
Latin alfabesi, antik Roma tarafından Eski Latince yazmak için kullanılan Latin harfleri tabanlı alfabedir. 23 harften oluşan Latin alfabesi, Latin harflerini kullanan ilk alfabedir.

Yunan mitolojisi, Antik Yunanistan'da dünyanın yaratılışı, tanrı, tanrıça ve kahramanların hayatı hakkındaki söylence ve öğretileri içermekle kalmayıp aynı zamanda Eski Yunan dininin gövdesini oluşturmaktadır. Günümüzde, bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi bu sözlü edebiyatın yazılı hâllerinden alıyoruz. Tarihçiler, mitoloji hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için o dönemin sanatındaki ipuçlarını bile toplar.

Homeros Antik Çağ'da yaşamış İyonyalı ozan. Batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı veya derleyicisi olduğu kabul edilmektedir. Smyrna (İzmir) bölgesinde yaşamış olduğu sanılmaktadır.

Marcus Tullius Cicero, Latin kökenli Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar. Felsefe öğrenimini, Epikürcü Phaedros, Stoacı Diodotos ve Akademi'ye bağlı Philon'dan almış olan Cicero'nun önemi, Yunan düşüncesini daha sonraki kuşaklara aktarmasından oluşur. Bilgi kuramı açısından, kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi yeğleyen, buna karşın ahlak alanında, dogmatik bir tavır sergileyip Stoacılara ve bu arada Sokrates'e yönelen Cicero, Latincenin felsefe dili olarak gelişmesine katkı yapmış ve bu arada, bilgi görüşünde daima skeptik kalmıştır.

Publius Vergilius Maro, ünlü bir Romalı şairdir. Roma İmparatorluğu'nun destanı olarak kabul edilen Aeneis'in de yazarıdır.
Yunan alfabesi, tarihî dönemden çağdaş döneme kadar çeşitli değişikliklerle aslen Yunancanın yazımında kullanılan alfabedir. Aslen Fenike alfabesinden türetilmiş ve ilk olarak MÖ 9. yüzyıl sonlarında ya da MÖ 8. yüzyıl başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Latin ve Kiril alfabelerinin atasıdır. Günümüzde Yunanca yazmak dışında matematikte, temel bilim ve mühendislik bilimlerinde bilimsel gösterimler olarak kullanılır. Alfabe, yedisi ünlü, on dördü ünsüz, üçü ise birleşik yirmi dört harften oluşur:

Fenike alfabesi, tahminen MÖ 1200 yılında ortaya çıkmış, Fenike dilini yazmak için kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan birçok çağdaş alfabe Fenike alfabesinden türemiştir. Paleo-İbrani alfabesi, doğrudan Fenike yazı sisteminden gelmektedir. Modern Arap alfabesinin kökeni olan Arami alfabesi; Avrupa'da Yunan alfabesi, Yunan alfabesi üzerinden Kiril alfabesi ve Latin alfabesi, Fenike alfabesinden türemiş alfabelerdir. Fenikelilerden önce yazı, resimlerden oluşmaktaydı ve her kelimeye karşılık bir resim çizilirdi. Fenikeliler, her ses için bir sembol kullanarak bu sesleri birleştirip kelimeler oluşturdular. Bu sayede cümleler, artık resimlerin birleştirilmesiyle değil; seslerin birlikteliğini içerir kelimelerin birleştirilmesiyle kuruluyordu.
Sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik bir nazım şeklidir. Batı edebiyatında kullanılan bu tür, Servet-i Fünûncular tarafından Türk edebiyatına geçirilmiştir. Edebiyatımızda ilk örneği Cenap Şahabettin'in, "Şi'r-i Na-Nüvişte" adlı şiiridir. Genellikle dörtlükleri sarmal kafiye ile yazılır. Sonede işlenen konuları sınırlandırmak doğru bir yaklaşım değildir. Sonede her türlü konu işlenebilir. Son dize, duygu yönunden en baskın dizedir. Devrik cümleler kullanılır. Doğu edebiyatındaki sonelerde aşk konusu işlenir.
Lirik şiir, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Latince lyricus, Yunanca lyricos, Fransızca lyrique kelimelerinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; coşkun, ilhamla dolu demektir. Antik Yunan'da kullanılan lirik sözcüğü bugünkü anlamında kullanılmıyordu.
Batı edebiyatlarının temelini Yunan ve Latin edebiyatı oluşturur. Yunan Edebiyatı'nda İlyada ve Odise destanlarıyla Homeros, trajedileriyle Aiskhilos, Sophokles ve Euripides, komedileriyle Aristophanes, tarih eserleriyle Herodot, felsefe eserleriyle Eflatun, Aristoteles, fablleriyle Ezop kendinden sonrakileri etkilemiştir. Yunan edebiyatı MÖ 2. yüzyılda biter.
Büyülü gerçekçilik, olağan ya da gerçekçi bir çizgide ilerleyen sanat akımlarında bulunmaması gereken sihirli ve mantık dışı ögeleri içeren sanat akımı.
Latin edebiyatı ya da Roma edebiyatı, Antik Roma yazılı kültürünün oluşturduğu edebî birikim. Yunan edebiyatının etkisinde olan bu edebiyat Yunan edebiyatının devamı niteliğindedir. En verimli ve parlak dönemini MÖ 78 ile MS 14 yılları arasında Altın Çağ adı verilen dönemde yaşamıştır.
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ya da Destan dönemi Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyeti kabulünden önceki dönemlerde oluşturdukları edebiyata verilen isimdir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı M.Ö 4000'li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyeti kabul ettiği XI. yüzyıla kadar sürmektedir. Bu dönem edebiyatı genellikle sözlü ürünlerden oluşmuştur ve yazılı ürünler yok denecek kadar azdır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında M.S VI. yüzyıla kadar olan dönem sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılırken, ilk yazılı eserlerin verilmeye başlamasından sonra yazılı edebiyat dönemi başlamıştır. Eski Türklere ait olan en eski yazılı belgeler ise Orhun Yazıtları'dır Bu yazıtlar Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Genel olarak Orhun Yazıtları'ndan önceki dönem sözlü edebiyat, sonrası ise yazılı edebiyat olarak nitelendirilmiştir.

Gnaeus Naevius, Eski Latin döneminde yaşamış Romalı bir epik şairi ve oyun yazarıydı. Komedilerindeki bazı hiciv unsurları, fertlerinden biri konsül olan Metelli ailesini kızdırana kadar kayda değer bir edebiyat kariyeri vardı. Bu kızgınlığın neticesinde hapishanede bir süre kaldıktan sonra sözlerini geri aldı ve habeas corpus yetkisine sahip sahip tribün tarafından serbest bırakıldı. İşlediği ikinci bir kabahatin ardından Tunus'a sürüldü ve burada kendi mezar taşı yazısını yazarak intihar etti. Komedileri, Yunan Yeni Komedyasının bir uyarlaması olan Fabula palliata türündeydi. Pön Savaşlarında çarpışmış hayli vatanperver bir asker olan Naevius, tragedyaya, Romalı ulusal öğeleri ve kahramanları dahil ederek, ismini üst düzey görevlilerin giydiği Toga praetexta isimli kıyafetten alan Praetextae Fabulae adlı türü kazandırmıştır. Eserlerinden geriye, yalnızca geç antik gramercilerin yazılarında alıntılandığı için korunan şiirlerinin parçaları kalmıştır.

Lucius Livius Andronicus, Eski Latince döneminde eserler vermiş olan Greko-Romen dramatist, epos yazarı. Çalışmalarına Romalı soylu bir ailenin hizmetindeki bir eğitimci olarak, içlerinde Homeros'un Odysseia'sının da bulunduğu Yunanca eserleri Latinceye çevirerek başladı. Bunu yaparkenki amacı, derslerinde bu eserleri ders kitabı olarak kullanmaktı. Sahnelemek için yazdığı eserler, hem tragedya hem de komedya türünde, Antik Roma'da Latin diliyle yazılmış ilk dramatik eserler olarak bilinmektedir. Komedilerini Yunan Yeni Komedyası ve Yunan kostümleri giymiş belli başlı karakterler üzerine kurdu. Bundan dolayı Romalılar bu yeni türü comoedia palliata olarak adlandırdılar. Romalı biyografi yazarı Suetonius, daha sonraları Livius Andronicus ve Ennius için "yarı Yunan" terimini icat etti. Bu tür, gelecek kuşak dramatistleri tarafından Andronicus'un ayak izlerini takip etmek amacıyla taklit edildi. Bu yüzden Andronicus, Roma dramasının ve geniş çerçevede Latin edebiyatının babası sayıldı. Öyle ki Latince yazan ilk edebiyatçı odur. İleriki kuşağın edebiyatçıları olan Varro, Cicero ve Horatius, Livius Andronicus'u Latin edebiyatının kurucusu olarak takdîr etmişlerdir. Andronicus, ismi bilinen en eski Romalı şairdir.
Quintus Fabius Pictor en eski Roma tarihçisi, bilinen ilk annales yazarı. Senatus üyesi, Fabia kabilesine (gen)) mensup.

Fabula palliata, büyük oranda Yunan oyunlarının Romalılaştırılmış versiyonlarından müteşekkil bir Antik Roma Tiyatrosu türü. Palliata kelimesi, Yunan tarzı bir pelerin olan pallium'dan gelmektedir. Olasılıkla bu oyunlara fabula palliata denmesinin sebebi bu oyunlardaki aktörlerin bu tarz pelerinler giymiş olmalarıdır. Bir diğer olasılık da bizzat "fabula"nın Yunan stilinde mecazî olarak "örtülü" (palliata) olmasıdır. Bütün bir Roma dramasında olduğu gibi aktörler, oynadıkları tip karakterlere ait maskeler takarlardı.

Silius Italicus (28-103), Latin edebiyatının gümüş çağının önemli kişiliklerinden olan Romalı şair, konsül ve hatip. Araştırmacılar heksametron ile yazılmış on yedi kitaplık 12.200 dizeden oluşan başyapıtı Punica'nın eksik olduğunu, aslında Quintus Ennius'un Annales'ini örnek alarak yapıtını on sekiz kitap olarak düzenlediğini düşünmektedirler.