Akad, Asur ve Babil medeniyetlerinin dinî inançlarına ve uygulamalarına atıfta bulunur. Antik Mezopotamya dininin temelleri Erken Sümer Hanedanları tarafından atılmış, daha sonra oluşan uygarlıklar ve bölgeye yerleşen kavimler bu dinî yapıyı benimsemiştirler. Her ne kadar bölgenin bölümleri arasında farklılık gözlense de temel dinî figürler, destanlar ve inanışlar aynı kalmıştır. Politeistik bir din olan Mezopotamya dininin tanrı ve tanrıçaları zaman içinde isim değiştirse de özellikleri genelde aynı kalmıştır fakat dinler tinsel olarak nitelik kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ekur</span>

Ekur, "dağ evi" anlamına gelen bir Sümer terimidir. Tanrılar bahçesindeki tanrılar meclisidir ve Yunan mitolojisindeki Olimpos Dağı'na paralel olarak antik Sümer'in en saygın ve kutsal binasıydı.

<span class="mw-page-title-main">Nisaba</span> Mezopotamya tanrıçası

Nisaba ya da Nidaba, ayrıca Nanibgal epitetiyle de bilinir, Sümer yazma, öğrenme ve hasat tanrıçasıdır. Kutsal tapınakları, Ereş ve Umma'daki E-zagin idi.

<span class="mw-page-title-main">Ki (tanrıça)</span> Babil tanrıçası

Ki, Sümer mitolojisinde yeryüzünün tanrıçası ve aynı zamanda gök tanrısı Anu'nın eşidir. Bazı efsanelere göre Ki ve Anu erkek ve kız kardeşlerdir ve cennetin ve yeryüzünün daha önceki şahısları Anşar ve Kişar'ın çocuklarıdır. Bazı uzmanlar Ki'nin bir tanrı olarak kabul edilip edilmediğini sorgulamaktadır çünkü Ki ile ilgili herhangi bir kült kanıt mevcut değil ve ismi yalnızca sınırlı sayıda Sümer eserinde görünmektedir. Samuel Noah Kramer, Ki'yi Sümer ana tanrıçası Ninhursag olarak tanımlar ve aslen aynı figür olduğunu iddia eder.

Tiamat antik Babil inanışına göre daha genç tanrılar üretmek için tatlı su tanrısı Apsû ile çiftleşen tuz denizinin ilkel tanrıçasıdır. İlkel yaratılıştaki kaosun sembolüdür. Kadın olarak anılır ve "parıldayan" olarak tanımlanır. Tiamat mitosunun, Tiamat'ın tuzlu ve tatlı su arasında kutsal evlilik yaptığı bir yaratıcı tanrıça olduğu ve birbirini izleyen nesiller boyunca kozmosu barışçıl bir şekilde yarattığı iki bölüm olduğu öne sürülür. İkinci Chaoskampf'ta Tiamat, ilkel kaosun canavarca bir düzenlemesi olarak kabul edilir. Bazı kaynaklar onu bir deniz yılanı veya ejderha resimleriyle tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya tanrıları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Mezopotamya tanrıları, bölge halkları tarafından tapınım gören tanrılardır.

Sümer dininde, Ninti veya Nin-ti Ninhursag tarafından Enki'nin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz hayat tanrıçasından biridir. Ti Sümercede yaşamın özü ve kaburga anlamına gelir. Ninti'nin özel tedavi alanı kaburgalardır. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag O'nu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir. Bu hikâye daha sonra Tevrat'ın Genesis (yaratılış) bölümünde anlatılan Adem ile Havva'nın yaratılış hikâyesinin kaynağı olarak değerlendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Enlil ile Ninlil</span> Sümer yaratılış miti

Enlil ile Ninlil, Enlil ile Ninlil miti veya Enlil ile Ninlil: Nanna'nın doğuşu, MÖ 3. binyılın ortalarından sonlarına kadar kil tabletlere yazılmış bir Sümer yaratılış mitidir.