
Soykırım, jenosit veya genosit ; ırk, canlı türü, siyasal görüş, din, sosyal durum veya başka herhangi bir ayırıcı özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, çıkâr amacıyla, bir plan çerçevesinde ve yok edilmeleri niyetiyle girişilen eylem ve sonuçlar bütünüdür. Tam tanımı, soykırım üzerinde çalışan akademisyenler arasında değişiklik gösterse de 1948'de Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde (SSECS) hukuksal bir tanımı bulunmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesi, soykırımı şu şekilde tanımlamaktadır: "Ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: Topluluğun üyelerinin öldürülmesi, topluluğun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi, topluluğun yaşam koşullarının topluluğun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasıtlı olarak bozulması, topluluk içinde yeni doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması, topluluktaki çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi."

Beşşaru Hafızı'l-Esed veya kısaca Beşşaru'l-Esed, Suriye devlet başkanı ve Suriye Baas Partisi'nin lideridir. İsminin Beşar Esad, Beşşar Esed gibi formları Türk basın-yayın araçlarıyla meşhur hâle getirilmiştir.

Birinci Çeçen Savaşı, diğer adıyla Çeçenistan Savaşı, Rusya Federasyonu ile Çeçen İçkerya Cumhuriyeti arasındaki, Aralık 1994'ten Ağustos 1996'ya kadar süren savaştır. 1994–1995 yıllarında, özellikle Grozni Muharebesi'nde zirveye ulaşan başlangıç harekâtından sonra Rus kuvvetleri, Çeçenistan'ın dağlık bölgelerinin kontrolünü ele geçirmeye çalıştı ancak daha üst konumda olduğu asker sayısı, silah gücü, yakın hava desteği gibi faktörlere rağmen, Çeçen gerilla savaşı ve düz arazilere yapılan baskınlar nedeniyle geri çekildi. Bunlar sonucunda oluşan Rus kuvvetlerindeki geniş çaplı demoralizasyon ve Rus kamuoyunun savaşa yönelik yaygın karşıtlığı, Boris Yeltsin hükûmetinin 1996'da Çeçenlerle ateşkes ilan etmesine ve bundan bir yıl sonra barış antlaşması imzalamasına neden oldu.

Bakü Katliamı veya Bakü Pogromu, Ocak 1990'da Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Bakü'de Azeriler tarafından işlenen ve esasen Ermeni sakinleri hedef alan pogrom.
1990'lar, 1 Ocak 1990 tarihinde başlayan ve 31 Aralık 1999 tarihinde biten Miladi takvimin on yılıdır.

Paul Kagame, Ruandalı siyasetçi. Kagame, Afrika ülkesi Ruanda'da 2000 yılından bu yana devlet başkanlığı makamında bulunmaktadır.

Yoweri Kaguta Museveni, Ugandalı siyasetçi. Museveni, Afrika ülkesi Uganda'da 26 Ocak 1986 tarihinden bu yana Devlet Başkanlığı makamında bulunmaktadır.

Ruanda Krallığı, Afrika kıtasında 13. yy ile 20.yy 'nın ikinci yarısına kadar varlığını sürdüren, bugünkü Ruanda Cumhuriyeti topraklarının bulunduğu alanda kurulmuş krallık.
Ruanda Film Festivali her yıl Temmuz ayında Kigali, Ruanda'da düzenlenen bir film festivalidir. Festival geçtiğimiz yıllarda dünyaca tanınan bir festival haline gelerek, Afrika'nın en büyük film etkinliklerinden biri olmuştur.
Théodore Sindikubwabo, Ruandalı siyasetçi. Sindikubwabo, Afrika ülkesi Ruanda'da 1994 yılında kısa bir dönem devlet başkanlığı makamında bulunmuştur.
Aşağıdaki liste Bosna Savaşı sırasında yapılan katliamların listesidir.

Kagera Nehri, aynı zamanda Akagera Nehri veya Alexandra Nil olarak da bilinir, Nil'in yukarı kollarının bir bölümünü oluşturan ve Nil'e en uzaktaki kaynaktan su taşıyan bir Doğu Afrika nehridir.

1991–1992 Güney Osetya Savaşı Gürcistan hükûmet güçleri ve etnik Gürcü milisleri ile Güney Osetya ve Güney Osetya'nın Gürcistan'dan ayrılmasını ve bağımsız bir devlet olmasını isteyen Kuzey Osetya gönüllüleri arasındaki Gürcistan-Güney Osetya çatışması'nın bir parçası olan savaştır. Savaş, 24 Haziran 1992'de imzalanan barış antlaşması ile, ortak bir barışı koruma gücü kuran ve Güney Osetya'yı Gürcistan arasında bölüştüren Rusların aracılığıyla sona erdi.

Ruanda-Türkiye ilişkileri, Ruanda ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Türkiye'nin Aralık 2014'ten bu yana Kigali'de bir büyükelçiliği vardır. Ruanda'nın ise Ankara Büyükelçiliği Ağustos 2013'te açılmıştır.

Burundi-Türkiye ilişkileri, Burundi ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri ifade eder. Burundi'nin Ankara'daki büyükelçiliği Haziran 2014'te açılmıştır. Türkiye ise Bujumbura'daki büyükelçiliğini Aralık 2018'de açmıştır.

Uluslararası gözlemciler, Suriye'deki insan hakları durumunun son derece kötü olduğunu düşünüyorlar. Suriye'de 1963'ten Nisan 2011'e kadar, güvenlik güçlerine kapsamlı tutuklama ve gözaltı yetkileri veren olağanüstü hal yürürlükteydi.

Bosna Savaşı (1992-1995) boyunca etnik temizlik, yüksek sayıda Bosnalı Müslüman (Boşnak) ve Bosnalı Hırvatın Sırp Cumhuriyeti Ordusu ve Sırp paramiliter oluşumları tarafından evlerinden kaçmaya zorlanması ya da sürgün edilmesi ile gerçekleşti. Boşnaklar ve Bosnalı Sırplar da Bosnalı Hırvat kuvvetleri tarafından kaçmaya zorlandı ya da sürgün edildi, ancak Bosnalı Hırvatların işlediği etnik temizlik daha sınırlı ölçekte ve daha az sayıda kurbanla yer aldı. 1994 yılı BM Güvenlik Konseyi "Son Rapor"'una göre, Boşnakların da "Cenevre Sözleşmesi ve uluslararası insancıl hukuka aykırı ciddî ihlallerde" bulunmalarına rağmen, "sistematik etnik temizlikte" bulunmadılar. Rapora göre, "savaşan taraflar arasında 'ahlâki denkliğin' olduğunu savunmanın hiç olgusal bir temeli yoktur."
Arnavutluk'ta insan haklarıyla ilgili güncel konular arasında aile içi şiddet, münferit işkence vakaları ve polis şiddeti, cezaevlerinin genel durumu, insan ve seks ticareti ve LGBT hakları yer alıyor.
Birinci Kongo Savaşı sırasında Ruandalı, Kongolu ve Burundili Hutu erkekleri, kadınları ve çocukların yakalanıp Doğu Zaire'de yapılan toplu katliamlardır.
Guatemala soykırımı, Maya soykırımı veya Sessiz Holokost olarak da adlandırılan, Guatemala İç Savaşı (1960-1996) sırasında ABD destekli Guatemala askeri hükûmetleri tarafından Maya sivillerinin katledilmesidir. Gerillalara ve özellikle de sivillere yönelik güvenlik güçleri tarafından yapılan katliamlar, zorla kaybetmeler, işkence ve yargısız infazlar 1965'ten bu yana yaygındı. ABD'li yetkililerin de farkında olduğu, askeri rejimin uzun süredir devam eden bir politikası bu konuda etkili olmuştur. 1984 tarihli bir raporda "terörle otoritesini sürdüren askeri hükümet tarafından binlerce kişinin öldürülmesi" tartışılmaktaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, silahlı kuvvetlerin çoğunlukla silahsız sivillere yönelik "olağanüstü zalimce" eylemleri olarak tanımlamıştır.