Makrofajlar dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin (hücrelerin), hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin yutulmasından sorumlu hücrelerdir. Makrofajlar doğuştan bağışıklık sisteminin bir bölümüdürler.
Kollajen fibriller; bağ dokusunun tüm çeşitlerinde değişik miktarlarda yer alan, kollojenden yapılmış fibrillerdir. En çok fibroblastlar tarafından sentezlenir. Bununla beraber, osteoblast, odontoblast, kondroblastlar tarafından da sentezlenirler. Belirli bir uzunluğu yoktur, gerilme ve çekilmelere karşı çok dayanıklıdır. Bu özelliklerinden dolayı tendon, ligament, kemik, diş ve deride görülürler. Kaynatıldığında eriyerek yapışkan bir madde olan jelatine dönüşür. Dericilik sanayinde deriye dayanıklılık kazandırdığından bazı işlemlerden geçirilerek kullanılır.
Fagositoz, bir fagositin solid partikülleri yakalayıp yutması ve sitoplazmasında oluşturduğu fagosom adı verilen boşluğa hapsederek eritme (sindirme) çabasıdır. Fagosite ettikleri başlıca solid partiküller canlı etkenler (mikroplar), ölü hücre ve doku artıkları, suda erimeyen mineraller ve metal tuzları, yabancı cisimler vb. oluşumlardır. Fagositler ve fagositoz olgusu ilk kez 1882 yılında İlya İlyiç Meçnikov tarafında bulundu. Bu buluşu ona Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazandırdı.
Sentriyol, varil biçimindeki hücre organelleridir. Ökaryotik hücrelerin çoğunda bulunsalar da damarlı bitkilerde ve mantarlarda bulunmazlar. Nöron, olgun yumurta, çizgili kas hücresi hücrelerinde de yokturlar. Alglerde görülürler.
Sil, kirpik ya da cilia cellularia, hücrenin serbest yüzeyinde meydana gelen farklılaşmalardan ve genelde tek hücreli ökaryot hücrelerde görülen hareket organellerindendir.
Bazal zar ya da bazal membran; epitel hücrelerinin bazal kısımlarını döşeyerek epiteli altındaki bağ dokudan ayıran, düz kas, iskelet kası, kalp kası, sinir hücreleri ve yağ hücrelerinin etrafını kaplayan, çeşitli fibrillerden ve hücrelerarası maddeden oluşan ince tabaka. Bazal lamina ve retiküler lamina olmak üzere iki katmanı vardır.
Bağ doku; mezenşimal kökenli, dokulararası alanları dolduran en temel dokulardandır. Bağ doku, hücrelerarası boşlukları doldurur, hücreleri birbirlerine bağlar, enfeksiyonlara karşı koruma sağlar ve hasarlanmaları durumunda onarılmalarını gerçekleştirir. Epitel dokusunun hemen altında bulunur. Bağ doku, hücrelerarası madde, bağ dokusu hücreleri ve fibrillerden oluşur.
Bağ dokusunu oluşturan maddelerden olan fibriller uzun peptit zincirlerinden oluşan proteinlerden meydana gelirler.
- Kollajen fibril
- Retiküler fibril
- Elastik fibriller olmak üzere 3 tip fibril vardır.
Mezenşimal bağ doku; embriyoda ilk olarak görülen bağ dokusu çeşididir.
Muköz bağ doku; embriyoda göbek kordonunda bulunan, çok zemin maddesi içeren bir bağ doku çeşididir.
Gevşek bağ doku, embriyo gelişmesine devam ederken diğer dokular oluştuktan sonra kalan mezenşimden meydana gelir. Diğer dokuların aralarını dolduran, deriyi organlara bağlayan, kas aralarındaki boşlukları dolduran, epiteli içerdiği kan damarlarıyla besleyen ve solunum ve sindirim sistemindeki muköz zarları oluşturan dokudur. Seröz zarların yapısında bulunur. Yapısında en çok fibroblast hücreleri bulunmakla beraber, mezenşimden farklılaşan ya da kandan geçen makrofajlar, mast hücreleri, yağ hücreleri ve plazma hücreleri de yapısında yer alır. Süngerimsi bir yapıda olan dokuda içlerinde az miktarda zemin maddesi bulunan boşluklar vardır. Bu boşluklara areola, boşluklu dokuya ise, areolar doku denir. Areolar doku, gevşek bağ dokusu ile aynı anlamda kullanılabilmektedir. Kollajen, elastik fibriller daha yoğun olmakla beraber, retiküler fibriller de zemin maddesinde bulunmaktadır.
Sıkı bağ dokusu; gevşek bağ dokusundan içerdiği fibrillerin, hücrelere ve zemin maddesine göre daha fazla olmasıyla ayrılır. Dokuda en çok bulunan hücre fibroblastlardır. Bağ dokuda bulunan serbest hücreler genellikle bulunmaz. İki çeşidi vardır:
- Düzenli sıkı bağ dokusu
- Düzensiz sıkı bağ dokusu
Düzenli sıkı bağ doku; yapısındaki kollajen fibriller düzenli ve paralel demetler halindedir. Yoğun ve düzenli yerleşmiş fibril demetleri dokuda büyük yer kaplar. Kasların kemiklere bağlanma yerleri olan tendonların yapısı sıkı bağ dokusundadır. Tendondaki fibriller eğilip, bükülebilir ve çekmeye karşı dayanıklıdır. Kemikleri kemiklere bağlayan ligamentlerde de kollajen fibriller ve elastik fibriller bulunur. En çok; fasiya, aponörozlar, periosteum, sklera (gözakı) gibi yerlerde bulunur.
Düzensiz sıkı bağ doku; kalın demetler oluşturan kollajen fibrillerin farklı yönlere doğru yerleşim gösterdiği ve dağınık halde bulunduğu dokudur. Elastik fibriller de ağ şeklinde bir yapı göstererek bu dokuyu destekler. Zemin maddesi düzenli sıkı bağ dokusuna göre daha az yoğunluktadır. Hücreler, yoğun olarak bulunan fibrillerin arasından zorlukla ayırt edilirler. Farklılaşmamış mezenşimal hücreler ve makrofajlar dokuda bulunan hücrelerdir. Düzensiz sıkı bağ dokusu, dermiste, birçok organın kapsülünde, sinirlerin etrafındaki kılıfta, idrar yollarını döşeyen epitelin altında ve vücudun birçok bölgesinde yer alır.
Retiküler bağ doku; çoğunluğu retiküler fibrillerden oluşan, bunları sentezleyen retiküler hücreler ve ince kollajen fibril ağları bulunduran bağ dokusu çeşididir.
Elastik fibriller; bazı organlarda kuvvet ya da basınçla organın hacminin genişlemesini ve tekrar daralmasını sağlayan esnek yapılardır.
Retiküler fibriller, çeşitli doku ve organları destekleyen bir çeşit iskelet görevindeki fibrillerdir.
Endositoz, hücrelerin zarlarından geçemeyecek büyüklükteki maddelerin içeri alınma şekli. Enerji gerektiren bir alınımdır. Bakteri ve mantar hücrelerinde hücre duvarı endositozu engeller. Monomerler, hücre zarından geçebilir. Ancak polimer maddeler hücre zarından geçemeyecek kadar büyüktür. Bu maddeleri içeri alırken hücre endositoz yapar. Polimer maddelere örnek olarak nişasta, glikojen ve protein verilebilir. Temelde endositoz iki ana başlıktan oluşur. Bunlar fagositoz ve pinositozdur.
Fagozom, fagositoz ile hücreye alınan bir maddenin çevresini saran kese yapılı bir organeldir. Fagositozda hedef olan katı maddenin alınması için hücre zarında bir girinti veya yalancı ayak oluşur. Daha sonra bu yapı, maddenin çevresini sarar ve hücre zarından bağımsız bir yapı kazanır. Fagozomlar çeşitli işlevlere sahip olabilir. Örneğin, hastalık yapan bakterilerin yok edilmesi işlevi görebilir. Fagozomlar lizozomlar ile birleşerek fagolizozomları oluşturabilir.