İçeriğe atla

Sözlü gelenek

Sözlü gelenek, İrfan, bilgi, sanat, fikir ve kültürel materyalin işitilerek alındığı, bireysel hafızalarda korunduğu ve bir nesilden diğerine sözlü olarak iletildiği bir insan iletişim biçimidir.[1][2][3]

Özellikler

Aktarım, konuşma veya şarkı yoluyla yapılır ve halk masalları, şiirler, destanlar, ilahileri içerebilir. Böylelikle bir toplumun sözlü tarihi, sözlü edebiyatı, sözlü hukuku ve diğer bilgileri bir yazı sistemi olmadan veya bir yazı sistemine paralel olarak sonraki nesillere aktarmask mümkün olmaktadır. Örneğin Budizm, Hinduizm, Katoliklik ve Jaynaizm gibi dinler, kanonik kutsal yazılarını, ritüellerini, ilahilerini ve mitolojilerini bir nesilden diğerine aktarmak için bir yazı sistemine paralel olarak sözlü bir gelenek kullanmışlardır.

Sözlü gelenek, bir grup insan tarafından nesiller boyunca ortak olarak tutulan anılar ve bilgi birikimidir.[4] Tanıklık veya sözlü tarih ile aynı şey değildir. Genel anlamda, belirli ve korunmuş bir metnin ve kültürel bilginin sesli ifade yoluyla hatırlanması ve aktarılması anlamına gelir.[5]

İnsanın zihinsel evrim süreci içerisinde yazıdan önce konuşma mevcuttu. Dolayısıyla tarih içerisinde uzun bir dönem boyunca duygu, düşünce ve deneyimler sözel yoldan geleceğe aktarılmıştır. Sözlü gelenek, insanlığın ilk kavrama ve anlama yöntemidir, aynı zamanda ilk eğitim tarzıdır. Günümüzde dahi sözlü geleneğin eğitime ve sanata katkısı devam etmektedir.[6]

Asya

Farklı Hint dinlerinde kutsal metinlerin aktarımı ilk dönemlerde sözlü gelenekle yapıldı ve ayrıntılı anımsatıcı tekniklerin yardımıyla hassas bir şekilde korundu.

Türk Dünyası

Altaylarda Kayçı olarak bilinen, Kazak ve Kırgız coğrafyasında Manasçı adı verilen destan anlatıcıları çok uzun destanları akıllarında tutarak anlatan kişilerdir.

Avustralya

Avustralya'daki Aborjin kültürü, binlerce yıl boyunca aktarılan sözlü gelenekler ve sözlü tarihler üzerinde gelişmiştir. Kimi zaman çizilmiş tek bir resimden bütün öyküyü anımsamakta yararlanıldı.

Amerika

Kolomb öncesi dönemde sözlü hikâye anlatımı gelenekleri, tarihi, bilimsel bilgiyi ve sosyal uygulamaları kaydetmek ve korumak için yazı kullanılmadan gelişti. Bazı hikâyeler boş zamanları eğlenceli hale getirmek için anlatılırken; çoğu ahlaki, sosyal, psikolojik ve doğayla olan ilişkilere dayalı kabile deneyimlerinden çıkarılan pratik dersler olarak da işlevleri yerine getirdi.[7] Tek bir hikâye onlarca ders sağlayabilmekteydi.[8]

Türkiye'de

Köy odaları uzun bir dönem boyunca sözlü birikimin aktarıldığı en önemli yerler olmuştur. Her bir köyün kendine özgü sözlü gelenekleri buralarda anlatılmıştır.[9]

Sözlü ürünlerin yazıya geçirilmesi

Türkiye’de sözlü halk edebiyatı unsurlarının derlenmesi ve yazıya aktarılması Cumhuriyet dönemi ile başlamıştır. Halkevleri bu konuda önemli işlevleri yerine getirmiştir. Hamit Zübeyir Koşay, Pertev Naili Boratav, Eflâtun Cem Güney, Ahmet Caferoğlu, Ali Rıza Yalgın gibi isimlerin derlemeleri, 1940’lardan itibaren yayımlanmaya başladı. Kültür Bakanlığı'na bağlı Milli Folklor Dairesi ve daha sonra Halk Kültürü Araştırma ve Geliştirme Merkezi kendi envanterlerini oluşturdular.[10] Dergiler ise önemli bir katkı sağlamış hatta "Dergici Dönem" adı verilen bir süreçten geçilmiştir.[11]

Kaynakça

  1. ^ Jan Vansina: Oral Tradition as History, 1985 ("mesajın sadece müzik aletleriyle söylenen sözlü ifadeler olması gerektiği", "en az bir nesil boyunca şifahi aktarım olması")
  2. ^ Oral Tradition 9 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Encyclopædia Britannica, John Miles Foley
  3. ^ Ki-Zerbo, Joseph: "Methodology and African Prehistory", 1990, UNESCO International Scientific Committee for the Drafting of a General History of Africa; James Currey Publishers, 0-85255-091-X, 9780852550915; see Ch. 7;
  4. ^ David Henige, "Oral, but Oral What? The Nomenclatures of Orality and Their Implications" Oral Tradition, 3/1-2 (1988): 229-38. p 232
  5. ^ John Foley (1999). E. Anne MacKay (ed.). Signs of Orality. BRILL Academic. pp. 1–2. ISBN 978-9004112735.
  6. ^ Prof.Dr Vefa TAŞDELEN, Felsefe Kültürü ve Sözlü Geleneğin İmkanı, 2013, Turkish Studies, cilt.8, ss.283-296
  7. ^ Kroeber, Karl, ed. (2004). Native American Storytelling: A Reader of Myths and Legends. Malden, MA: Blackwell Publishing. pp. 1. ISBN 978-1-4051-1541-4.
  8. ^ Caduto, Michael; Bruchac, Michael (1991). Native American Stories, Told by Joseph Bruchac. Golden, Colorado: Fulcrum Publishing. ISBN 978-1-55591-094-5.
  9. ^ Şarkışla'nın Akçakışla Bucağındaki Köy Odaları ve Kültürümüze Hizmetleri, Emin Kuzucular, Türk Folkloru, Cilt: 4, Sayı: 38, Sayfa: 20 - 25, Milli Kütüphane Yer No: (1980) SB 14
  10. ^ Halk Bilimi - Sözlü Anlatımlar, Doç.Dr. Suavi Aydın, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Kültür Portalı Projesi, 2009, Ankara
  11. ^ Türkiye’de Folklor Araştırmaları, Dr. Seval Kasımoğlu, Turnalar (Uluslararası Hakemli Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi), Temmuz/Ağustos/Eylül 2018, Yıl: 20, Sayı: 71

Kitaplar

  • Dundes, Alan (2003). Fables of the Ancients?: Folklore in the Qur'an. Rowman & Littlefield Publishers. ISBN 9780585466774. Retrieved 2 May 2019. (İngilizce)
  • Foley, John Miles. Oral Formulaic Theory and Research: An Introduction and Annotated Bibliography. NY: Garland, 1985 (İngilizce)
  • Foley, John Miles. The Theory of Oral Composition. Bloomington: IUP, 1991 (İngilizce)
  • Edward R. Haymes: Das mündliche Epos. Eine Einführung in die „Oral-poetry-Forschung“, Metzler, Stuttgart 1977, ISBN 3-476-10151-7. (Almanca)
  • Ueli Haefeli-Waser: Oral history. In: Historisches Lexikon der Schweiz. (Almanca)
  • David R. Olson, Nancy Torrance (Hrsg.): Literacy and Orality. Cambridge University Press, Cambridge u. a. 1991, ISBN 0-521-39217-9. (Almanca)
  • Walter J. Ong: Oralität und Literalität. Die Technologisierung des Wortes. Westdeutscher Verlag, Opladen 1987, ISBN 3-531-11768-8. (Almanca)
  • Merve Yazıcı, Mustafa Arslan, M. Surur Çelebi; Sözlü Gelenek ve Anlatımlar 1 - Maniler, Boy Yayınları, 2020

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Mitoloji, mit veya söylen bilimi belirli bir din veya kültürdeki insanlık ile evrenin yaratılış ve doğasını, geleneklere özgü inanç ve uygulamaların sebebini açıklamaya yönelik söylencelerin tümü. Mit (söylen) sözcüğü gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsur vurgusu barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Pîr Sultan Abdal</span> Türk halk şairi, ozan

Pîr Sultan Abdal, 16. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı varsayılan Alevi-Bektaşi Türk/Türkmen âşık, sözlü Türkçe ve âşık halk edebiyatının, Alevi inancının en önemli temsilcilerinden Yedi Ulu Ozan'dan biri, zakir ve dede.

<span class="mw-page-title-main">Homeros</span>

Homeros Antik Çağ'da yaşamış İyonyalı ozan. Batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı veya derleyicisi olduğu kabul edilmektedir. Smyrna (İzmir) bölgesinde yaşamış olduğu sanılmaktadır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

Halk bilimi veya folklor, bir ülkede veya bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır.

Destanların nazım şekli ve türünü, hem Halk Edebiyatı hem de Âşık Edebiyatı bünyesinde bulmak mümkündür.

Efsane ya da söylence, hem anlatıcı hem de dinleyiciler tarafından insanlık tarihinde yer aldığına inanılan veya öyleymiş gibi algılanan insan eylemlerinin yer aldığı bir anlatıdan oluşan bir folklor türüdür. Efsanelerde anlatılan olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Eski alcıklarlı şair Gizem tanrıçası, ecem Eski Yunan ve Odysseia adlı destanlarında krallara ve kahramanlara ilişkin söylencelerden yararlanmıştır. Kral Arthur ve şövalyeleri ile ilgili birçok öykünün kaynağı söylencelerdir. Efsaneler nesilden nesile aktarılır. Efsaneler belirsizdir, katılımcılar tarafından asla tamamen inanılmaz, aynı zamanda kararlı bir şekilde şüphe edilmez.

<span class="mw-page-title-main">Türk folkloru</span>

Türk folkloru, Türkçe çevresinde gelenekselleşmiş folklor, halk bilimidir.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

Üliger, Moğol ve Buryat halk kültüründe masalları ve mitolojik öykülere verilen genel bir addır. Buryatlar ve diğer Sibirya kabileleri arasında sözlü geleneklerinin önemli bir parçasıdır ve diğer fonksiyonları arasında, Budist öykülerini sözlü olarak iletmek için de kullanılmıştır. Sözlü gelenek göz önüne alındığında, Moğol literatüründe ağızdan ağza aktarılan öykülerin önemli bir kısmını oluştururlar. Bu öyküler, "Ülgerci" veya "Üligerçin" denilen öykücüler tarafından özellikle yaylı enstrümanlar eşliğinde okunur.

<span class="mw-page-title-main">Kazak edebiyatı</span>

Kazak edebiyatı, Kazakistan'ın mevcut topraklarından, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti döneminden, Rus İmparatorluğu altındaki Kazak ülkesinden ve Kazak Hanlığı döneminden doğar. Etnik Kazaklar tarafından yazılmış tarih ve edebiyat, tarih boyunca Kazakistan'ın yaşadığı Türk boylarının literatürüne dâhil birçok tamamlayıcı temalarda bazı örtüşmelerle belirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Beypazarı Yaşayan Müze</span> Beypazarında müze

Yaşayan Müze; Ankara'nın Beypazarı ilçesinde 2007 yılında bir sivil inisiyatif girişimi ile kurulmuş halk bilim müzesidir.

Sesmerkezcilik ya da fonosentrizm (İngilizce: phonocentrism) doğasından ötürü sözlü iletişime yazılı iletişimin üzerinde bir değer biçen dilbilimsel yaklaşımdır. Bu yaklaşımı benimseyen biliminsanları, sözlü iletişimi temel iletişim biçimi sayarlar. Onlara göre yazılı iletişim, sözlü iletişimin ikincil bir göstergesi olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Arnavut epik şiiri</span>

Arnavut epik şiiri, Arnavut halkı tarafından yaratılan destansı bir şiir biçimidir. Uzun zamandır devam eden bir sözlü gelenekten oluşur. Bugün Kosova ve Kuzey Arnavutluk'ta ve bazıları da Karadağ'da olmak üzere çok sayıda Arnavut destansı şiir anlatıcıları bulunabilir. Kuzey Arnavut epik şiiri, lahutë veya çifteli eşliğinde şarkı söyleyerek icra edilir.

Rabbânî Yahudilik, altıncı yüzyılda Babil Talmud'unun derlenmesinden beri Yahudiliğin ana akım formunu oluşturan dini hareket. Farisi Yahudilikten köklenmiş Rabbânî Yahudilik, Sina Dağı'nda Musa'nın Tanrı'dan Yazılı Tevrat ile yorumlamaları ve tefsirleri içeren "Sözlü Tevrat'ı" birlikte aldığı ve halkına beraber aktardığı, bu yorumlamaların ise kesintiye uğramadan daha sonra yazıya geçirildiği inancına dayanır. Sözlü Tevrat'ın yazılı hale getirilmesinde dönemin hahamlarının Hristiyan metinlerin kanonlaştırılmasından etkilendikleri düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan folkloru</span>

Azerbaycan folkloru, Azerbaycan halkının yüzyıllar boyunca gelişen halk geleneğidir. Azerbaycan folkloru, geniş bir anlatı koleksiyonunda ve üstü kapalı olarak vazo boyama ve adak hediyeleri gibi temsili sanatlarda somutlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Klasik mitoloji</span> Yunanların ve Romalıların mitlerinin incelenmesi

Klasik mitoloji, Klasik Greko-Romen mitolojisi, Yunan ve Roma mitolojisi veya Greko-Romen mitolojisi, kültürel alımlama tarafından kullanıldıklarında veya dönüştürüldüklerinde antik Yunan ve Romalıların mitlerinin hem konusu hem de incelenmesidir. Bu mitolojiler, felsefe ve politik düşüncenin yanı sıra, daha sonraki Batı kültürü boyunca klasik antik çağın en önemli kalıntılarından birini temsil eder. Yunanca mitos kelimesi, konuşulan kelimeye veya konuşmaya atıfta bulunur, ancak aynı zamanda bir masal, hikâye veya anlatıyı da ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Kırım Tatar folkloru</span>

Kırım Tatar folkloru Kırım Tatarlarının, milli kültürün ayrılmaz bir parçası olan söz sanatlarını, halk geleneklerini ve Kırım Tatar dilini içeren bir kavramdır.

Sözlü edebiyat, yazılanın aksine konuşulan veya söylenen bir edebiyat türüdür. Günümüzde sözlü edebiyat ürünlerin çoğu yazıya dökülmüştür. Antropologlar sözlü edebiyat veya halk edebiyatı için farklı tanımlamalar kullandıklarından, standart bir tanım yoktur. Nesilden nesile aktarılan hikâyeleri, efsaneleri ve tarihi sözlü bir biçimde içerir.

Başkurt edebiyatı, Rusya Federasyonu'nun bir parçası olan Başkurdistan Cumhuriyeti edebiyatıdır.