İçeriğe atla

Rehin (ekonomi)

İpotek, rehin veya tutu bir alacağa karşı güvence oluşturan mal anlamına gelen iktisadi terim.

Bir taşınmaz rehni çeşidi olarak ipotek, "halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağı” güvence altına alan (MK.m.881/1) ve borcun ödenmemesi halinde, hak sahibine, alacağın teminatını teşkil eden taşınmazı yasal yollarla sattırarak satış değerinden alacağını elde etme yetkisi veren sınırlı bir ayni haktır."

Kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ipotek için, yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere; mutlaka doğmuş, mevcut ve belirli bir alacağın varlığı zorunlu olmayıp, halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya muhtemel, şarta bağlı, şartsız, belirli ve belirsiz, doğmuş ve doğacak alacaklar için de ipotek kurulabilir.

Taşınmaz mal satışlarında, ipotek yöntemi kullanılarak yapılan satışlara mortgageli satış, ipotekli satış ya da tutulu satış denir.

İpotek çeşitleri

İpotek, öncelikle bir eşya hukuku konusudur. Eşya hukuku konusu olarak MK. 881-897. maddelerde düzenlenmektedir. Bu itibarla kural olarak ipotek, taşınmaz malların rehni için kullanılan bir kavramdır. Ancak, bazı özel yasalar, bazı varlıkların rehnini ipotek olarak kabul ederek bazı düzenlemeler içermektedir. Sözgelimi; Türk Ticaret Kanunu 875 ve devamı maddelerinde gemi ipoteğini Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 69. maddesi ve devamı maddeleri “hava aracı ipoteği”ni düzenlemektedir.

Taşınmaz ipoteklerini, ipotek konusu taşınmazın sayısına (bir veya birden çok olması gibi), alacağın kapsamına (ana para, üst sınır), süresine (süreli, süresiz), kuruluş sebebine göre (kanuni, akdi), kuruluş şekline göre (tescilli, tescilsiz), para cinsine (YTL), yabancı para ve sair özelliklerine göre farklı şekillerde bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.

İpotek çeşitlerine ilişkin incelemelerde esas alınan asıl ayrım; daha çok ipotek konusu alacağın kapsamına ve MK.851/1. maddesine göre ipotek kurulması aşamasında alacak miktarının belirli olup olmamasına göre yapılan ayrımdır.

Anapara ipoteği

İpoteğin sadece belirli bir borç için alındığı ipotek çeşidi olup ”anapara ipoteği”, “ana sermaye ipoteği”, “re’s-ül mal ipoteği”, ”karz ipoteği”, “kesin ipotek”,” sabit ipotek” gibi kavramlar ile ifade edilmektedir.

Ana para ipoteği, ancak alacağın ve alacak miktarının önceden belirli olduğu durumlarda (MK.m.851/1) diğer bir anlatımla, ancak doğmuş, mevcut ve belirli bir alacak için kurulabilir. Bu nedenle, anapara ipotekleri daha çok karz, ödünç şeklinde verilen alacaklar ile bankaların ve özel finans kurumlarının bir kereye mahsus olmak üzere kullandırdıkları krediler için kurulmaktadır.

İpoteğin, sadece doğmuş ve mevcut bir borç için kurulmasının ilk sonucu, ipoteğin alacaklının diğer alacaklarının güvencesini oluşturmaz. Alacaklı borçludan başka bir alacağının olması halinde kurulan ipotekten yararlanamaz. Bu bakımdan tapu kayıtlarında ipotek yer almış olsa dahi ipotekle güvence altına alınan borç ödenmiş ve diğer bir şekilde sona ermiş ise alacaklı artık bu ipotekten yararlanamayacaktır.

Anapara ipoteğinin diğer bir özelliği; ipotek resmî senedinde doğmuş, mevcut ve belirli bir borç ikrarı söz konusu olduğu için alacaklıya ipoteğin paraya çevrilmesi aşamasında doğrudan doğruya ilamla takip gibi icra emri gönderilmesini talep hakkını vermiş olmasıdır (İcra ve İflas Kanunu m.149).

Anapara ipoteğinin en önemli ayırıcı özellik ve sonucu; güvence altına alınan alacağın kapsamına ilişkindir. Zira, anapara ipoteği, ipotek resmî senedinde yazılı asıl alacağa ilave olarak, MK.875. maddede ipotek kapsamına dahil olduğu kabul edilen takip giderleri ve sözleşme (akdi) ve temerrüt faizlerini de güvence altına almaktadır. Anapara ipoteği YTL veya yabancı para üzerinden kurulabilir.

Üst sınır ipoteği

“Üst sınır ipoteği”, “âzamî meblağ ipoteği”, “teminat ipoteği” kavramalar ile de ifade edilen bu ipotek çeşidi, MK.851. maddenin 2. cümlesinde belirtildiği üzere,” alacağın miktarının belli olmaması halinde” tesis edilen ipotek çeşididir. Diğer bir ifade ile “belirli bir alacak için” kurulabilen ana para ipoteğinden farklıdır.

Gerçek alacak miktarının önceden kesin olarak belli olmadığı durumlarda diğer bir ifade ile doğmamış ancak doğacak veya doğması muhtemel alacakların ipotek ile güvence altına alınmak istenilmesi hallerinde ancak üst sınır ipoteği kurulabilir.

Doğmuş ve gerçek bir alacak miktarı değil doğmuş ve doğacak tüm alacakları kapsayacak şekilde bir üst sınır belirlenmesi suretiyle kurulabilen üst sınır ipoteği, daha çok banka veya özel finans kurumlarının başta gayrıinakdi krediler olmak üzere kullandıracakları veya sürekli olarak krediler ve finansmanlar, yine cari hesap sözleşmesi şeklinde çalışan borç-alacak ilişkileri, bayilik ilişkileri gibi sebeplerden doğacak alacakların güvencesi olarak kurulmaktadır.

Üst sınır ipoteğinin en önemli özelliği, sadece belirli tek bir alacak için değil, doğmuş ve doğacak tüm alacaklar için kurulabilmesidir. Ancak ipotek resim senedinde hangi alacakların güvence altına alındığı hususunun açıkça yer alması gerekmektedir.

Anapara ipoteğinin önemli bir özelliği olan, alacaklıya ipoteğin paraya çevrilmesi aşamasında doğrudan doğruya ilamla takip gibi icra emri gönderilmesini talep hakkı, üst sınır ipotekleri için geçerli değildir. Bu sonuç, üst sınır ipoteğinin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Zira, üst sınır ipoteğinde anapara ipoteğinde olduğu gibi ikrar edilmiş bir borç bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 150ı maddesi, “borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredileri ve gayri nakdi kredileri teminen alınan ipotekler’ ile ilgili olarak özel bir düzenleme kabul ederek kredi kullandıranlara belirli şartların gerçekleşmesi kaydı ile üst sınır ipoteklerinde icra emri gönderme hakkını vermektedir.

Üst sınır ipoteğini, anapara ipoteğinden ayıran en önemli fark, üst sınır ipoteğinde güvence altına alınan alacağın üst sınırının (azami miktarının) belirlenmiş olması, takip giderleri ve faizlerin ancak bu miktar içinde kalması kaydı ile ipoteğin güvencesinden yararlanabilmiş olmasıdır. Üst sınırı aşan takip giderleri ve sözleşme faizleri asıl alacağa ilave diğer giderler güvence altında bulunmaz. Hâlbuki yukarıda anapara ipoteği için yapılan açıklamalarda belirtildiği üzere, anapara ipoteklerinde asıl alacağa ilave olarak, takip giderleri ve sözleşme faizleri de güvence kapsamındadır.

Kaynakça


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Para</span> devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit

Para, mal ve hizmetlerin değiş-tokuşu için kullanılan araçlardan en yaygın olanı. Para sözcüğü ile genellikle madenî para ve banknotlar kastedilmekle birlikte; ekonomide, vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da parayı meydana getiren unsurlardan sayılır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları ise para benzeri olarak değerlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Banka</span> finansal etkinlikte bulunan kurum

Banka, faizle para alınıp verilebilen, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunun dışındaki diğer ticari, finansal ve ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluşlara denir. En yaygın üçüncül sektörlerden biridir. Banka sözcüğü İtalyanca banca sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Para bozma gişesi, para bozma yeri anlamına gelir. Kredilendirme faaliyetleri doğrudan banka tarafından veya sermaye piyasaları aracılığıyla dolaylı olarak da yapılabilir. Bankalar genellikle uluslararası bir dizi sermaye standardı olan Basel Anlaşmalarına dayanan asgari sermaye gereksinimine tabidir. Bankalar bir ülkenin finansal sistem ve ekonomisinde önemli bir rol oynadıklarından, yargı alanlarının çoğu bankalar üzerinde yüksek derecede düzenleme uygulamaktadır.

Mevduat, bankalara ve benzeri kredi kurumlarına istenildiğinde ya da belli bir vade ya da ihbar süresi sonunda çekilmek üzere yatırılan paraya denir. Mevduatın izlendiği hesaplara yerine veya türüne göre, "mevduat hesapları", "alacaklı câri hesaplar", "küçük câri hesaplar" gibi adlar verilmektedir. Aynı zamanda "altın vadeli hesabı" gibi hesaplar da bulunmaktadır. Mevduat hesapları banka için borç olduğundan, pasifte gösterilir.

Kefalet, hukuki işlem türleri yönünden bakıldığında, bir sözleşmedir. Kefalet güvence sağlama amacına yönelik sözleşmeler arasında yer alır.

Varlık Dayalı Menkul Kıymetleştirme (securitization), borçlanma aracı olarak banka kredilerinin yerini alan ciro edilebilir enstrümanların gelişimidir. Tasarruf kurumlarının ve diğer aracıların likit olmayan aktiflerinin paketlenerek menkul kıymetlere dönüştürülmesi işlemidir.

Mortgage, Türkçe anlam karşılıklarında; Tutsat, tutulu satış, ipotekli satış, rehinli satış ya da mortgage bir malın kendisinin güvence olarak gösterilerek, ödünç alınan parayla satın alınması anlamına gelen iktisadi terimdir.

Faktoring, firmaların mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak vadeli, fatura veya fatura yerine geçen bir belgeye dayanan alacakların faktoring şirketi tarafından temlik alınması yoluyla, finansman, garanti ve tahsilat hizmetlerinin sunulduğu bir finansal üründür.

<span class="mw-page-title-main">Borç</span> geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey

Borç, geniş anlamda, bir borç ilişkisini, dar anlamda ise borçlu tarafın ödemekle yükümlü olduğu parasal değeri ya da yerine getirme taahhüdünde olduğu edimi ifade eder. Hukuki alanda kullanılışı, geniş anlamıdır. Borç ilişkisi, borçlu ve alacaklı olmak üzere iki taraf arasında bir edimin yerine getirilmesine dayanan hukuki bağdır. Edim, borçlu açısından bakıldığında borç, alacaklı açısından bakıldığında ise alacaktır. İki farklı kelime aynı davranışın iki farklı açıdan bakılması ile oluşturulmuş adlandırmalardır. Edim fiili, yapma, yapmama veyâ verme olarak üç şekilde tezâhür edebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kredi kartı</span>

Kredi kartı, bankaların ve bazı finans kuruluşlarının müşterilerine verdiği, anlaşmalı POS cihazı bulunan alışveriş noktalarında ödeme amaçlı veya banka ATM'lerinden nakit avans çekmek amaçlı kullanılabilen, yapılan harcamaların aylık olarak bankaya tek seferde ya da taksitlerle ödenmek zorunda olunduğu, nakit paraya alternatif bir ödeme aracıdır. İki kredi kartı grubu vardır: tüketici kredi kartları ve ticari kredi kartları. Kartların çoğu plastiktir, ancak bazıları metal kartlardır. Birkaç değerli taş kaplı metal karttır. Kredi kartlarına alternatifler arasında banka kartları, mobil ödemeler, dijital cüzdanlar, temassız kart'lar, kripto para birimleri, elden ödeme, banka havaleleri ve hemen al, sonra öde sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kredi</span> ekonomi terimi

Kredi, bir tarafın diğer tarafa para veya kaynak sağlamasına izin veren ve ikinci tarafın birinci tarafa hemen geri ödeme yapmadığı borç ve güvendir. Bir kimseye belirli bir süre sonra geri almak kaydıyla satın alma gücü sağlanması veya bu gücün devredilmesi olarak tanımlanır. Bu sözü edilen nakdi kredi tanımıdır. Ancak bankalar bir tüzel ya da gerçek kişi lehine garanti ve kefalet vererek de kredilendirme yapabilir. Buna da gayrinakdi kredi denir.

Bir borç ilişkisinde borçlu, alacaklı olan tarafa karşı belli bir taahhütte bulunmuştur. Kendiliğinden bu taahhüdünü yerine getirmediği takdirde hukuk düzeni, alacaklının bu borç ilişkisinden doğan haklarını, borçlunun mal varlığına yönelerek karşılamasını sağlayacaktır. Buna hukuk düzeninde sorumluluk denilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Faiz</span> Para kullanımı için ödenen miktar

Faiz, ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır. Bu iki anlam iktisadi açıdan birbirlerinden farklı değillerdir ve iktisatçılar tarafından faiz olarak nitelendirilirler.

Deniz ticareti hukuku, deniz üzerinde yürütülen ticari ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. 29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda deniz ticaretini konu alan bazı başlıklar şunlardır:

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

Nakdi krediler belirli bir süre sonunda vade faiziyle birlikte geri alınmak üzere tüzel ve gerçel kişilere bankalar tarafından verilen ödünç paradır. Nakdi kredi kullandırılırken bankalar ilgili komisyon oranına göre komisyon ücreti almanın yanı sıra banka ve müşteri ilişkileri doğrultusunda kendi inisiyatiflerini kullanarak ipotek, çek veya kefalet gibi teminatlar alabilirler.

Galata bankerleri İstanbul'un Galata semtinde bulunan Komisyon Hanı ve Havyar Hanı adı verilen iki ayrı handa faiz karşılığında para veren azınlıkların oluşturduğu gruptur.

Yahudilikte borç ve faiz kombinasyonu konusu karmaşık ve detaylıdır. Faiz kelimesinin İbranicesi neşeh'tir (נשך), anlamı lokma'dır; borç verenin elde ettiği kazanca ise marbit/tarbit (מרבית/תרבית) denir. Neşeh, faizin düşürülüp verilen borcun önceden kesilen faizine denir; marbit/tarbit ise, verilen borcun üstüne eklenen faizdir. Marbit/tarbit, modern anlamda uygulanan şekildir ve modern İbranicede ribbit denir.

Türkiye'de finansal krizler ya da ekonomik krizler makro ekonomik yapının bozulmasıyla ortaya çıkan buhran dönemleridir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrası yaşanan başlıca krizler; 1946, 1958, 1960, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2000-2001, 2008-2012 ve 2018-2023 krizleridir.

Yağmacı kredi, yıkıcı kredi veya yırtıcı kredi, kredi veren kuruluşlar tarafından oluşturma sürecinde haksız, aldatıcı veya hileli, etik dışı uygulamalar yüretilen krediler için verilen ad. Yağmacı kredilendirme için uluslararası kabul görmüş yasal tanımlar bulunmamakla birlikte, ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) genel müfettişlik ofisinin 2006 tarihli bir denetim raporu, yağmacı kredilendirmeyi genel olarak "borçlulara haksız ve istismar edici kredi koşulları dayatmak" olarak tanımlamaktadır, ancak "haksız" ve "istismar edici" özel olarak tanımlanmamıştır. Genellikle yıkıcı ya da yağmacı olarak tanımlanan bazı belirli uygulamalara karşı yasalar olmasına rağmen, çeşitli federal kurumlar bu ifadeyi kredi endüstrisindeki birçok belirli yasadışı faaliyet için genel bir terim olarak kullanmaktadır. Yağmacı kredilendirme, eleştirmenler tarafından kredi veya ipotek hizmeti sürecinde, kredinin verilmesinden sonra haksız, aldatıcı veya hileli uygulamalar olarak tanımlanan ipotek uygulamaları olan yağmacı ipotek ile karıştırılmamalıdır.