İçeriğe atla

Robert A. Millikan

Robert Andrews Millikan
Robert Andrews Millikan
Doğum22 Mart 1868(1868-03-22)
İllinois, Amerika Birleşik Devletleri
Ölüm19 Aralık 1953 (85 yaşında)
San Marino, Amerika Birleşik Devletleri
MilliyetAmerikalı
Mezun olduğu okul(lar)Oberlin College
Columbia Üniversitesi
Ödüller1923 Nobel Fizik Ödülü
Kariyeri
DalıFizikçi
Çalıştığı kurumlarChicago Üniversitesi
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü
Doktora
danışmanı
Ogden Nicholas Rood
Doktora öğrencileri
  • Chung-Yao Chao
  • Robley D. Evans
  • Harvey Fletcher
  • C. C. Lauritsen
  • Leonard Benedict Loeb
  • William Pickering
  • Ralph A. Sawyer

Robert Andrews Millikan (d. 22 Mart 1868 - ö. 19 Aralık 1953), temel elektrik yükü ve fotoelektrik etki üzerine çalışmaları ile 1923 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Amerikalı deneysel fizikçidir.[1]

Millikan, Oberlin Üniversitesi’nden 1891 yılında mezun oldu ve 1895 yılında Columbia Üniversitesi’nde doktorasını yaptı.

1896 yılında Chicago Üniversitesi’nde asistan olduktan sonra 14 yıl sonra aynı üniversitede profesör oldu. 1909 yılında Millikan tek elekron taşıyan elektrik yükleri üzerinde çalışmaya başladı. Yüklenmiş su damlacıkları elektrik alanda izlediği yolu gözlemlemeye başladı. Sonuç olarak damlacıklardaki yükün temel elektrik olduğunu iddia etti, fakat deney ikna olunacak derecede hassas değildi. Millikan, 1910 yılında aynı deneyi yağın, suya göre daha hızlı buharlaşmasından dolayı su yerine yağ kullanarak yaptı ve daha tatmin edici sonuçlar elde etti.

1916 yılında Millikan, Albert Einstein’ın 1905 yılında ortaya attığı fotoelektrik efektini açıklamak için aynı deneysel doğrulama becerisini kullandı.

Aynı araştırmayı Planck, sabitinin doğru değerini elde etmek içinde kullandı. 1921 yılında Chicago Üniversitesinden ayrıldı ve California Institute of Technology Üniversitesi’nin Norman Bridge fizik laboratuvarının yöneticisi oldu. Orada Victor Hess’in keşfettiği uzay radyasyonu hakkında önemli çalışmalar yaptı. Radyasyonun uzaydan geldiğini kanıtladı ve bunları “kozmik ışınlar” olarak adlandırdı. Caltech’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak Millikan, 1921 yılından emekli olduğu 1945 yılına kadar, okulunu Birleşmiş Milletlerin öncü araştırma kurumlarından biri olmasını sağladı. Ayrıca Science Service'te mütevelli heyetinde 1921’den 1953 yılına kadar hizmet verdi.

Eğitimi

Robert Andrews Millikan 22 Mart 1868 yılında Illinois, Morrison’da doğdu. Iowa Maquoketa’da lise öğrenimi gördü. Oberlin Üniversitesi’nden mezun oldu ve Columbia Üniversitesi’nde fizik bölümünde doktorasını tamamladı. (Fizik bölümünde doktor unvanını alan ilk kişiydi.)

"Üniversitedeki ikinci yılımın sonuna doğru Yunanca öğretmenim bana bir sonraki yıl yeni başlayanlar için fizik öğretip öğretemeyeceğimi sordu. Bende ona fizik hakkında hiçbir şey bilmediğimi söyledim. Onun cevabı ise “Yunanca bilen herkes fizik öğretebilir” oldu. Bunun üzerine “bunun sonuçlarına katlanacaksınız, fakat deneyeceğim ve ne yapabileceğimi göreceğiz” dedim. Avery’nin Elements of Physics kitabını aldım ve 1889 yazının büyük bir çoğunu evde konu üzerinde çalışıp kendimi gelişmekle geçirdim.[...] Hayatım boyunca bir daha 1889 yılındaki fizik dersi gibi ders anlatamayacağıma dair şüphelerim vardı. Önümdeki dersler için yoğun bir biçimde bilgimi arttırmak istedim, belki o sınıf benim ilgimden ve coşkumdan bir şeyler kapmış olabilir."

Millikan’ın eğitim aşkı kariyeri boyunca devam etti ve Millikan zamanın ilerisinde olan popüler ve etkili kitaplara imza attı. O zamanlardaki diğer kitaplarla kıyaslandığında diğerlerinden farklı olarak konuyu fizikçiler tarafından düşünüldüğü şekilde yazıldığı görülürdü. Bu kitaplarda ayrıca sadece içine sayıların yazılacağı formüllerin aksine özel sorular barındıran ödevler vardı.

1902 yılında Greta Ervin Blanchard ile evlendi.

Clark Blanchard, Glenn Alan ve Max Franklin adında 3 oğulları oldu.

Elektronun yükü

Millikan 1908 yılında Chigago Üniversitesi’nde profesörken bir elektronun yükünü ölçmeye yarayan oil-drop deneyi üzerinde çalışıyordu.

Elektronların yük ağırlık oranları J. J. Thomson tarafından çoktan keşfedilmişti.

Fakat asıl yük ve ağırlıkları tam olarak bilinmiyordu. Eğer bu değerlerden biri hesaplanırsa diğeri kolayca bulunabilecekti. Millikan ve mezun öğrencisi Harvey Fletcher, oil-drop deneyini elektronun yükünü bulmak için kullandılar.

Profesör Millikan tüm övgüyü alırken karşılığında Harvey Fletcher, tezinin ve ondan çıkan sonuçların tüm yazarlığını üstüne aldı. Bu çalışmanın bir parçası olarak Millikan, 1923 senesinde Nobel Fizik Ödülünü alırken Fletcher, anlaşmalarını ölene kadar sır olarak sakladı.

Sonuçlarının 1910’da ilk defa basılmasından sonra, bu durumla çelişen gözlemlerde bulunan Felix Ehrenhaft ile aralarında bir anlaşmazlık başladı.

Deney düzeneğimi geliştirdikten sonra Millikan ufuk açıcı çalışmasını 1913’te yayınladı. Fizikteki temel sabitlerden birinin temel yükünü ve kesin değerini bilmek büyük önem taşır. Deneyinde iki metal elektrot arasında yerçekimine karşı askıda kalan minik, yükü yağ damlacıklarının üzerlerindeki kuvvetleri ölçmüştür. Elektrik alanı bilindiğinden damlacıkların yükleri belirlenebilmektedir. Millikan, deneyini birçok damla için tekrarlayarak göstermiştir ki sonuçlar yaygın olarak bilinen bir değerin (1,592 × 10−19 coulomb), bir elektronun yükünün, tam sayı katlarını vermektedir. Bu değer modern değer olan 1,602.176.53(14) x 10−19'dan daha düşüktür ki bu büyük ihtimal ile Millika’nın doğru olmayan viskozite değeri kullanması nedeniyle olmuştur.

Zamanında Millikan’ın oil-drop deneyleri atomaltı parçacıkların varlığını kesinleştirmeye başlasa da bu konuda herkes hemfikir olmamıştır. 1897’de katot ışınları ile yapılan deneylerde, J. J. Thomson negatif yüklü “zerreler” bulmuş ve bunların yük kütle oranının hidrojen iyonundan 1840 kat daha fazla olduğunu söylemiştir. Benzer sonuçlar George FitzGerald ve Walter Kaufmann tarafından da bulunmuştur. O zamanlar bilinenler büyük çoğunluklar elektrik ve manyetizm ile ilgiliyken, aynı ışığın özelliklerinin onu foton huzmesi olarak görmek yerine sürekli bir dalga olarak ele alınması ile açıklanması gibi, yükün sürekli bir değişken olduğu şeklinde açıklanması mümkündür.

Oil-drop deneyinin güzelliği temel bir birim olan yükün miktarını neredeyse kesin olarak belirlenmesini mümkün kılarken, Millikan'ın teçhizatının ayrıca yükün aslında kuantize edilişinin birinci elden gösterilmesini sağlar.

Daha önceden yükün sürekli bir değişken olduğunu düşünen General Electric Company’den Charles Steinmetz, Millikan'ın teçhizatını kullandıktan sonra aksine ikna olmuştur.

Veri seçimi anlaşmazlığı

Millikan’ın ikinci elektron yükü ölçme deneyinin sonuçlarında bazı uyuşmazlıklar vardı. Bu durumu yüksek enerji deneyselcisi ve Colorado Üniversitesi'nde felsefeci olan Allan Franklin ile görüştü. Franklin Millikan’ın topladığı bilgilerin istisnalarının yükün son değerinin sonucunu değiştirmeyeceğini iddia etti. Fakat Millikan’ın önemli “kozmetik cerrahi” (su yerine yağ kullanması) istatistiksel hataları azaltmıştı. Bu durum Millikan’a yüzde 0.5 daha iyi elektron yükleri veriyordu, sonuç olarak Millikan bütün bilgileri çıkarsa hata yüzde 2 civarında bir hataya sahip oluyordu. Sonuçlar böyle olmasına rağmen elektron yüküne Millikan o zamana kadarki herkesten daha çok yaklaşmıştı. Daha büyük bir belirsizlik fizik topluluğuyla anlaşmazlıklara neden olabilirdi ki Millikan bu durumdan uzak duruyordu. Millikan’ın bütün damlacıklar altı gün boyunca gözlemlenip kaydedildi cümlesi bir sonraki “damlacıklar bütün bir seri gözlemle yapıldı” cümlesiyle karışıklığa neden oluyordu. Buda David Goodstein ile bir tartışmaya neden oldu. Goodstein bu durumu önlemek adına beş sayfalık tablolar ile bu iki cümleyi ayrıdı.

Fotoelektrik etkisi

Einstein 1905 yılında ışık parçacık teorisini yayınladığında Millikan bunun yanlış olduğunu düşündü, çünkü binlerce kanıtla ışığın dalga olduğu kanıtlanmıştı. Einstein’ın teorisini test etmek için on yıl sürecek deneysel bir programa girişti. Bunun için çok düz temiz bir foto elektrot metal yüzey yapması gerekiyordu. 1914 yılında yayınladığı sonuçlarla Einstein’un öngörülerini onayladı,fakat Millikan Einstein’ın yorumuyla ikna olmadı. 1916 yılında foto elektrik hakkında şunları yazdı : “Einstein’ın fotoelektrik denklemi benim değerlendirmem dahilinde mevcut tatmin edici bir teori değildir” buna rağmen “ teori uygun bir şekilde tutum sergiliyor” demiştir.

Millikan modern fiziğin temelleri hakkında çalışmalar yapmasına rağmen, ironiktir ki kendi tutumunu yirminci yüzyıldaki değişiklere rağmen, tıpkı foto elektrik konusunda olduğu gibi korudu. Bir başka örneği ise kitabının 1927 basımında bulunur. Açık bir şekilde Einstein’ın görelilik teorisi hakkında çekimser bir şekilde Einstein’ın fotoğrafı altına şu cümleleri yazmıştır: “ 1905 Özel görelilik teorisinin ve 1914 yılındaki genek görelilik teorisinin yazarı, her ikisi de de büyük bir başarıdır ki açıklanamayan fenomenlere açıklamada ve yenilerini öngörmede yardımcı olmuştur.”

İleri yaşları

1917 yılında güneş astronomu olan George Ellery Hale, Millikan’ı birkaç ayını Kaliforniya Pasadena'da bulunan Throop College of Technology adında küçük bir bilim kurumunda geçirmesi için ikna etti. Hale bu kurumun bilimsel araştırma ve eğitim için önemli bir merkez haline gelmesini temenni ediyordu. Birkaç yıl sonra “Throop Collage” California Institue of Technology (Caltech) oldu. Millikan Chicago Üniversitesi'ni bırakıp bu üniversitenin yönetim kurulu başkanı oldu. (Rektör kadar söz sahibi). Millikan 1921 ve 1945 yılları arası bu görevi yerine getirdi. Caltech bilimsel araştırmalarının büyük bir kısmı “kozmik ışınlar” üzerineydi. 1930’lu yıllarda Arthur Compton ile kozmik ışınlar hakkında bir tartışmaya girdi. Millikan kozmik ışınların yüksek enerjili fotonlar olduğunu Compton ise yüklü parçacıklar olduğunu iddia ediyordu. Millikan kozmik ışınların yeni oluşan atomların “doğum çığlıkları” olduğunu entropiyi etkisini yok etmek ve evrenin ısı ölümünü engellemek için olduğunu düşünüyordu. Compton sonuç olarak haklıydı. Çünkü kozmik ışınlar Dünya’nın magnetik alanını delip geçiyordu buda kozmik ışınların yüklü parçacıklar olduğu anlamına geliyordu.

Robert Millikan 1.Dünya savaşı esnasında Ulusal Araştırma Konseyi’nin başkan yardımcısıydı. Bu süre zarfında denizaltı savar ve meteorolojik cihazların geliştirilmesinde yardımcı oldu. Çinlilerin Order of Jade rozetini aldı. Millikan kişisel hayatında hevesli bir tenis oyuncusuydu.

Evlendi ve üç oğlu oldu, en yaşlı olanları Clark B. Millikan, önemli bir aerodinamik mühendisi oldu. Bir diğer oğlu Glen, fizikçi oldu ve George Leigh Mallory’nin kızıyla evlendi. Glen 1947 yılında Cumberland dağına tırmanırken bir kaza sonucu hayatını kaybetti.

Bir bakanın oğlu ve dindar bir adam olan Millikan, ilerleyen yaşlarında Hristiyanlık inancı ve bilim bütünleyici ilişkiyi güçlü bir şekilde savundu. Bu düşüncelerini Yale’de 1926 Terry Lectures lerde ele aldı. Bahsi geçen fikirler Evolution in Science and Religion isminde yayınlandı. Millika'nın inanç tartışmasından daha çok bir öjenik bir yaklaşımdı. Bu düşünce San Marino Kaliforniya’da Human Betterment Foundation kurulmasına öncülük etti.

Ölümü ve mirası

Millikan 1953 yılında Kaliforniya’daki evinde 85 yaşında kalp kriziyle hayatını kaybetti. Forest Lawn Memorial Park Cemetery de “Onursal Alana” gömüldü.

Los Angeles’taki Sherman Oaks’ın yanındaki orta okula Robert A.Millikan ismi verildi. Caltech’deki en uzun binaya da Millikan kütüphanesi ismi verildi. Ek olarak Tekronix kampüsündeki ana caddeye Millikan yolu adı verildi. Caltech’te bulunan Athenaeum Oteli’nin sahip olduğu 4 suitten birinin ismi ölümünden sonra Millikan suit olarak değiştirildi.

26 Ocak 1982 yılında basılan Ünlü Amerikanlar serisi(1980-2000)posta pullarında Millikan adına 37 değerinde centlik pullar basıldı.

Ödülleri

Kaynakça

  1. ^ Buchwald, Jed Z. (2013). The Oxford handbook of the history of physics (1. bas.). Oxford, Birleşik Krallık: Oxford University Press. ISBN 978-0198805328. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

<span class="mw-page-title-main">Foton</span>

Foton, Modern Fizik'te ışık, radyo dalgaları gibi elektromanyetik radyasyonu içeren Elektromanyetik Alan kuantumu yani ışığın temel birimidir. Ayrıca, Elektromanyetik Kuvvet'lerde kuvvet taşıyan, kütlesiz temel parçacıktır. Parçacık terimi; genelde kütlesi olan veya ne kadar küçük olursa olsun bir cismi var olan anlamıyla kullanılır. Ancak, fotonlar için kullanılırken "en küçük enerji yumağı"nı temsil eden bir birimi ifade eder. Fotonlar Bozon sınıfına aittir. Kütlesiz oldukları için boşluktaki hızı 299.792.458 m/s dir.

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

<span class="mw-page-title-main">Elektron</span> Temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacık

Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip bir atomaltı parçacıktır. Lepton parçacık ailesinin ilk nesline aittir ve bileşenleri ya da bilinen bir alt yapıları olmadığından genellikle temel parçacıklar olarak düşünülürler. Kütleleri, protonların yaklaşık olarak 1/1836'sı kadardır. Kuantum mekaniği özellikleri arasında, indirgenmiş Planck sabiti (ħ) biriminde ifade edilen, yarım tam sayı değerinde içsel bir açısal momentum (spin) vardır. Fermiyon olmasından ötürü, Pauli dışarlama ilkesi gereğince iki elektron aynı kuantum durumunda bulunamaz. Temel parçacıkların tamamı gibi hem parçacık hem dalga özelliklerini gösterir ve bu sayede diğer parçacıklarla çarpışabilir ya da kırınabilirler.

Fotoelektrik etki ya da fotoemisyon, ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların ya da diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan elektronlar, fotoelektronlar olarak adlandırılır. Bu olay genellikle elektronik fiziğinde hatta kuantum kimyası ya da elektrokimya gibi alanlarda çalışılır.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetizma</span> elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet

Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet'tir. Bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır. Doğadaki dört temel kuvvetten biri, elektromanyetizmadır. Diğer üçü; güçlü etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim kuvvetidir.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık fiziği</span>

Parçacık fiziği, maddeyi ve ışınımı oluşturan parçacıkların doğasını araştıran bir fizik dalıdır. Parçacık kelimesi birçok küçük nesneyi andırsa da, parçacık fiziği genellikle gözlemlenebilen, indirgenemez en küçük parçacıkları ve onların davranışlarını anlamak için gerekli temel etkileşimleri araştırır. Şu anki anlayışımıza göre bu temel parçacıklar, onların etkileşimlerini de açıklayan kuantum alanlarının uyarımlarıdırlar. Günümüzde, bu temel parçacıkları ve alanları dinamikleriyle birlikte açıklayan en etkin teori Standart Model olarak adlandırılmaktadır. Bu yüzden günümüz parçacık fiziği genellikle Standart Modeli ve onun olası uzantılarını inceler.

<span class="mw-page-title-main">Charles Wilson (fizikçi)</span> Şotland fizik, fizika üzrə Nobel mükafatı laureatı.

Charles Thomson Rees Wilson, yılları arasında yaşamış, X-ışınları, radyoaktivite ve kozmik ışın çalışmalarında kullanılmış “sis odası” buluşuyla 1927 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanmış İskoç fizikçi ve meteorologtur.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Compton</span> Amerikalı fizikçi (1892 – 1962)

Arthur Holly Compton, 1927'de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçidir. Zamanında çok dikkat çeken bir buluştur. Işığın dalga doğası o zamanlarda iyi anlaşılmış olsa da ışığın hem dalga hem parçacık olabileceği fikri kolay kabul görmemiştir. Kendisi ayrıca Manhattan Projesindeki Metallurji Laboratuvarının başı ve 1945 ile 1953 seneleri arasında St. Louis Washington Üniversitesi Rektörüdür.

Antimadde, karşı madde veya karşıt madde, maddenin ters ikizi. Paul Dirac denklemiyle ortaya çıkarılmış ve daha sonraki gözlemlerle de varlığı doğrulanmıştır. Antimadde en basit hâliyle normal maddenin zıddıdır. Antimaddenin atomaltı parçacıkları, normal maddeye göre zıt özellikler taşımaktadır. Bu atomaltı parçacıkların elektrik yükleri, normal maddenin atomaltı parçacıklarının tam tersidir. Antimadde, Büyük Patlama'dan sonra normal maddeyle birlikte oluşmuştur; fakat sebebinin ne olduğunu bilim insanları tam anlamıyla bilemeseler de evrende oldukça nadir bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Thomson atom modeli</span> John Thomson tarafından öne sürülen günümüzde geçerliliğini yitirmiş bir atom modeli

Thomson atom modeli, atomun yapısını tanımlayan birkaç bilimsel modelden biridir. Katot ışınlarının doğasını anlamaya çalışan İngiliz fizikçi Joseph John Thomson tarafından, elektronların parçacık olarak tanımlamasından kısa bir süre sonra atomun çekirdeğinin keşfinden önce 1904 yılında ortaya atıldı. Aynı zamanda üzümlü kek modeli olarak da bilinen bu model atomdaki negatif yüklü parçacıkların yerini ve atomların yüksüzlüğünü açıklamaktadır: Modele göre atomda pozitif yüklü bir gövdenin içinde bir kekin içindeki üzümler gibi negatif yüklü elektronlar homojen olarak dağılmıştır.

'Müon, elektron benzeri-1 e yük ve 1/2 spinli ancak daha yüksek kütleye sahip bir temel parçacık. Müon parçacığı, lepton olarak sınıflandırılmıştır. Diğer leptonlar gibi, Müonun da daha küçük parçacıklara indirgenemeyen bir parçacık olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Philipp Lenard</span> Alman fizikçi (1862 – 1947)

Philipp Eduard Anton von Lenard, 1905'te katot ışınları ve özellikleri araştırmasıyla Nobel Fizik Ödülü almış Alman fizikçidir. Kendisi milliyetçi ve Yahudi aleyhtarı; aktif bir Nazi ideoloji savunucusudur. 1920'lerde Adolf Hitler'i desteklemiş ve Nazi döneminde “Deutsche Physik” hareketinde önemli bir rol-model olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum mekaniği</span> atom altı seviyede çalışmalar yapan bilim dalı

Kuantum mekaniği veya kuantum fiziği, atom altı parçacıkları inceleyen bir temel fizik dalıdır. Nicem mekaniği veya dalga mekaniği adlarıyla da anılır. Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi elektromanyetik ışınımlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Kozmik ışın</span> Çoğunlukla Güneş sistemi dışından kaynaklanan yüksek enerjili parçacık

Kozmik ışınlar, temelde Güneş Sistemi'nden yıldızlardan hatta uzak galaksilerden kaynaklanan, yüksek enerjili bir parçacık yağmurudur. Bu ışınlar Dünya atmosferi ile etkileştiğinde, bazen yüzeye ulaşan ikincil kozmik ışın duşlarını üretebilir. Öncelikle yüksek enerjili protonlardan ve atom çekirdeğinden oluşan bu ışınlar güneş veya güneş sistemimizin dışından kaynaklanır. Fermi Uzay Teleskobu'ndan (2013) elde edilen veriler, birincil kozmik ışınların önemli bir bölümünün yıldızların süpernova patlamalarından kaynaklandığının kanıtı olarak yorumlanmıştır.

de Broglie hipotezini doğrulayan fizik deneyi, Davisson-Germer deneyi, Amerikalı fizikçi olan Clinton Davisson ve Lester Germer tarafından 1923-1927 yılları arasında yapıldı. Bu hipotez Louis de Broglie tarafından 1924 yılında ortaya konulmuştur ve hipoteze göre elektron gibi maddenin parçacıklarında dalga tipi bir özellik vardır. Bu deney ise sadece de Broglie hipotezini onaylama ve dalga-parçacık ikilisini sunmakla kalmayıp aynı zamanda kuantum mekaniğine ve Schrödinger denklemi için önemli bir tarihi gelişmedir.

<span class="mw-page-title-main">Yağ damlası deneyi</span>

Yağ damlası deneyi 1909 yılında Robert Millikan ve Harvey Fletcher tarafından yapılan elektronun elektrik yükünü ölçmek amaçlı deneydir. Millikan elektronun yükünü, iki metal elektrot arasına konulan küçük yüklü yağ damlaları üzerindeki kütleçekim ve elektriksel çekim kuvvetini dikkatli bir şekilde dengeleyerek buldu.

Kuantum mekaniğinin tarihi modern fizik tarihinin önemli bir parçasıdır. Kuantum kimyası tarihi ile iç içe olan kuantum mekaniği tarihi özünde birkaç farklı bilimsel keşif ile başlar; 1838’de Michael Faraday tarafından elektron demetlerinin keşfi, Gustav Kirchhoff tarafından 1859-60 kışı siyah cisim ışıması problemi beyanı, Ludwig Boltzmann’ın 1877 yılındaki fiziksel bir sistemin enerji seviyelerinin ayrıklardan olabileceği önerisi, 1887 yılında Heinrich Hertz’in fotoelektrik etkiyi keşfetmesi ve Max Planck’ın 1900 yılında ileri sürdüğü, herhangi bir enerji yayan atomik sisteminin teorik olarak birkaç farklı “enerji elementi” ε (epsilon) ne bölünebilmesi, bu enerji elementlerinden her birinin frekansına ν orantılı olması ve ayrı ayrı enerji üretebilmesi hipotezi, aşağıdaki formülle gösterilmiştir;

<span class="mw-page-title-main">Görelilik teorisi</span> zamanın göreceli olduğunu söyleyen teori

Görelilik teorisi, Albert Einstein'ın çalışmaları sonucu önerilen ve yayınlanan, özel görelilik ve genel görelilik adlarında birbirleriyle ilişkili iki teorisini kapsar. Özel görelilik, yer çekiminin yokluğunda tüm fiziksel fenomenler için geçerlidir. Genel görelilik, yer çekimi yasasını ve bu yasanın diğer doğa kuvvetleri ile ilişkisini açıklar. Astronomi de dahil olmak üzere kozmolojik ve astrofiziksel alem için geçerlidir.