Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.
Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.
Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı anlamına gelir. Terim genellikle kültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlak, kelimesinin etimolojik kökeninin Arapça “hulk” ; ” sözcüğüne dayandığı bilinir.
Aktivizm, aksiyonizm veya etkincilik, toplumsal değişme ya da politik değişiklik meydana getirmek için kasıtlı bir biçimde yapılan eylem olarak tanımlanabilir. Bu eylem çelişmeli tartışmalarda taraflardan birini desteklemek ya da muhalefet etmektir.
İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir. Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Ancak daha yakın zamanlarda yapılan kullanımlarda terim genellikle ek olarak kullanılmaktadır.
Charles-Louis de Secondat, baron de La Brède et de Montesquieu, daha çok bilinen adıyla Montesquieu, bir Fransız politik düşünürdür.
John Locke, Aydınlanma Çağı düşünürlerinin en etkililerinden biri olarak kabul edilen ve genellikle “liberalizmin babası” olarak bilinen bir İngiliz filozof ve doktordu. Francis Bacon geleneğini takip eden İngiliz deneycilerinden ilklerinden biri olarak kabul edilen Locke, toplumsal sözleşme teorisi için de aynı derecede önemlidir. Çalışmaları epistemoloji ve siyaset felsefesinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Yazıları Voltaire ve Jean-Jacques Rousseau'nun yanı sıra birçok İskoç Aydınlanma düşünürünü ve Amerikan Devrimcilerini etkiledi. Klasik cumhuriyetçiliğe ve liberal teoriye katkıları, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nde yer almaktadır. Uluslararası alanda Locke'un siyasi-hukuki ilkeleri, sınırlı temsili hükûmet teorisi ve uygulaması ile hukukun üstünlüğü altında temel hak ve özgürlüklerin korunması üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.
Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.
Siyasi parti, belirli bir ülkenin seçimlerinde yarışacak adayları koordine eden bir örgütlenmedir. Bir parti üyelerinin genellikle politika konusunda benzer fikirlere sahip olması yaygındır ve partiler belirli ideolojik veya politika hedeflerini destekleyebilir.
Muhafazakârlık veya tutuculuk, geleneksel toplumsal etmenlerin korunmasını destekleyen politik ve toplumsal felsefedir. Daha belirgin bir anlamda ilgili toplumun içinde bulunduğu çağın gereklerini göz ardı etmeksizin, geçmişten gelen tarihsel, kültürel ve uygar birikimlerini kaybetmeden, kısaca öz dinamiklerinin değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan politik bir görüştür.
Sağcılık, toplumsal hiyerarşiyi veya toplumsal eşitsizliği kabul eden veya destekleyen siyasal duruş veya etkinliktir. Toplumsal eşitsizlik, sağcılar tarafından; ya milletsel/ırksal farklılıklardan, ya dini ve inançsal farklılıklardan, ya kültürel ve sosyal farklılıklardan ya da piyasa ekonomisindeki rekabetten kaynaklandığı için kaçınılmaz, doğal, normal veya cazip bulunur. Sağ ve sol isimli siyasal kavramlar, Fransız Devrimi (1789-1799) zamanında, ayrı görüşteki siyasetçilerin Fransız parlamentosunun sağında veya solunda oturmalarından esinlenilerek oluşturulmuştur; parlamento başkanının sağındaki koltuklarda oturanlar, çoğunlukla monarşist Ancien Régime destekçilerinden oluşmuştur.
Eşitlikçilik veya egaliteryanizm bir ya da tüm canlı varlıklar için belirli kategorilerde eşitlik talebinde bulunan düşünce biçimidir.
Aşırı sol, radikal sol veya ekstrem sol siyasi yelpazenin solunda standart siyasi solun ötesinde olan politikalardır. Terimin tek ve tutarlı bir tanımı yoktur; bazı bilim insanları bunu sosyal demokrasinin daha solunu temsil ettiği şeklinde değerlendirirken diğerleri bunu komünist partilerin soluyla sınırlı tutar. Bazı durumlarda aşırı sol, bazı otoriterlik biçimleri, anarşizm, komünizm ve Marksizm ile ilişkilendirilmiş veya devrimci sosyalizm, buna ek olarak ilgili komünist ideolojileri veya anti-kapitalizm ve küreselleşme karşıtlığını savunan gruplar olarak karakterize edilmiştir. Aşırı sol terörizm, ideallerini demokratik süreçleri kullanmak yerine siyasi şiddet yoluyla gerçekleştirmeye çalışan aşırıcı, militan veya isyankar gruplardan oluşur.
Aşırı sağ, radikal sağ ya da ekstrem sağ, sağcı siyasette sağcılığın en yüksek biçimini gösterir. Aşırı sağ siyaset, toplumsal hiyerarşiyi aşırı biçimde destekler; daha doğuştan bazı insanların aşağı, bazılarınınsa üstün olduğu gibi düşünceleri içinde barındırır. Belirli kişilerin ya da grupların ileri derecede üstünlüğünü destekler. Bu tip siyaset genel olarak otoriterdir ve radikal biçimde sol fikirlere karşıtlık içerir. Genellikle aşırı sağ terimi istenmeyen gruplara karşı göç ve uyum karşıtlığı duruşları, sosyokültürel boyutta baskı, milliyet ayrımcılığı; ırksal ve dinsel grupların kendilerini diğerlerinden üstün konuma getirecek tutumlar, küreselleşme karşıtlığı gibi görüşleri kapsamaktadır. Başka bir deyişle kavram aşırı milliyetçi, yabancı düşmanı, ırkçı, köktendinci özelliklerine sahip kişi ya da grupları tanımlamada kullanılır.
Merkez sol, siyasette sol ve merkez arasındaki görüşler bütünüdür. Fırsat eşitliği yoluyla toplumsal adaletin sağlanabileceği düşüncesini savunmaktadır. Merkez sol siyaset, toplumun varsıl ve yoksul kesimleri arasındaki gelir farkını en aza indirmeyi amaç edinmiştir. Siyaseten ve toplumsal olarak radikal kararlar alınabilir. Bunun yanında reformist tutumlar ile de ekonomik ve sosyal politikalar sağlanabilir. Çoğulculuk taraftarı bir görüştür, toplumun sosyal hak ve çıkarları el üstünde tutulur.
Hristiyan demokrasi, merkez sağ bir ideolojidir. Bu ideoloji, ülke içinde "Hristiyanlık ilkelerinin" uygulamasına dayalıdır. Kamu içinde Hristiyan ahlakı, geleneği ve adetlerinin, modern ve demokratik bir biçimde uygulanmasını savunmaktadır. Hristiyan demokrasi ideolojisi, muhafazakârlık ve Katolik toplumsal öğretisinin etkisi altında, 19. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkmıştır. Ekonomik olarak ise sosyal piyasa ekonomisini savunur. Latin Amerika'da bu sol ideolojiye dönüşmüşken, Avrupa'daki Hristiyan demokrat siyasi partiler genellikle muhafazakâr, liberal ve ılımlıdır.
Hristiyan sağ, Avrupa ve Amerika'daki Hristiyan nüfusun çoğunluk olduğu ülkelerde dindar sağ olarak da adlandırılan, siyasi yelpazenin sağ cenahındaki hizipleri ifade etmektedir. Bu görüşü benimsemiş siyasi hareketler toplumsal olarak muhafazakâr tercihleri ve politikaları savunurlar. Hristiyanlık içindeki öğreti ve değerleri siyasette de uygulamayı ilke edinen Hristiyan sağ, esas olarak bu öğretilerin toplumsal düzenlemeler ve hukuk kuralları oluşturulurken öncelikli olarak dikkate alınmasını savunurlar.
Aşırılık veya ekstremizm, bir görüş, kanı ya da tutumun en uç biçimiyle benimsenme durumudur.
Siyasi yelpaze, siyasi pozisyon veya politik spektrum, farklı siyasi pozisyonları birbirine göre tanımlamak ve sınıflandırmak amacıyla kullanılan bir sistemdir. Bu pozisyonlar, bağımsız siyasi boyutları temsil eden bir veya daha fazla geometrik eksende yer alır. "Siyasi pusula" ve "siyasi harita" ifadeleri, özellikle popüler iki boyutlu modellerine atıfta bulunmak üzere, siyasi yelpazeyi ifade etmek için kullanılan terimlerdir.
Sosyal hareket teorisi, sosyal bilimler içinde, genellikle sosyal mobilizasyonun neden meydana geldiğini, ortaya çıkardığı biçimleri açıklamaya çalışan disiplinler arası bir düşünceler bütünüdür. Sosyal hareketlerin oluşumu ve işleyişinin potansiyel sosyal, kültürel ve politik sonuçları üzerine incelemeler içerir.