Antibiyotik, bakterilere karşı aktif olan bir tür antimikrobiyal maddedir. Bakteriyel enfeksiyonlarla savaşmak için en önemli antibakteriyel ajan türüdür ve antibiyotik ilaçlar bu tür enfeksiyonların tedavisinde ve önlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bakterileri öldürebilir ya da büyümelerini engelleyebilirler. Sınırlı sayıda antibiyotik de antiprotozoal aktiviteye sahiptir. Antibiyotikler soğuk algınlığı veya gribe neden olan virüsler gibi virüslere karşı etkili değildir; virüslerin büyümesini engelleyen ilaçlar antibiyotik yerine antiviral ilaçlar veya antiviraller olarak adlandırılır. Mantarlara karşı da etkili değildirler; mantarların büyümesini engelleyen ilaçlara antifungal ilaçlar denir.
Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.
Permiyen, jeolojik zaman cetvelinde, yaklaşık 298,9 milyon yıl öncesinden 251,9 milyon yıl öncesine kadar süren ve kayda değer çevresel değişikliklere sahne olan bir jeolojik dönemdir. Bu dönemde kara yaşamında bir dönüşüm görülmesine ek olarak hayvanlar ve bitkilerin evrimsel tarihinde dikkate değer olaylara sahne oldu. Permiyen Dönemi'nin adı, Rusya'da Ural Dağları çevresindeki çalışmalar sırasında, İngiliz jeolog Roderick Impey Murchison tarafından 1841 yılında tarihe kazandırıldı. Permiyen Dönemi, Karbonifer Dönemi ile Triyas Dönemi arasında yer alır ve bu dönemde gerçekleşen çeşitli birçok olaydan dolayı karada yaşayan canlı türlerinin evriminde ve çeşitliliğinde bir dönüm noktası olarak görülür.
Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".
Zırhlı balıklar, yalnızca fosilleriyle bilinen omurgalı hayvan sınıfı. İlk tanımlanabilir zırhlı balıklar, erken Silüryen'in geç Llandovery devresinde fosil kayıtlarında ortaya çıkar. Zırhlı balık grupları Devoniyen döneminde çeşitli ve boldu, ancak 358.9 milyon yıl önce Devoniyen Hangenberg olayının sonunda soyu tükendi.
Doğum sırası ve erkeklerin cinsel yönelimi arasındaki ilişki araştırmacılar tarafından ortaya atılmıştır. Ray Blanchard bu ilişkiye doğum sırası efekti demiştir. Bu efekte göre bir erkek büyük erkek kardeşlere sahip oldukça eşcinsel yönelime sahip olma ihtimali artar. Buna bazen büyük erkek kardeş efekti de denir. Erkek eşcinsel demografisinin tahminen yüzde 15'i doğum sırası efektiyle ilişkilidir.
Etkililik, erkek çocuklarda veya erkeklerde, özellikle de erkeklere veya erkekliğe özgü olmadığı düşünülen kadınsı özelliklerin vücut bulmuş halidir. Bu özellikler arasında sosyal olarak kadınlarla ve kızlarla ilişkilendirilen roller, stereotipler, davranışlar ve görünüşler yer alır. Tarih boyunca kadınsı olduğu düşünülen erkekler önyargı ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmıştır. Eşcinsel erkeklerin genellikle kadınsı olduğu düşünülür ve bunun tersi de geçerlidir. Ancak kadınlık, erkeklik ve diğer cinsiyet ifade biçimleri cinsel yönelimden bağımsızdır.
Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.
Emmanuel Mounier, Fransız filozof ve ilahiyatçıdır.
Endonezya'da yaşayan LGBT bireyler, LGBT olmayan vatandaşların yaşamadığı yasal zorluklara ve önyargılara maruz kalmaktadır. Geleneksel kültürde eşcinsellik ve çapraz giyinme kabul edilmemektedir; bunun kamu politaka seviyesinde etkileri vardır. Örneğin, hemcins çiftler, heteroseksüel evli çiftlerin sahip olduğu yasal korumalardan yararlanamaz. Endonezya'da livâta karşıtı kanun bulunmamaktadır ve karşılıklı rızalı, ticari olmayan ve özel alanda yer alan hemcins cinsel eylemler halihazırda cezalandırılmamaktadır. Ancak Endonezya kanunları LGBT topluluğunu ayrımcılık ve nefret suçlarından korumamaktadır. Endonezya halihazırda hemcins evliliğini tanımamaktadır. Temmuz 2015'te Endonezya Diyanet İşleri Bakanı, hemcins evliliklerinin Endonezya'da kabul edilemez olduğunu söyledi, zira topluma kökleşmiş dini normlar eşcinselliğe şiddetle karşıymış. Endonezya'da toplumsal uyuma verilen önem nedeniyle hakların önemi yerine görevlerin önemi vurgulanmaktadır. Bu nedenle LGBT hakları dahil olmak üzere ülkenin insan hakları durumu gayet kırılgandır. Buna rağmen, Endonezya'daki LGBT topluluğu giderek daha görünür, siyasi alanda ise daha etkin hale gelmiştir.
Aynı cinsiyet aşkı, Afroamerikan aktivist Cleo Manago tarafında 1990'larda Afroamerikan toplumundaki eşcinsel ve biseksüelleri tanımlamak için kullanılmış terimdir.
Viridiplantae, yaklaşık 450.000-500.000 tür içeren ve hem karasal hem de sucul ekosistemlerde önemli roller oynayan ökaryotik canlılar grubudur. Öncelikle sucul olan yeşil algler ve içlerinden çıkan kara bitkilerinden oluşurlar. Yeşil algler, geleneksel sınıflandırmada kara bitkilerini içermez ve bu da yeşil algleri parafiletik bir grup yapar. Kara bitkilerinin yeşil alglerin içinden çıktığının anlaşılmasından bu yana, bazı yazarlar bitkileri de yeşil alglere atıyorlar. Hücre duvarlarında selüloz bulunan hücrelere ve klorofil a ve b içeren ve fikobilin içermeyen siyanobakterilerle endosimbiyozdan türetilen birincil kloroplastlara sahiptirler.
Kuir silinmesi, kuir gruplarını kasıtlı veya kasıtsız olarak kayıtlardan kaldırmaya veya kuir gruplarının önemlerini göz ardı etmeye veya küçümsemeye yönelik heteronormatif bir kültürel eğilimdir. Kuir silinmesi, popüler ve bilimsel metinler de dahil olmak üzere bir sürü yazılı ve sözlü metinde bulunabilir. Kuir tarihçisi Gregory Samantha Rosenthal, LGBT tarihinin hedeflenen kentsel planlama ve geliştirme yoluyla kamu algısından dışlanmasını “kuir halkların kamuoyundan uzaklaştırılması” ile sonuçlanarak bu silinme biçimine atıfta bulunur.
Oligopithecidae, Mısır'ın geç Eosen döneminden, Catarrhinler'in geri kalanının kardeş taksonu olan, soyu tükenmiş bir bazal Catarrhine ailesidir. Üyeleri, basit azı dişleri ve sivri uç dizilimi nedeniyle muhtemelen böcekçildi.
Kuir Anarşizm ya da anarko-queer, gey kurtuluş ve homofobi, lezbofobi, transmisojini, bifobi, transfobi, heteronormavite, ataerkillik ve ikili cinsiyet sistemi gibi hiyerarşilerin kaldırılmasının aracı olarak anarşizmi ve toplumsal devrimi savunan anarşist düşünce okuludur. Anarşist ve LGBT hareketlerin hem dışında hem içinde LGBT hakları için mücadele eden insanlara: John Henry Mackay, Adolf Brand ve Daniel Guérin dahildir. Bireyci anarşist Adolf Brand Berlin’de 1896’den 1932’ye kadar, gey sorunlarına adanmış ilk sürekli dergi olan Der Eigene’yi yayımlamıştır.
Kuir çalışmaları, cinsel çeşitlilik çalışmaları veya LGBT çalışmaları, lezbiyen, gey, biseksüel, trans, cinsiyet disforisi yaşayan, aseksüel, kuir, cinsel kimliğini sorgulayan, interseks insanlara ve kültürlere ve bunlarla alakalı konulara odaklanan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili konuların incelenmesidir.
Homososyalleşme veya LGBT sosyalizasyonu, LGBT kişilerin, özellikle aynı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip kişilerle, LGBT topluluğuyla tanışma, ilişki kurma ve entegre olma sürecidir. Bu, kendi kimliklerini de oluşturmaya yardımcı olur.
Fritz Klein tarafından geliştirilen Klein Cinsel Yönelim Kılavuzu (KSOG), önceki Kinsey ölçeğini genişleterek cinsel yönelimi ölçmeye çalışır. Fritz Klein, 1998'de, biseksüelleri kapsayan seks araştırmalarına sponsorluk yaparak, genel halkı cinsellik konusunda eğiterek ve biseksüel topluluğu teşvik ederek çalışmalarına devam eden Amerikan Biseksüellik Enstitüsü'nü kurdu.
Bazen Ordovisiyen sonu kitlesel yok oluşu veya Ordovisiyen-Silüriyen yok oluşu olarak da adlandırılan Geç Ordovisiyen kitlesel yok oluşu, yerküre tarihinde kabaca 443 myö meydana gelen "beş büyük" kitlesel yok oluştan ilkidir. Nesli tükenen cinslerin yüzdesi açısından genellikle bilinen en büyük ikinci yok oluş olarak kabul edilir. Bu zaman aralığında gerçekleşen küresel yok oluş, deniz canlısı cinslerinin %49-60'ını ve deniz canlısı türlerinin yaklaşık %85'ini ortadan kaldırdı. Çoğu çizelgeye göre Geç Ordovisiyen kitlesel yok oluşunu biyoçeşitlilik kaybının boyutu açısından yalnızca Permiyen–Triyas yok oluşu geçmektedir. Geç Ordovisiyen yok oluşu, tüm büyük taksonomik grupları ani bir şekilde etkileyerek bütün brakiyopod ve bryozoa familyalarının üçte biri ile çok sayıda konodont, trilobit, derisi dikenli, mercan, çift kabuklu ve graptolit grubunun ortadan kaybolmasına neden oldu. Geç Ordovisiyen kitlesel yok oluşu, taksonomik açıdan büyüklüğüne rağmen diğer kitlesel yok oluşlara kıyasla ekosistem yapılarında büyük değişikliklere ve herhangi bir morfolojik yeniliğe sebep olmadı. Biyoçeşitlilik, Silüriyen Dönemi'nin ilk 5 milyon yılı boyunca kademeli olarak yok oluş öncesi seviyelerine geri döndü.
Anne Alexandra Lawrence cinsiyet disforisi, trans bireyler ve parafili konularında uzmanlaşmış Amerikalı bir psikolog, seksolog ve hekimdir. Lawrence, transseksüel bir kadındır ve kendini otojinofilik olarak tanımlamaktadır. 2013 yılında yayınlanan otojinofili üzerine yazdığı Erkeklerin Bedenlerinde Sıkışmış Erkekler: Otojinofilik Transseksüalizmin Anlatıları adlı kitabıyla tanınır. Lawrence, transgender kadınların etiyolojik tipolojisi alanında önde gelen araştırmacılardan biri ve teorinin en önemli savunucularından biri olarak bilinir.