İçeriğe atla

Roman

17.yüzyıldan kalma bir resim: "Murasaki Shikibu, 11. yüzyılın başlarında Genji'nin Hikayesi'ni yazıyor."
Cervantes'in yazdığı Don Quijote'nin 1605'teki ilk baskısı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

Genel özellikleri

Uzunluğu ile doğru orantılı olarak, olay örgüsü içinde birçok öyküyü barındırma potansiyeli taşır. Tarihsel süreçte manzum roman ya da manzum hikâye gibi şiirsel türleri mevcut olsa da, modern çağın romanı genellikle düzyazı şeklindedir.

Romandaki olay örgüsü ağırlıklı olarak kronolojik sırayla ve mantıksal bir biçimde anlatılır; ancak yazarın tercihine bağlı olarak geçmiş ve gelecekte gezinme şeklinde kurgulanan ya da absürt bir içeriğe sahip eserlere de sıkça rastlanır. Bir romanın duygusal ağırlıkta olup olmadığı eserin türüne ve zamanına göre değişebilir. Örneğin romantizm döneminde yazılan eserler duygulara ağırlık verirken, naturalizm dönemindekiler doğayı ve insanı olduğu gibi anlatmayı amaçlamıştır. Ancak insan, doğası gereği duygusal bir varlık olduğundan, yazarın metne döktüğü her şey kaçınılmaz olarak yazarın geçmişinden ve duygu dünyasından izler taşır. Tarihî roman, politik roman, toplumsal gerçekçi roman gibi bazı roman türleri, toplumsal ve politik gelişmeler ile yakın ilişki içinde olabilir ve sıradan insanın yaşantısına odaklanabilir. Ancak; bilimkurgu, fantazya, gotik kurgu gibi bazı türler ise günümüz gerçekliğinin dışına çıkarlar. Bazı roman türleri ise kahramanlık unsurlarını sıkça kullanır. Olay örgüsünün geçtiği zamana bağlı olarak bazen saraylar ve savaş alanları, bazen sokaklar, evler ve meyhaneler gibi sıradan mekanlar, bazen de uzay, yeraltı, kurgusal dünya ya da kurgusal evren gibi günümüz gerçekliğinin dışındaki mekanlar kullanılır. Türüne ya da zamanına bağlı olarak bazı romanlar ağdalı, bazı romanlar ise sade bir dil kullanır.

Modern roman, felsefe ve sanattan boş inançları uzaklaştırmak ve bunların yerine akıl ve gerçeği getirmek isteyen bir kültür olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Ancak zaman içinde bu misyonundan özgürleşir. Bir yazar yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemeyeceği için, roman da tarihe ve toplumların gelişimine sıkı sıkıya bağlıdır. İnsanı, toplumsal ve tarihsel bir varlık olarak konu alan ilk sanat türüdür. 11. yüzyılın başlarından günümüze ulaşan ve kurgusal bir biçimde ilerleyen Murasaki Shikibu'nun Japonca eseri Genji'nin Hikâyesi, kendisinden önce de uzun kurgusal metinler bulunmakla birlikte, zaman zaman tarihin ilk romanı olarak değerlendirilir. Basılı kitapların Çin'de yayılması, Ming Hanedanlığı (1368-1644) tarafından klasik Çin romanlarının doğmasına sebep oldu. Avrupa'daki en erken örnek ise Endülüslü İbn Tüfeyl tarafından yazılan Hayy bin Yakzan eseri kabul edilir.[1] Daha sonraki gelişmeler matbaanın yaygınlaşması ile gerçekleşti. İlk bölümü 1605 yılında yayınlanan Don Quijote[2]'nin yazarı Miguel de Cervantes Saavedra,[3] modern çağın ilk Avrupalı romancısı olarak sık sık anılır.[4]

Teknolojik gelişmeler, romanın basılı olmayan alanlarda da yayınlanmasına zemin hazırlamıştır. Buna sesli kitaplar, e-kitaplar, web romanları örnek gösterilebilir. Geleneksel olmayan başka bir kurgu biçimi de grafik romanlardır. Kurgu eserlerinin bu çizgi roman versiyonları, kökenleri 19. yüzyıla uzansa da ancak yakın zamanda yaygınlaşabildiler.

Roman ve öykünün farkları

Roman, hikâyeye ya da diğer adıyla öyküye kıyasla biçimsel olarak daha uzun olmakla birlikte, kurgusal bazı farklılıkları mevcuttur. Örneğin roman, kelime sayısının çokluğu sebebiyle olay örgüsü ve karakter çeşitliliği bakımından sınırları zorlayabilir. Roman birçok öyküyü, olay örgüsü içinde kullanabilir. Bu çerçeveden bakıldığında romanın çok boyutlu, öykünün ise görece az boyutlu olduğu söylenebilir. "Çehov'un Öykücülüğü Üzerine" adlı yazısında Erdal Öz şu cümleleri sarf etmiştir: “Romanda, anlatılan ailenin içine gireriz. Onlarla birlikte yaşarız, onlardan biri oluruz. Ama öyküde, o ailenin yaşadığı evin önünden geçerken, pencereden onları masa başında topluca görüp geçeriz.”[5]

Uluslararası platformda uzun öyküleri adlandırmak için novella ismi kullanılır. Roman ve novella'yı birbirinden ayıran kelime sayısı hakkında kesin bir kural yoktur. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Amerika Bilimkurgu ve Fantezi Yazarları Derneği, Nebula Ödülleri için başvurulan eserleri sınıflandırırken 40.000 kelime ve üzerini roman, 17.500-39.999 kelime arasındaki eserleri ise novella olarak belirlemiştir.[6]

Roman türleri

Romanlar: konu, üslup, yazıldığı dönem bakımından çeşitli türlere ayrılabilir. Üslup bakımından "romantik roman", "gerçekçi roman", "doğalcı roman", "estetik roman", "izlenimci roman", "dışavurumcu roman", "yeni roman" türleri sayılabilir.

Üslup bakımından

Romantik

Kişilerin duygularını, arzularını, hislerini, düşüncelerini yalnızca kendilerine ait, içten gelen doğal ve gerçek olgular gibi görür.Yani aşk, duygu, hayal gibi düşünceler yer alır. Aynı zamanda acı, keder ve hüzün de bu roman türünün konularındandır. Örneğin Sir Walter Scott’un tarihsel romanları, Jean-Jacques Rousseau’nun eserleri, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, Victor Hugo'nun Notre Dame'ın Kamburu gibi.

Realist

Romantik romandan ayrı olarak kuru ve kuşkucu bir anlatım ve düşünce yapısı taşır. Balzac ve Stendhal’in romanları bu üsluptadır.

Estetik

Belli bir biçim ve anlatım kaygıları ile yazılmış romanlardır. Gustave Flaubert estetik romanın en önemli yazarıdır.

İzlenimci

Diğer üsluplardan ayrı olarak eşyanın ve dış olayların kendi nesnel gerçeklikleriyle insanların bunları algılama biçimleri arasındaki farkları ortaya çıkarmaya yönelir. Yani dış gerçeklerden çok, duyu ve duygulara, iç yaşantının betimlenmesine öncelik verir.

Dışavurumcu

20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Dışavurumculuk toplumsal kimliklerin reddedilmesi ve insan yaşamını belirleyen toplum karşıtı ya da uygarlık karşıtı güçlerin öne çıkarılmasıyla belirlenir. Dostoyevski, Franz Kafka, Samuel Beckett ve Bertold Brecht’in romanları bu türün örneklerindendir.

Yeni

Aslında dışavurumculuğun izlerini taşır. Özellikle 1930 yılından sonra ilk örnekleri görülmeye başlandı. Kendisinden önceki akımlardan hiçbirine benzemeyen, yazma deneyini, hatta romanın olanaksızlığını romanın asıl konusu hâline getiren romanlardır. Yeni roman, yazma eyleminin kendisini sorgulamaya yönelir. Alain Robbe-Grillet, Michel Butor, Claude Simon, Philippe Soller, Julio Cortazar gibi yazarlar bunları denemişlerdir.

Tarihî

Konusu bakımından roman "tarihsel roman pikaresk roman duygusal roman, gotik roman, ruhbilimsel roman, töre romanı, oluşum romanı" türlerine ayrılır. Tarihsel romanlar, tarihin değişik dönemindeki olayları işler. Kahramanlar gerçek veya düşsel olabilir. Ancak anlatılanlar tarih gerçeklerine çoğu kez uygundur. Bu roman türü aslında, Romantizmin bir ürünüdür. Dünya edebiyatında bu türün ilk örneğini İngiliz yazar Walter Scott vermiştir. Türk edebiyatında ise tarihi romanın ilk denemesi Ahmet Mithat’ın Yeniçeriler adlı romanı sayılabilir. Batılı anlamda ilk tarihsel Türkçe roman, Namık Kemal’in Cezmi’sidir.

Duygusal roman

İnsanın duygusal yaşamını yüksek ve özenli bir üslupla betimleyen romanlardır. Bazen bu türde yazarın kendi duygularıyla, okurun duygularını sömürmesi ön plana çıkar. Laurence Sterne’in Fransa ve İtalya’da Hissi Seyahat adlı eseri, Rousseau’nun romanları, Madame de La Fayette’in Prenses de Cleves adlı romanı da bu türe örnek gösterilebilir.

Psikolojik roman

Kişilerin ruhsal durumlarını ayrıntılarıyla çözümlemeye çalışan romanlardır. Daha serinkanlı ve denetimli oluşuyla duygusal romandan ayrılır. Abbe Prevost’un Manon Lescaut adlı eseriyle Fransız edebiyatında açılan psikolojik roman çığırı diğer ülke romancılarını da etkilemiştir. Paul Bourget’in romanları da bu türe örnektir.Türkiye'deki ilk ruhbilimsel roman Mehmet Rauf'un Eylül adlı kitabıdır. Türkiye'den Peyami Safa'nın 9. Hariciye Koğuşu buna örnektir.

Polisiye roman

Cinayet, gizem, katil, suç, ceset gibi konuları işleyen bir roman türüdür. Agatha Christie bu anlamda ün yapmıştır. 86 romanıyla 'Polisiye Romanlarını Kraliçesi' seçilmiştir. Bu romanlarda öne çıkan konular 'Kim kimi öldürdü?', 'Nasıl öldü?', 'Neden öldü?" gibidir.

Fantastik roman

Hayal gücüne dayanan romanlardır. 19. yüzyılda ilimlerin gelişmesiyle yaygınlık kazanmıştır. Bu türde örnek verilebilecek en önemli eserler J.R.R Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi veyahut Lewis Carroll'ın Alice Harikalar Diyarında romanları başı çeker.[]

Çizgi Roman

Çizgi roman veya resimli roman, çizgi ile hikâye anlatmak için birbirini takip eden panellerin (çerçevelenmiş resim) kullanıldığı bir sanat türüdür.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Hayy ibn Yaqzan | Encyclopedia.com". www.encyclopedia.com. 27 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2022. 
  2. ^ "Cervantes'in Ünlü Eseri: Don Kişot (Konusu Nedir, Neden Okumalıyız?)". Dünya Atlası. 24 Ekim 2018. 4 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2022. 
  3. ^ "Miguel de Cervantes | Biography, Don Quixote, Books, Plays, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 16 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2022. 
  4. ^ ed., Kuiper, Kathleen, (1995). Merriam-Webster's encyclopedia of literature. Merriam-Webster. ISBN 0-87779-042-6. OCLC 300433576. 
  5. ^ Library, Philoarte. "Çehov'un Öykücülüğü Üzerine - Erdal Öz". 11 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2022. 
  6. ^ Fictions, © 2021 Science; America, Fantasy Writers of; SFWA®, Inc; Fiction, Nebula Awards® are registered trademarks of Science; America, Fantasy Writers of; SFWA, Inc Opinions expressed on this web site are not necessarily those of. "Nebula Rules". The Nebula Awards® (İngilizce). 24 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Mizah ya da gülmece, hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizilmediği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir.

Anı, edebiyatta kişisel yaşantının bütününü veya belli bölümlerini kapsayan, bu dönemlerdeki gözlemleri dile getirmek amacıyla yazılmış metinlerdir. Otobiyografi ile karıştırılabilen anı, ondan dışsal olaylara verdiği önem ile ayrılır. Anıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır. Otobiyografide yazar öncelikle kendilerini konu edinirken anı yazarları çoğunlukla çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış veya bu olayların yakın gözlemcisi olmuş kişilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Hikâye</span> gerçek ya da tasarlanmış olayları ilgiyi çekecek bir biçimde anlatan, genellikle beş on sayfadan oluşan düzyazı türü

Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatım türlerinden ayrılır.

Fransız edebiyatı, Fransızca kullanılarak ortaya çıkan edebiyat ürünlerini kapsar. Dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere edebi yazınların tümüne katkıda bulunmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Tiyatro</span> sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteriler

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare'in sözüyle de ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Miguel de Cervantes</span> İspanyol yazar

Miguel de Cervantes Saavedra, İspanyol romancı, şair ve oyun yazarıdır. Modern Avrupa'nın ilk romanı olarak kabul edilen başyapıtı Don Kişot, Batı edebiyatının klasikleri arasında yer alır ve bugüne kadar yazılmış en iyi kurgusal eserlerden biri sayılır.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Bernhard</span> Avusturyalı yazar (1931-1989)

Nicolaas Thomas Bernhard, Avusturyalı yazardır.

Britanya edebiyatı, Birleşik Krallık, Man Adası ve Kanal Adaları'nın edebiyatıdır. Bu edebiyat başlıca İngilizce yazılmış olmakla beraber Galce, İskoçça, İrlandaca ve diğer dillerin de edebiyatlarını da kapsar.

İspanyol edebiyatı, İspanya'da yazılan edebiyat yapıtlarını kapsar. İspanya'nın ulusal dili olan Kastilya lehçesinde kaleme alınan yapıtlar İspanyol edebiyatının ana bölümünü oluşturmakla birlikte, Katalan dili ve Galicia lehçesinde yazılmış yapıtlar da bu kapsamda sayılır.

Latin Amerika Edebiyatı, Latin Amerika'da İspanyolca ve Portekizce yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İlk yazılı metinler Yenidünya'nın İspanyol fatihlerinin İspanya'ya gönderdikleri raporlardı. İspanyollar'ın atılganlığı ve Amerika Yerlilerinin yiğitliği pek çok yazıya ve şiire esin kaynağı olmuştur. Bunların en ünlüsü İspanyol Alonso de Ercilay Zúñiga'nın (1533-1594), Şili Yerlilerinin soylu direnişini ve şairin bu dönemdeki acılarını dile getiren La Araucanadır. 20 binin üstünde koşuktan oluşan bu şiir yeni topraklardan fışkıran ilk gerçek edebiyat ürünüdür.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.

Faik Baysal, Türk yazar ve şair.

<span class="mw-page-title-main">D. H. Lawrence</span> İngiliz, romancı, şair ve deneme yazarı (1885–1930)

David Herbert Richards Lawrence, İngiliz, romancı, şair ve deneme yazarıdır.

Anlatım biçimleri, anlatılacak olay veya kavramların nasıl anlatıldığını belirten edebiyat terimidir; yazarın anlatımını yaparken kullandığı üsluba, başvurduğu yönteme anlatım biçimi denir. Anlatılacakların türüne ya da amacına göre değişik anlatım biçimleri kullanılır. Örneğin romanda kullanılan anlatım biçimi ile bir makalede kullanılan anlatım biçimi birbirinden farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Psikolojik roman</span>

Psikolojik roman, ruh çözümlemelerine alışılagelmiş realist romanlardan çok daha fazla yer verildiği, karakterin iç bunalımlarının ve hesaplaşmalarının, içten gelen dürtü ve güdülerin göz ardı edilmediği roman türü.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Hardy</span>

Thomas Hardy, İngiliz yazar ve şair.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

Millî Edebiyat Dönemi, II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine aruz ölçüsü, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat Dönemi'nin temelini oluşturur. Bu dönemde Türk edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarılmaya çalışılmış, yalın bir anlatım benimsenmiştir. Ayrıca Türk kültürü ve tarihi, incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.

Santimantalizm, ahlaki yaşamın ölçütü olarak duyguyu öne alan öğretilerin genel adıdır. 1750'li yıllarda rasyonalizmin düşüşe geçmesiyle Batı Avrupa edebiyat ve sanatında ortaya çıkan akımdır. İdeale ulaşırken mantık yerine içten ve doğal duygular kullanılır. İnsan deneyim ve duyguları doğa tasvirleriyle bir bütün halinde betimlenir. Sıradan insanın zengin iç dünyasına ilgi duyulur. Eserlerin ana temasını genelde aşk, arkadaşlık, üzüntü ve sıkıntı konuları oluşturur. İnsanın iç dünyasına duyulan ilginin psikolojinin temellerini attığı söylenir.

Biyografik roman, çağdaş veya tarihsel bir kişinin hayatının kurgusal bir şekilde aktarılmasını sağlayan bir roman türüdür. Bu tür roman, bir kişinin yaşamı boyunca yaşadığı deneyimlere, tanıştığı kişilere ve karşılaştığı olaylara odaklanır. Diğer biyografik kurgu biçimleri gibi, ayrıntılar genellikle kurgusal türün, yani romanın sanatsal ihtiyaçlarını karşılamak için kırpılır veya yeniden tasarlanır. Bu yeniden tasarlanmış biyografilere, eserin göreceli tarihselliğini diğer biyografik romanlardan ayırmak için bazen yarı biyografik romanlar da denir.