Davut, 1501 ile 1504 yılları arasında Michelangelo tarafından yapılan, İtalyan Rönesans mimar sanatının mermerden bir şaheseridir. Davut, 5,17 metre yüksekliğiyle Yüksek Rönesans döneminde yapılan ilk devasa mermer heykeldir ve klasik antik çağdan bu yana 16. yüzyıl ve sonrası için bir emsal teşkil etmektedir. Davut, başlangıçta Floransa Katedrali'nin doğu ucunun çatı hattı boyunca konumlandırılmak üzere on iki peygamberden oluşan bir dizi heykelden biri olarak sipariş edildi, ancak bunun yerine Floransa'daki sivil yönetimin merkezi olan Palazzo della Signoria'nın önündeki halka açık meydana yerleştirildi ve burada 8 Eylül 1504'te açıldı. Heykel, 1873 yılında Floransa'daki Galleria dell'Accademia'ya taşındı ve 1910 yılında heykelin bir kopyası meydandaki orijinal yerine yerleştirildi.
Rönesans, Orta Çağ ve Reform arasındaki tarihsel dönem olarak bilinir. 15 - 16. yüzyıl İtalya'sında batı ile klasik İlk Çağ arasında güzel sanatlar, bilim, felsefe ve mimarlıkta bağın tekrar kurulmasını sağlayan, Antik Yunan filozoflarının ve bilim insanlarının çalışmalarının çeviri yoluyla alındığı, deneysel düşüncenin canlandığı, insan yaşamı (hümanizm) üzerine yoğunlaşıldığı, matbaanın icat edilmesiyle bilginin geniş kitlelerle paylaşımının arttığı ve kökten değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.
Orta Çağ, tarihçiler tarafından 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü söylenen tarihî dönemi ifade eden kavramdır. Orta Çağ dönemine verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da, daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir. Orta Çağ, tarihçiler tarafından ihtilaflar olmasıyla birlikte, genel olarak MS 500–1500 aralığındaki dönemi kapsamaktadır ve Antik Çağ ile modern zamanlar arasında ayrı bir dönem olarak görülmektedir.
Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan tarihsel dönem, aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdir. Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Aynı zamanda Arapça eserlerin Latinceye çevirilmesi, Aydınlanma Çağı'na zemin hazırlamıştır.
Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.
Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.
Rönesans felsefesi, 14. yüzyıl sonlarından başlayıp 16. yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde, özellikle de 15. yüzyılda ortaya çıkan çok yönlü felsefi gelişmeleri adlandırır. Rönesans felsefesi, genel olarak felsefe tarihinde bir geçiş dönemi felsefesi olarak kabul edilir. Bilimde ve düşünce alanında yeni gelişmeler meydana gelmeye başlamış, ortaya çıkan yeni perspektifler ve bilgiler rönesans felsefesini, Orta Çağ düşüncesiyle Yeni Çağ düşüncesi arasında köprü rolünü oynamaya yöneltmiştir.
Platonizm ya da Platonculuk, genel anlamda, Platon'un kurduğu ve daha sonra takipçileri tarafından geliştirilen felsefe öğretisi. Bu düşünce duyular dünyası ile gerçek dünya arasındaki karşıtlığa dayanır.
Art Nouveau, zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. Köklerinin Londra merkezli Arts & Crafts Hareketi'ne dek gittiği söylenebilir. Avrupa ve Amerika'yı etkilemiştir.
Filippo Brunelleschi,, Floransalı sanatçı ve İtalyan rönesans temsilcilerinden.
II. Rudolf, Macar Kralı, Bohemya Kralı, Avusturya Arşidükü ve Kutsal Roma İmparatorudur. Habsburg Hanedanı'nın bir üyesidir.
Işık gölge, sanatta karanlık ve aydınlığın oluşturduğu zıtlık için kullanılan bir terimdir. Terim çoğunlukla tüm düzenlemeyi etkileyen, vurgulanmış zıtlıklar için kullanılır. Fakat ressamlar ve sanat tarihçileri vücut gibi üç boyutlu nesnelere hacim kazandırmak için yapılan, güçlü olmayan etkiler için de kullanırlar.
Bizans sanatı genel olarak 4. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında varlığını sürdüren Bizans İmparatorluğu döneminde yapılan sanata verilen addır. Bunun dışında Bizans sanatından etkilenen Yakın Doğu, Kafkasya, Balkan, Hazar denizi ve Rusya gibi komşu bölgelerde de etkisini göstermiştir. İstanbul'un Fethi'nden sonra da devam eden Bizans sanatı etkisi Karolenj ve Otto dönemi sanatı ve mimarisini de etkilemiştir. Bizans sanatı daha çok dini sanat olarak da ele alınabilir. Mozaik, kitap sanatları, ikonalar, freskler vb. başlıca inceleme alanı arasındadır.
Erotik sanat, görsel sanatların geniş bir alanıdır. Genellikle insan çıplaklığını tasvir eden ve cinsel uyarılmayı amaçlayan herhangi bir sanat eserleridir. Bu, çoğu zaman sanatsal özgürlük olarak kabul ediliyor. Çizimler, gravürler, filmler, resimler, fotoğraflar ve heykeller de dahil olmak üzere tüm görsel çalışmalar içeriyor. Bilinen en eski sanat eserlerinden bazıları, tarih boyunca farklı toplumlarda tekrarlanan erotik temaları içerir. Bununla birlikte, bunlar "pornografik", "ahlaksızlık" veya "müstehcenlik" olarak kabul edildiğinde, birçok toplumlarda bunların yaratılmasını, dağıtılmasını ve bulundurulmasını kısıtlayan yasalar da yaygın olarak tabu olarak kabul edilmiştir.
Bizans bilimi İslâm dünyası ile Rönesans İtalyası arasında klâsik bilginin aktarımında, ayrıca İslam biliminin Rönesans İtalyası'na aktarımında bir köprü görevi görmüştür. Zengin tarih yazımı geleneği sanatta, mimaride, edebiyatta ve teknoloji gelişiminde eski klasik bilgilerin kullanılmasını mümkün kılmıştır. Bizanslılar pek çok teknolojik gelişmenin öncüsüdür. Bizans bilimi aslında klasik bilimdi. İlk Çağ Yunan felsefesi ve metafizik ile yakından bağlantılıydı.
Rönesans döneminde coğrafya, astronomi, kimya, fizik, matematik, imalat, anatomi ve mühendislikte büyük ilerlemeler olmuştur. Eski bilimsel metinlerin yeniden keşfi 1453'te Konstantinopolis'in Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra ivmelendi, matbaanın icadı öğrenmeyi demokratikleştirmiş ve yeni fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağlamıştır. Ancak, en azından ilk döneminde, bazıları Rönesansı bilimsel bir geriye dönüklük olarak görmektedir. George Sarton ve Lynn Thorndike gibi tarihçiler ilerlemenin bir süre yavaşladığını savunarak Rönesans'ın bilimi nasıl etkilediğini eleştirirler. Hümanistler, siyaset ve tarih gibi insan merkezli konuları doğa felsefesine ve uygulamalı matematikğe tercih ettiler. Diğerleri ise kayıp veya belirsiz metinlerin yeniden keşfedilmesi ve dilin incelenmesi ve metinlerin doğru okunması üzerinde artan vurgu gibi etkenlere işaret ederek Rönesans'ın olumlu etkisine odaklanmıştır.
İngiliz Rönesansı, İngiltere'de 15. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başına kadar uzanan kültürel ve sanatsal bir harekettir. 14. yüzyılın sonlarında İtalya'da genellikle başlangıç olarak kabul edilen pan-Avrupa Rönesansı ile ilişkilidir. Kuzey Avrupa'nın geri kalanının çoğunda olduğu gibi, İngiltere bu gelişmelerin çok azını bir asırdan fazla bir süre öncesine kadar gördü. İngiliz Rönesansının başlangıcı olarak, Tudor Hanedanı'nın Güller Savaşı'nı bitirdiğin tarih olan 1485 kabul edilir. Bununla birlikte, Rönesans tarzı ve fikirleri İngiltere'ye nüfuz etmekte yavaştı ve 16. yüzyılın ikinci yarısında Elizabeth dönemi genellikle İngiliz Rönesansının yükseldiği zaman dilimi olarak kabul edilir. İngiliz Rönesansı, çeşitli şekillerde İtalyan Rönesansından farklıydı; İngiliz Rönesansının baskın sanat biçimleri edebiyat ve müzikti. İngiliz Rönesansındaki görsel sanatlar, İtalyan Rönesansına göre çok daha az önemliydi. İngiliz Rönesansı, 1550'lerde İtalyanlardan çok daha geç başladı.
1400-1499 dönemindeki İtalya'nın kültürel ve sanatsal olaylarına toplu olarak Quattrocento denir. İtalyan'ların 1400 yılını tanımlamak için kullandıkları 400 kelimesinin İtalyanca anlamı olan ''millequattrocento'' kelimesinden gelir. Quattrocento, Geç Orta çağ'ın, erken Rönesans'ın ve genellikle 1495 ile 1500 arasında başladığı iddia edilen Yüksek Rönesans'ın sanatsal stillerini kapsar.
Realizm ya da gerçekçilik, Plastik sanatlarda realist anlayış natüralist sanat anlayışıyla bir arada ele alındığında kökenleri Antik Yunan klasizmine kadar dayanmaktadır. Antik Yunan resim ve heykel sanatında dış görünüşü birebir eserde tekrar ortaya koyma kaygısı, yansıtma kuramına bağlı kalınarak natural eserlerin ortaya çıkmasını sağlamıştı. Antik Roma toplumunun, Antik Yunan sanatını devam ettirmesiyle beraber klasik-natüralist anlayış Helenizm sonrasında canlanma göstermişti. Avrupa’da Hristiyanlığın resmiyet kazanması ve Tüm Avrupa'ya yayılmasıyla beraber Orta çağ boyunca sanatta klasik-natüralist anlayış ikonaklazmın etkisiyle sekteye uğradı. Ancak Rönesansla beraber yeniden doğuşu sağlanabilmişti. “Realizm” kavramı plastik sanatlarda her ne kadar 19.yy da Courbet ile kullanılmaya başlansa da Rönesans'tan itibaren Avrupa'da resim ve heykel sanatında natüralizmle birlikte anılır olmuştur. Ancak kelimenin dar anlamıyla sosyo-ekonomik yapıyla ilgilenen, dış dünyanın iç çelişkilerine kafa yoran bir sanat anlayışı olarak realizm, bilinen ilk örneklerini tür resminde vermiştir. Aslen ortaya çıktığı dönem ve yer ise 19.yy ikinci yarısı Fransa’sıdır. Bu dönemde bilinen ilk önemli gerçekçi ressamlar: Gustave Courbet, Jean-François Millet ve Honoré Daumier, Jules Breton ve Barbizon okuluressamlarıdır. Ancak yüzyılın sonlarına doğru Avrupanın birçok ülkelesine yayılmıştır. 19.yy sonlarında ve 20.yy da ise plastik sanatlarda klasist-natüralist formların yanı sıra modernist-avangart sanat akımlarının geliştirdiği formlarla birlikte de uygulanmıştır. Örneğin bölmeci(divizyonist), izlenimci (empresyonist) ya da dışavurumcu(ekspresyonist) formlarla beraber realist anlayışta eserler üretilmiştir. Ayrıca realizm plastik sanatlarda da 20. yy. da farklı anlayışlara evrilmiş, konseptüal olarak dönüşüme uğramıştır. Örneğin: “sosyalist gerçekçilik”, “toplumsal gerçekçilik", hiperrealizm.
Orta Çağ edebiyatı, 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar süren tarihî dönemde üretilen edebiyattır. Bu dönemde genellikle Latince dilinde yazılan eserler, kültürel, dini ve tarihsel temaları işler. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nun varlığı ve Yunan edebiyatının etkisi de bu dönemde önemlidir.