İçeriğe atla

Reye sendromu

Reye sendromu, genellikle influenza (grip)[1] veya suçiçeği gibi bir viral enfeksiyondan sonra özellikle aspirin[2] alınmasıyla ortaya çıkar. Son yıllarda çocuklara ateş düşürücü olarak aspirin verilmemesi, doktorların bu konuda aileleri bilinçlendirmesi sonucu sıklığı giderek azalmıştır. Çoğu kez enfeksiyonun iyileşme döneminde aniden bulantı-kusma ve döküntülerle başlar, ancak aspirin alınmadan da ortaya çıkabilen vakalar vardır. Tam sebebi bilinmese de hücrelerin enerji santrali gibi çalışan mitokondrinin[3] metabolik fonksiyonlarında bir bozulmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Birçok organ etkilenmekle birlikte, karaciğer ve beyin en çok etkilenen organlardır. Karaciğerde genellikle yağlanma olur, ancak sarılık gibi karaciğer hastalığı belirtileri olmaz. Beyinde ciddi ödeme bağlı olarak şuur kaybıyla giden ağır bir ensefalopati tablosu görülür. Kalp, böbrek ve pankreasta da daha az seviyede yağlanma görülebilir. Erken tanı hayat kurtarıcıdır, şüphe olduğu anda, erkenden şuur kapanmadan önce yoğun bakım ünitesine alınmalı ve sıklıkla görülen kan şekeri düşüklüğüyle (hipoglisemi)[4] ve beyin ödemiyle mücadele edilmelidir.

Reye sendromu belirtileri

Hastalık klinik bulgularına göre 5 evrede değerlendirilmektedir.

  • Evre I

İyileşmekte olan bir viral enfeksiyonun ardından aniden bulantı, durdurulamayan kusmalar, uykuya meyil ile başlar, bazen el ayası ve ayak tabanlarında kırmızı bir döküntü de görülebilir.

  • Evre II

Davranış bozuklukları, hiperaktivite, derin ve sık nefes alma (hiperventilasyon) başlar. Refleksler canlıdır, karaciğer biyopsisi yapılırsa yağlanma olduğu görülür.

  • Evre III

Hafif koma vardır, nefes yavaşlar, kolların dirsekten bükülü ve bacakların dümdüz kasıldığı dekortike pozisyon görülür. Henüz ışık refleksi alınmaktadır.

  • Evre IV

Derin koma başlar, göz bebekleri geniş ve sabittir, artık ışık refleksi yoktur, hasta sıklıkla bu evrede suni solunum cihazına ihtiyaç gösterir. Kolların da bacaklar gibi dümdüz kasıldığı deserebre pozisyon görülür.

  • Evre V

Koma daha da derinleşir, hasta tamamen gevşektir, solunum tamamen durmuştur, solunum cihazı mutlaka gerekir. Bazı hastalar havale nöbeti geçirebilir. Amonyak çok yükselir, vücuttaki birçok organın yetmezliği görülebilir. Bu evre genellikle ölümle sonuçlanır.

Tanı

Karaciğer enzimlerinin hızla yükselmesi ve kanama bozuklukları gibi karaciğer yetmezliği belirtileri olmasına rağmen, sarılığın olmaması, bilirubinin yükselmemesi tipik bir bulgudur, buna erken dönemde amonyak seviyesi yükselme ve yukarıdaki belirtilerle bir araya konduğunda tanı koydurucudur. Kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) daha çok bebeklerde ve ufak çocuklarda görülür.

Tedavi

Genel olarak özel bir tedavi şekli yoktur, yapılan her şey sorunlara yönelik destek tedavisidir. Reye sendromu şüphesi olan hastalar uyanık ve etraflarıyla ilgili bile olsalar, yoğun bakım ünitesinde takip edilmelidirler. Kan şekerindeki düşüşler için, damar içinden yüksek dozda şekerli serumlar vererek müdahale edilir. Beyinde ödem olduğu için günlük sıvı kısıtlı tutulur, kanama bozuklukları için K vitamini iğnesi yapılabilir. İlaçlı bağırsak temizliği yapılarak kan amonyak yüksekliği ile mücadele edilir.

Evre 3’ten sonra suni solunum cihazına bağlanması gerekebilir. Beyin ödeminin yarattığı kafa içi basıncını azaltmak için makine ile hızlı solunum yaptırılır. Fenobarbital gibi bazı epilepsi ilaçları ve kortizon türü ilaçlar da kullanılabilir. Mannitol kesinlikle verilmemelidir.

Prognoz (Hastalığın akıbeti)

Hastaların çoğunluğu tam iyileşir. Ancak 2 yaştan küçüklerde uzun süreli yoğun bakımı gerektiren durumlar ve ağır sakatlıklar olabilir. Eskiden ölüm oranları %50 kadar yüksekken son yıllarda bilgilerin artışı ve yoğun bakım teknolojilerinin gelişimine paralel olarak ölüm oranları %30 kadar düşüştür.

Kaynakça

  1. ^ Ku AS, Chan LT (April 1999). "The first case of H5N1 avian influenza infection in a human with complications of adult respiratory distress syndrome and Reye's syndrome". Journal of Paediatrics and Child Health 35 (2): 207–9. PMID10365363 16 Haziran 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ Orlowski JP, Hanhan UA, Fiallos MR (2002). "Is aspirin a cause of Reye's syndrome? A case against". Drug Safety 25 (4): 225–31.PMID11994026 16 Haziran 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Gosalakkal JA, Kamoji V (Eylül 2008). "Reye syndrome and reye-like syndrome". Pediatric Neurology. 39 (3). ss. 198-200. doi:10.1016/j.pediatrneurol.2008.06.003. PMID 18725066. 
  4. ^ Suchy, FJ, el al.; Sokol, RJ; Balistreri, WF (2007). Liver Disease in Children. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 0-521-85657-4. 

Dış Kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

Şok, kalbin aorta attığı kanın akut olarak azalmasına bağlı bir hipoperfüzyon sendromdur. Şok olgusunda yaşamsal dokulara ve organlara yeterli kan gidemez. Dolaşan kanın azalması, dokuların oksijen ve enerji kaynaklarının kesilmesi, metabolizma artıklarının temizlenememesi anlamına gelir. Başlangıç belirtiler hipotansiyon, bilinç kaybı, ağızda kuruluk, deride solukluk, terleme, nabızda artma/azalma, laktik asidoz, parmak uçlarında ve dudaklarda siyanozdur.

<span class="mw-page-title-main">Grip</span> Yorgunluk, kırıklık, kas ağrıları, ateş vb. belirtileri olan, bulaşıcı, salgın hastalık

Grip, influenza veya enflüanza, viral bir hastalıktır. Sağlıklı insanlarda ortalama bir haftada geçmesine rağmen; vücut direncini düşüren kronik hastalığı olan kişilerde ve yaşlılarda pnömoni (zatürre), meningoensefalit, myokardit gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açabilir. Bu tür risk grubundaki kişilere "yüksek risk grubundaki kişiler" denir.

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet

Guillain-Barré sendromu (GBS), çevresel sinir sisteminin edinilmiş bir bağışıklık kökenli yangısal bozukluğudur; merkezi sinir sistemi etkilenmez. Bu hastalık için kullanılan diğer isimler şöyledir: akut enflamatuvar demiyelinize edici polinöropati, akut idiyopatik poliradikülonörit, akut idiyopatik polinörit, Fransız polyosu, Landry'nin yükselici felci.

<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

Deliryum, bilinç bulanıklığı ile karakterize bir sendrom. Akut beyin yetmezliği, akut organik beyin sendromu, toksik psikoz gibi adlandırmaları vardır. Özellikle hastanede yatan hastalarda görülür. Yoğun bakım ünitelerinde prevalansı %80'e varabilir. Zamanında altta yatan nedenlere müdahale edilmediği takdirde ölümcül olabilir, demansa gidebilir. Başkalarında herhangi probleme yol açmayan sağlık sorunları, beyin rezervleri alınmış kişide deliryuma neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diklofenak</span>

Diklofenak enflamasyonu azaltmak ve ağrıyı dindirmek için artrit ve akut sakatlanmalarda kullanılan bir non steroidal antiinflamatuar ilaçtır. Âdet sancısı ve ağrılı âdet görmede de kullanılır. Diklofenak en güçlü analjezik etkiye sahip narkotik olmayan bir ağrı kesicidir.

<span class="mw-page-title-main">Hipoglisemi</span>

Hipoglisemi, kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Ketoprofen</span> Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesi

Ketoprofen, ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir. Non steroidal antiinflamatuar ilaçların propiyonik asitler sınıfındandır.

Rett sendromu, yaygın gelişimsel bozukluklardan birisi olarak sınıflandırılan beyinsel gelişim bozukluğudur. Ancak bunun yanlış bir sınıflandırma olduğunu ve benzer şekilde otistik belirtiler gösteren frajil X sendromu, tüberoz skleroz ya da Down sendromunun yaygın gelişimsel bozukluklar olarak sınıflandırılabileceğini önesüren görüşler bulunmaktadır. Bu sendromun belirtileri kolaylıkla otizm ve Angelman sendromunun belirtileriyle karışır. Klinik belirtiler arasında baş büyüme hızının azalması ve bazen mikrosefali, küçük el ve ayaklar bulunur. Stereotipik ve yineleyici el hareketleri de gözlenir. Bilişsel bozukluk ve gerileme döneminde de sosyalleşme sorunları da belirtiler arasında görülür. Okula girdikleri dönemde sosyalleşme genellikle düzelir. Rett sendromu olan kız çocuklar gastrointestinal bozukluklara yakalanmaya yatkındır ve %80’i nöbet geçirir. Hemen hemen hiç sözel becerileri yoktur ve kadınların %50’si yürüyemez. Skolyoz, büyüme eksikliği ve kabızlık çok yaygındır ve sorunlu olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Orak hücreli anemi</span>

Orak hücreli anemi, alyuvarlardaki oksijen taşıyıcı protein olan hemoglobinin anormalliği sonucu alyuvarların orak şeklini almasıyla oluşan otozomal resesif kalıtılan genetik bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">MERS</span> Virüs kaynaklı ölümcül, bulaşıcı hastalık

MERS ya da ODSS bir koronavirüs enfeksiyonudur. Bu hastalığa sebep olan virüs MERS-CoV'dır. Bu virüsün bulaştığı hastaların yaklaşık olarak yüzde 35-40'ı hayatını kaybetmektedir. Bazı bünyeler hastalığı hafif belirtilerle atlatabilir. Hastalıktan kurtulanların virüsü bulaştırma riski yoktur.

Ataque de nervios (İspanyolca telaffuz: [ atake DE nerβjos ], Portekiz: ataque de nervos, telaffuz: [ ɐtaki dʒi neʁvus ] veya [ ɐtakɨ ðɨ neɾvuʃ ], aynı zamanda "Porto Rikolu Sendromu" olarak da bilinir. Kültüre özgü psikolojik bir sendrom olan Ataque de Nervios yaygın olarak Karayipler'de yaşayan Latin halkta ve diğer Latin kültürüne sahip insanlarda görülür. İngilizcede "attact of the nerves" çevrilen bu sendrom;Türkçede "sinir krizi" olarak tanımlanır.Belirtileri geçici ve tipik olarak ani, şiddetli psikososyal strese karşı ortaya çıkar.Bu durum belirtilerinin belirli bir desen oluşturmasından dolayı sinirli hissetmek gibi genel bir terim olarak kullanılmaktan çok kültüre özgü bir form olarak atfedilir. Appendix I'in gözden geçirilmiş dördüncü baskısı "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders " Mental Bozuklukların İstatistiksel El Kitabı adlı kitabında kültüre özgü sendrom olarak yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Trikohepatoenterik sendrom</span>

Trikohepatoenterik sendrom, doğum öncesi (intrauterin) evrede belirlenen ve yaşam boyu sürebilen bir gelişme geriliğine ek olarak güçlü diyare ve ölüme neden olabilen karaciğer patolojilerinin saptandığı, otosomal resesif yolla aktarılan bir sendromdur; 2 fenotipi vardır. Bağışıklık sistemi sorunları, yüz ve saç bulguları da vardır. Bağışıklık sistemi sorunları ve karaciğer yetmezliği ilk yaşlardaki bebek ölümlerine yol açar.

Lemierre sendromu, iç şah damarının enfeksiyöz tromboflebitidir. Çoğu zaman genç, sağlıklı yetişkinlerde bakteriyel boğaz ağrısının bir komplikasyonu olarak gelişir. Tromboflebit ciddi bir durumdur ve kanda bakteri veya septik emboli gibi başka sistemik komplikasyonlara yol açabilir.