İçeriğe atla

Radyoterapi

Radyoterapi, Gana, 2017

Radyoterapi, iyonlaştırıcı ışın kullanarak kanser hastalığının tedavisidir. Hedef, tümör dokusunu komşu sağlıklı dokuları koruyarak yok edilmesidir. Bu konu ile ilgili anabilim dalına Radyasyon Onkolojisi adı verilir. İyonlaştırıcı ışınların biyolojik etkilerini Radyobiyoloji bilim dalı inceler. Radyoterapi kanser tedavisinde tek başına ya da cerrahi ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar elde edilen hastalıklarda, organın koruyucu yaklaşım prensibi ile organ kaybı ve ilişkili fonksiyon kaybını önlediğinden tercih edilebilen tedavi yöntemidir.[1]

Uygulama

T4N1M0 NPC'de IMPT (sağ) ve IMRT (sol) planları arasındaki doz dağılımlarının eksenel (yukarıda) ve sagittal (altta) görünümlerde karşılaştırılması. Noktalı çizgiler GTV-T için reçete edilen dozun %95'ini belirtir.

Radyoterapide kanser hücrelerinin bölünmesini engellemek amacıyla iyonizan radyasyon (yüksek enerjili fotonlar ya da hızlandırılmış subatomik partiküller) kullanılır. Absorbe edilen radyasyonun birimi geçmişte 'rad' olarak tanımlanmaktaydı. Bu tanımlama yaklaşık son 30 yıldır gray (kısaltması Gy) olarak değiştirilmiştir. 1 Gy, 1 kg dokuda absorblanan 1 joule'lük enerji miktarıdır. Radyoterapi gören bir hasta tedavi süresine göre 40-70 Gy'lik radyasyon dozuna maruz kalacaktır. Karşılaştırma yapılacak olursa modern mamografi aygıtlarında film çekmek için maruz kalınan x-ışını miktarı-dozu yaklaşık olarak 0.1 ile 0.2 mili Gray arasındadır.

Radyoterapi esnasında, uygulanan bölgeye x veya gama ışınları veya hızlandırılmış subatomik partiküller ile belirli oranda bir enerji verilmektedir. Hedef; oluşturulacak iyonizasyonlarla hücrelerin genetik materyallerini -DNA- bozarak, bölünmelerini engelleyerek mitotik hücre ölümüne ya da Apoptozis yolu ile hücre ölümüne yol açmaktır. Radyasyonun kanserli hücrelerin yanında sağlıklı hücrelerin DNA'larında hasar oluşturmasına rağmen, sağlıklı hücreler kendilerini tamir ederek tekrar fonksiyonel hale gelebilirler. Radyasyonun hücre DNA'sında oluşturduğu etki, fotonun ya doğrudan DNA'yı oluşturan bazların aralarındaki kimyasal bağları iyonize ederek, DNA bacağının doğrudan kırılmasına bağlıdır. Ya da hücre içerisinde bulunan su moleküllerinde oluşan iyonizasyon sonucu ortaya çıkan serbest radikallerin gene DNA'nın yapısından elektron kopartması ile oluşturduğu kırıklar yolu ile dolaylı yoldandır.

Bir kısım kırıklar subletal -ölüme neden olamayacak- hasar oluşturur. Bu durumda hücrenin kendini tamir yeteneğine bağlı olarak hasar giderilebilir. Bu daha çok kanserli olmayan hücreler için geçerlidir. Kanserli hücrelerin önemli bir kısmı bu yeteneğe sahip değildir. Bunun sonucunda biriken subletal hasarlar hücrenin ölümüne yol açar. Oluşan bir kısım hasar ise, ortamın özelliklerine bağlı olarak, yani hücrenin bulunduğu fiziksel veya kimyasal koşullara bağlı olarak, ölüme yol açabilir ya da tamir olayını başlatabilir. Ameliyatlarda olduğu gibi radyoterapi de lokal bir tedavidir ve sadece uygulanan bölgedeki hücreleri etkiler. Radyoterapi cilt, beyin, meme, prostat ve rahim kanseri tedavilerinde etkin olarak kullanılmaktadır. Ayrıca lenf ve kan kanseri tedavisinde de kullanılır.

Eksternal radyoterapi -harici radyoterapi- dıştan ışınlama, ışın kaynağı ile ışınlanan dokunun arasında mesafe olması anlamını taşır. Radyasyon Onkolojisi uzmanının, hastanın ve hastalığın durumuna göre planladığı tedavinin Co-60 veya Lineer Akseleratör (Linac) cihazları ile, hastaya dışarıdan ve belli bir mesafeden uygulanması esasına dayanır. Verilecek radyasyonun toplam dozu küçük ve eşit dozlara bölünerek, günlük seanslar halinde haftanın 5 günü uygulanır. Tedavi süresi 1 günden 8 haftaya kadar değişebilen uygulamalar mevcuttur.

Harici radyoterapide x ışınları veya fotonlar kullanılır. Işınların içerdiği enerji arttıkça, ışın dokunun daha derinlerine nüfuz eder.

Gama Işını ve Kobalt Terapi Sistemleri

Gama ışınları da radyoterapide kullanılan bir foton türüdür. Gama ışınları radyum, uranyum ve kobalt 60 gibi elementler tarafından ayrışma esnasında ışıma olarak yayılmaktadır. X ve gama ışınları kanser hücrelerine aynı şekilde etki yapar. Kobalt Gama Sistemlerinin büyük bir bölümünün yerini günümüzde lineer hızlandırıcı sistemler almıştır. Kobalt sistemleri lineer hızlandırıcı sistemlerde olduğu gibi yüksek enerjili ışınlar uygulayamazlar bu yüzden kanserli hücreleri yok etmede fazla etkili değildirler. Ayrıca lineer hızlandırıcı sistemlerinde kaynak olmadığı ve enerjiyi kendi ürettiği için istenildiği takdirde kapatılıp açılabilir iken kobalt sistemlerinde ise doğal kaynak kullanılarak tedavi yapılır. Tedavi esnasında kaynak açığa çıkar.Bu cihaz başındaki kaynak çubuğundan görünür. Tedavi bitince kaynak gizlenir. Yani kaynak çubuğu içeri girer.

Radyoterapi tedavisinin planlanması

Radyoterapiye başlanmadan önce x ışınları yardımıyla çeşitli filmler çekilir ve hangi açılardan ışınların uygulanması gerektiği hesaplanır. Bu ölçümler bir simülasyon cihazı yardımıyla (tomografi cihazı gibi) yapılır. Bu simülasyon sırasında hastanın radyoterapi uygulanacak bölgesi işaretlenir. Tedavinin doğru bölgeye yapılması amacıyla bazen dövme veya küçük noktalar şeklinde işaretleme yoluna gidilir.

Radyoterapi merkezlerinin artışıyla onkolojistler tedaviyi planlarken bilgisayar destekli modeller kullanmaktadır. Bu bilgisayar destekli planlama tedavinin daha hassas bir şekilde sağlıklı dokulara zarar vermeden gerçekleşmesi açısında önemlidir. Yapılan ölçümler sayesinde ışınların hangi açılardan gönderilmesinin uygun olduğu hesaplanır. Tedavi planlamasında bilgisayar destekli 3 boyutlu modeller kullanılır. Hastanın filmi Tomografi veya MR cihazları vasıtasıyla elde edilir ve bilgisayarlara gönderilerek gerekli incelemeler yapılır.

Radyoterapi süresince yapılması gerekenler

  1. Hastalar öncelikle üzerlerinde bulunan kıyafet, mücevher vb aksesuarları çıkarmalıdır. Bazı durumlarda hastaya önlük giydirilebilir.
  2. Tedaviden maksimum verim elde etmek için hasta cihazın sedyesine doğru bir şekilde yatmalıdır. Mümkün olduğunca hareket etmemesi gereklidir. Hastalar kafalarına takılan her türlü soruyu görevliye sormalıdır.
  3. Radyoterapiden önce tümörün yerinin belirlenmesi çeşitli simülasyon cihazları ile sağlanır ve bu sayede ışınların geliş direktifi belirlenmiş olur.
  4. Radyoterapi birden çok seansta yapılır. Bu nedenle hastanın vücuduna tedavi noktasını belirlemek amacıyla küçük noktalar işaretlenir veya dövmeler yapılır.
  5. Hastanın cihazın sedyesindeki pozisyonu tedavinin hassas olarak yapılması bakımından önemlidir. Hastadan istenen rahat olması ve normal bir şekilde nefes alıp vermesidir. Hasta ayrıca tedavi esnasında istediği takdirde terapist ile konuşabilir.
  6. Tedavi 5 ila 15 dakika arası sürer. Işınlar görünmezdir ve hasta tedavi süresince hiçbir şey hissetmez.
  7. Tedavi seansı sonunda hasta terapist yardımıyla sedyeden kalkabilir. Hastaların birçoğu seanstan sonra günlük yaşamlarına devam edebilirler.
  • Harici radyoterapi genellikle hastanelerde ve sağlık merkezlerinde yapılır. Hastalığa göre değişmekle birlikte, radyasyon tedavisi genellikle birkaç hafta süresince ve haftada 5 gün verilir. Tedavi sırasında veya sonrasında hasta radyoaktif değildir.
  • Dahili radyoterapide ise hasta genelde 1-2 gün hastanede kalır. Implant geçici veya kalıcı olabilir. Hastanede kalınan sürede hastanın radyasyon seviyesi maksimum düzeydedir ve bu nedenle yakınlarıyla görüşmesi uygun değildir. Implant vücuttan alındığında ise radyoaktiflik ortadan kalkar.

Kaynakça

  1. ^ "Radyoterapi Nedir?". Türkiye Kanserle Savaş Vakfı. 27 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2024. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Meme kanseri</span>

Meme kanseri, meme hücrelerinde başlayan kanser türüdür. Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan kanser türüdür. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat daha fazladır. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.

<span class="mw-page-title-main">Akciğer kanseri</span> Akciğer dokularında gelişen bir hastalık

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında en sık ölüme neden olan kanser türüdür ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,6 milyon ölüme neden olmaktadır.

Onkoloji kanserin oluşumu, nedenleri, kalıtımla ilişkisi, tanısı, tedavisi, kanserle ilgili istatisikler ve kanserden korunmayla ilgilenen tıp dalıdır. Kanser bir tümör türüdür, kötü huylu tümörleri ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer tıp</span> Tıbbi uzmanlık

Nükleer tıp, canlılara verilen ışın etkin (radyoaktif) maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya aygıtlarla dışarıdan sayımı ya da görüntü olarak izlenmesi ya da tanımlanması ile tanı konulmasını sağlayan tıp dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Lösemi</span> kemik iliğinde oluşan kan kanserleri

Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.

Kemoterapi, "ilaçla (Sitotoksik) tedavi" anlamına gelmekle birlikte, daha çok kanser hücrelerini etkileyen kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedavi için kullanılan terimdir. Bunun için kullanılan ilaçlara "antikanser" ilaçlar da denmektedir. Kemoterapi tedavisinde tek başına "antikanser" ilaçlar veya cerrahi ve radyoterapi ile birlikte uygulanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gama ışını</span> elektromanyetik bir rasyasyon (ışıma) türü

Gama ışını veya gama ışıması, atom altı parçacıkların etkileşiminden kaynaklanan, belirli bir titreşim sayısına sahip elektromanyetik ışınımdır; genelde uzayda gerçekleşen çekirdeksel tepkimelerin sonucunda üretilirler. X ışınlarının ötesinde yer alırlar.

<span class="mw-page-title-main">Sisplatin</span> kimyasal bileşik

Sisplatin, kemoterapide kanseri tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Molekül DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi'nde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Floroskopi</span>

Floroskopi, floroskop adı verilen cihaz yardımı ile hastanın gerçek zamanlı görüntülerinin alınması için kullanılan tıbbi görüntüleme tekniğidir.

<span class="mw-page-title-main">CyberKnife</span>

CyberKnife, Stereotaktik radyocerrahi (SRS) ya da radyoterapi (SRT) yapabilen yeni teknoloji bir cihazdır. SRS ya da SRT, hastada uzaysal koordinatların belirlenmesinden sonra hastalığın ya da hedefin yok edilmesi, küçültülmesi, büyümesinin durdurulması anlamına gelmektedir. SRS aslında uzun yıllar beyindeki lezyonların tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Gammaknife denilen cihazla uzun yıllardır bir deneyim elde edilmiştir. 1990 lardan sonra bilgisayar teknolojisinde ve görüntüleme yöntemlerinde meydana gelen hızlı değişim beyinde uygulanan tedavilerin beyin dışındaki vücutta uygulanması görüşünü ortaya çıkarmıştır. Beyindeki lezyonların SRS ile tedavisi beyinde tedavi sırasında hareket olmaması, kafatası kemikleri içinde hareketsiz durması, göreceli olarak bu koordinatların kolay belirlenmesi nedenleri ile komplike bir iş olmaktan uzaktı. Vücuttaki diğer hedeflerin SRS ile tedavisi ise solunum nedeni ile hem normal dokuların, hem de yok edilmesi istenen hedeflerin tedavi sırasında hareket etmesi nedeni ile işi zorlaştırmaktaydı. İşte "Cyberknife" bu amaç için bir beyin cerrahı olan Dr. John Adler tarafından 1990 ların başından itibaren geliştirilen ve 2000 li yıllarda kullanılmaya başlanan bir cihazdır.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon</span> Uzayda hareket eden dalgalar veya parçacıklar

Radyasyon veya ışınım, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. "Radyoaktif maddelerin alfa, beta, gama gibi ışınları yaymasına" veya "Uzayda yayılan herhangi bir elektromanyetik ışını meydana getiren unsurların tamamına" da radyasyon denir. Bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla veya oldukça az ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde denir.

Temodal® etken maddesi temozolomide olan ve beyin tümörü tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Temodal, kanser hastaları yararına çalışan ve ticari bir amaç gütmeyen Britanyalı Kanser Araştırma Vakfı(en:Cancer Research UK) tarafından finanse edilerek geliştirilmiş, beyin tümörü ve pek çok kanser türünde başarılı sonuçlar veren yan etkileri az bir ilaçtır. Lisansı halen bu sivil toplum örgütünün elindedir.

Medikal fizik genellikle fizik konularının, teorilerinin ve metodlarının sağlık ve ilaç sektöründe kullanılmasına dayanır.Hastanelerde çalışan fizikçilere medikal fizikçi denmektedir. Medikal fizikçiler genellikle özel sağlık görevlerinde doktorların yeterli bilgisinin olmadığı, radyoloji, nükleer medikal, radrasyon onkolojisi alanlarında çalışırlar. Bu alanlarda doktor fizikçi ilişkisi esastır. Medikal fizikçilerin diğer çalıştıkları alan ise psikolojidir ve psikiyatri alanıdır. Bu alanda hastaların psikolojik verilerinin toplanması ve analizinin yapılmasından sorumludur. Birçok ülkede medikal fizikçiler sağlık sektöründe etkin bir rol oynamaktadırlar. Örneğin, Finlandiya'da nürolojik bilimlerde ve Hollanda'da odyoloji alanında bile çalışmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Akut lenfoblastik lösemi</span>

Akut lenfoblastik lösemi veya kısa ismi ile Akut lenfoid lösemi, halk arasında 'kan kanseri' olarak bilinen Lösemi'nin hızla gelişen (akut) en bilindik iki türünden biri. Tıpta kısa olarak 'ALL' olarak tanımlanır. Her lösemide olduğu gibi ALL'de de akyuvarlar'ın evriminin önceki aşaması olan Lenfoblast Kemik iliği'de çoğalır ve kana karışır ve bölünme amaçlı bu hücre bölünmüş akyuvar, alyuvar ve trombositleri yok eder ve kişide enfeksiyon, kanama ve halsizlik oluşur. ALL genelde 18 yaşından küçük çocuklarda görülse de büyüklerde görülebilir. Akut Lenfoblastik Lösemi'ye yakalanmış kişilerin ilk şikayetleri; halsizlik, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, kolay kanama, ciltte morarmadır. ALL isminden de bilidiği üzere lenf bezlerini bozduğundan lenf bezlerinde şişme, bununla birlikte Karaciğer ve dalak'ta da şişmeler tanı koymak için birkaç şikayettir.

<span class="mw-page-title-main">Akut radyasyon sendromu</span>

Radyasyon hastalığı olarak da bilinen Akut Radyasyon Sendromu (ARS), kısa bir süre boyunca yüksek miktarlarda iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalınması nedeniyle ortaya çıkan sağlık etkileridir. İlk günlerde semptomlar mide bulantısı, kusma ve iştahsızlığı olabilir. Bunu birkaç saatliğine ya da haftalığına küçük semptomlar takip edebilir. Bundan sonra, toplam radyasyon dozuna bağlı olarak, insanlarda enfeksiyon, kanama, dehidrasyon ve şaşkınlık gelişebilir veya az semptomlu olarak geçirilebilir. Son olaraksa bunu ölüm ya da iyileşme izler. Belirtiler bir saat içinde başlayabilir ve birkaç ay sürebilir.

<span class="mw-page-title-main">Radyocerrahi</span>

Stereotaktik radyocerrahi, beyin dokusuna veya sinir hücrelerine müdahale etmek için enerjiden yararlanan tıbbi uygulamalar bütünüdür. "Stereotaktik" kelimesi, radyasyonu düzlemsel bir şekilde iletmek için 3 boyutlu bir koordinat sisteminin kullanımını ifade eder. Radyocerrahi, ilk olarak 1951 yılında İsveçli beyin cerrahı Lars Leksell tarafından " intrakraniyal bölgeye stereotaktik olarak yönlendirilmiş tek bir yüksek doz radyasyon fraksiyonu" olarak tanımlanmıştır. "Radyocerrahi", hedefini ortadan kaldırmak adına tek seferli yüksek doz radyasyon kullanımını ifade eder. "Cerrahi" kelimesinin "radyocerrahi" isminin bir bileşeni olmasına rağmen, aslında cerrahi bir müdahale yoktur. Tedavinin temelini, terapötik radyasyon, tümörü tedavi etmek için yüksek enerjili fotonların gönderilmesi oluşturur. Tek bir yüksek doz radyasyonun tümörü tedavi ettiği mekanizma tam olarak açıklanamamaktadır. Ancak yüksek dozlar, tümör hücrelerinin ve komşu kan damarlarının, "apoptoz" adı verilen hücre ölümüne yol açan koordineli bir dizi olaya maruz kalmasına neden olabilir.

Moleküler onkoloji; tümörlerin moleküler düzeyde araştırıldığı ve kanser kimyası ile ilgilenen disiplinler arası bir daldır. Kanser riskinin öngörülmesinden kanserin tedavi edilmesine kadar birçok konuda önemli rol oynamaktadır.

Tıpta metaller organik sistemlerde teşhis ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır. İnorganik elementler, metalloproteinler adı verilen enzimlerde kofaktörler olarak organik yaşam için de gereklidir. Metaller kıt veya çok miktarda olduğunda denge bozulmaktadır ve müdahaleli ve doğal yöntemlerle doğal haline döndürülmesi gerekmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Proton tedavisi</span>

Proton tedavisi, kanser gibi belirli hastalıkların tedavisinde kullanılan ileri bir radyoterapi yöntemidir. Bu tedavi, geleneksel X-ışını tedavilerine kıyasla sağlıklı dokulara daha az zarar vererek, tümörlere daha hassas bir şekilde enerji iletir. Protonlar, atomların çekirdeğinde bulunan pozitif yüklü parçacıklardır. Proton tedavisinde, bu parçacıklar yüksek hızda ivmelendirilerek hastalıklı bölgeye yönlendirilir.