İçeriğe atla

Rönesans'ta bilim tarihi

Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı Rönesans döneminde sanat ve bilim karışımına bir örnektir.

Rönesans döneminde coğrafya, astronomi, kimya, fizik, matematik, imalat, anatomi ve mühendislikte büyük ilerlemeler olmuştur. Eski bilimsel metinlerin yeniden keşfi 1453'te Konstantinopolis'in Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra ivmelendi, matbaanın icadı öğrenmeyi demokratikleştirmiş ve yeni fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağlamıştır. Ancak, en azından ilk döneminde, bazıları Rönesansı bilimsel bir geriye dönüklük olarak görmektedir. George Sarton ve Lynn Thorndike gibi tarihçiler ilerlemenin bir süre yavaşladığını savunarak Rönesans'ın bilimi nasıl etkilediğini eleştirirler. Hümanistler, siyaset ve tarih gibi insan merkezli konuları doğa felsefesine ve uygulamalı matematikğe tercih ettiler . Diğerleri ise kayıp veya belirsiz metinlerin yeniden keşfedilmesi ve dilin incelenmesi ve metinlerin doğru okunması üzerinde artan vurgu gibi etkenlere işaret ederek Rönesans'ın olumlu etkisine odaklanmıştır.

Marie Boas Hall, Bilimsel Devrim'in 1450-1630 erken evresini belirlemek için Bilimsel Rönesans terimini türetmiştir. Daha yakın zamanlarda ise, Peter Dear erken modern bilimin iki aşamalı modelini tartıştı: eskilerin doğa bilgilerinin restorasyonuna odaklanan 15. ve 16. yüzyılların Bilimsel Rönesansı; ve bilim adamlarının iyileşmeden yeniliğe geçtikleri 17. yüzyılın Bilim Devrimi.

Bağlam

12. yüzyılın Rönesansı sırasında ve sonrasında Avrupa, özellikle doğal yaşamın araştırılması konusunda entelektüel bir canlanma yaşamıştır. Ancak 14. yüzyılda Geç Orta Çağ Krizi olarak bilinen bir dizi olay vuku bulmaya başlamıştır. Kara Ölüm geldiğinde tüm sistemi etkilediği çok sayıda hayatı yok ederek bir önceki büyük bilimsel değişim dönemine anî bir son vermiştir. Veba, Avrupa'daki insanların %25-50'sini, yeniliklerin kalbi olan yerleşimlerin kalabalık koşullarında öldürdü. Veba ve diğer felaketlerin tekrarlaması bir yüzyıl boyunca nüfusun sürekli olarak azalmasına neden oldu.

Rönesans

14. yüzyıl Rönesans'ın kültürel hareketinin başlangıcını gördü. Eski metinlerin yeniden keşfi, birçok Bizans bilgininin Batı'ya, özellikle İtalya'ya sığınmak zorunda kaldığı 1453'te Konstantinopolis'e Osmanlı'nın hâkim olmasından sonra ivmelendi.[1] Ayrıca, matbaanın icadı ile basılı metinler öğrenimi demokratikleşecek ve yeni fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağlayarak Avrupa toplumu üzerinde büyük bir etkiye sahip olacaktı.

Ancak bu başlangıç dönemi genellikle bilimsel geri kalmışlık olarak görülür. Fizik veya astronomi konusunda yeni gelişmeler henüz ortada değildi ve klâsik kaynakların yüceltilmesi, Aristoteles'in ve Batlamyus'un evrenle ilgili görüşlerini daha da güçlendirmiştir. Bu dönemde mantık ve tümdengelim kuralları sezgi ve duyguya ikincil olarak görüldüğünden, Rönesans felsefesi keskinliğinin çoğunu kaybetti. Aynı zamanda, Rönesans hümanizmi, doğanın yasalar veya matematik tarafından yönetilmeyen canlı bir ruhsal yaratım olarak görülmeye başladığını vurguladı. Bilim ancak daha sonra, Copernicus, Gerolamo Cardano, Francis Bacon ve Descartes gibi kişilerle yeniden canlandırılacaktı.

Önemli gelişmeler

Simya

Simya, malzemelerin belirsiz süreçlerle dönüşümünün incelenmesidir. Bazen kimyanın erken bir biçimi olarak tanımlanmaktadır. Simyagerlerin temel amaçlarından biri, diğer maddelerden altın yaratmanın bir yöntemini bulmak idi. Simyacıların ortak inancı, diğer tüm maddelerin oluştuğu temel bir madde olduğudur. Bu inanca göre bir maddeyi bu orijinal malzemeye indirgeyebilseydiniz, onunla altın gibi kurşun gibi başka bir maddeyi yapılandırabilirdiniz. Orta Çağ simyacıları kükürt ve cıva olmak üzere iki ana unsur veya prensiple çalışmışlardır.

Paracelsus, Rönesans'ın simyacısı ve hekimiydi. Paracelsyalılar, simya elementlerini üçlemek için üçüncü ilke olarak tuzu eklemişlerdir.

Astronomi

Sacrobosco'nun De sphaera mundi kitabı için 1550'de yayımlanan notların (Annotazione) Batlamyik sistemi anlatan sayfaları.

Geç Orta Çağ'ın astronomisi, Batlamyus tarafından antik çağda tanımlanan yermerkezci modele dayanmaktaydı. Muhtemelen çok az sayıda astronom veya astrolog, 12. yüzyılda Cremona Gerard tarafından Lâtinceye tercüme edilen Batlamyus'un Almagestini okudu. Bunun yerine Johannes de Sacrobosco'nun De sphaera mundi ve Theorica planetarum olarak bilinen Batlamyus sistemine ders kitabı gibi olan girişlere güveniyorlardı. Gezegensel hareketleri tahmin etme işleri için, Almagest modellerine dayanan ancak daha sonra esasen Sabit bin Kurre'ye atfedilen trepidasyon modeline dayanan bazı değişiklikler içeren bir dizi olan Alfonsine tablolarına döndüler. Popüler inanışın aksine, Orta Çağ ve Rönesans gök bilimcileri, orijinal Batlamyus modellerini düzeltmek için Kopernik'e gelinceye kadar "ilmekler üstüne ilmekler"e başvurmadılar.

1450 civarında matematikçi Georg Purbach (1423-1461) Viyana Üniversitesi'nde astronomi üzerine bir ders serisi başlatmıştı. O zaman öğrencilerinden biri olan Regiomontanus (1436-1476), Purbach'ın ders notlarını derlemiş ve daha sonra 1470'lerde Theoricae novae planetarum adıyla yayımlamıştır. Bu "Yeni Theorica", ileri astronomi ders kitabı olarak eski theoricanın yerini aldı. Purbach ayrıca Almagest hakkında özet ve eleştiri hazırlamaya başlamıştı. Ancak sadece altı kitabı tamamladıktan sonra öldü ve Regiomontanus, Kardinal Bessarion tarafından Konstantinopolis'ten getirilen bir Yunan el yazmasına başvurarak işe devam etti. Almagest Özeti 1496'da yayınlandığında Batlamyus astronomisinin üst seviyelerini pek çok Avrupalı astronom için ilk kez erişilebilir hale getirmıştir.

Nicolaus Copernicus

Rönesans astronomisindeki son büyük olay Nicolaus Copernicus'un (1473–1543) çalışmasıdır. Copernicus, Theoricae nova ve Epitome ile eğitilen ilk nesil gök bilimciler arasındaydı. 1514'ten kısa bir süre önce Aristarkhus'un Dünya'nın Güneş etrafında döndüğü fikrini gündeme getirmeye başladı. Hayatının geri kalanını Güneş merkezli kuramın matematiksel ispatını bulmaya adadı. De revolutionibus orbium coelestium nihayet 1543'te yayınlandığında Copernicus ölüm yatağındaydı. Bilim Rönesansı'nın astronomide Johannes Kepler (1571-1630) ve Galileo Galilei'nin (1564-1642) çalışmaları ile sona erdiği söylenebilir.

Tıp

Rönesans ile başta diseksiyon ve vücut muayenesi olmak üzere deneysel araştırmalarda bir artış meydana gelmiştir, bu artış ile insan anatomisi ile ilgili bilgiler gelişmiştir.[2] Modern nörolojinin gelişimi 16. yüzyılda beyin ve diğer organların anatomisini tanımlayan Andreas Vesalius ile başlamıştır. Vesalius'un beynin işlevi hakkında çok az bilgisi vardı, esas olarak ventriküllerle ilişkili olduğunu düşünmekteydi. Bu dönemde tıp bilimleri ve teşhisini kavrayış gelişti, ancak bu gelişim sağlık hizmetlerine çok az fayda sağlamıştır. Afyon ve kinin dışında çok az etkili ilâç vardı. William Harvey, dolaşım sisteminin incelikli ve eksiksiz bir tanımını yapmıştır. Tıpta hem öğrenciler hem de uzman hekimler tarafından kullanılan en yararlı ciltler, materiae medicae ve farmakopelerdi.

Coğrafya ve Yeni Dünya

Coğrafya tarihinde, o zamanlar önemli görülen klâsik metin Batlamyus'un Coğrafya'sı (2. yüzyıl) idi. Bu kitap 15. yüzyılda Jacopo d'Angelo tarafından Latinceye çevrilmiştir. El yazmaları olarak geniş çapta okunan kitap 1475'te ilk kez basıldıktan sonra pek çok kez basılmıştır. Regiomontanus ölümünden önce bir basılı nüsha hazırlamak için çalışmıştır ve müsveddeleri Nürnberg'deki kendisininden sonraki matematikçiler tarafından istişare edilmiştir.

Batlamyus, Gaius Plinius Secundus ve diğer klâsik kaynakların sağladığı bilgilerin çok geçmeden Keşif Çağı'nda keşfedilen topraklarla çeliştiği görülmüştür. Yeni keşifler klasik bilginin eksikliklerini ortaya çıkarmakla kalmayıp Avrupa hayal gücünü yeni olanaklara da açmıştır. Thomas More'un Ütopya eseri, kısmen Yeni Dünya'nın keşfinden ilham almıştır.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ George Saliba (27 Nisan 2006). "Islamic Science and the Making of Renaissance Europe". 29 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2008. 
  2. ^ Siraisi (2012). "Medicine, 1450–1620, and the History of Science". Isis. 103 (3): 491-514. 

Kaynakça

  • Dear, Peter. Revolutionizing the Sciences: European Knowledge and Its Ambitions, 1500–1700. Princeton: Princeton University Press, 2001.
  • Debus, Allen G. Man and Nature in the Renaissance. Cambridge: Cambridge University Press, 1978.
  • Grafton, Anthony, et al. New Worlds, Ancient Texts: The Power of Tradition and the Shock of Discovery. Cambridge: Belknap Press of Harvard University Press, 1992.
  • Hall, Marie Boas. The Scientific Renaissance, 1450–1630. New York: Dover Publications, 1962, 1994.

Dış bağlantılar

Seçilen görüntüler

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astronomi</span> kökenleri, evrimleri, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile gök cisimlerini açıklamaya çalışmak üzere gözleyen bilim dalı

Astronomi, gök bilimi ya da gökbilim gök cisimlerinin kökenlerini, evrimlerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklamaya çalışan doğa bilimi dalıdır. Astronominin sınırlı ve özel bir alanı olan gök mekaniği ile karıştırılmaması gerekir. Astronomi daha açık bir deyişle, yörüngesel cisimleri ve Dünya atmosferinin dışında gerçekleşen, yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları, gökadalar ve kozmik mikrodalga arkaalan ışınımı gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Batlamyus</span> Yunan matematikçi, astronom ve coğrafyacı (100–170)

Klaudyos Batlamyus, İskenderiyeli Yunan matematikçi, coğrafyacı, astronom ve müzik teorisyeniydi ve üçü daha sonra Bizans, İslam ve Batı Avrupa bilimi için önemli olan yaklaşık bir düzine bilimsel tez yazmıştır. MS 100–170 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Rönesans</span> Orta Çağ ve Reformasyon arasındaki tarihi dönem

Rönesans, Orta Çağ ve Reform arasındaki tarihsel dönem olarak bilinir. 15 - 16. yüzyıl İtalya'sında batı ile klasik İlk Çağ arasında güzel sanatlar, bilim, felsefe ve mimarlıkta bağın tekrar kurulmasını sağlayan, Antik Yunan filozoflarının ve bilim insanlarının çalışmalarının çeviri yoluyla alındığı, deneysel düşüncenin canlandığı, insan yaşamı (hümanizm) üzerine yoğunlaşıldığı, matbaanın icat edilmesiyle bilginin geniş kitlelerle paylaşımının arttığı ve kökten değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Anatomi</span> organizmaların yapı ve bölümlerinin incelenmesi

Anatomi, organizmaların ve parçalarının yapısının incelenmesi ile ilgili biyoloji dalıdır. Anatomi, canlıların yapısal organizasyonu ile ilgilenen bir doğa bilimi dalıdır. Tarih öncesi çağlarda başlangıcı olan eski bir bilim dalıdır. Anatomi doğası gereği gelişimsel biyoloji, embriyoloji, karşılaştırmalı anatomi, evrimsel biyoloji ve filogeniye bağlıdır, çünkü bunlar anatominin hem anlık hem de uzun vadeli zaman ölçeklerinde üretildiği süreçlerdir. Sırasıyla organizmaların ve parçalarının yapısını ve işlevini inceleyen anatomi ve fizyoloji, birbiriyle ilişkili disiplinlerin doğal bir çiftini oluşturur ve genellikle birlikte çalışılır. İnsan anatomisi, tıpta uygulanan temel bilimlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Canes Venatici (takımyıldız)</span>

Av Köpekleri takımyıldızı, Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) tarafından belirlenen 88 takımyıldızdan biridir. 17. yüzyılda Johannes Hevelius tarafından oluşturulmuş küçük bir kuzey takımyıldızıdır. Adı Latince "av köpekleri" anlamına gelir ve çizimlerde genellikle komşu takımyıldız olan Çoban Boötes'in köpeklerini temsil eder şekilde tasvir edilir.

<span class="mw-page-title-main">Trigonometri tarihi</span>

Üçgenlerle ilgili erken çalışmalar, Mısır matematiği ve Babil matematiğinde MÖ 2. binyıla kadar izlenebilir. Trigonometri, Kushite matematiğinde de yaygındı. Trigonometrik fonksiyonların sistematik çalışması Helenistik matematikte başladı ve Helenistik astronominin bir parçası olarak Hindistan'a ulaştı. Hint astronomisinde trigonometrik fonksiyonların incelenmesi, özellikle sinüs fonksiyonunu keşfeden Aryabhata nedeniyle Gupta döneminde gelişti. Orta Çağ boyunca, trigonometri çalışmaları İslam matematiğinde El-Hârizmî ve Ebu'l-Vefâ el-Bûzcânî gibi matematikçiler tarafından sürdürüldü. Altı trigonometrik fonksiyonun da bilindiği İslam dünyasında trigonometri bağımsız bir disiplin haline geldi. Arapça ve Yunanca metinlerin tercümeleri trigonometrinin Latin Batı'da Regiomontanus ile birlikte Rönesans'tan itibaren bir konu olarak benimsenmesine yol açtı. Modern trigonometrinin gelişimi, 17. yüzyıl matematiği ile başlayan ve Leonhard Euler (1748) ile modern biçimine ulaşan Batı Aydınlanma Çağı boyunca değişti.

<span class="mw-page-title-main">Fergânî</span>

Ebu el-Abbas Ahmed bin Muhammed bin Kesir el-Fergani Batı'da Alfraganus olarak da bilinen Türk Müslüman astronom ve 9. yüzyıl'da yetişmiş en ünlü astronomlardan biridir. Ay'daki "Alfraganus" kraterinin ismi O'na ithafen verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda bilim ve teknoloji</span>

Osmanlı İmparatorluğu'nda bilim ve teknoloji, imparatorluk döneminde bilim ve teknoloji alanında elde edilen başarılar ve gelişmeleri inceler. Osmanlı İmparatorluğu tarihinin bilimsel, kültürel ve entelektüel açıdan incelenmesi yeni bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Fizik tarihi</span> fizik biliminin tarihi

Fizik, felsefe ürünü bir çalışma alanıdır ve bu yüzden 19. yüzyıla kadar doğa felsefesi diye adlandırıldı. Ünlü fizik bilgini Isaac Newton (1642-1726) bile temel yapıtını "Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri" olarak adlandırmış ve kendisini de bir doğa filozofu olarak görmüştür. Günümüzde ise fizik; madde, enerji ve bunların birbiri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanır. Fizik bir bakıma en eski ve en temel kuramsal bilimdir; onun keşifleri doğa bilimleri'nin her alanı hakkındadır çünkü madde ve enerji; doğanın temel ögeleridir. Diğer bilim dalları genellikle kendi alanlarıyla sınırlıdır ve fizikten sonradan ayrılıp bir bilim dalı olmaya hak kazanmış diye düşünülebilinir. 16. yüzyılda fizik doğa bilimlerinden ayrılmış, Rönesans dönemi sonrasında hızla artan bilgi birikimi ile mekanik, optik, akustik, elektrik gibi alt bilim dalları ortaya çıkmıştır. Fizik günümüzde klasik fizik ve modern fizik olarak ikiye ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Astronomi tarihi</span>

Astronomi, kökenleri tarih öncesi dönemin dini, mitolojik, kozmolojik, takvimsel, astrolojik inanç ve uygulamalarına dayanan, antik çağlara kadar uzanan en eski doğa bilimlerinden biridir. Bunların izleri, uzun süre halk ve devlet astronomisi ile iç içe geçmiş bir disiplin olan astrolojide hala görülmektedir. Astronomi ve astroloji, Avrupa'da 1543 yılında başlayan Kopernik Devrimi sırasında tam olarak ayrılmamıştır. Bazı kültürlerde astronomik veriler astrolojik tahminler için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bilim insanı</span> bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse

Bilim insanı, bilimci veya bilimadamı-bilimkadını, evrene ilişkin olgulara ve değişkenlere yönelik bilimsel veri elde etme yöntemlerini kullanarak sistematik bir şekilde bilgi elde etmeye çalışan kişidir. Daha sınırlı anlamda ise bilimsel yöntem kullanan bir bireydir. Kişi bilimin bir veya birden fazla alanında uzman olabilir. Bilim insanları; fiziksel, matematiksel ve sosyal alanlar da dâhil olmak üzere bilimin tüm alanlarında araştırmalar yaparlar. Onlar olaylar hakkında soru soran ve bu soruları sistematik olarak cevaplama yoluna giden insanlardır. Doğaları gereği meraklı ve iyi organize insanlardır. Diğer insanların aksine, bilim insanları bir şeyleri gözlemleme yeteneğine ve gözlemlediklerinde bir şeyler görebilme yetisine sahip olurlar.

Orta Çağ İslam dünyasında fizik, İslam'ın Altın Çağı, Antik Yunan yeniliklerine ek olarak doğa bilimlerinde birçok gelişmeler görüldü. Bu zaman aralığında İslam Teolojisi bilgiye ulaşmaya çalışan düşünürleri cesaretlendirirken, bilim etkisinin ya da gücünün dini inanç adına herhangi bir çelişkinin ya da sakıncanın olmadığı yargısına sahipti. Bu dönemde sayabileceğimiz düşünürler arasında Farabi, Kindî, İbn-i Sina, İbn-i Heysem ve İbn Bacce yer alır. Bu düşünürlerin önemli çalışmaları Orta Çağ Döneminin bilimsel kaynaklarıydı ve Lingua franca olarak kabul edilen Arapça esas alınarak yazılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan astronomisi</span>

Yunan astronomisi klasik antik dönemde Yunan dilinde yazılmıştır ve antik Yunan, Helenistik, Greko-Romen ve geç dönem antik çağlarını kapsar. Yunanca, Helenistik dönemden Büyük İskender'in fethini takip eden süreçte bilimin dili haline geldiği için antik Yunan astronomisi coğrafi sınırları aşmıştır. Bu yüzden Helenistik astronomi olarak da adlandırılır. Helenistik ve Roma dönemleri boyunca Yunan olan veya olmayan birçok astronom, çalışmalarını Yunan geleneklerini kullanarak Ptolemaios krallığındaki İskenderiye kütüphanesini de içeren büyük bir enstitüde yürütüyordu.

<span class="mw-page-title-main">Bilim tarihi</span> bilimin ve bilimsel bilginin tarihsel gelişiminin incelenmesi

Bilim tarihi, hem doğa hem de toplumsal bilimler dahil olmak üzere bilimsel bilgi ve bilimin gelişiminin incelenmesidir. 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl arası dönemde, öteden beri yanlış bilindiği düşünülen olguların bilimsel gerçeklerle değiştirilmesi yolunu izlemiştir.

Gerald James Toomer, antik Yunan ve Orta Çağ İslam astronomisi üzerine çok sayıda kitap ve makale yazmış bir astronomi ve matematik tarihçisidir.

<span class="mw-page-title-main">Regiomontanus</span>

Johannes Müller von Königsberg, daha iyi bir Regiomontanus olarak bilinen bir olduğu matematikçi, astrolog, astronom ve Alman Rönesansı, Viyana, Buda ve Nürnberg'de aktif. Katkıları, ölümünden sonraki on yıllarda Kopernik günmerkezciliğinin gelişmesinde etkili oldu.

<span class="mw-page-title-main">Gerardus Cremonensis</span> Latince eser veren İtalyan çevirmen ve yazar (1114-1187)

Gerardus Cremonensis, bilimsel kitapların Arapçadan Latinceye çeviren İtalyan tercümandır. Kastilya Krallığı'nda Toledo'da çalıştı ve Toledo'daki kütüphanelerden Arapça kitaplar aldı. Kitaplardan bazıları orijinal olarak Yunanca yazılmıştı ve o zamanlar Konstantinopolis'te iyi bilinmesine rağmen, Batı Avrupa'da Yunanca veya Latince olarak mevcut değildi. Gerardus Cremonensis, on ikinci yüzyılda Arapların ve eski Yunanlıların astronomi, tıp ve diğer bilimlerdeki bilgilerini Latince olarak kullanıma sunarak Batı ortaçağ Avrupa'sını canlandıran Toledo Çevirmenler Okulu arasında en önemli çevirmendir. Gerardus'un en ünlü çevirilerinden biri, Toledo'da bulunan Arapça metinlerden Batlamyus'un Almagest eseridir.

<span class="mw-page-title-main">Campanus Nouariensis</span>

Campanus Nouariensis, Euclid's Elements üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan bir İtalyan matematikçi, astronom, astrolog ve doktordur. Dönemin belgeleri ondan Magister Campanus olarak bahseder ve adının tam tarzı Magister Campanus Nouariensis'tir. Ayrıca Campano da Novara, Giovanni Campano veya benzeri olarak da anılır. Daha sonraki yazarlar bazen Johannes Campanus veya Iohannes Campanus ön adlarını kullandılar.

<span class="mw-page-title-main">Manuel Hrisoloras</span> Yunan hümanist ve bilim insanı (1350-1415)

Manuel Chrysoloras, Bizanslı bir Yunan klasik bilim adamı, hümanist, filozof, profesör ve Rönesans döneminde eski Yunanca metinlerin çevirmeniydi. Orta Çağ İtalya'sında Bizans imparatoru II. Manuel için elçi olarak görev yaparken, Venedik ve Floransa Cumhuriyetlerinde Yunan edebiyatı ve tarihinin ünlü bir öğretmeni oldu ve bugün o geniş ölçüde, Geç Ortaçağ'da Batı Avrupa için Antik Yunan edebiyatına girişin bir öncüsü olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Kopernik Devrimi</span>

Kopernik Devrimi, Dünya'yı kozmosun ve evrenin merkezinde durağan olarak tanımlayan Batlamyus gök modelinden, Güneş'in Güneş Sisteminin merkezinde olduğu Güneş merkezli modele doğru yapılan bir paradigma değişimini ifade eder. Bu devrim iki aşamadan meydana gelmektedir. Bunlardan ilki doğası gereği son derece matematikseldir ve Dünya'nın Güneş'in etrafında dönüşünün gözlemlenmesidir. İkinci aşama ise 1610 yılında Galileo'nun bir broşürünün yayınlanmasıyla başlar. Nicolaus Copernicus'un "De devrimibus orbium coelestium"unun yayınlanmasıyla başlayan "devrime" katkılar, bundan yaklaşık bir asır sonra Isaac Newton'un çalışmalarına kadar devam etmiştir.