İçeriğe atla

Qualia (anlam ayrımı)

Qualia ile şu maddeler kastedilmiş olabilir:

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">LED TV</span> arka aydınlatmasında Led teknolojisinin kullanıldığı düz panel ekranlarda uygulanan görüntüleme teknolojisi

LED TV, arka aydınlatmasında Led teknolojisinin kullanıldığı düz panel ekranlarda uygulanan görüntüleme teknolojisidir. LED TV, Light-emitting dioedes (LEDs) olarak da bilinmektedir, aynı zamanda LED televizyonlar için Led arkadan aydınlatmalı LCD televizyonlar da denilmektedir. Plazma ve OLED teknolojilerinden farklı olarak LED televizyonlarının ışık kaynağı kendine özgüdür.

Qualia, Japon rock müzik grubu Uverworld'ün 16. teklisi. 15 Eylül 2010'da piyasaya sürülen tekli, Mobile Suit Gundam 00 the Movie: A Wakening of the Trailblazer filminin kapanış tema müziği olarak da kullanılmıştır.

Belirimcilik, özellikle bilinç ve zihin felsefesinde indirgemecilikle yer yer tezat oluşturan belirme nosyonuna duyulan inanç. Bir sistemin bir özelliği sistemin diğer özelliklerinin etkileşimi sonucu yeni bir sonuç veriyorsa bu beklenmedik ve diğerlerinden farkı özellik belirim olarak adlandırılır. Beliren özellikler özdeş, birbirine indirgenebilir veya diğer özelliklerden çıkarsanabilir değildir. Bu bağlamsızlık durumunu açıklığa kavuşturabilmek için belirmenin farklı varyasyonları öne sürülmektedir. 

Multipl endokrin neoplazi (MEN), endokrin bezlerden kökenli çok sayıda tümörlerinin saptandığı, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendrom kümesidir. Endokrin tümörlerin yanı sıra, endokrin nitelik taşımayan organlardan ve dokulardan kökenli tümörler de görülmektedir; endokrin kökenli olsun ya da olmasın, iyi huylu ya da kötü huylu (kanser) tümör özelliklerini taşırlar.

Zihin felsefesinde, işlemsel zihin teorisi (İZT), işlemselcilik (computationalism) olarak da bilinir, insan zihninin bir bilgi işleme sistemi olduğunu ve biliş ile bilincin bir tür işlemleme (computation) olduğunu belirten fikirler kümesidir. Warren McCulloch ve Walter Pitts (1943) nöral faaliyetlerin işlemsel olduğunu ilk dile getirenlerdir. Nöral işlemlemenin bilişi açıkladığını iddia etmişlerdir. Teori modern biçimine ise Hilary Putnam tarafından 1967 yılında getirilmiş ve onun PhD öğrencisi filozof ve bilişsel bilimci Jerry Fodor tarafından 60’lı, 70’li ve 80’li yıllar boyunca geliştirilmiştir. 1990’larda Putnam, John Searle ve diğer bazı kimselerin çalışmaları dolayısıyla analitik felsefe alanında sert bir şekilde eleştirilmeye başlansa da, modern bilişsel psikoloji ve evrimsel psikoloji alanlarında oldukça popülerdir. 2000’ler ve 2010’larda ise İZT analitik felsefe alanında tekrar önem kazanmaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Algı felsefesi</span> Felsefi Yaklaşım

Algı felsefesi, algısal deneyimin doğası ve algısal verilerin durumuyla, özellikle de dünya hakkındaki inançlar veya dünya hakkındaki bilgilerle nasıl ilişkili olduklarıyla ilgilidir. Herhangi bir açık algı açıklaması, çeşitli ontolojik veya metafizik görüşlerden birine bağlılığı gerektirir. Filozoflar, nesnelerin algılarının ve bunlarla ilgili bilgi veya inançların bireyin zihninin yönleri olduğunu varsayan içselci açıklamaları ve bunların bireyin dışındaki dünyanın gerçek yönlerini oluşturduklarını belirten dışsalcı açıklamaları birbirinden ayırır. Son zamanlardaki felsefi çalışmalar, tek görme paradigmasının ötesine geçerek algının felsefi özelliklerini genişletmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Qualia</span> algının özellikleri ve genellikle duyusal deneyim

Qualia, felsefede ve belirli psikoloji modellerinde öznel, bilinçli deneyimin bireysel örnekleri olarak tanımlanır. Qualia terimi, belirli bir durum için "ne tür" anlamına gelen Latince quālis sıfatının cinssiz çoğul biçiminden (qualia) türetilmiştir.

Bilgi argümanı, Frank Jackson tarafından "Epifenomenal Qualia " (1982) adlı makalesinde önerilen ve "What Mary Didn't Know" (1986) adlı makalesinde genişletilen felsefi bir düşünce deneyidir. Deney, rengin fiziksel tanımlarına geniş erişime sahip olan, ancak insan duyusuyla renk algılayamayan, yani dünyayı siyah beyaz gören bir bilim insanı olan Mary'yi anlatıyor. Düşünce deneyinin ana sorusu, Mary'nin siyah beyaz dünyanın dışına çıkıp renkli görmeyi deneyimlediğinde yeni bilgiler edinip edinemeyeceğidir.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zeka patlaması</span>

Yapay Zeka Patlaması, veya Yapay Zeka Baharı, yapay zeka alanında çok hızlı bir şekilde devam eden ilerleme dönemidir. Öne çıkan örnekler arasında Google DeepMind ve OpenAI gibi laboratuvarlar tarafından yürütülen üretken yapay zekalar yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Saf gerçekçilik</span>

Saf gerçekçilik, algı felsefesi ve epistemolojide duyuların bize nesnelerin gerçekte oldukları gibi doğrudan farkındalığını sağladığını söyleyen fikridir. Doğrudan gerçekçilik olarak anıldığında, saf gerçekçilik genellikle dolaylı gerçekçilik kavramıyla karşılaştırılır.

<span class="mw-page-title-main">Yarasa Olmak Nasıl Bir Şeydir?</span>

"Yarasa Olmak Nasıl Bir Şeydir?" Amerikalı filozof Thomas Nagel'in ilk olarak 1974 yılının Ekim ayında The Philosophical Review'da ve daha sonra Nagel'in Ölümcül Sorular'ında (1979) yayınlanan bir makaledir. Makale, "insan kavramlarının erişemeyeceği gerçekler" nedeniyle zihin-beden probleminin çözülemezliği, nesnelliğin ve indirgemeciliğin limitleri, öznel deneyimin "fenomenolojik özellikleri", insan hayal gücünün sınırları ve belirli, bilinçli bir şey olmanın ne anlama geldiği de dahil olmak üzere, bilincin ortaya çıkardığı çeşitli zorlukları ortaya koymaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bilincin zor problemi</span>

Bilincin zor problemi, zihin felsefesinde, insanların ve diğer organizmaların neden ve nasıl niteliklere, fenomenal bilince veya qualia'ya sahip olduğunu açıklamaktır. Bu problem, fiziksel sistemlerin sağlıklı bir insana ayırt etme, bilgiyi bütünleştirme, izleme, dinleme ve konuşma gibi davranışsal işlevleri neden ve nasıl yerine getirme yeteneği verdiğini açıklayan 'kolay problemlerle' tezat oluşturmaktadır. Her bir fiziksel sistem, sadece fenomenin temelini oluşturan "yapı ve dinamiklere" bakılarak açıklanabildiğinden, kolay problemler fonksiyonel açıklamalara, yani mekanizmaya dayalı ya da davranışsal açıklamalara elverişlidir.

<span class="mw-page-title-main">İdeastezi</span>

İdeastezi, kavramların uyarıcılarının algı benzeri duyusal deneyimler uyandırdığı nöropsikolojik bir olgudur. Bu isim Antik Yunanca ἰδέα (idéa) ve αἴσθησις (aísthēsis) sözcüklerinden gelmektedir ve 'kavramları algılamak' veya 'fikirleri algılamak' anlamına gelmektedir. Bu kavram nörobilimci Danko Nikolić tarafından geleneksel olarak sinestezi kapsamına giren bir dizi olguya alternatif bir açıklama olarak ortaya konmuştur.

Diğer zihinler problemi, felsefi bir problem olup geleneksel olarak epistemolojik bir soru olarak ifade edilmektedir: Sadece başkalarının davranışlarını gözlemleyebildiğime göre, başkalarının zihinleri olduğunu nasıl bilebilirim? Sorun, diğer zihinlere ilişkin bilginin her zaman dolaylı yoldan elde edilmesidir. Diğer zihinler problemi, insanların doğuştan gelen ayna nöronları, bir zihin teorisi mekanizması veya üstü kapalı bir teori tarafından desteklenen başkalarının zihinsel durumlarını kendiliğinden çıkarma yeteneği olan bir "zihin teorisine" sahip olmaları nedeniyle sosyal etkileşimleri olumsuz etkilememektedir. Davranışın bilişten doğduğu ve bunun da bilinç ve beyin gerektirdiğine dair kanıtlar da giderek artmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilinci</span>

Hayvan bilinci veya hayvan farkındalığı, bir hayvanın içindeki öz farkındalığın veya kendi içindeki bir dış nesnenin veya bir şeyin farkında olmasının niteliği veya durumudur. İnsanlarda bilinç şu şekilde tanımlanmaktadır: duyarlılık, farkındalık, öznellik, qualia, tecrübe veya hissetme yeteneği, uyanıklık, benlik duygusuna sahip olma ve zihnin yürütme kontrol sistemi. Tanımdaki tüm güçlüklere rağmen, pek çok filozof bilincin ne olduğu hakkında geniş ölçüde ortak bir temel sezginin var olduğuna kanaat getirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Doğrudan ve dolaylı gerçekçilik</span>

Doğrudan ya da saf gerçekçilik, dolaylı ya da temsili gerçekçiliğin aksine, algı felsefesi ve zihin felsefesinde, bilinçli deneyimlerin doğasını tanımlayan farklı yöntemlerdir. Bunlar, çevremizde gördüğümüz dünyanın gerçek dünyanın kendisi mi yoksa bilinçli deneyimlerimiz tarafından üretilen bu dünyanın içsel bir algısal kopyası mı olduğu metafizik sorusundan yola çıkmaktadır.