İçeriğe atla

Reichenbach fenomeni

Reichenbach fenomeni, metapsişik alanda Alman kimyager, metalürji ve meteor uzmanı baron Karl von Reichenbach (1788-1869) tarafından ortaya atılan varsayımlarla ilgili fenomenleri belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir. Reichenbach’a göre, kozmik cisimler ve kristaller de dahil olmak üzere evrendeki canlı veya cansız tüm cisimlerden yayılan süptil (ince) bir cevher vardır. Reichenbach’ın “od” adını verdiği bu cevher kavramının çeşitli sistemlerde prana, qi, ch’i, biyoaktinik, yaşamsal akışkan gibi adlarla ifade edilen “evrensel yaşam gücü” kavramına hemen hemen eş olduğu görülmektedir. 1882’de İngiliz Psişik Araştırmalar Derneği "Reichenbach fenomenleri”ni (onun tarafından ileri sürülen iddiaları ) inceleyip onaylamıştır.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astronomi</span> kökenleri, evrimleri, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile gök cisimlerini açıklamaya çalışmak üzere gözleyen bilim dalı

Astronomi, gök bilimi ya da gökbilim gök cisimlerinin kökenlerini, evrimlerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklamaya çalışan doğa bilimi dalıdır. Astronominin sınırlı ve özel bir alanı olan gök mekaniği ile karıştırılmaması gerekir. Astronomi daha açık bir deyişle, yörüngesel cisimleri ve Dünya atmosferinin dışında gerçekleşen, yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları, gökadalar ve kozmik mikrodalga arkaalan ışınımı gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bilim dalıdır.

Fenomen (Fransızca: phénomène) veya görüngü, duyularla algılanabilen şey. Fenomen kelimesi, bazılarınca sadece şaşırtıcı şeyler için kullanılsa da, genel kullanımda böyle bir anlamı bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bilimsel yöntem</span> Bilimsel Bilginin Basamakları

Doğa bilimlerinde, bilimsel yöntem yeni bir bilgi edinmek için kullanılan deneyci yaklaşıma sahip bir yöntemdir. Bilim insanları bu yöntemle, zaman içinde bilgilerin üst üste binmesiyle evrendeki olayların doğru ve güvenilir bir şekilde betimlemesini amaçlar. Yöntem, 17. yüzyıldan itibaren bilimin gelişmesini şekillendirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">UFO</span> Tanımlanamayan uçan nesne

UFO ; bilimsel bir açıklaması olmadığı ve genellikle dünya dışı yaşam taşıdığı iddia edilen gizemli nesne. Türkçede uçan daire kavramı da sıklıkla UFO anlamında kullanılır. UFO fenomenleri bazen sadece gözlemcilerin iddiasından, bazen de çeşitli kayıt cihazlarıyla elde edilen görüntü ve/veya seslerden ibarettir. UFO'larla ilgili kayıt ve iddiaları inceleyen kişilere ufolog, bu uğraşa ise ufoloji adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Animizm</span> Nesnelerin, yerlerin ve yaratıkların hepsinin ayrı bir ruhani öze sahip olduğuna dair dini inanç

Animizm ya da Canlandırmacılık, doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden görüş. Animizm, hayvanları, bitkileri, kayaları, nehirleri, hava sistemlerini, insan eserlerini ve bazı durumlarda sözcükleri canlı, fail ve özgür iradeye sahip olarak kabul eder. Animizm bir din olmaktan öte bir din sistemidir. Animizm, mantıksal temellerin ve prosedürlerin ötesinde doğaüstü evrene odaklanan metafizik bir inançtır ve özellikle maddi olmayan ruh kavramına odaklanır.

Medyum, ruhlar alemi ile iletişime geçebildiğini ve ölülerle canlılar arasında iletişim kurabildiğini iddia eden kişi. Türkçeye Fransızcadan geçen sözcüğün kökeni Latince medium (aracı) sözcüğüne dayanır.

<span class="mw-page-title-main">Vizyon</span>

Vizyon ya da görünüm, birtakım olayları görme organının yardımı olmadan (zihinsel) görme ya da algılama fenomenine ve bu fenomendeki imajlar bütününe verilen addır.

Premonisyon, meydana gelecek olayları akla dayalı bir nedeni olmayan bir huzursuzluk, bir gerginlik, bir kaygı gibi duygu hâlleriyle belli belirsiz bir biçimde hissetme fenomenine Metapsişik’te verilen addır. Parapsikoloji'de ise bu tür fenomenler için daha ziyade “felaket belirtisi” terimini kullanılır. Bu paranormal fenomen Türkçede önsezi olarak bilinir. Premonisyonların daha ziyade felaket, ölüm, tehlike gibi, olumsuz sayılan olaylardan önce belirdiği görülmektedir.

Ksenoglosi (xenoglossy) kişinin bilmediği bir yabancı dilde aniden konuşabilme, yazabilme, okuyup anlayabilme yeteneğinin belirmesi paranormal fenomenine Metapsişik'te verilen addır.

Prekognisyon meydana gelecek olayların önceden paranormal olarak algılanması fenomenine Parapsikoloji'de verilen addır.

Postkognisyon, kişinin geçmişte kendisinin bulunmadığı bir olayı paranormal olarak algılaması fenomenine metapsişikçiler ve parapsikologlar tarafından verilen addır.

Materyalizasyon, sözcük anlamıyla maddeleşme anlamına gelmekte olup, spiritüalizm'de bedenli veya bedensiz bir varlığın bedenli bir varlığa ait beden maddelerinin bir kısmını demateryalize etmesinden sonra, istediği bir biçime sokarak başka bir yerde ortaya çıkarması olarak tanımlanır. Demateryalizasyon fenomeninin karşıtı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Levitasyon (paranormal)</span>

Levitasyon ya da yükselinim, insan ya da hayvan vücudunun veya özgül ağırlık olarak havadan daha ağır nesnelerin görünür herhangi bir fiziksel etkenin yardımı olmadan havaya kaldırılması, havada asılı kalması veya havada gezinmesi fenomenlerine verilen addır. Fiziksel medyumluk deneylerinde, kimi mistiklerde, yogilerde, fakîrlerde ve Tibet’li rahiplerde gözlemlendiği ileri sürülür. Yoga’da siddhi adı verilen psişik yetenekler arasında ancak gerçek bir yoginin gerçekleştirebileceği yeteneklerden biri olarak kabul edilir.

Necmettin Cevheri, Türk siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Anatidae</span> kazsılar takımına ait, sulak alanlarda yaşayan kuşları kapsayan bir kuş familyası

Anatidae, Anseriformes takımına bağlı bir kuş familyasıdır. Bu familya üyeleri yüzmeye ve suya dalmaya uyum sağlamışlardır. Ayakları perdeli, değişik şekilde beslenmeye özelleşmiş, gagaları üstten basık olan kuşlardır.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Kiruna</span>

Kiruna, İsveç'in kuzeyinde bulunan bir kenttir. Kent, Kuzey Kutup Dairesi'nin 145 km kuzeyinde, ormanlık bir alan üzerinde yer alır.

Dilinin ucunda fenomeni bilinen bir kelimenin bellekten geri çağırmadaki hata nedeniyle hatırlanamaması, bellekten kısmi geri çağırma ile birlikte her an hatırlanabileceği hissine kapılmaktır. Fenomenin ismi bu gibi durumlarda sıklıkla söylenen "Dilimin ucunda." sözünden gelmektedir. Hemen hemen evrensel bir durum olarak çok iyi bilinen bir kelimenin ya da ismin hatırlanmasında zorluk şeklinde bir bellek çağırma durumu olarak ifade edilir. Dilinin ucunda fenomeni sözcüksel erişimin aşama aşama gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.

Yönelimsellik, Stanford Encyclopedia of Philosophy tarafından, "zihnin bir şeyin, özelliğin veya vaziyetin üzerine eğilme, yerine geçme veya onları temsil etme gücü" şeklinde tanımlanmıştır. Terim zihnin tasarımlar oluşturma yeteneğine işaret eder ve niyet ile karıştırılmamalıdır. Terim, Orta Çağ'ın Skolastik felsefesinin sona ermesiyle beraber tartışma gündeminden düşmüş fakat yakın dönemde empirist psikolog Franz Brentano tarafından yeniden ele alınmış ve Edmund Husserl tarafından benimsenmiştir. Kavram bugün dil ve zihin felsefecileri için gündemdeki bir meseledir. En erken yönelimsellik teorisi, Aziz Anselmus'un Tanrı'nın varlığına dair ontolojik kanıtıyla ve anlama yetisinde var olan nesneler ile gerçeklikte var olan nesneler arasındaki ayrım hakkındaki ilkeleriyle ilişkilendirilir.

Fenomenizm ya da Olaycılık, fenomenlerden, yani zaman veya mekân içinde ortaya çıkan ve deney konusu olabilecek olay ve olgulardan başka hiçbir şeyin var olmadığını ileri süren felsefe doktrinidir.