İçeriğe atla

Raja

Amber'den Jai Singh I, Shivaji'yi Purandar Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün önce kabul ediyor (12 Haziran 1665)
1870'lerde Benares Mihracesi ve mahiyeti

,

Raja (/ˈrɑːɑː/ ; Sanskrit, IAST rājan-) Güney Asya hükümdarları için kullanılan bir kraliyet unvanıdır. Bu ünvan, Güney Asya ve Güneydoğu Asya'da batıdaki kral veya prens ünvanına eşdeğerdir. Bu kavramın bir üstü "Büyük kral" anlamına gelen Rajaların üstünde yer alan Mihrace'dir.

Ünvanın Güney Asya ve Güneydoğu Asya'da uzun bir geçmişi vardır ve rājan- rājan- hükümdar olarak örneğin bkz. "On Kralın Savaşı" kısmında olduğu gibi Hinduizmin kutsal metni Rigveda'da da belirtilmiştir. Bununla birlikte bu raja ünvanı Hinduizmin hakim olduğu Hint krallıkları yanında Filipinlerdeki Müslüman Morolar ve Brunei gibi sultanlıklarda kimi Budist ülkeler ve sultanlıklarda da kullanılmış genel bir terim halini almıştır. Bu terimin diğer bir eşdeğeri ise Filipinler ve kimi Güneydoğu Asya ülkelerinde geçen datu kelimesidir.

Raja yönetimindeki Hint eyaletleri

Top ile hükümdarı lideri karşılama şeklinde Hint selamı veren eyaletlerin çoğu (İngiliz Kraliyeti tarafından silah selamı verilenlerde dahil) bir rajanın ünvanın bir üstü olan Büyük kral denen Mihrace (veya varyasyonu; bazıları daha eski bir Raja veya eşdeğer bir ünvana dahip iken bu mevkiye yükseltilmiştir) tarafından yönetilirken, yalnızca 13 topa kadar olanların bazılarında ise Rajalar vardır :

11 top atışı ile selamlanan bazı rajalıklar
  • Pindrawal Raja'sı
  • Morni Rajası
  • Rajouri Rajası
  • Ali Rajpur'un Raja'sı
  • Bilaspurlu Raja
  • Chamba Raja'sı
  • Faridkot Raja'sı
  • Jhabua'lı Raja
  • Mandi Raja'sı
  • Manipur Raja'sı
  • Narsinghgarh Raja'sı
  • Pudukkottai Raja'sı
  • Rajgarh'lı Raja
  • Sangli Raja'sı
  • Sailana Rajası
  • Samthar'lı Raja
  • Sitamau'lu Raja
  • Suket Raja'sı
9 top atışı ile selamlanlar (kişisel durumda 11 top)
  • Dharampur Raja'sı
  • Bhor Raja'sı
9 top atışı ile selamlananlar (yerel törenlerde 11 top atışı)
  • Savantwadi Raja'sı
9 top atışı ile selamlananlar
  • Baraundha'lı Raja
  • Jawhar Raja'sı
Gene törenlerde 9 top atışı ile selamlananlar[1][2]
  • Chhota Udepur'un Raja'sı
  • Khilchipur Raja'sı
  • Maihar'ın Raja'sı
  • Mudhol Raja'sı
  • Nagod'un Raja'sı
  • Sant Raja'sı
  • Shahpura Rajası
9 top atışı ile kişisel törenlerde selamlananlar
  • Başahr Raja'sı

Rajadharma

1740'lar Jammu'lu Rajası Dhruv Dev, Nainsukh tarafından getirilen bir atı inceliyor; atların durumlarının daha iyi takdir edilmeleri için beyaz bir çarşafın önünde gösterilmesi olağandı.

Rajdharma, "yöneticilerin görevi" için kullanılan Sanskritçe bir terimdir. Bu terim Hinr dini metinlerinde de geçmektedir. Bu terim özünde cesaret ve Kshatriya dharma kavramlarıyla iç içe geçmiştir. Kral veya Raja için geçerli olan dharmadır. Dharma ise Hint dini metinlerinde, hinduizmde evrenin düzenini koruyan, destekleyen veya sürdüren ve gerçeğe dayanan şeydir.[3] Dünyada düzen ve dengenin sağlanmasında merkezi bir öneme sahiptir ve bunu insanlardan gerekli bazı davranışları talep ederek yapar.

Kral, Raja olarak dünyevi ve dini olarak iki ana işleve hizmet ederdi: l.[4] Dini işlevler, diğer şeylerin yanı sıra tanrıları yatıştırmak, tehlikeleri ortadan kaldırmak ve dharma'yı korumak için belirli eylemleri içeriyordu. Dünyevi işlevler refaha yardım etmeyi (kıtlık zamanlarında olduğu gibi), tarafsız adaleti sağlamayı ve insanları ve mallarını korumayı içeriyordu. Bir keresinde, krallığındaki yoksulluğu azaltmak için gücünü feda ederek Vibhore'un hedefine ulaşmasına yardım etti.[4]

Tebaasını korumak, kralın ilk ve en önemli görevi olarak görülüyordu. Bu, kendi halkı arasındaki hırsızlar gibi iç saldırıları cezalandırarak ve yabancı tarafların saldırıları gibi dış saldırganları karşılanarak bu başarılırdı.[5] Dahası, kral, yürütmekten sorumlu olduğu yürütme, yargı ve yasama dharmalarına sahipti. Bunu akıllıca yaparsa, rajanın güneş meskeninin veya cennetin zirvesine ulaşarak ödüllendirileceğine inanıyordu.[6] Bununla birlikte, kral görevini kötü bir şekilde yerine getirirse, cehenneme gideceğinden veya bir tanrı tarafından yere serileceğinden korkuyordu.[7] Bilgin Charles Drekmeier'in belirttiği gibi, "dharma kralın üzerindeydi ve onu korumadaki başarısızlığının buna göre feci sonuçları olmalıdır". Kralın gücü, çeşitli ashramaların ve varnaların dharmalarının gerekliliklerine tabi olarak kullanılması gerektiğinden, "kanunları uygulatmamak" suçu hükümdara yüklenirdi ve Drekmeier'e göre bazı Hint Kutsal metinleri, gücünü kötüye kullanan veya dharma'sını yetersiz şekilde yerine getiren hükümdara karşı başkaldırı veya isyanı haklı çıkaracak hükümler içeriyordu. Başka bir deyişle, hem kralın zorlama ve güç aracı hem de potansiyel düşüşü olarak dharma denen Hint düzen kanunları, "iki ucu keskin bir kılıçtı".[8]

Kralın yürütme görevi öncelikle cezayı veya daṇḍa'yı uygulamaktı .[9] Örneğin, tutku, cehalet veya tamah nedeniyle yanlış hüküm veren bir yargıç, makama layık değildir ve kral onu en ağır şekilde cezalandırmalıdır.[10] Kralın başka bir yürütme dharması, katı cezalar kullanarak dharmalarından veya görevlerinden sapan hint din adamları olan brahmanaların davranışlarını düzeltmektir.[11] Buna iki örnek, kralın tebaasının dharmalarını uygulamaktan nasıl sorumlu olduğunu, ancak aynı zamanda daha fazla hukuk ihtilafında kararları uygulamaktan sorumlu olduğunu gösterirdi.[12] Meselâ, bir adam alacaklıya borcunu ödeyebilecek gücü var da, bunu cimrilikten yapmıyorsa, padişah ona borcunu ödetmeli ve yüzde beşini de kendisine almalıdır.[13]

Kralın adli görevi, krallığında ortaya çıkan herhangi bir anlaşmazlığa ve dharmasastra ile o zamanki uygulamalar arasında ve herhangi bir dünyevi işlem veya dharmasastra arasında ortaya çıkan herhangi bir ihtilafa karar vermekti. [14] Hüküm kürsüsüne geçtiğinde, kral tüm bencilliği terk edecek ve her şeye karşı tarafsız olacaktı.[15] Kral, hırsızlık gibi vakaları dinler ve bir karara varmak için dharma'yı kullanırdı.[16] Ayrıca, tanıkları test ederek dürüst ve doğru olduklarından emin olmaktan da sorumluydu.[10] Kral bu denemeleri dharma'ya göre yürütürse, diğer şeylerin yanı sıra zenginlik, ün, saygı ve cennette ebedi bir yer ile ödüllendirilirdi.[17] Ancak, tüm davalar kralın omuzlarına bırakılamazdı. Bu durumda davalara kralla aynı dürüstlükle karar verecek yargıçları atamak da kralın yani rajanın göreviydi.[18]

Kralın ayrıca, krallık için bir bayram veya dinlenme günü ilan etmek gibi farklı kararnameler çıkaracağı zaman yararlandığı bir yasama görevi de vardı.[19]

Hint kutsal metinlerinden Rajadharma, kralı büyük ölçüde her şeyden önce bir yönetici olarak tasvir etti.[20] Kralın cezayı infaz etmesinin veya danda'nın asıl amacı, tüm tebaasının kendi özel dharmalarını yerine getirmesini sağlamaktı.[9] Bu nedenle, rajadharma genellikle tüm dharmanın kökü olarak görülüyordu ve en yüksek hedefti.[21] Kralın bütün amacı her şeyi ve herkesi zenginleştirmekti.[22] Eğer halk ülke refah içinde değillerse, kral dharma'sını yerine getirmiyordu.[23] Görevlerini devlet biliminde belirtildiği gibi yerine getirmeli ve "istediği gibi hareket etmemelidir."[20] Gerçekten de, dharma (yani dharmasastra, vb.) üzerine yazılan başlıca yazılarda, kralın dharma'sı, hem kralın halkının mutluluğunu ve refahını sağlama amacından dolayı,Daṇḍa'nın uygulanması yoluyla tüm sosyal yapının "garantörü" olarak hareket etme yeteneğinin yanı sıra diğer varnaların dharmalarının "başlık taşı" olarak görülüyordu.[24][25]

Çağdaş Hindistan'da, Hindu toplumunun çeşitli düzeylerine yayılan bir fikir vardır: "Ramrajya" veya Hindu destanlarında ve başka yerlerde ana hatlarıyla belirtildiği gibi rajadharmaya sıkı bağlılığıyla Rama'nın ideal bir model olarak hizmet ettiği bir tür Hindu Altın Çağı mükemmel Hindu kralığı tasvir edilmekteydi. Derrett'in dediği gibi, "herkes barış içinde yaşıyor" çünkü "herkes yerini biliyor" ve gerekirse kolayca o yere zorlanabiliyordu.[12]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Epstein M. (23 Aralık 2016). The Statesman's Year-Book: Statistical and Historical Annual of the States of the World for the Year 1939 (İngilizce). Springer. ISBN 9780230270688. 
  2. ^ The Pioneer Mail and Indian Weekly News (İngilizce). 1921. 
  3. ^ Lariviere, 1989
  4. ^ a b Kane, p.101
  5. ^ Kane, p.56
  6. ^ Lariviere, p.19
  7. ^ Kane, p.96
  8. ^ Drekmeier, p.10
  9. ^ a b Kane, p.21
  10. ^ a b Lariviere, p.18
  11. ^ Lariviere, p.48
  12. ^ a b Derrett, p.598
  13. ^ Lariviere, p.67
  14. ^ Kane, p.9
  15. ^ Lariviere, p.10
  16. ^ Lariviere, p.8
  17. ^ Lariviere, p.9
  18. ^ Lariviere, p.20
  19. ^ Kane, p.98
  20. ^ a b Kane, p.31
  21. ^ Kane, p.3
  22. ^ Kane, p.11
  23. ^ Kane, p.62
  24. ^ Derret, p.599
  25. ^ Drekmeier, p.10-11

Kaynakça

  • Derrett, JDM "Rajadharma." The Journal of Asian Studies, Cilt. 35, No. 4 (Ağustos, 1976), s. 597–609
  • Drekmeyer, Charles. Kingship and Community in Early India. Stanford: Stanford UP, 1962.
  • Kane, Pandurang Vaman. 1968. History of Dharmaśāstra: (Ancient and Mediæval Religious and Civil Law In India). [2d ed.] rev. and enl. Poona: Bhandarkar Oriental Research Institute. .
  • Lariviere, Richard W. 1989 "The Naradasmrti." University of Pennsylvania Studies on South Asia.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hinduizm</span> Hindistan merkezli bir din

Hinduizm, çok kapsamlı inanç ve yaşam felsefesinin toplamıdır. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te yaygındır. Günümüzde yaklaşık 1.25 milyar izleyeni ile Hristiyanlık ve İslam'dan sonra üçüncü sırada yer alan Hinduizm inancının neredeyse tüm takipçileri Hindistan ve çevresinde bulunmaktadır. Budizm ve Zen Budizmi gibi çeşitli ekoller Hinduizm'den kaynaklanıp ayrılmıştır.

Kali Yuga, Hint Zaman Anlayışı'na göre maddi ve manevi yozlaşmanın doruğa çıktığı dördüncü zaman devresidir. Hindu metinlerinin çoğu yorumcusuna göre Kali Yuga Krişnanın ömrünün sona ermesinden itibaren başlayan –yaklaşık 5000 yıl önce MÖ 3102– ve 1200 yıl sürecek olan bu zaman döngüsü içinde Vişnunun son avatarı Kali, elinde kılıcı ve beyaz ata binmiş olarak ortaya çıkacak ve kötülüğü yok edecektir.

<span class="mw-page-title-main">Nepal</span> Güney Asyada Çin ile Hindistan arasında yer alan bağımsız bir ülke

Nepal, resmî adıyla Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti, Güney Asya'da bir ülkedir. Büyük bölümü Himalayaların eteklerinde, bir bölümü ise Hint-Ganj Ovası'nda konumlanmıştır. Dünyanın en kalabalık 49. ve en geniş 93. ülkesidir. Denize kıyısı bulunmayan Nepal kuzeyde Çin'e bağlı Tibet; güney, doğu ve batıda Hindistan ile komşudur. Bangladeş Nepal'in güneydoğu ucundan sadece 27 km uzaklıkta olmasına rağmen sınırdaşı değildir, Bhutan da Hindistan'ın Sikkim eyaletiyle ayrılmıştır. Verimli ovalar, subalpin kuşak ormanları ve en yüksek on dağdan sekizini bulunduran Nepal zengin bir coğrafi çeşitliliğe sahiptir. Dünyanın en yüksek dağı olan Everest Dağı da bunlara dahildir. Başkenti ve en büyük şehri Katmandu'dur. Resmi dil Nepalcedir, ancak ülke birçok etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Durga</span>

Durga Hinduizm'de bir Devi, ulu tanrıça, formudur. Bir aslanı süren ve birçok kolunda öldürücü silahlar taşıyan, yüzünde bunların tam tersi barışcı ve güven verici bir ifade taşıyan, elleri mudra şeklinde bir kadın olarak tasvir edilir. Tanrıçanın bu formu dişil ve yaratıcı enerjinin (Şakti) tecessümü yani cismanileşmesi, vücut bulmasıdır.

Sanatana Dharma, Hinduizm için Sanskritçe ve diğer Hint dillerinde Vaidika Dharma ile birlikte kullanılan alternatif bir adlandırmadır. Bu terim sınıf, kast veya mezhep farkı gözetmeksizin tüm Hindulara yüklenen "ebedî" ve mutlak görevler ile dinî olarak emredilen uygulamaları ifade eder. Bu dinî uygulamaları takip eden kişiyeyse Sanatani veya Dharmi adları verilir.

<span class="mw-page-title-main">Gotama Buda</span> Budizmin kurucusu olan dinî öğretmen

Sidarta Gotama, yaygın olarak Buda olarak bilinir, MÖ 6 veya 5. yüzyılda Hindistan'da yaşadığı tahmin edilen ve Budizm'in kurucusu olduğu düşünülen din adamı. "Buda" bir lakap olup kendisine ölümünden yüzyıllar sonra atfedilmiştir. Sanskritçede "uyanmış kişi" anlamına gelen Buda, peşine düştüğü yaşam ve ölümün ardındaki gerçeğin arayışı sonucu Sidarta Gotama'da oluşan ruhani aydınlanmayı anlatmak için kullanılan bir ünvandır.

Barutlu silahlarla savaş ya da daha yaygın kullanımla Ateşli Silahlarla Savaş, barutun bu patlayıcı maddenin kullanımına elverişli silahların kullanılması ve bu silah teknolojisinin geliştirilmesiyle zamanla savaşların ana silahları kategorisini oluşturmasıyla ortaya çıkan bir savaş tarzıdır. Avrupa ve Asya'da onbeşinci yüzyıldan itibaren sınırlı bir şekilde başlamış ve ondokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. 1792'den 1815'e kadar süren Napolyon Savaşları'nda doruk noktasına ulaşmıştır. Barutun Çinliler tarafından bulunduğunu belirten İngiliz felsefeci ve dinadamı Roger Bacon bu tarz savaşın ilk savunucularındandı.

<span class="mw-page-title-main">Babürlüler</span> Bir zamanlar Hindistan alt kıtasının büyük kısımlarına uzananan hanedan imparatorluğu

Babürlüler veya Babür İmparatorluğu, günümüzdeki Hindistan ve çevresi üzerinde kurulmuş ve hüküm sürmüş Türk-Moğol kökenli devlet. Çağatay Türkü bir şef ve Timurlu Hanedanı'ndan olan Babür Şah tarafından 1526 yılında kurulan ve 17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyılın başında imparatorluğun gücünün zirvesinde olduğu dönemde, Hindistan'ın büyük bölümüne hakim olan imparatorluğun nüfusunun o tarihlerde 3,2 milyon kilometre karelik bir bölge üzerinde 110 milyon ila 150 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Babür İmparatorluğu'nun hakimiyet alanı, en geniş olduğu dönemde bugünkü Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'ı kapsamaktaydı.

Mahāyāna, Budizm’in üç ana kolundan biridir. Kaynağı Hint yarımadasıdır. Budizm’i Hinayana ve Mahayana olarak sınıflandırır. Vajrayana ise Mahayana Budizm’inin bir uzantısıdır. MS 1. yüzyılda Orta Asya ve Çin’e geçmiş, buradan da Doğu Asya’ya yayılmıştır. Günümüze hâlen uygulanmakta olduğu yerler Hindistan, Çin, Tibet, Japonya, Kore, Vietnam ve Tayvan’dır.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüsçülük</span> Çin merkezli etik ve felsefi sistemi

Konfüçyüsçülük, Ruizm veya Ru klasisizmi olarak da bilinir, antik Çin'de ortaya çıkan bir düşünce ve davranış sistemidir ve çeşitli şekillerde bir gelenek, felsefe, din, hükûmet teorisi veya yaşam biçimi olarak tanımlanır. Konfüçyüsçülük, Çin filozofu Konfüçyüs'ün öğretilerinden, daha sonra Yüz Düşünce Okulu dönemi olarak anılacak bir dönemde gelişti.

<span class="mw-page-title-main">Ramayana</span>

Ramayana, "Mahabbarata" ile birlikte Hint yarımadasında en çok bilinen iki destandan biridir.

Bugüne dek kullanılmış başlıca soyluluk unvanları şunlardır:

Kast sistemi veya kast, bir bireyin belirli bir sosyal tabakalaşma sistemi içinde doğduğu sabit bir toplumsal gruptur. Böyle bir sistem içinde, bireylerin yalnızca aynı kast içinde evlenmeleri (endogami), genellikle belirli bir meslekle bağlantılı yaşam tarzlarını takip etmeleri, bir hiyerarşi içinde gözlemlenen ritüel bir statüye sahip olmaları ve belirli kastların diğerlerinden daha saf veya daha kirli olduğu düşünülen kültürel dışlama kavramlarına dayalı olarak diğerleriyle etkileşimde bulunmaları beklenir. “Kast” terimi ayrıca karıncalar, arılar ve termitler gibi ösosyal böceklerdeki morfolojik gruplara da uygulanır.

<span class="mw-page-title-main">Hint felsefesi</span>

Hint (Hindu) Felsefesi Hindistan'ın eski çağlarında ortaya çıkmış, içinde felsefeleri, dünya görüşlerini, öğretileri barındıran kendilerinin ise Darşana dedikleri geniş bir yelpazeyi içine alır. Milattan önce 15. yüzyılda geç vedalar döneminde oluşturulan upanişadlar ilk yazılı ve hala önemsenen kaynaklardır. Radhakrishnan'a göre dünyanın en eski felsefi yapıtlarıdır. Modern yorumcular Hint Felsefesinde iki ana gelenek olduğunu öne sürerler. Veda'da söylenenleri kaynak olarak görüp kabul eden geleneğe Astika, Veda'lara mesafe koyan geleneklere de Nastika geleneği denir. Nastika akımından olan okullar arasında Budizm, Cainizm, Ajivika, Carvaka vs. bulunur. Hint felsefesinde Veda'ları kabul eden Astika akımında altı sistem bulunur. En eskisi Samkhya'dır ve ondan ortaya çıkan Yoga'dır. Diğer dördü Nyaya, Vaiseşika, Mimamsa, Vedanta'dır. Yoga adlı eserinde inançlar üzerine çalışan felsefeci Eliade'e göre Hindu düşünce sisteminin olmazsa olmaz dört temel kavramı karma, maya, nirvana ve yoga'dır. Karma, insanı kozmosa bağlayan evrensel nedensellik yasasıdır, "eden, ettiğini bulur" diye algılanır. Maya, kozmosu doğurur ve onun geri dönüşünü de yönetir. İnsanlar cehaletle körleştiği sürece bu kozmik yanılsamayı besler. Nirvana, Karma ve Maya'nın ötesinde konumlanmış asıl hakikat, koşullanmamış, aşkın bir hal, durumdur. Yoga ise varlığa erişmenin yollarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Emir (makam sahibi)</span>

Emir, Arap ülkeleri, Batı Afrika, Afganistan ve Hindistan altkıtasındaki çeşitli yerlerde kullanılan bir kral, aristokrat veya askerî olarak yüksek bir makam ünvanını ifade eder. Terim, bir "komutan", "general" veya "lider" anlamına gelecek biçimde de Emîrü'l-mü'minîn olarak yaygın biçimde kullanılmıştır. Dişil formu emire kelimesidir. "Prens" olarak çevrildiğinde, "emirlik" kelimesi egemen bir prensliğe benzer. Çağdaş kullanımda bu terim, bir Emirliğin Müslüman bir devlet başkanını veya İslamî bir örgütün liderini belirtebilir.

Karma yoga, Hinduizmdeki üç ruhani yoldan biridir, "eylem yogası" olarak da bilinir. Karma yoga için doğru eylem bir dua şeklidir. Hinduların ruhani uygulamalarındaki yollardan biridir, diğerleri Jnana yoga ve Bhakti yogadır. Hinduizmde bu üç yol birbirini dışlamaz, ancak Karma yoga, Jnana yoga ve Bhakti yoga arasındaki görece ağırlık kişiye göre değişir.

Sanskrit metinlerinde Rāja yoga hem yoganın amacı hem de ona ulaşmanın bir yöntemi olarak tasvir edilir. 19. yüzyılda Swami Vivekananda, Raja Yoga adlı kitabında Patanjali'nin Yoga Sutraları yorumladığında bu terim aynı zamanda yoga pratiği için kullanılan modern bir isim haline geldi. O zamandan beri Rāja yoga; ashtanga yoga, kral yogası, sahaja marg ve klasik yoga gibi çeşitli isimlerle adlandırıldı.

<span class="mw-page-title-main">Bizans bürokrasi ve aristokrasisi</span> Bizans İmparatorluğu hükûmeti

Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'ndan miras kalan karmaşık bir aristokrasi ve bürokrasi sistemine sahipti. Hiyerarşinin zirvesinde imparator duruyordu; ancak "Bizans bir cumhuriyetçi mutlak monarşiydi ve ilahi haklara sahip bir monarşi değildi". İmparatorluk verasetiyle ilgili yazılı yasalar yoktu ve Roma Cumhuriyeti hiçbir zaman resmen kaldırılmadı, bu nedenle İmparator, hem Senato (Synkletos) hem de Ordu tarafından resmi olarak seçilmeliydi. Gerçekte, Senato yetkisi zamanla ciddi şekilde kısıtlandı ve Ordu pratikte seçim konusunda tekel konumuna geçti. Ayrıca, yarı cumhuriyetçi bir varlık iken, İmparatorlar genellikle çocuklarının halefini dolaylı yollarla, örneğin onları ortak imparator olarak atamak gibi, sağlamayı başardılar. Yazılı veraset kanunlarının ve usullerinin yokluğu ve İmparatorluğun askerileştirilmiş devleti, çok sayıda darbe ve isyana yol açarak, Malazgirt yenilgisi gibi birçok feci sonuçlara yol açtı.

Varṇa, Hinduizm bağlamında, hiyerarşik kast sistemi içindeki herhangi bir sosyal sınıfı ifade eder. İdeoloji, dört varnayı tanımlayan ve sıralayan, mesleklerini, gerekliliklerini ve görevlerini veya Dharma'yı belirleyen Manusmriti gibi metinlerde özetlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Matsya Purana</span> Sanskrit edebiyatının en önemli eserlerinden birisi

Matsya Purana, Hinduizmdeki Sanskrit edebiyatının Puranik türündeki on sekiz büyük Puranasından (Mahapurana) biridir. Puranalar arasında en eski ve en iyi korunmuş olanlardandır. Vişnu'nun yarı insan yarı balık avatarının ardından isimlendirilmiş olan metinler, Vaişnavizm mezhebinin görüşlerini savunur. Metinler, 19. yüzyıl Sanskrit bilgini Horace Hayman Wilson tarafından "bir Şaivizm çalışması olsa da, yalnızca bundan ibaret değildir" şeklinde tanımlanmıştır. Metinler aynı zamanda çeşitli Hindu tanrı ve tanrıçalarını övmektedir.