İçeriğe atla

Radyasyondan korunma

Radyasyon koruması, bazen radyolojik korunma olarak da ifade edilir, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) tarafından "Bireyleri iyonlaştırıcı radyasyonun olumsuz etkilerinden koruma ve bu amaca ulaşma yolları" olarak tanımlanmıştır. UAEK ayrıca "Radyasyon korunması sadece bireyler için geçerlidir. Bu korumanın insan olmayan türler ve çevre için geçerli olup olmadığı tartışmalıdır." bildirisini yapmıştır.[1]

İyonlaştırıcı radyasyon, endüstri ve ilaç yapımında kullanılır ve büyük bir sağlık riski taşır. Canlı dokuya mikroskobik hasar verir, bu da deri yanmasına ya da yüksek teşhirde radyasyon hastalıklarına (doku ya da belirleyici etki) sebep olur. Düşük teşhirlerde kanser riski istatistiksel olarak artmaktadır.

Radyasyon korumasının temeli bireylerin maruz kaldığı teşhir dozunun azaltılmasıdır. Radyasyon koruması ve doz ölçümü değerlendirmeleri için Uluslararası Radyasyon Koruması Komitesi (URKK) ve Uluslararası Radyasyon Birimi ve Ölçümleri Komisyonu (URBK) radyasyonun insan bedenindeki etkileriyle ilgili verilerini ve önerilerini yayınladı, düzenleyici ve yönlendirici limitler koydu.

Radyasyon korumasının prensipleri

Radyolojik koruma hakkında uluslararası poliçe bağlantıları
Radyasyon koruması ve doz ölçümü için dış doz miktarları
Radyoaktivite ve tespit edilmiş iyonlaştırıcı radyasyonun bağlantısını gösteren grafik

Uluslararası Radyasyon Koruması Komitesi, yapılan bilimsel araştırmaları değerlendirerek Uluslararası Radyolojik Koruma Sistemini oluşturdu ve sürdürmekte ve tavsiye etmekte. Tavsiyeleri ulusal düzenlemeleri oluşturmakta ve yasaları gerektiğince düzenleme yetkisine sahip. Bu durum yukarıdaki şemada da gösterilmiştir.

Koruma grupları

Radyasyon koruması, işçilerin güvenliğinden sorumlu mesleki radyasyon koruması, hastaların güvenliğinden sorumlu tıbbi radyasyon koruması ve genel olarak toplumun güvenliğinden sorumlu kamu radyasyon koruması olarak üç gruba sahiptir. Teşhir türleri, hükûmet düzenlemeleri ve yasal teşhir sınırları bu gruplar için farklı hazırlanır.

Doz alım faktörleri

Bir kaynaktan alının radyasyon miktarını ya da dozunu belirleyen üç faktör vardır. Radyasyon teşhirini bu üç faktörün kombinasyonuyla ölçülür:

  1. Zaman: Radyasyon teşhir süresinin azaltılması maruz kalınan etkin dozu orantılı bir şekilde azaltır. Zamanı azaltarak radyasyon teşhirini azaltmanın bir yolu da işçi eğitimini geliştirerek, belirli bir işi yapma sürelerini kısaltmaktır.
  2. Uzaklık: Uzaklığı artırmak ters kare kanununa göre maruz kalınan dozu azaltır. Örneğin, kaynağı elle tutmak yerine forseps kullanmak.
  3. Kalkanlama: "Biyolojik kalkan" terimi reaktör ya da başka bir radyoaktif kaynağın etrafını soğurucu materyallerle örtmekten ve radyasyonu insanlar için güvenli seviyeye indirmekten gelir.[2] Kullanılan biyolojik kalkanın kullanışlı olup olmadığı materyalin saçılma ve soğurma kesit alanına bağlıdır.

Pratik radyasyon koruması bu üç faktörü en uygun maliyetli şekilde düzenlemeye çalışır.

Doz alım düzenlemeleri

Birçok ülke güvenli radyasyon seviyelerinde bir ortam oluşturmak ve radyasyon limitlerini oluşturmak için Uluslararası Radyasyon Koruması Komitesi (URKK)'nin tavsiyelerinden yararlanmakta. Bu tavsiyelerin prensipleri ise:

  • Gerekçe: Gereksiz radyasyon kullanımının yasaklanması, yani avantajlar dezavantajlardan ağır basmalı.
  • Sınırlama: Bireyler, radyasyon alım dozajının üzerindeki tehlikelerden korunmalıdır.
  • Optimizasyon: Radyasyon dozları her zaman düşürülebildiği kadar düşürülmelidir. Bu yeteri kadar düşük radyasyon dozajının olmadığını belirtir.

EMDR

UMDR, radyasyon miktarının ulaşılabilir miktarda azaltılmasının gerekliliğini savunan "Ulaşılabilir miktarda düşük radyasyon" prensibinin akronimidir.[3] Amaç, gerçekleştirilmeye çalışan proje sürdürebilirken ortamdaki en düşük radyasyon teşhiri seviyesine ulaşmaktır. Bu prensip Birleşik Krallık dışında yaygın olarak EMDR, "Erişilebilir miktarda düşük radyasyon" olarak bilinir.

Bu uzlaşım radyolojide iyi örneklendirilir. Radyasyon kullanımı, doktorlar ve diğer sağlık uzmanlarının hastalıkları teşhis etmesini sağlar ve hastalara yardımcı olur, ancak maruz kalınan radyasyonun, hastaların istatistiksel kanser, sarkom riski kabul edilebilir düzeyde olacak miktarda olması gerekir. Olasılıksal etkilerin gerçekleşme ihtimalinin kabul edilebilirliği, bir işçinin çalışma ortamındaki genel güvenliği kadar olmalıdır.

Bu prensip, radyasyon teşhirinin, ne kadar küçük olursa olsun, kanser gibi olumsuz biyolojik etkileri tetikleyebileceği ihtimaline dayalıdır. Ayrıca, bireyin hayatı süresince maruz kaldığı toplam radyasyonun olumsuz etkileri düşünülerek oluşturulmuştur. Bu fikirler doğrusal eşiksiz model altında toplanmıştır. Aynı zamanda, radyoloji ve benzeri uygulamalar radyasyonu toplumun yararı için kullanmaktadır ve radyasyon teşhirinin azaltılması tıbbi uygulamaların etkinliğini azaltabilir. Ekonomik maliyette, örneğin radyasyonu engellemek için bariyer eklemek, EMDR prensibini uygularken hesaba katılmalıdır. Bilgisayarlı tomografi, risklerinin yanı sıra, tıbba büyük katkılarda bulundu. Tıpta iyonlaştırıcı radyasyon, özellikle çocuklarda, kanser tedavisi için kullanılmakta.[4] Tıbbi görevliler düzgün talimatları takip ettiklerinde ve yetişkin teknikleri yerine çocuk güvenli teknikleri[5] kullandıklarında, kanseri önlemek mümkün.

Kalkanlama ile radyasyon etkileşimi

Çeşitli iyonlaştırıcı radyasyon ve bu radyasyonları önlemek ya da azaltmak için kullanılan malzeme şeması
Kurşunun (atomik numarası 82) gama ışınları için soğurma katsayısı, gama ışınlarının enerjisine kıyasla grafik edilmiş.

Değişik iyonlaştırıcı radyasyon tipleri, değişik koruyucu materyalle etkileşir. Kalkanlamanın verimliliği, kullanılan materyale ve radyasyonun enerjisine bağımlı olan radyasyon parçacıklarını durdurma gücüne bağlıdır.

Parçacık radyasyonu

Parçacık radyasyonu yüklü ya da nötr parçacıkların akışından oluşur, bunlara yüklü iyonlar ve atomaltı temel parçacıklar da dahildir. Bunlara güneş rüzgarı, kozmik radyasyon, nükleer reaktörler içindeki nötron akısı da dahildir.

Elektromanyetik radyasyon

Elektromanyetik radyasyon elektromanyetik dalgalardan oluşur, özellikleri dalga boylarına bağlıdır.

    • X-ray ve gama radyasyonu en iyi ağır çekirdekleri olan atomlar tarafından absorbe edilir, çekirdek ne kadar ağırsa absorbe ediliş de o kadar iyi olur. Bazı özel uygulamalarda, tükenmiş uranyum veya toryum[7] kullanılır, ama kurşun kullanımı çok daha yaygın ve genellikle  birkaç santimetre gereklidir. Baryum sülfatta bazı uygulamalarda kullanılır. Ancak, maliyetin önemli olduğu durumlarda, hemen hemen her türlü malzeme kullanılabilir, ama kalınlığı da o kadar çok olması gerekir. Çoğu nükleer reaktör, kalın beton kalkanlar arasında ince bir su soğutmalı kurşun tabakası kullanır.
    • Morötesi (UV) radyasyon,en kısa dalga boylarında yayılır ama delici değildir, bu yüzden güneş kremi, kıyafet, koruyucu gözlük gibi ince opak katmanlarla engellenebilir. UV'den korunmak diğer radyasyon formlarına göre daha basittir, bu yüzden sıklıkla ayrı kabul edilir.

Bazı durumlarda, uygun olmayan koruyucu, radyasyon ve koruyucu malzeme etkileşime girdiğinde ve ikincil ve organizmalar tarafından daho kolay absorbe edilen bir tür radyasyon oluşturduğunda durumu daha kötü yapabilir. Örneğin, yüksek atom numarası olan malzemeler fotonlara karşı çok etkili koruyucu malzemeler olsa da, bu malzemeler beta parçacıklarına karşı korunmada kullanılırsa bremsstrahlung x-ışınlarının oluşması sebebiyle daha yüksek radyasyona maruz kalınabilir, dolayısıyla düşük atom numaralı malzeme kullanılmalıdır.

Kalkanlama

Bir kurşun kale , radyoaktif bir örneği kalkanlamak için inşa edilmiş.

Koruyucu kalınlığına bağlı olarak, radyasyon şiddetini azaltır. Bu koruyucu katman arttıkça radyasyonun azaldığı üstel bir ilişkidir. Bu değeri hesaplamak için bölünme-kalınlığı olarak bilinen bir değer kullanılır.

Koruyucu malzemenin etkinliği  genellikle atom numarası (Z) arttıkça artar, buna Nötron koruması dahil değildir, nötron için genellikle borik asit, kadmiyum ve karbon & hidrojen kullanılır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ IAEA Safety Glossary - draft 2016 revision.
  2. ^ "Biological shield". United States Nuclear Regulatory Commission. 19 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2010. 
  3. ^ This is the wording used by the national regulatory authority that coined the term, in turn derived from its enabling legislation: Health and Safety at Work etc.
  4. ^ Swensen, Stephen J.; Duncan, James R.; Gibson, Rosemary; Muething, Stephen E.; LeBuhn, Rebecca; Rexford, Jean; Wagner, Carol; Smith, Stephen R.; DeMers, Becky. "An Appeal for Safe and Appropriate Imaging of Children". Journal of Patient Safety. 10 (3). ss. 121-124. doi:10.1097/pts.0000000000000116. []
  5. ^ [1]29 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 20 Şubat 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2016. 
  7. ^ "Historical Use of Thorium at Hanford" (PDF). 12 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2016. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Nükleer enerji</span> atomun çekirdeğinden elde edilen enerji türü

Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein'a ait olan E=mc² formülü ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktivite</span> Atom çekirdeğinin kendiliğinden parçalanması

Radyoaktivite, radyoaktiflik, ışınetkinlik veya nükleer bozunma; atom çekirdeğinin, daha küçük çekirdekler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır. Çekirdek tepkimesi sırasında veya çekirdeğin bozunması ile ortaya çıkar. En yaygın ışımalar alfa(α), beta(β) ve gamma(γ) ışımalarıdır. Bir maddenin radyoaktivitesi bekerel veya curie ile ölçülür.

Fizik mühendisliğinin konusu, doğadaki maddelerin yapısını ve aralarındaki etkileşimi inceleyen fizik bilimi bulgularının uygulama alanına dönüştürülmesi ile ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Radyoterapi</span> Genellikle kanseri tedavi etmek için iyonlaştırıcı radyasyon kullanan terapi

Radyoterapi, iyonlaştırıcı ışın kullanarak kanser hastalığının tedavisidir. Hedef, tümör dokusunu komşu sağlıklı dokuları koruyarak yok edilmesidir. Bu konu ile ilgili anabilim dalına Radyasyon Onkolojisi adı verilir. İyonlaştırıcı ışınların biyolojik etkilerini Radyobiyoloji bilim dalı inceler. Radyoterapi kanser tedavisinde tek başına ya da cerrahi ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar elde edilen hastalıklarda, organın koruyucu yaklaşım prensibi ile organ kaybı ve ilişkili fonksiyon kaybını önlediğinden tercih edilebilen tedavi yöntemidir.

<span class="mw-page-title-main">Nötron</span> Yüke sahip olmayan atomaltı parçacık

Nötron, sembolü n veya n⁰ olan, bir atomaltı ve nötr bir parçacıktır. Proton ile birlikte, atomun çekirdeğini meydana getirir. Bir yukarı ve iki aşağı kuark ve bunların arasındaki güçlü etkileşim sayesinde oluşur. Proton ve nötron yaklaşık olarak aynı kütleye sahiptir fakat nötron daha fazla kütleye sahiptir. Nötron ve protonun her ikisi nükleon olarak isimlendirilir. Nükleonların etkileşimleri ve özellikleri nükleer fizik tarafından açıklanır. Nötr hidrojen atomu dışında bütün atomların çekirdeklerinde nötron bulunur. Her atom farklı sayıda nötron bulundurabilir. Proton ve nötronlar, kuarklardan oluştukları için temel parçacık değildirler.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık hızlandırıcı</span>

Parçacık hızlandırıcı, yüklü parçacıkları yüksek hızlara çıkarmak ve demet halinde bir arada tutmak için elektromanyetik alanları kullanan araçların genel adıdır. Büyük hızlandırıcılar parçacık fiziğinde çarpıştırıcılar olarak bilinirler. Diğer tip parçacık hızlandırıcılar, kanser hastalıklarında parçacık tedavisi, yoğun madde fiziği çalışmalarında senkrotron ışık kaynağı olmaları gibi birçok farklı uygulamalarda kullanılır. Şu an dünya çapında faaliyette olan 30.000'den fazla hızlandırıcı bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Atom çekirdeği</span> Atomun çekim kuvvetinin etkisiyle, çevresinde elektronlar dolaşan, proton ve nötronlardan oluşan pozitif elektron yüklü merkez bölümü

Atom çekirdeği, atomun merkezinde yer alan, proton ve nötronlardan oluşan küçük ve yoğun bir bölgedir. Atom çekirdeği 1911 yılında Ernest Rutherford tarafından keşfedildi. Bu keşif, 1909 yılında gerçekleştirilen Geiger-Marsden deneyine dayanmaktadır. Nötronun James Chadwick aracılığıyla 1932 yılında keşfinden sonra, çekirdeğin proton ve nötronlardan oluştuğu modeli Dmitri Ivanenko ve Werner Heisenberg tarafından çabucak geliştirildi. Atomun kütlesinin neredeyse tamamı çekirdek içerisindedir, elektron bulutunun atom kütlesine katkısı oldukça azdır. Proton ve nötronlar çekirdek kuvveti tarafından çekirdeği oluşturmak için birbirlerine bağlanmıştır. 

<span class="mw-page-title-main">Alfa parçacığı</span>

Alfa parçacığı (alfa, Yunan alfabesindeki ilk harf ile gösterilir, α) parçacık ışınları arasında yüksek derecede iyonlaştırıcı bir ışın formudur. İki proton ve iki nötronun helyum çekirdeğindekine benzer bağları sebebiyle He2+ olarak da gösterilir. Alfa parçacığının kütlesi 6.644656×10−27 kg olup, 3.72738 GeV enerjiye denktir.

<span class="mw-page-title-main">Geiger sayacı</span> iyonlaştırıcı radyasyonu ölçen bir çeşit parçacık dedektörü

Geiger sayacı veya Geiger-Müller sayacı, iyonlaştırıcı radyasyonu tespit etmeye ve ölçmeye yarayan bir cihazdır. Cihaza adını veren Geiger–Müller tüpünün içindeki alçak-bansınçlı gaz tarafından üretilen iyonizasyonun kullanılmasıyla, alfa parçacıklarından, beta parçacıklarından veya gama ışınımlarından kaynaklanan nükleer ışımayı tespit eder. Taşınabilir ışıma (radyasyon) tetkik cihazı olarak geniş ve yaygın kullanımı nedeniyle, belki de toplumda en iyi bilinen ışıma (radyasyon) tespit cihazıdır.

<span class="mw-page-title-main">Gama ışını</span> elektromanyetik bir rasyasyon (ışıma) türü

Gama ışını veya gama ışıması, atom altı parçacıkların etkileşiminden kaynaklanan, belirli bir titreşim sayısına sahip elektromanyetik ışınımdır; genelde uzayda gerçekleşen çekirdeksel tepkimelerin sonucunda üretilirler. X ışınlarının ötesinde yer alırlar.

<span class="mw-page-title-main">X ışını</span> Elektromanyetik radyasyon

X ışınları veya Röntgen ışınları, 0,125 ile 125 keV enerji aralığında veya buna karşılık, dalgaboyu 10 ile 0,01 nm aralığında olan elektromanyetik dalgalar veya foton demetidir. 30 ile 30.000 PHz (1015 hertz) aralığındaki titreşim sayısı aralığına eşdeğerdir. X ışınları özellikle tıpta tanısal amaçlarla kullanılmaktadırlar. İyonlaştırıcı radyasyon sınıfına dahil olduklarından zararlı olabilirler. X ışınları 1895'te Wilhelm Conrad Röntgen tarafından Crookes tüpü (Hittorf veya Lenard tüpleri ile de) ile yaptığı deneyler sonucunda keşfedilmiştir. Klasik fizik sınırları içinde, X-ışınları aynı görünür ışık gibi bir elektromanyetik dalga olup, görünür ışıktan farkı düşük dalga boyu, dolayısıyla yüksek frekansları ve enerjileridir. Morötesi'nin ötesidir. X Işınlarının ötesi ise Gama ışınları'dır.

<span class="mw-page-title-main">Sievert</span>

Sievert, canlı dokunun maruz kaldığı radyasyonun etkisini gösteren doz eşdeğerinin SI sistemindeki birimi.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon</span> Uzayda hareket eden dalgalar veya parçacıklar

Radyasyon veya ışınım, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. "Radyoaktif maddelerin alfa, beta, gama gibi ışınları yaymasına" veya "Uzayda yayılan herhangi bir elektromanyetik ışını meydana getiren unsurların tamamına" da radyasyon denir. Bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla veya oldukça az ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde denir.

<span class="mw-page-title-main">Radyonüklit</span>

En basit çekirdek olan hidrojen çekirdeği hariç bütün çekirdeklerde nötron ve proton bulunur. Nötronların protonlara oranı hafif izotoplarda birebir oranındayken periyodik tablonun sonundaki ağır elementlere doğru bu oran gittikçe artmaktadır. Bu oran daha da artarak nüklitin artık kararlı olmadığı bir noktaya gelir. Daha ağır nüklitler, dışarıya verecekleri fazla enerjileri olduğundan kararsızlardır. Bunlara radyonüklit denir. Bu süreçte radyonüklid radyoaktif bozunmaya uğrar ve bu esnada gama ışını ve/veya atom altı parçacıklar yayabilir. Bu parçacıklar iyonlaştırıcı radyasyonu oluştur. Radyonüklidler doğada bulunabildikleri gibi yapay yollarla da üretilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">İyonlaştırıcı olmayan radyasyon</span> Düşük frekanslı radyasyon

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon, bir atomdan veya molekülden bir elektronu tamamen koparabilmek için atomları veya molekülleri iyonlaştırabilecek yeterli enerji taşıyan kuantumlara sahip olmayan herhangi bir elektromanyetik radyasyon türüdür. Elektromanyetik radyasyon, maddenin içinden geçerken yüklü iyonlar üretmez. Yalnızca, bir elektronu daha yüksek enerji seviyesine çıkaran uyarım için yeterli enerjiye sahiptir. İyonlaştırıcı olmayan radyasyondan daha yüksek bir frekansa ve daha kısa dalga boyuna sahip olan iyonlaştırıcı radyasyon birçok kullanım alanına sahiptir, ancak sağlık için bir tehdit olabilir. İyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak yanıklara, radyasyon hastalıklarına, kansere ve genetik hastalıklara sebep olabilir. İyonlaştırıcı radyasyon kullanmak, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kullanılırken genelde gerekli olmayan dikkatli ve özenle alınmış radyolojik korunma önlemleri gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktif kirlilik</span>

Radyoaktif kirlenme veya radyoaktif kontaminasyon, radyoaktif maddelerin yüzeylerde; katı, sıvı veya gaz içinde kasıtsız ve istemeden bulunması durumudur.

Kozmik ışınlarının sağlık tehdidi, Galaktik kozmik ışınların ve solar enerji parçacıklarının Van-Allen Kuşakları veya dış Dünya'nın manyetosferinde gerçekleşen gezegenler arası görevler ya da herhangi bir görev sırasında astronotlar üzerindeki tehdididir . Galaktik kozmik ışınlar (GCRler), yüksek enerjili proton (%85), helyum (%14) ve diğer yüksek enerji çekirdeklerinden oluşur. Solar enerji parçacıklarının büyük bir kısmı, Güneş püskürtüleri ve taçküre kütle atımları sırasında oluşan yüksek enerjili protonlardan oluşur. Bu tehditler İnsanlı uzay uçuş programının gezegenler arası seyahat planları önündeki en büyük engellerdendir.

<span class="mw-page-title-main">Akut radyasyon sendromu</span>

Radyasyon hastalığı olarak da bilinen Akut Radyasyon Sendromu (ARS), kısa bir süre boyunca yüksek miktarlarda iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalınması nedeniyle ortaya çıkan sağlık etkileridir. İlk günlerde semptomlar mide bulantısı, kusma ve iştahsızlığı olabilir. Bunu birkaç saatliğine ya da haftalığına küçük semptomlar takip edebilir. Bundan sonra, toplam radyasyon dozuna bağlı olarak, insanlarda enfeksiyon, kanama, dehidrasyon ve şaşkınlık gelişebilir veya az semptomlu olarak geçirilebilir. Son olaraksa bunu ölüm ya da iyileşme izler. Belirtiler bir saat içinde başlayabilir ve birkaç ay sürebilir.

Gray Uluslararası Birimler Sisteminde kullanılan bir birimdir. Bu birim radyasyona maruz kalan bir maddede soğrulanan enerji miktarının ölçümünde kullanılır. Kısaltması Gy dir. Birim adını İngiliz fizikçi Louis Harold Gray'den almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon hasarı</span>

Radyasyon hasarı, iyonlaştırıcı radyasyonun fiziksel nesneler üzerindeki etkisidir. Radyobiyoloji, iyonlaştırıcı radyasyonun ve radyasyonun insan sağlığına etkileri de dahil olmak üzere canlılar üzerindeki etkisini araştıran bilim dalıdır.