İçeriğe atla

Riboflavin

Riboflavinin kimyasal yapısı

B2 vitamini yani riboflavin, pentoz şeker olan ribitol ve flavinden oluşur. Görünür ve uv ışında bozulur. Göz yorgunluğu, kataraktların önlenmesi ve tedavisi için gereklidir; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olur.

Ayrıca deri dokularının, tırnakların ve saçların oksijen kullanımına destek verir, kepekleri giderir.

Bunların yanı sıra demir ve B6 vitamini alımına yardımcı olur, eksikliği ise hamilelikte bebeğin gelişimine zarar verebilir. heterosiklik bir yapıya bağlı ribitolden oluşur. Renkli, ısıya dayanıklı, uv ye duyarlı, bitkisel kaynaklıdır. Hayvanlarda sentezlenemez.

Riboflavin flavokinaz enzimi ile aktif formu olan FMN'ye dönüşür. FMN'ye ATP'nin AMP grubu bağlanarak FAD sentez edilir. Koenzim olarak FMN ve FAD'ye ihtiyaç duyan enzimler flavoproteinler denir.

Hücrede enerji oluşumu ve hücre solunumunda önemlidir.

Kaynakları: karaciğer, buğday, soya fasulyesi,süt ve süt ürünleri ve sebzeler.

ince bağırsakta riboflavin binding prot.e bağlanarak taşınır.

Riboflavin. B2 vitamini ilk defa sütten elde edilir ve bu nedenle laktaflavin denilir. Bütün bitkiler ve mikroorganizmalar tarafından sentezlenebildiği halde hayvansal organizmalar tarafından sentezlenemez. riboflavin bir izoalloksazin türevidir.

izoalloksazinin 10 nolu azotu riboz şekerinin indirgenmesiyle oluşan ribitole bağlanır. riboflavinin, ribitol grubunun 5'C atomuna bağlanmasıyla (ester bağıyla) flavinmononükleotid (FMN) oluşur.

FMN'ye Adenilat (AMP) bağlanması ile Flavinadeninnükleotid (FAD) meydana gelir. Flavoproteinler veya flavoanzimler olarak bilinen indirgenme yükseltgenme enzimlerinin prostetik gruplarıdır.

Bu enzimler piruvatın yağ asitlerinin aminoasitlerin oksidatif yıkımına ve taşınım olaylarına katılır.

Tıbbi Kullanımı

Korneal ektazi, korneanın ilerleyen bir şekilde incelmesidir; Bu durumun en yaygın şekli keratokonus'tur. Lokal olarak riboflavin uygulayarak kollajen çapraz bağlama, daha sonra UV ışığını parlatma kornea dokusunu güçlendirerek kornea ektazinin ilerlemesini yavaşlatan bir yöntemdir. 2017'den itibaren Avrupa'da Terumo tarafından patojenleri kandan uzaklaştırmak için kullanılan bir sistem uygulanıyor; Bağışlanan kan riboflavin ve daha sonra ultraviyole ışık ile tedavi ediliyor. 2017 yılında yapılan bir inceleme, riboflavin'in erişkinlerde migreni önlemede yararlı olabileceğini, ancak ergen ve çocuklarda yapılan klinik çalışmaların karışık sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur.

Yan Etkileri

İnsanlarda, aşırı alımlar tarafından sonucunda riboflavin toksisitesine dair bir kanıt yoktur, kısmen su çözünürlüğü diğer B vitaminlerinden daha düşüktür, çünkü absorpsiyon doz arttıkça daha az etkili olur ve absorpsiyonu aşan riboflavin böbrekler yoluyla idrarla atılır. Riboflavin'in migren baş ağrısının önlenmesindeki etkinliğini araştırmak için üç ay boyunca bir çalışmada deneklere günde 400 mg riboflavin verilse bile, kısa vadeli yan etkiler bildirilmemiştir. Toksik dozlar enjeksiyonla verilebilse de, beslenerek alınan ilgili dozlardaki herhangi bir fazlalık idrarla atılır ve idrara büyük miktarlarda parlak sarı bir renk verir. Bununla birlikte, riboflavin’in yan etkileri hakkında elde edilen sınırlı veri, yüksek alımların olumsuz etkileri olmadığı anlamına gelmez ve Gıda ve Beslenme Kurulu, insanları aşırı miktarda riboflavin tüketme konusunda temkinli olma konusunda ikaz eder.

Kaynakça

[1][2][3]

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2019. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2019. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2019. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">C vitamini</span> turunçgillerde ve diğer gıdalarda bulunan besin maddesi

C vitamini veya askorbik asit, suda çözünebilen ve birçok görevi olan vitamin. Çoğu Hayvanlar ve bitkiler, kendi C vitaminlerini glukozdan üretebilirler. İnsanlar, bazı meyve yarasaları, hint domuzu ve insan benzeri primatlar C vitamini üretemediklerinden bunu besinlerden almak zorundadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kolesterol</span> kan plazmasında taşınan bir tür sterol

Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. İlk defa 1754'te safra taşlarında kolesterol bulunduğu için bu maddenin ismi Yunanca chole- (safra) ve steros (katı) sözcükleri ile kimyadaki -ol ekinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Aspirin</span> ağrı, ateş ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılan bir ilaç

Asetilsalisilik asit (ASA) olarak da bilinen aspirin, ağrı, ateş ve/veya inflamasyonu azaltmak için ve antitrombotik olarak kullanılan nonsteroid antiinflamatuar bir ilaçtır (NSAID). Aspirinin tedavi etmek için kullanıldığı spesifik inflamatuar durumlar arasında Kawasaki hastalığı, perikardit ve romatizmal ateş yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Serotonin</span> Nörotransmitter

Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasiti ile triptofan hidroksilaz enziminin tepkimesi sonucu sentezlenir.

<span class="mw-page-title-main">Migren</span> Tekrarlayan orta-şiddetli baş ağrılarına neden olan bozukluk

Migren, nörolojik, sindirim sistemi ve otonom sinir sistemindeki değişikler ile beraber meydana gelen, aralıklı bir baş ağrısı bozukluğudur. Çoğunlukla otonom sinir sisteminde görülen orta şiddette ve şiddetli baş ağrısı ile karakterize kronik bir rahatsızlıktır. Kelimenin kendisi Yunanca ἡμικρανία (hemikrania), "başın bir tarafındaki ağrı" (ἡμι-, "yarım" ve κρανίον, "kafatası" ifadesinden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Parasetamol</span> ateş düşürücü ve ağrı kesici özelliklere sahip kimyasal bileşik

Parasetamol, ateş ve hafif ila orta şiddette ağrı tedavisinde kullanılan opioid olmayan analjezik ve antipiretik bir ajandır. Reçetesiz satılan yaygın bir ilaçtır ve yaygın marka isimleri arasında Tylenol ve Panadol bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">B12 vitamini</span>

B12 vitamini veya kobalamin suda çözünen ve metabolik süreçlerde kullanılan bir vitamindir. B12 vitamini bir hidrojen alıcısı olarak koenzim görevi yapar ve çeşitli metabolizma faaliyetlerini yürütür. En önemli işlevlerinden biri gen kopyalanmasında koenzim olarak görev yapmasıdır. Ayrıca protein sentezi, aneminin önlenmesi, karbonhidrat ve yağ metabolizması için de gereklidir. En büyük ve kompleks yapıya sahip vitaminlerden biri olan B12 8 adet B vitamininden biridir. Siyanür zehirlenmelerinde bir antidot olarak kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">İdrar kesesi</span> idrarın depolandığı organ

İdrar kesesi, sidik torbası veya mesane, insan'da ve diğer omurgalılarda, işeme ile idrar dışarı atılmadan önce böbreklerdeki idrarı depolayan organ’dır. İnsanlarda mesane, pelvik taban üzerinde oturan ve genişleyebilen bir organdır. İdrar mesaneye üreter yoluyla girer ve üretra yoluyla çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Magnezyum</span> atom numarası 12 olan kimyasal element

Magnezyum (Mg), gümüş beyazlığında bir metaldir ve genellikle alaşım maddesi olarak, yani başka metallerle karıştırılarak kullanılır. Kimyasal simgesi Mg, atom numarası 12; atom ağırlığı 24,312 olan bu element en hafif metallerden biridir ve bu özelliğiyle önem kazanmıştır. Toz halindeki magnezyum kolayca tutuşur ve parlak bir alevle yanar. Bu özelliği nedeniyle, elektrikli fotoğraf makinesi flaşları çıkmadan önce, magnezyum yakılarak flaşlı fotoğraflar çekilmiştir.

Non-steroidal antiinflamatuar ilaçlar ya da steroid dışı yangı önleyici ilaçlar, kısaca NSAİİ'ler, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuar ilaçlardır. "Non-steroidal" terimi bu ilaçları benzer etkileri olan steroidlerden ayırmak için kullanılır. NSAİİ'ler narkotik değildirler. NSAİİ'ler bazen NSAİA olarak da adlandırılırlar. Bu grubun en çok bilinen üyeleri aspirin ve ibuprofendir. Parasetamol (asetaminofen) çok az anti-inflamatuar etki gösterdiği için NSAİİ'ler içerisinde kabul edilmezler.

<span class="mw-page-title-main">İshal</span> gevşek veya sıvı bağırsak hareketleri

İshal veya diyare, bir günde en az üç kez gevşek, sıvı veya sulu bağırsak hareketlerinin olması durumudur. Genellikle birkaç gün sürer ve sıvı kaybı nedeniyle dehidrasyona neden olabilir. Dehidrasyon belirtileri genellikle cildin normal gerginliğini kaybetmesi ve sinirli davranışlarla başlar. Bu durum daha şiddetli hale geldikçe idrara çıkmada azalma, cilt renginde kayıp, hızlı kalp atışı ve yanıt vermede azalmaya kadar ilerleyebilir. Sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde gevşek ancak sulu olmayan dışkı normaldir.

Ultraviyole (UV) veya morötesi; dalga boyu görünür ışıktan kısa, ancak X-ışınlarından uzun olan bir elektromanyetik radyasyon şeklidir. Güneş ışığında bulunur ve Güneş'ten çıkan toplam elektromanyetik radyasyonun yaklaşık %10'unu oluşturur. Ayrıca elektrik arkları, Çerenkov radyasyonu, cıva buharlı lambalar, bronzlaşma lambaları ve siyah ışık gibi kaynaklar tarafından üretilir. Uzun dalga boylu UV fotonları atomları iyonize edecek enerjiye sahip olmadığı için iyonlaştırıcı bir radyasyon olarak kabul edilmese de, kimyasal reaksiyonlara neden olabilir ve birçok maddenin parlamasına neden olabilir. Kimyasal ve biyolojik etkiler de dahil olmak üzere pek çok pratik uygulama, UV radyasyonunun organik moleküllerle etkileşime girmesinden türer. Bu etkileşimler emilimi veya ısıtma dahil moleküllerdeki enerji durumlarının ayarlanmasını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek taşı</span> böbreklerde biriken sert madensel maddeler

Tıpta nephrolithiasis' veya urolithiasis olarak da bilinen böbrek taşı hastalığı, idrar yolunda katı madde parçası oluşması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Kolşisin</span> kimyasal bileşik

Kolşisin (colchicine) gut ve Behçet hastalığı'nın tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Gut hastalığında NSAID'lere veya steroidlere göre daha az tercih edilir. Kolşisin ayrıca perikardit ve ailevi Akdeniz ateşi tedavisinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Ultraviyole mikrop öldürücü ışınlama</span>

Ultraviyole mikrop öldürücü ışınlama (UVGI) mikroorganizmaların nükleik asitleri yok edip DNA'larını bozarak hayati hücresel işlevleri yerine getiremez hale getirip öldürmek veya etkisizleştirmek için kısa dalga boylu ultraviyole ışığı kullanan dezenfeksiyon yöntemidir. UVGI gıda, hava ve su arıtma gibi çeşitli uygulamalarda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Sistinozis</span>

İlk olarak 1903 yılında Abderhalden tarafından tıbbi literatürde tanımlanan Sistinozis hastalığı, amino asit sistininin oksitlenmiş dimeri olan lizozomların içinde sistin birikimi ile oluşan bir lizozomal depo hastalığı olarak sınıflandırılır. Sistinoz, lizozomal depo hastalığı bozuklukları grubuna ait belgelenmiş ilk genetik hastalıktır. Sistinozis hastalığı; başta böbrekler ve gözlerde olmak üzere kaslar, karaciğer, pankreas ve beyin gibi farklı organ ve dokularda hasara neden olan metabolik bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Hidrokodon/parasetamol</span>

Hidrokodon / parasetamol kombinasyonu olan ağrı kesicidir hidrokodon / asetaminofen, olarak da bilinir, opioid bir analjezik olan hidrokodon ve anilid analjezik parasetamolün (asetaminofen) kombinasyonudur. Orta ve şiddetli ağrıları tedavi etmek için kullanılır. Amerika Birleşik Devletleri'nde eğlence amaçlı olarak kullanıldığı bilinmektedir. ABD'deki genel marka isimleri ''Vicodin, Lorcet, Norco vd.''dir. Aynı zamanda ''Vicodin'' daha hafif ağrılar için oxikodon / asetaminofen kombinasyonu da mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Seftriakson</span> kimyasal bileşik

Seftriakson, bir dizi bakteriyel enfeksiyonun tedavisinde kullanılan üçüncü nesil bir sefalosporin antibiyotiktir. Bunlar arasında orta kulak enfeksiyonları, endokardit, menenjit, pnömoni, kemik ve eklem enfeksiyonları, karın içi enfeksiyonlar, cilt enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, gonore ve pelvik inflamatuar hastalık yer alır. Ayrıca bazen ameliyattan önce ve ısırık yarasını takiben enfeksiyonu önlemeye çalışmak için kullanılır. Seftriakson damar içine veya kas içine enjeksiyon yoluyla verilebilir.

Biyosentez, substratların canlı organizmalarda daha karmaşık ürünlere dönüştürüldüğü çok aşamalı, enzim katalizli bir süreçtir. Biyosentezde basit bileşikler modifiye edilir, diğer bileşiklere dönüştürülür veya makromoleküller oluşturmak üzere birleştirilir. Bu süreç genellikle metabolik yollardan oluşur. Bu biyosentetik yollardan bazıları tek bir hücresel organel içinde yer alırken diğerleri birden fazla hücresel organel içinde yer alan enzimleri içerir. Bu biyosentetik yolların örnekleri arasında çift katlı lipit katmanının bileşenlerinin ve nükleotidlerin üretimi yer alır. Biyosentez genellikle anabolizma ile eş anlamlıdır ve bazı durumlarda birbirinin yerine kullanılır.