Rekombinaz
Rekombinaz, genetik rekombinasyonlarda doğal çeşitlenme tepkimelerini tetikleyen enzimlere verilen isimdir.[1]
Bu enzimler:
- Cre rekombinaz
- Hin rekombinaz
- RecA/RAD51
- Tre rekombinaz
- FLP rekombinaz
Rekombinaz, genetik rekombinasyonlarda doğal çeşitlenme tepkimelerini tetikleyen enzimlere verilen isimdir.[1]
Bu enzimler:
B2 vitamini yani riboflavin, pentoz şeker olan ribitol ve flavinden oluşur. Görünür ve uv ışında bozulur. Göz yorgunluğu, kataraktların önlenmesi ve tedavisi için gereklidir; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olur.
Restriksiyon enzimi veya restriksiyon endonükleazı, çift zincirli DNA moleküllerindeki belli nükleotit dizilerini tanıyan ve her iki zinciri birlikte kesen bir enzim türüdür. Bu özel enzimler, bakteri ve arkelerde bulunurlar ve virüslere karşı bir savunma mekanizmasına aittirler. Konak bakteri hücresinde restriksiyon enzimleri seçici olarak yabancı DNA'ları keserler; konak DNA'yı restriksiyon enziminin etkinliğinden korunmak için bir değiştirme (modifikasyon) enzimi tarafından metillenir. Bu iki süreç toplu olarak restriksiyon modifikasyon sistemi olarak adlandırılır. Bir restriksiyon enzimi DNA'yı kesmek için DNA çift sarmalının her şeker-fosfat omurgasından birer kere olmak üzere iki kesme yapar.
Pankreas, midenin arka tarafında yerleşimli, hem sindirim için gerekli enzimleri üreterek kanal vasıtasıyla ince bağırsakların ilk kısmı olan duodenuma aktaran, hem de kan şekerinin düzenlenmesi için gerekli hormonları üreten bir salgı organıdır.
Lizozom, ökaryotik hücrelerin sitoplazmasında bulunan, zarla çevrili, genellikle küçük, yuvarlak ve çapları 0,2-0,8 mikron arasında değişen yapılardır. İçerikleri asidiktir ve çeşitli sindirici enzimler içerirler.
Sitoplazma, yarı sıvı matriks olup, plazma zarı ile nükleus arasını doldurur. Sitoplazma organeller ve bunların içinde yer aldığı koyu kıvamlı sıvı kısımdan (sitozol) oluşur. Bu sıvı kısmın içeriğini enzimler, RNA, aminoasitler, nükeotitler gibi yıkım tepkimeleri sonucu oluşan atık ürünler, koenzimler, iyonlar ve büyük oranda su oluşturur.
Kloroplast, fotosentezin gerçekleştiği sitoplazmik organeldir. Bitkilerin sadece yeşil kısımlarında bulunur. Bitkide besin ve oksijen üretilmesini sağlar. Genellikle yeşil renkli olduğu için bitkilerin çoğunun yeşil renkli olmasının temel sebebidir. Güneş enerjisini moleküler bağlar halinde saklayabilen tek yapı kloroplastlardır ve senede bu yolla dünyada 200 milyar ton organik madde üretilmektedir. Fotosentez yapma yeteneği kazanmış bir çekirdeksiz ve organelsiz ilkin hücre ve heterotrof (adrıbeslek) canlıların içerisine girerek simbiyoz yaşama uymuş bu şekilde kloroplastları meydana getirmiştir. Yani mavi algler kloroplastların evrimsel olarak atasıdır.
Plastitler, deniz yosunu, bitki ve kimi protist hücrelerinde bulunan, çeşitli görevleri olan çift zarlı temel organeldir. 1,5 milyar yıl önce endosimbiyoz ile ökaryot hücrelerine aktarılmış siyanobakteriler olarak değerlendirilir. Genç hücrelerde renksiz olan plastitler (lökoplast), hücre ile birlikte gelişerek, hücrenin görevine uygun biçim ve renk kazanır. Bulundurdukları pigment ve görevlerine göre birbirine dönüşebilen üç çeşit plastit vardır:
İnsan sindirim sistemi, gastrointestinal kanal ile dil, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesi gibi sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim, yiyeceklerin giderek daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasına kadar süren bir süreçtir. Sindirim süreci üç aşamadan oluşur: sefalik faz, gastrik fazı ve intestinal fazı.
Enzim Komisyonu numarası enzimleri katalizledikleri kimyasal reaksiyonlarına bağlı bir numaralandırma sistemidir. Enzim adlandırma sistemi sonucunda her EC numarası ona karsılık gelen enzim için bir isimle eşlendirilmiştir.
Enzimler, kataliz yapan biyomoleküllerdir. Neredeyse tüm enzimler protein yapılıdır. Enzim tepkimelerinde, bu sürece giren moleküllere substrat denir ve enzim bunları farklı moleküllere, ürünlere dönüştürür. Bir canlı hücredeki tepkimelerin neredeyse tamamı yeterince hızlı olabilmek için enzimlere gerek duyar. Enzimler substratları için son derece seçici oldukları için ve pek çok olası tepkimeden sadece birkaçını hızlandırdıklarından dolayı, bir hücredeki enzimlerin kümesi o hücrede hangi metabolik yolakların bulunduğunu belirler.
İzomer aynı kimyasal bileşime sahip olup, atomları arasındaki bağlantı yapıları farklı olan moleküller. Sözcük, Eski Yunan dilinde eşit anlamındaki isos ve parça anlamındaki meros sözcüklerinin birleşiminden türetilmiştir. İzomerlerin kullanıldığı enzimlere ise izomeraz denmektedir.
Nekroz, bir veya daha fazla sayıda hücrenin, dokunun ya da organın geri dönüşemez şekilde hasar görmesi sonucu görülen patolojik ölümdür. Hücre ölümünün oluşmasındaki en temel ilke, hücrenin uyum sağlayamayacağı ya da basit bir dejenerasyonla geçiştiremediği düzeydeki streslerin sonucunda yaşamsal işlevlerini ve bütünlüğünü yitirmesidir.
Crosover veya krossing over ya da parça değişimi mayoz bölünmenin profaz I evresinde görülen, çift halde bulunan kromozomların yaptığı parça değişimine verilen addır. Bunun sonucunda genetik rekombinasyon meydana gelir. Yani farklı kromozomlarda bulunan genlerin alelleri birbiriyle yer değiştirir.
Genetik çeşitlenme veya rekombinasyon, genetik materyalin bir zincirinin kırılması ve sonrasında farklı bir DNA molekülüne katılmasıyla oluşan süreçtir. Ökaryotlarda çeşitlilik genellikle mayoz sırasında, kromozom çiftleri arasındaki kromozomal parça değişimiyle meydana gelir. Bu süreç döllerin ebeveynlerinden farklı gen dizilimlerine sahip olmasına ve daha önce olmayan yeni alleler üretmesine öncülük eder.
Substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır. Kimyasal tepkimeler sonucunda, enzimler vücuttaki biyokimyasal işleyişi hızlandırırlar. Substrat ise birleşen veya ayrışan maddelere verilen isimdir. Substratlar büyük yapılı veya küçük yapılı olabilirler. Enzimlerin tepkimelerinde; formülün ilk tarafında yer alan maddeler daima substrattır. Substratlar tepkimelerin sonunda daha büyük veya daha küçük ürünleri meydana getirebilirler. Her substratın işlenmesi için vücutta farklı tür enzimler yer almaktadır.
Howard Martin Temin, Amerikalı biyologdur. 1975 yılında kanser araştırmasında yaptığı keşifler için David Baltimore ve Renato Dulbecco ile beraber Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü aldı.
Digenea Trematodaların alt sınıfıdır. Bu alt sınıftaki parazitler erişkin memeli ve kanatlıların endoparazitlerindendir. Bu hayvanların karaciğer, sindirim kanalı ve dolaşım sisteminde yaşarlar. Larva dönemlerinden bazıları doğada serbest halde bazıları ise arakonakta bulunur.
Hamilton Othanel Smith Amerikalı mikrobiyolog ve Nobel Tıp Ödülü sahibi bilim insanı. Nobel Ödülü'nü restriksiyon enzimleri üzerine çalışmalarıyla Daniel Nathans ve Werner Arber ile birlikte almıştır.
Glioksizom, bitkilerde, özellikle çimlenen tohumların yağ depolama dokularında ve filamentli mantarlarda bulunan özel peroksizomlardır. Yağ ve yağ içeren tohumlar mısır, soya fasulyesi, ayçiçeği, yer fıstığı ve balkabağını içerir. Tüm peroksizomlarda olduğu gibi, glioksizomlar da yağ asitlerini asetil koenzim A'ya peroksizomal β-oksidasyon enzimleriyle oksitler. Yağ asitleri oksitlendiğinde oksijen (O2) tüketilir ve hidrojen peroksit (H2O2) açığa çıkar. Bu nedenle tohumların çimlenmesi için oksijene ihtiyaç vardır. Peroksizomal fonksiyonların yanı sıra, glioksizomlar ayrıca glioksilat döngüsünü gerçekleştiren kilit enzimlerine sahiptir.
Peynir mayası veya rennet, geviş getiren memelilerin midesinde üretilen ve peynircilikte kullanılan bir dizi enzim. Peynir mayasının en önemli bileşeni olan kimozin, bir proteaz enzimi türü olup, sütün içindeki kazeinin pıhtılaşmasını sağlar. Kimozine ek olarak, peynir mayası pepsin ve lipaz gibi diğer enzimleri de içerir. İsminde her ne kadar maya geçse de, peynir mayası maya ihtiva etmez ve enzimlerden oluşur.