İçeriğe atla

Sözde Dionisius

Sözde Dionisius
Feofan Kritsky tarafından ikona
Tam adıSözde Dionisius
DoğumuMS 5. – 6. yüzyıl
ÖlümüMS 5. – 6. yüzyıl
ÇağıAntik Çağ felsefesi
Ortaçağ felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluYeni Platonculuk
Hristiyan felsefesi
İlgi alanlarıApofatik teolojisi
Melekler
Hristiyan mistisizmi
Önemli fikirleriYedi melek
Melekler hiyerarşisi
Etkilendikleri
Etkiledikleri
  • Bütün hristiyan filosofları

Sözde Dionisius ya da Areopagiteli Dionisius, İ.S 5. yüzyılın sonlarıyla 6. yüzyılın başlarında yazılar yazmış Yeni-Platoncu bir Hristiyan teologu ve düşünürr.

Orta Doğu'da, muhtemelen Suriye'de yaşamış ve eserlerinde, kendisini Aziz Pavlus'un izleyicisi olarak tanıtmış olan filozof, Tanrı'yı bilmenin üç ayrı yolundan söz etmiştir.[1] Tanrı'nın var olan her şeyin aşkın ve fail nedeni olduğunu söyleyen Sözde Dionisius'a göre, Tanrı evreni, kendisinde bulunan örnek ya da arketip İdealar aracılığıyla hiçten ve özgürce yaratmıştır. Tanrı, buna ek olarak final ya da ereksel nedendir, çünkü İyi olan varlık, en yüksek İyilik olarak, iyiliği özleyen tüm varlıkları kendisine çekimler.

Sözde Dionisius, yaradılış konusunda, Patroloji felsefenin, Aziz Augustinus'ta doruk noktasına çıkan Platoncu ve Yeni-Platoncu geleneğine uygun olarak, türümden söz etmiş, Hristiyanlığın yaratılış öğretisini, Plotinos'un türüm öğretisiyle birleştirmiştir.

Teolojisi

Hristiyanlık inancını Platoncu ve Neo-Platoncu izleklerle yorumlama ve uzlaştırma cihetine girmiştir[2]. Ama tüm bunlardan önce Plotinos'tan Proklos'a bütün bir Neo-Platonculuk felsefesini Hristiyanlık inancına aktarmasıyla bilinmektedir. Dionisius'un teolojisinin ilk konusu Tanrı'ya verilen sıfatlardır. O, bu konudaki incelemesinde Kutsal Kitap'ın Tanrı'ya sıfatlar yüklemesinden hareketle, kendi kendisine O'na bu isimleri vermenin hangi anlamda meşru olduğunu soruşturur. Dionisius'a göre Tanrı'yı bilmenin 3 yolu vardır: biri Hristiyan, diğeri Platoncu ve sonuncusunu da bu ikisinin sentezi oluşturur.

Dionisius insanların Tanrı'ya, insanın kendinde bulunduğu özelliklerin yüklemesinin doğal bir eğilim olduğunu söylemektedir. Ama doğal bir eğilim olması, bu eğilim doğru olduğu anlamına gelmemekle bilrikte Dionisius'a göre Tanrı'nın antropomorfik ögelerin Tanrı'ya ulaşılması için temizlenmesi gerekiyor (via negativa). Dionisius'un via negativada, yani negatif yolun faydası da işte burada başlamaktadır. Buradaki yoldaki amaç, Tanrı'yı antropomorfizmden arındırmaktır. Fakat Tanrı antropomorfik öğelerden arındığı zaman Tanrı hakkında konuşmak da mümkün olmayacaktır. İşte burada Dionisius, insanın anlama yetisinin bütün kavrayışlarından vazgeçmesi sonucunda, hiçbir şekilde elle tutulamaz ve gözle görülemez olan tarafından sarmalandığını ve bütünüyle bilinemez olanla birleştiğini söyler.

Mistik öğretisi

Dionisius'ta başlayan mistisizm geneleğinde, İnsanın Tanrı ile doğrudan teması ile belirlenen mistik deneyim, karanlık ve irade yoluyla tanımlanır. Bu da Tanrı'nın insan tarafından anlaşılamadığı ve bilinemediği zaman bile sevildiği anlamına teşkil etmektedir. Tabii Dionisius belirlediği pozitif yol ve negatif yoldaki ortaya çıkacak olan ateizm problemini fark etmiştir ve buna ek olarak üçüncü bir sentez yolunu icat etmiştir, bu yola da via emientiae demiştir. Bu yolda Tanrı'yı tamamen antropomorfik sıfatlardan ayırmaz. Fakat şöyle bir durum söz konusudur ki, burada atfedilen sıfatlar insanın kendisinde bulunduğu sıfatlardan farklıdır. Mesela ''Tanrı merhametlidir'' diyelim, buradaki bahsedilen merhamet sıfatı, insanda bulunduğu şekilde bir merhamet olmamakla beraber, mutlak olarak en yüce ölçüde merhamettir. Bu diğer sıfatlar içinde geçerlidir (iyi, bilge, kudret...).

Felsefesi

Dionisius'a göre Tanrı evreni kendisinde bulunan idealar aracılığıyla yaratmıştır.

Dionisius kötülük problemini diğer patristik filozoflar gibi ''iyiliğin yokluğu'' olarak açıklama cihetine girmiştir: ''Kötülük, şu halde, bir yoksunluk, bir kusur, zayıflık, hata; amacın, güzelliğin, anlama yetisinin, aklın ve mükemmelliğin yokluğudur.'' Yani kötülüğün pozitif bir varlığı yoktur. Çünkü Dionisius'a göre var olan her şey, kendisinde kusur bulunmayan, yüceler yücesi olan, sonsuz iyi olan Tanrı tarafından yaratılmıştır. Yani bu sebeple var olan şeyler iyidir, iyi olmayan şeyler zaten var değildir, kusurdur, eksikliktir. Ki ne kadar Platoncu olsa dahi onun için madde kötü değildir çünkü madde de Tanrı tarafından yaratılmıştır. Bir eksiklik ise genel olarak Tanrı'nın sorumluluğu değildir.[3]

Eserleri

Kaynakça

  1. ^ Encyclopedia of early Christianity. James A. Brooks. Second edition (İngilizce). Everett Ferguson, Michael P. McHugh, Frederick W. Norris. New York. 1999. s. 335. ISBN 978-1-136-61158-2. OCLC 890137175. 25 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2022. 
  2. ^ Hıristiyanlık Tarihi. David F. Wright. Yeni Yaşam Yayınları. 2004. s. 254. ISBN 975 8318 86 1. 
  3. ^ Ahmet Cevizci-Orta Çağ Felsefesi (5 bas.). Say Yayınları. ss. 99-107. 

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Şeytan</span> birçok din ve mitolojide yer alan ruhani varlık

Şeytan, Tanrı'ya veya dünyaya karşı duran kötü bir varlıktır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin baş faili olarak kabul edilir. Diğer dinlerde ve kültürlerde, Şeytan mutlak kötülük fikrini taşıyan bir varlık olabilir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan biçimcilik</span> insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesi

Antropomorfizm ya da insan biçimcilik, insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesidir. Hayvanlar, cansız varlıklar, doğa güçleri, monoteist ve politeist dinlerdeki tanrılar, melekler, şeytanlar, cinler ve daha başka kavramlar da "Antropomorfizm" konusu olabilir. "Antropomorfizm", Yunancada insan anlamına gelen ανθρωπος (anthrōpos) ile şekil veya biçim anlamına gelen μορφη (morphē) kelimelerinden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Augustinus</span> Filozof, yazar ve doktor

Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Andreas Feuerbach</span> Alman filozof ve ahlakçı (1804-1872)

Ludwig Andreas Feuerbach, Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Cennet</span> Dini Mekan

Cennet, dinî kozmoloji veya transandental felsefede gök, yedi gök, uçmak, behişt gibi adlarla da anılan ilah, melek, cin, aziz, yeniden dirilmiş atalar gibi varlıkların yaşadığı, köken aldığı veya hüküm sürdüğüne inanılan yer. Bazı dinî inanışlara göre cennet yaratıkları yeryüzüne inebilir (reenkarnasyon) ve yerde yaşayanlar ölümlerinden sonra, bazı özel durumlarda yaşamakta oldukları hayat devam ederken cennete gidebilirler.

Tarîkat Kapısı, Bektaşîliğin yol kuralları, ilkeleri, töreleri bu aşamada öğrenilir. Kısaca yola girilir. “Zâhîdlik”le özdeşleşilir. Hakk yolu bulunmaya çalışılır. Bu evre, kamil insan olma sürecinde ikinci aşamadır. Eğitim ve aydınlanma olayı gerçekleşir.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Plotinos</span> Filozof

Plotinos, Neoplatonizmin kurucusu antik filozof. Plotinos hakkındaki bilgilerimizin çoğu, kendisi de filozof olan Porfirios'un Plotinos'un baş eseri Enneadlar'a yazdığı önsözden gelmektedir. Plotinos'un mistik felsefesi Yahudi, Hristiyan, gnostik ve Müslüman filozoflara ve mistiklere yüzyıllar boyunca esin kaynağı olmaya devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İskenderiyeli Klement</span> Düşünür ve Felsefeci

İskenderiyeli Klement, gerçek adı Titus Flavius Klemens olan Hristiyan düşünür.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Aquinas</span> İtalyan filozof ve teolog (1225–1274)

Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Boethius</span> 6. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı matematikçi ve filozof

Anicius Manlius Severinus Boethius veya kısaca Boethius, Romalı senatör, konsül, magister officiorum, tarihçi ve filozoftur. 6. yüzyılın ilk dönemlerinde yaşamıştır. Büyük Teoderik'in hizmeti altına girmiş ve daha sonra Teoderik tarafından; kendisine yönelik bir komplonun içinde olduğu gerekçesiyle zindana atılmış ve 524'te idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Euthyphron ikilemi</span> Platonun yarattığı, ahlakın kökeni üzerine etik problem

Euthyphron ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyaloğunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kötülük problemi</span> Gereksiz Acı Argümanında olduğu gibi Kötülüğün ve mutlak iyi olan Tanrının nasıl bağdaştığına ilişkin felsefi bir sorun

Epikür Paradoksu, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan bir Tanrı'nın varlığının nasıl bağdaştığı şeklindeki bir sorudur. Sorunu ilk olarak Epikür mantıksal bir formül ile ortaya koymuş, o zamandan beri de felsefe ile hiçbir ilişkisi olmayan kişilerden filozoflara kadar hemen herkesin zihnini meşgul etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nissalı Gregor</span>

Nissalı Gregor, Kapadokya bölgesindeki Nissa adlı antik kentin piskoposu.

Kişileştirilmiş tanrı veya insani tanrı, insani özelliklere sahip tanrı. Tanrının insani kişilik özelliklerine sahip olduğu, insan gibi konuştuğu, kızgınlık, gurur, öfke, merhamet, cezalandırma ve ödüllendirme gibi duygu ve isteklere sahip olduğu durumları tanımlamada kullanılır. Öfke ve intikamcılık insanlarda adalet ile çelişen, kontrol edilemeyen bir duygusal durumu ifade etmek için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Tutku</span>

Tutku, belirli bir kişi veya şeyle ilgili olarak güçlü ve inatçı veya zar zor kontrol edilebilen duygu veya eğilimi belirtmek için kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Melekler hiyerarşisi</span>

Farklı dinlerin melekolojisinde, melekler hiyerarşisi, meleklerin bir sıralama sistemidir. Daha yüksek rütbeler, daha düşük rütbeler üzerinde daha fazla güce veya otoriteye sahiptir ve farklı rütbelerin, değişen sayıda kanat veya yüz gibi görünüm farklılıkları vardır.

<span class="mw-page-title-main">İyilik ve kötülük</span> din, etik ve felsefede ikilik

Din, ahlak, felsefe ve psikolojide “iyi ve kötü” çok yaygın bir ikilemdir. Maniheist ve İbrahimi kültürlerde kötülük, dualist kozmolojide iyinin, iyi tarafından yenilmesi gereken zıttı olarak algılanır. Budist manevi etkiye sahip kültürlerde, hem iyi hem de kötü, düşmanca bir ikiliğin parçasıdır; bu, iyilik ve kötülüğün gerçekliği olmayan iki karşıt ilke olduğunu kabul etme anlamında, dualiteyi boşaltıp onlardan boşluk anlamına gelen Śūnyatā' ve birliğe ulaşarak üstesinden gelinmesi gereken düşmanca bir ikiliğin parçası olarak algılanır.