İçeriğe atla

Sönme (astronomi)

Sönme, gözlemci ve astronomik obje arasında ortaya çıkan gaz ve tozun oluşturduğu elektromanyetik radyasyonun serpintisini ve emilimini (absorbasyonunu) anlatmak için kullanılır. Yıldızlararası sönümleme Robert Julius Trumpler tarafından 1930 yılında tanındı. Ancak, etkileri Friedrich Georg Wilhelm von Struve'nin tarafından 1847 yılında belirtilmiştir. Ve bu yıldızların renkleri üzerindeki etkisi, onu galaktik tozun genel varlığı ile irtibatlamamış bazı kişilerce gözlemlenmiştir. Samanyolu'nun düzlemine yakın uzanan yıldızlar dünyanın birkaç bin parseki içinde olup V bandındaki tükenme kiloparsec başına 1,8 büyüklüğündedir.

Dünyadaki gözlemciler için, sönme hem yıldızlararası ortamda (ISM) hem de Dünya’nın atmosferinden doğar; ayrıca, gözlemlenen bir nesnenin etrafını çevreleyen tozdan da ortaya çıkabilir. (Örneğin, X-ışını, mor ötesi ve kızıl ötesi gibi) bazı dalga boyu bölgelerinde güçlü atmosferik sönme uzay temelli gözlemlerin kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Mavi ışık kırmızı ışıktan çok daha fazla güçle zayıflatılmış olduğundan sönme, nesneleri beklenenden daha kırmızı görünmesine neden olmakta ve bu görüngü de yıldızlararası kızarma (kırmızılaşma) olarak anılmaktadır.

Genel özellikler

Yıldızlararası toz mavi ışığı, kırmızı ışık dalgalarından daha çok emip dağıttığı için yıldızlararası kızarma (kırmızılaşma) meydana gelir. Bu etki, dünya atmosferindeki toz partiküllerinin güneşin battığında oluşturduğu kızıllığa benzerlik göstermektedir. Kabaca ifade etmek gerekirse yıldızlararası solma kısa dalga boylarında en güçlü hale gelmektedir. Bu durum gözlemlenen şekilde bir değişikliğe neden olmaktadır. Absorbasyon özellikleri (yoğunluğun azaldığı dalga boyu bantları) bu genel yapı üzerine bindirilmiştir. Ki bu yapılar orijinlerin değişik bir varyasyonu olup yıldızlararası materyallerin kimyasal kompozisyonu ile ilgili olarak ipuçları vermektedir, örneğin toz tanecikleri. Bilinen absorbasyon özellikleri; 2175 Å dağınık yıldızlararası bantları, 3.1 μm su buz özellikleri ve 10 ile 18 μm oranında silikat yapıyı içerir.

Güneş mahallesinde (sisteminde) Johnson-Cousins V-band’ındaki yıldızlararası solma oranı, yıldızlararası tozun kümelenmesinden dolayı genellikle 0.7-1.0 mag/kpc oranında alınmaktadır. Bu bir yıldızın parlaklığını, bizden oldukça uzakta her kilopersek için V bandında 2’nin yaklaşık bir faktörü olarak azaltılacağı anlamına gelmektedir.

Sönme oranı belirli istikamettekilerden belirgin bir şekilde yüksek olabilmektedir. Örneğin galaktik merkezin bazı bölgelerindeki sönme, optikaldeki sönmeden 30 manyetütten fazla olmaktadır. Bu da 1012 üzerinden bir optikal fotondan daha az oranda nüfuz ettiği anlamına gelmektedir. Bu durum ekstra-galaktik gökyüzü görünümümüzün ciddi bir şekilde engellendiği “kaçınma bölgesi” olarak adlandırılan bölgede olur ve Dwingeloo 1 gibi arka plan galaksiler, sadece radyo ve kızılötesi gözlemler yoluyla son zamanlarda keşfedilmiştir.

Kendi galaksimiz Samanyolu’ndaki yakın kızıl ötesi sönme eğrisi (0.125 to 3.5 μm) boyunca ultraviyolenin genel şekli oldukça iyi tek bir parametre R (V) ile karakterize edilir. Öyle ki, R(V) galakside farklı görüntü çizgileri boyunca farklılık göstermekle beraber bu yegâne karakterizasyon parametresinden gelen bilinen sapmalar da bulunmaktadır. Sönme yasasının, orta kızılötesi dalga boyu aralığı içine doğru gelişme göstermesi, absorbasyon özelliklerinden kaynaklanan farklı katkıların ve uygun hedeflerin yetersizliğinden dolayı zor görünmektedir.

R(V), A(V)/E(B-V) olarak tanımlanmaktadır ve bantlardaki sönme selektif olarak E(B-V)= A(B)-A(V), toplamın ölçümü içinse (A(V) ifade edilmektedir. A(V) ve A(B) B ve V filtre bantlarındaki “toplam sönmeyi” ifade eder. Litaretürde kullanılan diğer bir ölçme aracı ise, V bandındaki toplam sönme ile dalga boyundaki toplam sönmenin mukayese edilmesi durumunda ortaya çıkan λ dalga boyundaki A(λ)/A(V) mutlak sönmesidir.

R (V)’nin sönmeye neden toz tanelerinin ortalama boyutu ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Kendi galaksimiz olan Samanyolu için R(V) için tipik değer 3,1’dir fakat bu değer görmenin farklı çizgileri için 2,5 ve 6 arasındadır.

(cm−2 ile ölçülen) nötr hidrojen atomu kolonu ile (magnitüt olarak ölçülen) toplam sönme A(V) arasındaki ilişki, bu yıldızlararası ortamdaki gaz ve toz arasındaki bağın nasıl olduğunu ortaya koymaktadır. Samanyolu’ndaki saçılmış X-ışını haleleri ve kırmızılaşmış yıldızlı ultraviyole spektroskopisi kullanarak ortaya konulan bilimsel çalışmalarda Predehl ve Schmitt, NH ve A(V) arasındaki bağı yaklaşık olarak bulmuşlardır.

:

Astronomlar; çıplak gözle ve yakın kızılötesi yıldız gözlemleri yoluyla ve galaksideki yıldızların dağılımının bir modelini kullanarak kendi galaksimizin güneş sisteminde sönmenin üç boyutlu bir dağılımı saptamışlardır. Diğer sarmal gökadalar gözlendiği gibi sönmeye neden oluşturan tozlar, spiral kollar boyunca uzanmaktadır.

Bir nesneye doğru sönmenin ölçümlenmesi

Bir yıldızın sönme eğrisinin ölçümlenmesi için, yıldızın spektrumu (kırmızılaşmamış) sönme tarafından henüz etkilenmemiş bilinen benzer yıldızların gözlemlenen spektrumu ile mukayese edilir. Mukayese için gözlemlenen spektrum yerine teorik spektrumun da kullanılması mümkündür, fakat bu daha az yaygındır. Emisyon nebulası durumunda, nebuladaki yoğunluk ve ısı tarafından etkilenmemesi gereken iki emisyon çizgisine bakmak daha yaygındır. Örneğin, hidrojen beta emisyonuna hidrojen alfa oranı, nebulada hâkim bulunan geniş orandaki koşulların altında olup her daim 2.58 oranındadır. 2,85 dışında bir oranı dolayısıyla sönme nedeniyle olmalıdır ve tükenme miktarı bu şekilde hesaplanabilir.

2175-angström özelliği

Samanyolu içindeki birçok objenin sönme eğrilerinin ölçülmesinde önemli bir özellik, elektromanyetik spektrumun morötesi bölgesine doğru gelişen yaklaşık 2175 Å oranındaki geniş 'yumru'dur. Bu özellik ilk olarak 1960’larda gözlemlenmiştir, fakat kökeni hala iyi anlaşılmış değildir. PAH molekülleri karışımlı grafit parçacıklar içeren bu yumruyu açıklamak için çeşitli modeller sunulmuştur. Gezegenler arası toz parçacıklarında (IDP) bulunan yıldızlararası tanelerle ile ilgili yapılan araştırmalar bu özelliği gözlemlemiş ve bu tanecikler içinde bulunan şekilsiz silikat ve organik karbonlu taşıyıcıları belirlemiştir.

Diğer galaksilerin Sönme eğrileri

Yukarıdaki çizim MW, LMC2, LMC ve SMC çizgileri için ortalama sönme eğrilerini göstermektedir. Eğriler UV’ yi vurgulamak için 1/dalga boyuna karşı çizilmiştir.

Standart söndürme eğrisinin şekli, galaksiden galaksiye farklılıklar gösteren ISM kompozisyonuna bağlıdır. Lokal grupta saptanmış en iyi sönme eğrisi Samanyolu’nda bulunan Büyük Macellan bulutu (LMC) ile Küçük Macellan bulutlarıdır(SMC) .

Büyük Macellan Bulutunda; Samanyolu’nun ve Büyük Macellan Bulutu'nun (LMC) herhangi bir yerinde görünenden daha güçlü, (Doratus yıldız yağmuru bölgesine yakın) LMC2 supershell ile bağlantılı bölgede uzak-ultraviyole sönmesi ve daha zayıf bir 2175 Å yumrulu ultraviyole sönmesi karakteristiği gösteren önemli varyasyon bulunmaktadır. Küçük Macellan Bulutunda; yıldız oluşumunda çok güçlü uzak UV sönmesinin ve 2175 Å olmadığı daha aşırı bir varyasyon görülürken oldukça hareketsiz Wing’de ise daha normal ultraviyole sönmesi görülür.

Bu çeşitli galaksilerdeki ISM bileşimine dair ipuçlarını veriyor. Önceki LMC, SMC ve Samanyolu’ndaki farklı ortalama sönme eğrilerinin, üç galaksideki farklı metal yapısının (metallicities) sonucu olduğu düşünülmekteydi: LMC’nin metalisitesi Samanyolu’ndakinin yaklaşık % 40 kadar iken, SMC’deki de yaklaşık % 10 civarındadır. Samanyolu’nda bulunanlara benzer hem LMC hem de SMC de sönme eğrilerinin bulunması ve ayrıca SMC Bar’ı ile LMC2 supershell’inde bulunanlara çok benzer gibi görünen Samanyolu’nda sönme eğrilerinin bulunması konuya yeni bir yorum getirmiştir. Samanyolu ve Macellan Bulutlarında görülen eğrilerdeki varyasyonlar buna karşılık yıldız oluşumu yanında bulunan toz zerreciklerinin sonucunda oluşurlar. Bu yorum (yoğun yıldız oluşumu dilimlerine maruz kalan) yıldız yağmuru galaksilerinde yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Ki burada toz bulutları 2175 Å yumrusu içermemektedir.

Atmosferik sönme

Atmosferik sönme konumu ve rakıma göre değişir. Astronomik gözlemevleri, etkili ve doğru gözlemleri mümkün kılmak için genelde çok doğru bir şekilde yerel sönme eğrisini karakterize edebiliyorlar. Bununla birlikte, atmosfer; gözlemleri yapmak için uyduların kullanılmasını gerektiren birçok dalga boylarına tamamıyla açık değildir.

Atmosferik söndürmenin üç ana bileşeni vardır: hava molekülleri tarafından Rayleigh saçılması, aerosoller tarafından saçılma ve moleküler emilimi. Moleküler emme, buna Dünya’ya neden olduğu dolayı ("tellürik" "karasal" ile eş anlamlıdır).genellikle 'tellürik emme' olarak adlandırılır. Tellürik emmenin en önemli kaynakları yakın ultraviyole, su kızıl ötesinde güçlü bir şekilde emilen moleküler oksijen ve ozon’durlar.

Atmosferik tükenme miktarı, bir nesnenin yüksekliğine, ufka maksimum yakınlığına ve zirvede en düşük pozisyonda olma durumuna bağlıdır. Bu miktar, gözlem süresi boyunca hesaplanan ortalama hava kütlesi tarafından standart atmosferik söndürme eğrisi çarpılarak hesaplanır.

Yıldızlararası kırmızılaşma

Astronomide yıldızlararası kırmızılaşma yıldızlararası sönme ile ilgili bir fenomen olup bu yıldızlararası sönmede bir radyasyon kaynağından ileri gelen elektromanyetik radyasyon, özellikle objenin yaydığı radyasyondan kaynaklanan karakteristikleri değiştiriyor. Kırmızılaşma yıldızlararası ortamdaki toz ve diğer maddelerin açığına vuran ışık saçılması nedeniyle oluşur. Yıldızlararası kırmızılaşma kırmızıya kaymadan kaynaklanan farklı bir fenomendir. Kırmızıya kayma, bozulma olmadan spektrumların orantılı frekans kaymalarıdır. Kırmızılaşma, özellikle değişmeden spektroskopik çizgiler bırakarak (daha kırmızı olan optikal ışıkta) daha uzun dalga boyu fotonları geride bırakarak, bir yayılan spektrumdan gelen kısa dalga boylu fotonları hareket ettirir. Herhangi fotometrik sistemde yıldızlararası kırmızılaşma renk fazlalığı ile tarif edilebilir. Bu durum bir nesnenin gözlenen renk indeksi ve (bazen normal renk indeksi olarak ifade edilir) kendi içsel renk indeksi arasındaki fark olarak tanımlanır. Bir nesnenin iç renk endeksi, sönmeden etkilenmemesi durumunda ortaya çıkacak olan teorik renk endeksi olur. UBV fotometrik sisteminde renk artışı, B-V renk (colour) ile ilgilidir. Ki bu da,

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Galaksi</span> kütle çekimiyle bir arada duran yıldız ve gök cismi öbeği

Galaksi veya gök ada, kütle çekimi kuvvetiyle birbirine bağlı yıldızlar, yıldızlararası gaz, toz ve plazmanın meydana getirdiği yıldızlararası madde ve şimdilik pek anlaşılamamış karanlık maddeden oluşan maddesel bir sistemdir. Tipik galaksiler 10 milyon ile bir trilyon arasındaki miktarlarda yıldız içerirler ve bir galaksinin içerdiği yıldızların hepsi o galaksinin kütle merkezini eksen alan yörüngelerde döner. Galaksiler uzayda tek yönlü hareket ederler, galaksilerin yörüngeleri yoktur. Galaksiler çeşitli çoklu yıldız sistemlerini, yıldız kümelerini ve çeşitli nebulaları da içerebilirler. Çevresinde gezegenler ve asteroitler gibi çeşitli kozmik cisimler dönen Güneş, Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldızlardan yalnızca biridir.

<span class="mw-page-title-main">Andromeda Galaksisi</span> Andromeda Takımyıldızında bulunan sarmal bir galaksi

Andromeda Galaksisi, Andromeda Takımyıldızı'nda bulunan sarmal bir galaksidir. Mitolojik bir kavram olan Andromeda'nın Türkçedeki karşılığı, zincire vurulmuş kız anlamına gelmektedir. Ayrıca Messier 31, M31 ve NGC 224 olarak da bilinir. Galaksi, Spitzer Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilere göre bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapmaktadır. Samanyolu galaksisi ile arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 2,54 milyon ışık yılıdır. 2006 ölçümlerine göre Samanyolu, Andromeda'nın kütlesinin ancak ~80%'ine sahiptir. Andromeda'nın bir diğer özelliği ise çıplak göz ile Dünya'dan görülebilen en uzak gök cismi olmasıdır. Ayrıca Samanyolu'na en yakın büyük galaksidir.

<span class="mw-page-title-main">Gökyüzü</span> Dünya yüzeyinin üzerinde olan her şey

Gökyüzü ya da gökkubbe, çeşitli nedenlerden ötürü tanımlaması zor bir kavramdır. Kabaca kişinin açık alanda yukarı baktığında gördüğü, tüm gök cisimlerini çevrelediği gözlemlenen boşluk olarak nitelendirilebilir. Bu tanıma göre kuşların ve uçakların gökyüzünde uçtuğu, yağmur ve gökkuşağı gibi atmosferik olayların yanı sıra güneşin batışının veya yıldız kaymasının da gökyüzünde gerçekleştiği varsayılır.

<span class="mw-page-title-main">Küresel yıldız kümesi</span> galaksi merkezi etrafında dolanan yıldızların, küresel bir bileşimi

Küresel yıldız kümesi, galaksi merkezi etrafında uydu gibi dolanan, yıldızların küresel bir bileşimidir. Küresel yıldız kümeleri yerçekimi ile bir arada durabilirler. Yerçekimi sayesinde küresel bir şekle ve göreceli olarak merkeze doğru artan bir madde yoğunluğuna sahiplerdir. Yıldız kümesinin bir alt kategorisi olan küresel yıldız kümesi, Latince bir sözcük olan ve küçük küre anlamına gelen globulus kelimesinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Herbig-Haro cismi</span>

Herbig-Haro Cisimleri, yeni oluşmuş yıldızlar ile ilişkilendirilmiş, nispeten küçük sayılabilecek bulutsu benzeri oluşumlardır. Genç yıldızlardan dışa akan gazların yakınlarda bulunan gaz bulutları ile yüksek hızla gerçekleşen çarpışmalar ile oluşurlar. Herbig-Haro cisimlerine yıldız oluşumunun sürdüğü bölgelerde sıkça rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Sefe değişeni</span> Bir değişen yıldız türü

Sefe değişeni veya Sefe (Cepheid), saltık aydınlatma gücü ile değişim süreleri arasında yüksek ilinti bulunan, özel bir değişken yıldızlar sınıfının üyelerine verilen addır. Türlerinin örneği olan Delta Sefe 1784 yılında John Goodricke tarafından gözlemlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">NGC 346</span>

NGC 346 Tukan takımyıldızında Küçük Macellan Bulutu içinde bulunan salma bulutsu. İskoç astronom James Dunlop tarafından 1 Ağustos 1826 tarihinde keşfedilmiştir. Güncel Hubble fotoğrafları, 5 milyon ile 4,5 milyar yıllık yaşlarda 70.000 civarında yıldız olduğunu göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mutlak parlaklık</span>

Mutlak parlaklık veya mutlak kadir, bir nesnenin olağan aydınlama gücü mesafesinde bulunduğunda sahip olduğu görünür parlaklıktır. Nesnelerin parlaklıklarını mesafeden bağımsız olarak değerlendirmeye olanak tanır. Bir nesnenin mutlak büyüklüğü, nesnenin yıldızlararası ortam emilimi ve kozmik toz nedeniyle ışığı sönmeden tam olarak 10 parsek mesafeden bakıldığında sahip olacağı görünür parlaklığa eşit olarak tanımlanır. Varsayımsal olarak tüm nesneleri gözlemciden standart bir referans mesafesine yerleştirerek, parlaklıkları bir büyüklük ölçeğinde birbirleri arasında doğrudan karşılaştırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Küçük Macellan Bulutu</span> cüce galaksi

Küçük Macellan Bulutu (KMB), Samanyolu Gökadası yakınlarında bulunan bir cüce düzensiz gökadadır. D25 izofotal çapı yaklaşık 5,78 kiloparsek olan KMB'nin içinde birkaç yüz milyon yıldız bulunmaktadır. Toplam kütlesi yaklaşık olarak 7 milyar güneş kütlesidir. Yaklaşık 200.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan KMB, Samanyolu'nun en yakın gökada komşularından ve çıplak gözle görülebilen en uzak nesnelerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">NGC 6822</span> galaksi

NGC 6822, Yay takımyıldızı yönünde yaklaşık olarak 1,6 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan bir çubuklu düzensiz galaksidir. Yerel Grup'un bir parçası olan galaksi, Edward Emerson Barnard tarafından 17 Ağustos 1884 yılında keşfedilmiştir. Samanyolu'na en yakın galaksilerden biridir. Küçük Macellan Bulutu ile benzer bir yapı ve kompozisyona sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Macellan bulutları</span>

Macellan Bulutları Samanyolu yörüngesinde bulunan ve yerel Grup üyesi olan iki cüce galaksidir:

<span class="mw-page-title-main">Kozmik toz</span>

Kozmik toz, uzayda var olan bir tozdur. Çoğu kozmik toz parçacığı, mikrometeoroitlerde olduğu gibi birkaç molekül ile 0,1 mm (100 µm) arasında ölçülür. Daha büyük parçacıklara ise meteoroit denir. Uzaydaki tüm tozun küçük bir kısmı yıldızların bıraktığı yoğunlaşmış maddeler gibi daha büyük ateşe dayanıklı mineraller içerir. Buna yıldız tozu denir. Yerel yıldızlararası ortam olan Yerel Kabarcığın toz yoğunluğu ortalama 10-6 x toz parçacığı/m³ 'tür ve her toz parçacığı yaklaşık 10–17 kg'lık bir kütleye sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Galaktik astronomi</span>

Galaktik astronomi, esas olarak gökadamız Samanyolu'nu ve içerdiği her şeyi inceleyen bir astronomi dalıdır. Bu, diğer tüm gökadalar da dahil olmak üzere gökadamızın dışındaki her şeyin incelenmesi olan ekstragalaktik astronominin tersidir.

<span class="mw-page-title-main">Yıldızlararası ortam</span>

Astronomide Yıldızlar arası ortam (ISM), bir galaksideki yıldız sistemleri arasında var olan maddedir. Bu madde iyonik, atomik ve moleküler formda gaz, toz ve kozmik ışınlar içerir. Yıldızlararası uzayı doldurur ve galaksiler arası uzaya iyi bir şekilde uyum sağlar. Aynı hacmi kaplayan elektromanyetik radyasyon şeklindeki enerji de yıldızlararası radyasyon alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Seyfert galaksisi</span> Galaksi

Seyfert Galaksileri, kuasarlar içinde aktif galaksiler içinde en büyük iki gruptan birini teşkil eder. Bunlar, kuasarlardan farklı olarak, ev sahibi galaksileri kolayca tespit edilebilen, yüksek iyonizasyon emisyon hatları ortaya çıkartan spektrumları olan oldukça yüksek yüzey parlaklıkları ile kuazar benzeri çekirdeklere sahiptirler.

<span class="mw-page-title-main">Açık yıldız kümesi</span>

Açık yıldız kümeleri, birkaç bin yıldızdan oluşan bir yıldız grubudur. Açık yıldız kümesini oluşturan yıldızlar aynı dev moleküler buluttan oluşmuşlardır ve yaklaşık olarak aynı yaştadırlar. Açık yıldız kümesi galaktik küme olarak da bilinir. Samanyolu Galaksisi'nde 1100'den fazla açık yıldız kümesi keşfedilmiştir ve daha fazla olduğu düşünülmektedir. Açık yıldız kümeleri karşılıklı yerçekimi etkisiyle birbirlerine gevşek bir biçimde bağlıdırlar. Açık yıldız kümeleri diğer kümelerle ve gaz bulutlarıyla yakın temaslarda bulunarak bozulmuş hale gelirler. Bu bozulmalar hem galaksinin ana bölümüne doğru yer değiştirmelere hem de küme elemanlarının yakın temasların içine doğru kaybıyla sonuçlanır.

<span class="mw-page-title-main">Yıldızlararası bulut</span> Uzayda gaz, plazma ve toz birikimi

Yıldızlararası bulut, Samanyolu ve diğer gökadalardaki gaz, plazma ve tozun birikimi olarak tanımlanır. Başka bir deyişle yıldızlararası bulut, bir gökadada yıldız sistemleri arasındaki boşlukta var olan madde ve radyasyon olan yıldızlararası ortamın ortalamadan daha yoğun bir bölgesidir. Belirli bir bulutun yoğunluğuna, boyutuna ve sıcaklığına bağlı olarak, hidrojeni nötr olabilir ve bir H I bölgesi oluşturur; iyonize olabilir veya plazma haline gelerek bir H II bölgesi oluşturabilir veya moleküler olabilir. Bunlara basitçe moleküler bulutlar veya bazen yoğun bulutlar denir. Nötr ve iyonize olmuş bulutlar bazen dağınık bulutlar (diffuse) olarak da adlandırılır. Bir yıldızlararası bulut, yaşamının sonlarına doğru bir kırmızı devin gaz ve toz parçacıkları tarafından oluşturulur.

<span class="mw-page-title-main">UBV fotometrik sistemi</span> Astronomide kullanılan bir sistem

UBV fotometrik sistemi veya Johnson sistemi, elektromanyetik spektrumun geniş bir merkezi bandıdır ve genellikle yıldızları renklerine göre sınıflandırmak için kullanılır. Bilinen ilk standartlaştırılmış fotometrik sistemdir. U, B ve V harfleri bir yıldız için ölçülen ultraviyole, mavi ve görsel büyüklükleri temsil eder; daha sonra bu sistem tarafından verilen daha teknik, formülsel değerlerde sınıflandırmak için belirli bir sırayla iki çıkarma gerçekleştirilir. Böylelikle, insan gözü bu dalga boylarının ilk iki grubunu görüntülemek için daha az belirgin olana odaklanabilir. Bu da, görünürdeki mutlak büyüklükteki değerler ile maksimum konsantrasyon sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Ultraviyole astronomisi</span>

Ultraviyole astronomisi , yaklaşık 10 ila 320 nanometre arasındaki ultraviyole dalga boylarında elektromanyetik radyasyonun gözlemlenmesidir; daha kısa dalga boyları — daha yüksek enerjili fotonlar — X-ışını astronomisi ve gama ışını astronomisi tarafından incelenir. Ultraviyole ışık insan gözüyle görülmez. Bu dalga boylarındaki ışığın çoğu Dünya atmosferi tarafından emilir, bu nedenle bu dalga boylarındaki gözlemler üst atmosferden veya uzaydan yapılmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Macellan Köprüsü</span> İki Macellan bulutunu birbirine bağlayan nötr hidrojen gazı akışı

Macellan Köprüsü, iki Macellan Bulutu'nu birbirine bağlayan ve içinde bilinen birkaç yıldız bulunan nötr hidrojen akıntısıdır. 1963 yılında J. V. Hindman ve arkadaşları tarafından keşfedilmiştir. Macellan Bulutları'nı Samanyolu'na bağlayan Macellan Akıntısı ile karıştırılmamalıdır.