Kelime anlamı olarak çoğalması istenilen, artmış anlamına gelir. Günümüzde bu anlamıyla fazla kullanılmamaktadır. Bir edebiyat terimi olarak, her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türünü ifade eder. Günümüzdeki kullanımı yaygın olarak edebiyat terimine işaret eder. Bir uzun, bir kısa şekilde yazılan divan edebiyatı nazım şeklidir. Murabba, muhammes, rubai, kıta, beyit gibi şekillerle birleştirilerek yazılgelmiştir. En çok "gazel müstezat" şeklinde yazılmıştır. Bir nazım şeklinin her mısrası veya her beytinin sonuna aynı ölçüde bir kısa mısra ekleyerek meydana getirilir. Eklenen kısa mısralara "ziyade" denir. Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir. İlk örnekler Nesimi'ye aittir. Şeyhi, Nevai, Necati gibi birçok şair de müstezat yazmıştır.
Tevhit ya da Tevhid, Türk ve İslam edebiyatında Allah'ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzum –mensur edebî tür.
Leylâ ile Mecnun, Arap efsanesine dayanan klasik bir aşk hikâyesidir.
Nedîm, Divan Edebiyatı eserleri veren Türk bir şairdi. Şöhretini, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1718-1730 yılları arasındaki Lâle Devri'nde kazandı. Hayatı ve eserleri ile Lâle Devri ruhûnun en önemli temsilcisi olarak kabul edilir.
Fuzûlî, Azerbaycan Türkçesi, Arapça ve Farsça eser veren Osmanlı dönemi Türk divan şâiridir. Asıl adı Mehmed bin Süleyman'dır. Oğuzlar'ın Bayat boyuna mensuptur. Arapça ve Farsça eserleri de bulunmakla birlikte Azerbaycanca'nın en önemli lirik şairi olarak kabul görmüştür. Mehmed Fuzûlî Alevî Müslümanların Yedi Ulu Ozanlarından birisidir.
Ahmedî divan şairi ve hekim.
Rubai, aruz ölçüsüyle yazılır. Birimi dörtlüktür. 4 dizelik (mısralık) bir Divan Edebiyatı nazım biçimidir.
Gazel, Türkçe Divan edebiyatının en yaygın nazım şeklidir. Gazel sözcüğü sözlük tarifi ile "kadınlarla sevgi üzerine konuşmak, söyleşmek" anlamına gelir.
Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.
Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.
Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.
Yenişehirli Avni, 19. yüzyıl divan şairi.
Kıyafetname, İnsanların fiziksel görünümlerni esas olarak açıklamaya çalışan eserlerdir.
5. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, Uluslararası Dil Öğretimi Derneği tarafından düzenlenen, tüm dünyadaki Türkçe öğrencilerinin katıldığı dil olimpiyatlarının beşincisidir. Bu yılki teması "Türkçenin 100 Akları" ve "100 ülke sevgi diliyle buluşuyor, yarışıyor." olan olimpiyatlara 105 ülke katılmıştır.
Divan şairi, belli kıstasları ve mazmunları bulunan divan edebiyatı içinde eserler veren şairlere verilen addır. Eski Türk edebiyatını içerdiği gibi İslam coğrafyasındaki diğer dillerin edebiyatlarını da içine alan bu edebiyatta ortak bazı kurallar bulunmaktadır. Divan şairleri bu kurallara katiyen riayet etmiştir. 19. yüzyıla kadar yerel ya da bağımsız bir edebiyat anlayışı türetilmemiştir. Klasik Türk edebiyatı içerisinde şiir dışındaki yazı şekilleri rağbet görmüyordu. Yazılan her şey nazım- yani şiir şeklindeydi. Bu yüzden "divan şairi" tamlaması divan edebiyatçılarına işaret edebilir. Şairler divan edebiyatının ilk dönemlerinden beri tezkirelerde anılmıştır. Bu edebiyat tarihlerinde divan şairlerinin biyografileri, şiirlerinden örnekler bulunmaktadır. Osmanlı coğrafyasında yazılan tezkirelerde toplam 3182 şair yer almaktadır. Divan şairleri çeşitli mesleklere sahiptiler. İlmiye(%36), derviş(%5.7), bürokrat(%2.8), asker(%4), esnaf(%3.7) bunlardan birkaçıdır. En çok divan şairi yetiştiren yöreler bürokrasi ve saray eşrafının yoğun olduğu yerlerdir. İstanbul 609, Bursa 156, Edirne 150, Konya 69, Diyarbakır 40, Kastamonu 36, Bağdat 35, Gelibolu 30, Bosna 26, Kütahya 24 şairle önemli tezkirelerde yer alan yörelerdir.
İslamiyet ile sarhoşluk durumu arasındaki ilişki İslam hukuku (fıkıh), tasavvuf, İslami edebiyat, İslam tıbbı ve gündelik yaşam ve iktidar alanları içinde değerlendirilebilir. Buradaki sarhoşluk kimi zaman doğrudan fiziki bir maddenin kullanımından doğan bir durum olduğu kadar sevilende kendini/egoyu kaybetmekten doğan ruhsal/manevi bir hal ve sembolik içeriğe kadar bir dizi farklı düzey ve anlam katmanlarına işaret edebilmektedir. Fiziken oluşan sarhoşluk İslam hukuku içinde çoğunlukla yasak kapsamı içinde değerlendirilirken bazı tasavvufi, batınî/içrek/ezoterik dini gruplarda ruhsal gayeye yönelen sufinin vecde girmesine yardımı olacağı anlayışıyla izin verilen hatta kimi zaman övülen bir durum olabilmektedir. Geçmişte "içecekler" bahsi altında fıkıh alanında tartışılan alkol ve diğer keyif verici maddeler günümüzde de İslam/Müslüman toplumlarında tartışılmaya devam etmekte ve seküler/dini grupların kimi zaman ateşli tartışma, zıtlaşma alanı içindeki ayrıştırıcı/etiketleyici bir sembol haline gelmiştir. Günümüz dünyasında alkol ve benzeri sarhoşluk verici maddelerin kullanılmaması kişilerin dindarlığının ayırt edici işareti olarak kabul edilmektedir.
İslamiyet öncesi ve sonrasında Türklerde devam eden içecek kültürü çeşitli maddelerle sürdürülmüştür. Dîvânu Lugâti't-Türk'te "içkü" kelimesi alkollü veya alkolsüz tüm içilen sıvılarla ilgili kullanılır. İslamiyet öncesi kımız, suci gibi isimlerle anılan içeceklerin yanı sıra şarap, rakı, boza, ayran, kahve ve en son çay Anadolu ve Rumeli Türklerinin içecekleri arasında yer almaktadır.
İslamiyet ile alkollü, alkolsüz olan içecekler ve tütün vs. mamüllerin ilişkisi İslam toplumları tarihi içinde dini olduğu kadar da sosyo-ekonomik ilişkiler ile bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ilişki ilgili coğrafya, etnik-kültürel çeşitlilik çerçevesinde bakıldığında çeşitlilik arz etmektedir. İslamiyet bir din olduğu kadar aynı zamanda çeşitli kültürel öğelerin bir arada etkileşim içinde olduğu toplumların diğer kültürel ögelerinden birini oluşturmaktadır. İslam toplumlarının tarihi geçmişlerinin sosyal katmanlarına yönelik mikrotarihsel analizler ekseninde incelenmesi keyif verici maddelerle İslam toplumlarının ilişkisini açığa çıkarmak adına gereklidir. Bu yapıldığında İslam hukukunun maddeleri dışında İslam toplumlarındaki yaşantıların sunduğu veriler İslamiyet ile keyif verici maddelerin ilişkisinin derin analizleri gerektiren ve sanıldığından çok daha karmaşık bir ilişki olduğunu ortaya koyacaktır.
İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyet'e geçişi ile başlayan edebi dönemdir. Türkler edebiyat alanında ilk olarak sözlü edebiyat ürünleri olan: şiir, destan, sav, sagu, koşuk gibi türlerde eserler vermiştir. Yazının icadı ve Türkler tarafından öğrenilmesi ile de Türk edebiyatında yazılı dönem başlamıştır. Türklerin Karahanlılar döneminde kitleler halinde İslam dinine geçmesi ile edebiyat alanında bir geçiş dönemi yaşanmıştır. İslamiyet öncesindeki Türk edebiyatı, Türklerin İslam'a geçişleri ile birlikte Halk edebiyatı başlığı altında devam etmiştir. İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatına geçiş dönemi edebiyatı da denmektedir. Bu dönemde hece ölçüsünün yanı sıra aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Bu dönem eserleri daha çok didaktik bir özellik taşıyarak öğüt verici yapıtlar olarak bilinmektedir. Bu dönemin yapıtlarında İslam dininin etkisi ile Arapça ve Farsça sözcüklerde görülmektedir. Dönemin diğer bir özelliği ise eski Türk şiir biçimleri ile mesnevi, gazel, kaside gibi yeni şiir biçimlerinin beraber kullanılmasıdır. İlk yapıtlar gibi Halk ve Divan edebiyatı da İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı ayrımına girmektedir.
Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.