İçeriğe atla

Recm

Kamusal taşlamanın adli veya yargısız bir cezalandırma biçimi olduğu ülkeleri gösteren bir harita.

Recm (Arapçaرجم), sözlük anlamı "taşlama"[1][2] olan, İslam hukukunda terim olarak ise zina yapan evli erkek ve kadına uygulanan taşlayarak öldürme cezasını ifade eden Arapça bir kelimedir.

İslam öncesinde Yahudilikte de var olan[3] bir ceza olan recm İslam hukukundaki tartışmalı konulardan biridir. Çünkü Kur'an'da zina suçunun karşılığı olarak geçmeyen bu ceza hadislere dayandırılmaktadır.[4]

Dilbilgisi

Arapçada r-c-m kökünden bir mastar olan kelime taşlama, taşa tutma, lânetleme, kovma, sövme, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma anlamlarına gelir.[5] Çoğulu rucûmdur. Kelimenin yine aynı kökten gelen sıfat formundaki 'racim' kelimesi ise taşlanan, kovulan, lânetlenen anlamına gelir ki besmelede şeytan bu sıfatla nitelendirilir. Kur'an'da r-c-m kökü tüm formlarıyla 14 defa geçmektedir.

Tarihi

Zaman içinde birçok toplum evlilik dışı cinsel ilişkiyi cezalandırarak caydırma yoluna gitmişleridir. Antik Yunan yasalarına göre zina edenler ölüm cezasına çarptırılırken, Hammurabi Kanunları'nda bu kişiler suda boğarak öldürülürlerdi.[6]

Zina suçuna verilen recm cezası ise tarihin belli bir döneminde özellikle Orta Doğu'da uygulanmıştır. Bu bağlamda recm dini bir ceza olarak ilk olarak Tevrat'ta geçmektedir. Yeni Antlaşma'da uygulanması reddedilen[7] bu ceza, Kur'an'da geçmemesine rağmen İslam hukukuna girmiş; Muhammed, Dört Halife, daha sonraki İslam devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından uygulanmıştır.[8]

Yahudilik'te recm

Tevrat'ta konuyla ilgili hüküm şöyledir:

Levililer 20:10-21: “‘Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir. Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir. Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir. Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir. Bir adam hem bir kızla, hem de kızın annesiyle evlenirse, alçaklık etmiş olur. Aranızda böyle alçaklıklar olmasın diye üçü de yakılacaktır. Bir hayvanla cinsel ilişki kuran adam kesinlikle öldürülecek, hayvansa kesilecektir. Bir kadın cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşırsa, kadını da hayvanı da kesinlikle öldüreceksiniz. Ölümü hak etmişlerdir.

Bir adam anne ya da baba tarafından üvey olan kız kardeşiyle evlenir, cinsel ilişki kurarsa, utançtır. Açıkça aşağılanıp halkın arasından atılacaklardır. Adam kız kardeşiyle ilişki kurduğu için suçunun cezasını çekecektir. Âdet gören bir kadınla yatıp cinsel ilişki kuran adam kadının akıntılı yerini açığa çıkarmış, kadın da buna katılmış olur. İkisi de halkın arasından atılacaktır.

Teyzenle ya da halanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü yakın akrabanın namusudur. İkiniz de suçunuzun cezasını çekeceksiniz.

Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam, amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de günahlarının cezasını çekecek ve çocuk sahibi olmadan öleceklerdir. Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi olmayacaklardır."[9]

Tesniye 22:13-30: “Bir adam bir kadın alır, yattıktan sonra ondan hoşlanmazsa, ona suç yükler, adını kötüler, ‘Bu kadınla evlendim ama onunla yatınca erden (bakire) olmadığını gördüm’ derse, kadının annesiyle babası kızlarının bakire olduğuna ilişkin kanıtı alıp kapıda görevli kent ileri gelenlerine getirecekler. Kadının babası ileri gelenlere, ‘Kızımı bu adamla evlendirdim ama o kızımdan hoşlanmıyor’ diyecek, ‘Şimdi kızımı suçluyor, onun bakire olmadığını söylüyor. İşte kızımın bakire olduğunun kanıtı!’ Sonra anne-baba kızlarının bakire olduğunu kanıtlayan yatak çarşafını ileri gelenlerin önüne serip gösterecekler. Kent ileri gelenleri de adamı cezalandıracaklar. Ceza olarak ondan yüz gümüş alıp kadının babasına verecekler. Çünkü adam İsrailli bir bakire kızın adını kötülemiştir. Kadın adamın karısı kalacak ve adam yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır. “Ancak bu sav doğruysa, kızın bakire olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa, kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail'de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. “Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail'den kötülüğü atacaksınız. “Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı bakire bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. “Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek. Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer. Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır. “Eğer bir adam nişanlı olmayan bakire bir kızla karşılaşır, tutup onunla yatarsa ve bu ortaya çıkarsa, kızla yatan adam kızın babasına elli gümüş verecek. Kıza tecavüz ettiği için onu karı olarak alacak ve yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır. “Kimse babasının karısını almayacak, babasının evlilik yatağına leke sürmeyecektir.”[10]

Hristiyanlık'ta recm

Yahudiler, İsa'ya zina ederken yakalanmış bir kadın getirmişler ve Musa'nın bu gibilere recm cezası verdiğini ileri sürerek buna ne diyeceğini sormuşlardır. İsa onlara, "İlk taşı günahsız olanınız atsın" deyince başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?» diye sordu. Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git artık, bundan sonra günah işleme!» (Yuhanna 8:3-11).[7]

İslam'da recm

İslam hukukunda evli veya dul olup zina yapan kadın ve erkek dört mezhebin ittifakla görüşüne göre 'ölünceye kadar taşlanarak' cezalandırılır. Bu cezalandırmaya 'recmetmek' denmektedir. Bu cezalandırmaya dair Kur'an'da açık bir ayet yoktur. Kur'an'da zina suçunun cezasını belirten ayetler şunlardır:

  1. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.[11]
  2. Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar.[12]
  3. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır.[]

İslam hukukuna dayanak teşkil eden dört mezhep, recm cezasını hadislere dayandırmaktadır. Kur'an'da konuyla ilgili tek bir ayet vardır ve burada taşlayarak öldürmeden değil, döverek cezalandırmaktan bahsedilir. Nisa Suresi'nde geçen "hür olmayan insanların zinasının cezası, hür olanlara verilenin yarısı kadardır" ifadesinden dolayı recmin yarısı olmayacağına göre İslam'da recm yoktur şeklinde görüş de bulunmaktadır.[13] Recm şeriatta hadislere dayandırılan bir cezalandırma şeklidir.

Recm ile ilgili tartışmalar mezhepler ve tarikatlar arası ayrılığa da neden olmuştur. Recm sözcüğünün Kur'an'da taşlamakla eşanlamlı olarak değil, daha çok hor görmek, yalnız bırakmak gibi bir anlamda kullanıldığı tefsirlerde okunur.[14][15] Ancak İslam hukukunda recm, taşlama fiilinin karşılığı olarak kullanılmıştır. Recm kelimesi, bu yüzden, hemen hemen tüm dillerde, taşlama kelimesinin karşılığı olarak kullanılmasının yanında, Osmanlıcada da hukuk terimi olarak "zina yapan kadın veya erkeğin taşlanarak öldürülmesi" anlamında geçmiştir.

Hadislerde zina meselesi

Hadislere göre recm cezası Muhammed zamanında da uygulanmıştır. Bu sebeple recm ile ilgili birkaç hadis bulunmaktadır. Kendi ikrarlarıyla dört zina (Maîz adında bir erkek, Cüheyneli bir kadın, Büreyde adında bir kadın ve adı verilmeyen bir genç ki buna sopa vurulmuş çünkü nikahlı değilmiş) vâkıa. Peygamber gelenleri her defasında vazgeçirmeye çalışmıştır. Kaçan Mâiz adında birisi için, bıraksaydınız demiştir.[16] Kuran'da recm ile ilgili hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Recm cezası, İslam'a göre dört erkek veya her bir erkek yerine iki kadın (Nur: 1-6), evli bulunan bir kimseyi kendisiyle evli olmadığı bir başka kişi ile ilişkiye girerken, yani erkeğin penisinin kadının vajinasına girdiğini kesin görürler ve bunu mahkemede hakime (kadıya) çelişkisiz anlatırlarsa bu kimse recmedilir. Yoksa, suçu işlediği varsayılan kişiye uygulanamaz (fetevâ-i hindiye). Hatta aynı yatakta yattılar diye bile, bu çok günah ise bile, bir kimse recm cezasına kesinlikle çarptırılamazdı. Zaten, zina edenin kendi ikrarına değil de dört şahitle uygulanan recm imkânsız sayılacak kadar az, mesela nübüvvet döneminde hiç şahitlik vakası olmamasına karşın ve 600 yıl süren Osmanlılarda sadece bir kereye mahsus uygulanmıştır.[17]

Recmetme yöntemleri

Recm cezası değişik şekillerde uygulanır:

1- Failleri toprağa göbeklerine kadar gömerek taşlamak suretiyle veya gömmeksizin taşlamak suretiyle: ikrarlarından dönerlerse kaçabilmeleri için.[18]

2- Faillerin üzerine taştan bir duvar devirmek suretiyle -hadise değil içtihada dayanan bir görüş-, eskiden bunun uygulandığına dair bilgiye, bilinen kaynaklarda rastlanmıyor.

3- Failleri yüksek bir yerden taşların üzerine atmak suretiyle -hadise değil içtihada dayanan bir görüş- ki bunun da eskiden uygulandığına dair bilgiye, bilinen kaynaklarda rastlanmıyor.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ E. Ann Black, Hossein Esmaeili and Nadirsyah Hosen (2014), Modern Perspectives on Islamic Law, 978-0857934475, pp. 222-223
  2. ^ Rudolph Peters, Crime and Punishment in Islamic Law, Cambridge University Press, 978-0521796705, pp. 37
  3. ^ Eldar Hasanov, Yahudi Şeriatinde Recm Cezası, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı. 12, 2008, sayfa.183
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2016. 
  5. ^ İbn Manzur, Lisanü’l-Arap, C. XII, Beyrut Ty. s. 226.
  6. ^ Sadri M. Arsal, Umumi Hukuk Tarihi, İstanbul 1944, s. 128.
  7. ^ a b "Yuhanna 8:3-11". 3 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2021. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2017. 
  9. ^ "Levililer 20:10-21". 10 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2024. 
  10. ^ "Yasa'nın Tekrarı 22". 10 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2024. 
  11. ^ "Recm". 3 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ Nur Suresi, Ayet:1-5, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Meali
  13. ^ Hayrettin Karaman, 29.08.2010 , M. Ebu Zehra "Recim yok" diyor
  14. ^ (Arapça)Câmi'ul Ahkâm'il Qur'ân, Kurtubî ; (Kur'an XXIX, Meryem, 46) 30 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  15. ^ (Arapça)ibn Kesîr tefsiri, (Kur'an XXIX, Meryem, 46) 30 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  16. ^ (Arapça)/(İngilizce)Kitab al hudud, n°4202 ve saire Sahih-i Muslim 10 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  17. ^ M.1680'de IV. Mehmed döneminde, kadı Rumeli Kazaskeri Beyazizade Ahmet Efendi tarafından zina eden iki kimse için recm ile hükmedilmiş. Kadın Müslüman olup Aksaraylı Abdullah Çelebi'nin eşiymiş, erkekse bir Yahudi imiş. Sarayda bu hüküm bir ilk olunca tartışmalar olmuş. Murat Bardakçı, Hürriyet 30/08/2002.
  18. ^ (Arapça)/(Türkçe) Büyük Şâfii Fıkhı. Dr. Mustafa el-Hin, Dr. Mustafa el-Buğa, Ali eş-Şerbeci. Tercüme: Ali Arslan. Huzur Yayınevi. Hadler / Zinanın cezası / Recm Cezası Nasıl Tatbik Edilir?

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Boşanma</span> Evlilik birliğinin sona ermesi

Boşanma, evliliğin yasal olarak sona ermesidir. Günümüzde daha yaygın olmakla birlikte, eski çağlardan beri bütün toplumlarda boşanmaya rastlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Zina</span>

Zina, aralarında bir nikâh bağı bulunmayan yetişkin bir erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkidir, ancak efendi-cariye ilişkisinde de nikah bağı yoktur ve onlar zina sayılmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel ilişki</span> üreme, cinsel zevk veya her ikisi için gerçekleştirilen çiftleşme eylemi

Cinsel ilişki, cinsel birleşme, çiftleşme, vajinal seks veya sadece seks, bir erkeğin sertleşmiş penisinin, uyarılmış bir kadın vajinasının içine girmesini kapsayan, cinsel zevk ya da üreme amaçlı yapılan bedensel ilişkidir. Bunun yanı sıra, diğer penetrasyon tehlikesi içeren anal seks, oral seks, parmaklama, dildo kullanma gibi cinsel aktiviteler de eşcinsel veya heteroseksüel olmasına bakılmaksızın bir cinsel birleşme olarak kabul edilirler.

Ezarika ya da Ezrâkîler, Hanife oğullarından Nâfi bin el-Ezrak'a tâbi olan bir Harici fırkasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yahudiliğin evliliğe bakış açısı</span>

Yahudilikte evlilik, Tanrı'nın müdahil olduğu bir Yahudi erkek ve bir Yahudi kadın arasında yapılan birleşme anlaşmasının belgelenmesidir. Evliliğin tek koşulu çocuk yapmak olmamasına rağmen bu emrin yerine getirilmesi beklenir. Esas merkezi odak kadın ile erkeğin ilişkisidir. Ruhani anlamda evlilik, kadın ile erkeğin ruhlarının bir bütün olmasıdır. Bu sebeple evlenmemiş adam "tam" sayılmaz çünkü ruhu henüz tamamlanmamıştır ve yarımdır.

<span class="mw-page-title-main">Taşlama</span> idam cezası yöntemi

Taşlama, bir grubun bir kişiye taş atarak o kişiyi uzaklaştırma, kovma ya da sürgün etmek için kullandığı bir yöntemdir. Eski zamanlardan beri büyük suçlar için bir ceza biçimi olarak tasdik edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kadın</span> İslam toplumlarında kadının yeri

Müslüman kadınların deneyimleri farklı toplumlarda ve aynı toplum içinde büyük farklılıklar gösterir. Ortak yönleri ise, hayatlarını değişen derecelerde etkileyen, aralarındaki geniş kültürel, sosyal ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kurmaya hizmet edebilecek ortak bir kimlik veren İslam dinine bağlılıklarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik</span> Eşcinselliğin Osmanlı Devletindeki tarihçesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik veya dönem şartlarında diğer anlamıyla Osmanlı İmparatorluğu'nda oğlancılık, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşamış eşcinsellerin yaşam biçimidir. Osmanlı'da cinsel yönelim ve ilginin erkek erkeğe ilişki ya da erkek erkeğe sekstir. Eski adlandırmada (lûtîlik), pasif gey erkekler (lûtî) olarak tanımlanmış, yine bireyler arasındaki ilişkiden gulâmperestlik olarak bahsedilmiştir. Yine Osmanlı İmparatorluğu'nda seks işçisi erkeklere "hîz oğlanı" denir ve "hîz"ler devlet tarafından kayıt altına alınırlardı. Hayatını bu işten kazanan erkekler "defter-i hîzán" adlı kütüğe yazılırlardı.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da eşcinsellik</span> İslamın eşcinselliğe bakışı

İslam'da eşcinsellik, eşcinsel ilişkiye giren kişilerden İslam inancı esas alan yazılı kaynaklarda ve Kur'an'da bahsedilir. Kur'an'da, toplumca eşcinsel ilişkilere girmek başta olmak üzere, çeşitli günahlar işleyen ve bu nedenle Allah'ın gazabıyla helâk edilen Lut Kavminden bahsedilir. Sünnilik mezhebine göre ve İmam Malik ile İmam Şafii gibi alimlere göre eşcinsel ilişki, recm, idam, kırbaç veya hapis ile cezalandırılması gereken günahlar olarak değerlendirimiştir. Ebu Hanife'ye göre ise idam gerekli değildir; devlet hangi cezayı öngörürse o uygulanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da cinsellik</span>

İslami cinsel içtihat İslam'da cinsellik İslami yasaları açıklar. Büyük ölçüde erkekler ve kadınlar arasındaki evlilik ilişkilerinin cinsel aktivite sınırlamaları Kur'an, hadis ve fetva'ya dayanmaktadır. Çoğu gelenekler tüm cinsiyetler arasında herhangi bir ilişki konusunda sıkı iffet, tevazu, teşvik ve bekârlık vazgeçirmek. İslam cinsel aktivite büyük ölçüde evlilik için saklıdır. Evlilik dışı cinsel farkı ve tevazu Bu duyarlılık gibi İslami elbise yorumların ve cinsiyet ayrımı derece olarak İslam'ın şimdiki belirgin yönleri görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Brunei'de LGBT hakları</span>

Brunei'de eşcinsellik genel toplumdan kabul görülmemektedir ve hemcins cinsel ilişkiler yasaktır. Şeriat hukukunun yürürlüğe girmesiyle yasal seviyede Müslümanlar, Müslüman olmayanlardan ayırt edilmektedir: hemcins cinsel ilişkileri yasaklayan yasaya aykırı davranan Müslümanlar recme, Müslüman olmayanlar ise 10 yıla kadar hapis cezasına tabidirler.

Cinsiyet suçlarının kovuşturulması, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçlarının kovuşturulmasına yönelik yasal işlemlerdir.

İslam ve çocuklar konusu, İslam'daki çocukların haklarını, çocukların ebeveynlerine karşı görevlerini ve ebeveynlerin hem biyolojik hem de evlatlık çocukları üzerindeki haklarını içerir. Ayrıca farklı düşünce okullarına ilişkin haklar konusundaki görüş ayrılıklarından bazıları da tartışılmıştır.

İslâm ceza hukuku (şeriata göre ceza hukukudur. Fıkıhta Ukubat başlığı altında ele alınır. Açıkçası, İslam hukukunun ayrı bir "ceza hukuku" külliyatı yoktur. Suça bağlı olarak suçları üç farklı kategoriye ayırır - Had ("Allah'a karşı suçlar", cezası Kuran ve Hadislerde sabittir, Kisas işlenen suça denk ceza verilir Kuran ve sünnet ile belirlenmiştir. Tazir (cezası Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen ve hükümdarın veya Kadının, yani hakimin takdirine bırakılan suçlara verilen cezalar. Bazıları dördüncü kategori olan Siyasah'ı eklerken diğerleri bunu Hadd veya Tazir suçlarının bir parçası olarak görüyor.

İslam Hukukunda tazir belirli suçlar için hakimin (kadı) veya devlet yöneticisinin takdirine bağlı olarak yapılan cezalandırma anlamına gelir.

Hudud "sınırlar, hudutlar, sınırlar" anlamına gelen Arapça bir kelimedir.

<span class="mw-page-title-main">Irak'ta LGBT hakları</span>

Irak'ta lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireyler yoğun oranda ayrımcılığa uğramaktadır. Açık eşcinsel erkeklerin Irak Silahlı Kuvvetleri'nde askerlik hizmetinde bulunmalarına izin verilmemektedir ve hem hemcins evlilikleri hem de medenî birliktelikler kanunen yasaktır. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde yapılan ayrımcılığı yasaklayan hiçbir yasa yoktur ve LGBT bireyleri sürekli olarak vigilantist şiddete veya namus cinayetlerine maruz kalmaktadır.

İslam'da cinsiyet rolleri kutsal yazılara, kültürel geleneklere ve içtihatlara dayanmaktadır.

Orta Asur Kanunları veya Asur Kanunları olarak da bilinen Asur hukuku, Orta Asur İmparatorluğu'nda MÖ 1450 ile 1250 yılları arasında geliştirilen eski bir hukuk sistemidir. Sümer ve Babil hukukuna çok benziyordu, ancak suçlar için verilen cezalar genellikle daha acımasızdı. Kanunun gün ışığına çıkan ilk kopyası, I. Tiglath-Pileser dönemine tarihlenmektedir. M.Ö. 1114-1076) dönemine tarihlenen ilk nüsha Alman Şarkiyat Cemiyeti (1903-1914) tarafından yapılan kazılar sırasında bulunmuştur. Bugüne kadar üç Asur kanun koleksiyonu bulunmuştur. Birkaç yüzyıl önce yazılmış olan Hammurabi Kanunlarında olduğu gibi kulak ve burun kesme gibi cezalar yaygındı. Cinayet, ailenin katil için ölüm cezasına karar vermesine izin verilerek cezalandırılırdı.