İçeriğe atla

Romantizm

John William Waterhouse, Lady of Shalott 1888

Romantizm (Fr. romantisme) veya Coşumculuk, 1800 ve 1850 yılları arasında Avrupa'da edebiyatı, müziği, felsefeyi ve sanatı etkileyen entelektüel bir akımdı. Bir ölçüde Sanayi Devrimi'ne, Aydınlanma Çağı'na aristokratik sosyal ve siyasi düzenine, doğanın bilimsel rasyonalizasyonuna ve klasisizme tepki olarak doğan, doğaya ve duygulara verdiği önemle bilinen bir akımdır.[1] Ortaya çıkışında ise 1789 Fransız İhtilali sonrasındaki toplumsal, siyasal ve düşünsel yapının etkileri vardır.[2]

Romantizm

İngiltere

İngiliz romantikleri uygarlığın yapmacıklığına, tarihin acımasızlığına karşı durmuş, Fransız devrimcilerinin yanında yer almışlardır. İlk İngiliz romantizmi doğuya, kadınlık, çocukluk dünyasına yöneliktir.

İkinci romantik kuşak Lord Byron yaşamda duyulan acıyı dile getirmekte ya da asi kahramanların şarkısını söylemektedir.[3] 1824'te başkaldıran Yunanların arasında ölümüyle romantik umutsuzluğun simgesi olmuştur. John Keats doğada insan için bir avunma getirmiştir (Ode to a Nightingale). İrlanda melodilerinin yazarı Moore ve onu izleyen ve yapıtıyla uluslararası başarı yakalayan Byron önemli romantiklerdir. Walter Scott "Göldeki Kadın-The Lady of the Lake, 1810" adlı tarihî romanıyla kendini kabul ettirmiştir.

Almanya

Friedrich Schiller (Alman romantizm akımının etkisinde olan sanatçıdır.),

Alman romantizminin kaynakları 18. yüzyıla kadar uzanır. Klopstock ve Lessing yenilenmenin öncüleridirler. "Sturm und Drang" hareketinin kökeninde de onların etkisi hissedilir. Herder'in yanı sıra Goethe ve Schiller de bu hareketin içindedirler. Romantizm, Hölderlin ve Jean-Pau gibi sonraki kuşağın temsilcilerinde daha belirgindir. Son romantikler arasında Eichendorff, Ludwig Uhland, Mörike ile romantizmden etkilenmekle kalmayıp bu hareketin tüm özlemlerini paylaşmayan Heine sayılabilir.

Fransa

Geçmişten devralınan her şeyin söz konusu edilmesine dayanan ve anlaşılması güç bir modernlik verilerine göre biçimlenen bu yeni duyarlılığın ortaya çıkış biçimleri Fransız Devrimi'nin hemen öncesinden başlayarak Fransa'da her dönemde varlığını sürdürdü. Fransa'da romantizm Rousseau ve Mme de Stael'i okuyan ve Chateaubriand'ı ustaları sayan kuşağı temsil eder. Romantizm Lamartin, sanatta özgürlüğü savunan Hugo, Vigny, Musset kendini kabul ettirdi ve Nerval, Gauter, P. Borel gibi sanatçıları etkiledi. Stendhal, Dumas gibi geçmişe yönelmek yerine içinde yaşadığı toplumu betimlemeyi yeğledi.

İtalya ve İspanya

İtalya ve İspanya'dan çıkan romantikler beklendiği kadar geniş bir çevreye yayılamadılar. Tarihsel koşulların etkisiyle, edebî hareket bu iki ülkede sıkı sıkıya siyasete bağlı kaldı. İtalya'da liberaller ve yurtseverler öncelikle romantiklerdi. G. Brechet ve S. Pellico (Conciliatore'nin kurucuları) ile Manzoni (Nişanlılar) önemli temsilciler arasındadır. Büyük bir şair olan Leopardi döneme damgasını vururken Carducci de Risorgimento'nun bağımlı edebiyatına karşı çıkar. İspanyol romantizmi Rivas dükü ve José Zorrilla'nın

Osmanlı Devleti

Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat Edebiyatı'nın (1859-1896) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Hugo, Chateaubriand, Dumas; tiyatro alanında özellike Goethe ve Schiller anılabilir. Tanzimat Edebiyatı'nın pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Abdulhak Hamit, Recaizade Mahmut Ekrem) romantizm akımının etkisindedir. Namık Kemal'in İntibah romanı Kamelyalı Kadın'ın; Vatan yahut Silistre oyunu da Romeo ve Juliet'in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide döneminde Halit Ziya Uşaklıgil'nın Mai ve Siyah adlı romanındaki Ahmet Cemil karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar.[4] II. Meşrutiyet döneminden sonra Millî Edebiyat Dönemi'nde Yusuf Ziya Ortaç'ın Binnaz adlı oyununda Hugo'nun etkisi vardır. Fransız edebiyatının etkisi edebiyatımızda hissedilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri

Görsel sanatlar

Edebî romantizmin Amerikan görsel sanatlarında, özellikle de Hudson Nehri Okulu resimlerinde bulunan yerli olmayan bir Amerikan manzara yüceltilmesinde karşılığı vardı. Thomas Cole, Albert Bierstadt ve Frederic Edwin Church gibi ressamlar ve diğerleri resimlerinde sık sık Romantik temalar ifade ettiler. Fredric Edwin Church'ün Suriye'de Gündoğumu adlı eserinde olduğu gibi bazen eski dünyanın antik kalıntılarını tasvir ettiler. Bu çalışmalar Gotik ölüm ve çürüme duygularını yansıtıyordu. Ayrıca, doğanın güçlü olduğu ve sonunda erkeklerin geçici yaratımlarının üstesinden geleceği romantik ideali gösterirler. Daha sıklıkla, benzersiz Amerikan sahnelerini ve manzaralarını tasvir ederek kendilerini Avrupalı meslektaşlarından ayırmaya çalıştılar.

Romantik Edebiyat

Romantizm bir edebiyat akımı olmanın ötesinde, 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başlarında Avrupa'da yer etmiş belli bir duyarlılığı belirtir. Fransa'da doğan bu hareket Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar. Romantizmin değerlerine göre hiciv ilgi hak etmeyen bir tarzdır.

Romantizm edebiyattan gelen bazı motiflerin üstünde duruyor: geçmişin ruh çağrısını ya da kınanmasını, çocuklar ve kadınlarla ilgili hassasiyete verilen önem, sanatçının ve anlatıcının yalnızlığı ve doğa saygısı gibi motifler Romantik edebiyatında sıkça kullanılır. Ayrıca, Edgar Allan Poe ve Nathaniel Hawthorne gibi bazı Romantik yazarların yazıları doğaüstü ve insan psikolojisi ile ilgili tesisler üstüne kurulmuş.

Felsefe ve romantizm

18. yüzyılda Alman düşünürler felsefeyi bir doğa felsefesi ve sanat felsefesi olarak tanımlar. Romantizm, akılcı eleştiriden çok, canlı hatta bilinç dışı yaratma adı verilen öncelikle dikkat çeken felsefi bir uyarlılığı dile getirir. Önemli ya da önemsiz birçok düşünür romantik olarak kabul edilebilir; ama felsefede romantik olguyu en yetkin biçimde Novalis ve Schelling dile getirmiştir; şair yanı daha ağır basan Novalis, eserlerini tamamlayamadan genç yaşta ölmüştür; Schelling ise metafizikçi ve sistematiktir.

Romantik bilim

Romantizm, bilimi de birçok yönden etkiledi. Birçok bilim insanı Johann Gottlieb Fichte, Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel gibi filozofların doğa felsefesinden etkilendi ve Deneyciliği terk etmeden tümüyle doğayı açıklamaya çalıştılar. İngiliz bilim insanı Humphry Davy, doğayı anlamanın "takdir ve sevgi dolu bir bakış gerektirdiğini" söyledi. Bilgeliğin sadece doğayı takdir eden ve doğaya saygı duyan insanlar tarafından elde edilebileceğini düşünüyordu. Romantik bilim, insanlığın doğayı anlayabileceğini kanıtlayıp onu kontrol etmeye çalışmaktan çok duygusal bir şekilde doğayı onunla ahenk içinde yaşayarak anlamakla ilgiliydi.[5]

Romantik müzik

Müziğin öncelikle insanın duyum ve duygularına seslenmesi ölçüsünde, aklın önceliğini tartışma konusu yapan romantizmle müzik arasında doğal bir yakınlık ortaya çıkar. Romantizmle birlikte iç dünyayı yansıtan yapıtlar, yoğun bir duygusal içerik kazandı (lied); büyük çaplı yapıtlar, yeni bir gerilim ve dokunaklılığa ulaştı (programlı müzik). Orkestra zenginleşti, çeşitlendi ve çalgıların tınısı ve rengi üzerinde titizlikle duruldu. Bu hareket, kaynağını Almanyadaki "Sturm und Drang" ve Fransız Devrimi'nin ideolojisinde buldu.

Özellikle Almanya ve Avusturya'da benimsenen romantizmin başlıca örnekleri Beethoven'ın büyük partisyonlarıdır.

  • Örnekleri aşağıda yer almaktadır:

Romantik Sanat

Romantizm, resimde de kendini gösterdi ancak ifadesini biçimden çok düşüncede bulduğundan belirli bir üslup benimsemedi. Goya, Turner, Delacroix'nın coşkunluğu kadar Blake'in yeni klasikçiliği ya da Delaruche'nin kurallara bağlı tarzı, Füssli'nin düşselliği, biedermeier'in burjuva dünyası romantizm hareketinden kaynaklanır. Romantizm, klasikçilik kuramının önderi Ingrer'i de etkilemiştir. Doğa duygusuna metafizik bir anlam kattı, kimilerine bir renk zevki aşıladı, öznelliği, melankoliyi, kaygıyı doruk noktasına çıkardı; akıl dışı olanı savundu, gotik hayranlığını kamçıladı; doğuculuğu yüceltti; şövalye romanları, İskandinav sagaları ve Ossian'ın düzmece şarkılarında kendine konular aradı. Plutarkhos'un kişilerinin yerini, Shakespeare'in, W. Scott, Bryon, Goethe, Hugo'nunkiler aldı. Fırtınalar, gün batımları, uçurumlar, baykuşlar, kurukafalar, ürkmüş atlar, ikonografide önemli bir yer tutmaya başladı. İngiltere'de Edmund Burke'ün "A Philosophical Enquiry into the origine of our ideas of the sublime and Beautiful" adlı kitabıyla başlayan romantizm, Gainsbrarough'u son yapıtlarında ve bir ölçüde Reynolds, Reaburn, Lawrence'ın büyük portrelerinde kendini gösterdi. Fuseli (Kâbus, 1782, Goethe Museum, Frankfurt), Blake, J. Martin, S. Palmer'ın yapıtlarında da hayal gücü önemli bir yer tuttu. Cozens, Cotman, Constabla gibi manzaracıların şiirsel anlatımı, Turner'da biçimlenip parçalanmasıyla kendini gösteren bir yoğunluk kazandı. İspanya'da romantizm Goya tarafından yüceltildi. Fransa'da Oors (Nasıra Savaşı, 1801, Nantes Müzesi) ile başlayan romantizm Gericalt (Madusa'nın Salı, 1819, Louvre) ve İngiliz Bonington ile devam etti. Amerika Birleşik Devletleri'nde de A. B. Durand ve şair Coleridge'in dostu W. Allston'un adları sayılabilir.

Dipnotlar ve kaynakça

  1. ^ "Batı Edebiyatı Akımları". Edebiyat Öğretmeni. 22 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2017. 
  2. ^ Axis 2000, Romantizm maddesi, cilt X, sf.180
  3. ^ Lord Byron, Childe Harold's Pilgrimage, 1812
  4. ^ umut tapar, Mai ve Siyah
  5. ^ Bossi, M., and Poggi, S., ed. Romanticism in Science: Science in Europe, 1790–1840, p.xiv; Cunningham, A., and Jardine, N., ed. Romanticism and the Sciences, p. 2.
Romantizm
18. yüzyıl - 19. yüzyıl
Romantik Müzik: Alkan - Beethoven - Berlioz - Brahms - Chopin - Dvořák - Grieg - Liszt - Mahler - Mendelssohn - Puccini - Schubert - Schumann - Çaykovski - The Five - Verdi - Wagner
   Romantik Edebiyat: Blake - Burns - Byron - Coleridge - Goethe - Hölderlin - Hugo - Keats - Krasiński - Lamartine - Leopardi - Lermontov - Manzoni - Mickiewicz - Nerval - Novalis - Pushkin - Shelley - Słowacki - Wordsworth   
Sanat ve Mimarlık: Briullov - Constable - Corot - Delacroix - Friedrich - Géricault - Neogotik mimari - Goya - Hudson Nehri Ekolü - Leutze - Nazarene movement - Palmer - Turner - Thomas Cole
Romantik kültürü: Bohemizm - Romantizm milliyetçiliği
<< Aydınlanma ÇağıRealizm >>

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Johann Wolfgang von Goethe</span> 18. ve 19. yüzyılda yaşamış Alman yazar, siyasetçi, ressam ve doğabilimci

Johann Wolfgang Von Goethe, Alman hezarfen; edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğabilimcidir. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.

Romantizm, Klasik Roman akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı duran bir akımdır. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü ve insanı düzeltmenin, toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.

Alman edebiyatı, Orta Avrupa'da yaşayan Almanca konuşan toplulukların edebi yaratısıdır. Almanya, Avusturya, İsviçre ve bunların yanındaki Alsas (Fransa), Bohemya (Çekya) ve Silezya (Polonya) gibi bölgelerdeki çalışmaları kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Schiller</span> Alman şair, filozof, tarihçi ve piyes yazarı (1759-1805)

Johann Christoph Friedrich von Schiller, 1802 yılında soyluluk unvanı almış bir şair, filozof, tarihçi ve en önemli Alman dram yazarıdır. Yazdığı çoğu tiyatro eseri Alman tiyatrosunda başyapıt niteliğindedir. Schiller doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak da gayet başarılı olmuştur, ancak asıl alanı düşünsel/didaktik şiirdir, çoğu yazara ilham olmuştur ve dramatik şiirleri en sevilen Alman balatları arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Estetik</span> Sanatla, güzellikle ve tatla ilgilenen felsefe dalı

Estetik, güzel duygu ya da bedii, güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalıdır.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Karl Georg Büchner</span> Alman oyun yazarı

Karl Georg Büchner, Alman oyun yazarıdır. 20. yüzyıl Alman tiyatrosunun temellerini atmıştır. Alman romantizminin aksine yapıtlarında, insanları toplumsal, tarihsel ve psikolojik boyutları ile ele aldı. 1835'te yazdığı, ilk oyunu olan Danton'un Ölümü, Fransız Devrimi'ni konu alıyordu. 1836'da yazmaya başladığı fakat yarıda kalan oyunu Woyzeck sonradan Alban Berg tarafından opera olarak bestelendi. Lenz adında bir uzun öykü yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Jena</span> Thüringende bağımsız şehir (Almanya)

Jena, Almanya'da bir üniversite şehridir. Saale Nehri'nin üstünde kurulmuştur. Nüfusu 2019 itibarıyla 111.343 kişi olup, Erfurt şehrinden sonra, Thüringen eyaletinin en kalabalık 2. şehridir.

<span class="mw-page-title-main">August Wilhelm Schlegel</span> Alman yazar (1767-1845)

August Wilhelm Schlegel, Alman edebiyat tarihçisi, çevirmen, yazar, felsefeci ve Hint kültürü (Hindoloji) uzmanı. Alman romantizm akımının kurucuları arasında sayılır. Kardeşi Friedrich ile birlikte Novalis, Ludwig Tieck ve Friedrich Wilhelm Joseph Schelling gibi dönemin üst düzey edebiyatçılarını bir araya getiren August Wilhelm Schlegel, 19. yüzyıl boyunca etkili olacak, ilerleyen yıllarda da taraftar bulacak bir edebi akımın gelişmesine katkı sağladı.

İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde uzun süre Latince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Manuel Tamayo y Baus</span> İspanyol oyun yazarı

Manuel Tamayo y Baus İspanyol oyun yazarı. 19. yüzyıl ortalarının en önemli yazarlarından biri.

<span class="mw-page-title-main">Johann Gottfried Herder</span>

Johann Gottfried von Herder,, Alman filozof, dinbilimci, şair ve edebiyatçı.

<span class="mw-page-title-main">Albert Bierstadt</span> Amerikalı ressam (1830 – 1902)

Albert Bierstadt, Amerikalı ressam.

<span class="mw-page-title-main">Weimar Klasisizmi</span> Kültür ve Edebiyat Akımı

Weimar Klasisizmi, Avrupa'nın bir kültür ve edebiyat akımıdır. Taraftarları Romantizm, klasisizm ve Aydınlanma düşüncelerini sentezleyerek yeni bir hümanizm ortaya koymaya çalışmışlardır. Akım, 1772'den 1805'e kadar Johann Wolfgang Goethe, Johann Gottfried Herder, Friedrich Schiller ve Christoph Martin Wieland'ı kapsamış ve genellikle 1778-1805 yılları arasında Goethe ve Schiller üzerine yoğunlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bilimde Romantizm</span>

Romantik dönemin Avrupalı bilim insanları, Aydınlanma'nın mekanistil doğa felsefesine karşı olarak, doğayı anlamanın kendini anlamak anlamına da geldiğini ve doğa bilgisinin "zorla elde edilmemesi" gerektiğini söylediler. Aydınlanmacılığın, bilimlerin suistimal edilmesini teşvik ettiğini düşündüler ve bu yüzden bilimsel bilgi elde etmenin başka bir yolunu, sadece insanlığa değil de doğaya da yarar sağlayan bir yolunu aradılar.

Alman Romantizmi, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Almanca konuşulan ülkelerin egemen entelektüel hareketiydi ve felsefeyi, estetiği, edebiyatı ve eleştirel anlayışı etkiledi. İngiltere ile karşılaştırıldığında, romantizm Almanya'da nispeten erken gelişti ve başlangıç yılları Weimar Klasisizmi (1772-1805) ile aynı zamana denk geldi. İngiliz Romantizminin ciddiyetinin aksine, Alman Romantizmi özellikle zekaya, mizaha ve güzelliğe değer veriyordu.