
Nefron, böbreğin en küçük yapısal birimidir. Nefron böbrekte idrarın yapıldığı morfolojik üniteyi oluşturur. Bir böbrekteki nefron sayısı 1-2 milyon arasındadır. Nefronlar ortak açılma kanalları ile böbrek papillaları üzerindeki deliklere açılırlar. Böylece oluşan idrar ilk olarak kalikslerde ve dolayısı ile havuzcukta biriktirilmiş olur. Sağ ve sol böbreklere gelen günlük kan akımı 1,5 tonu bulur. Nefronlarda gerçekleşen süzme (filtrasyon), salgılama (sekresyon) ve geri emilme (reabsorpsiyon) aşamalarından sonra idrar şeklinde atılan miktar 1,5 lt kadardır. Ayrıca içindeki süzücü kanallar kanı temizlemekte yardımcıdır. Bir nefronda; bowman kapsülü, glomerulusa kan getiren afferent damar, glomerulusdan kanı uzaklaştıran efferent damar, glomerulus ve tubuluslar bulunmaktadır.

Tepecik ya da stigma, pistilin çiçek tozlarının ulaşıp tutunduğu genişlemiş üst kısmı.
Anthozoa, Cnidaria şubesine bağlı bir hayvan altşubesidir.

Alerjik konjonktivit aslında bir grup hastalığı tanımlayan genel bir terimdir. Temelde tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu ile birlikte görülmekte birlikte, süreğen -kronik- tiplerinde hücresel bağışık yanıt da -tip IV reaksiyon- rol oynamaktadır.

Memeliler, sürüngenler ve kuşlar dahil olmak üzere yüksek omurgalılarda duodenum veya oniki parmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa bölümüdür. Balıkta, ince bağırsağın bölünmeleri o kadar net değildir ve duodenum yerine "ön bağırsak" veya "proksimal bağırsak" terimleri kullanılabilir.
Cnidaria, Radiata altâlemine bağlı bir hayvan şubesidir.

Tat sistemi veya tat duyusu, tat (lezzet) algı’sından kısmen sorumlu olan duyu sistemi'dir. Tat, ağızdaki bir maddenin, çoğunlukla dil'de olmak üzere ağız boşluğu'ndaki tat tomurcuklarında bulunan tat reseptör hücreleriyle kimyasal olarak reaksiyona girmesiyle uyarılan algıdır. Koku alma ve trigeminal sinir stimülasyonu ile birlikte tat, gıda ve diğer maddelerin lezzetlerini belirler. İnsanlar tat tomurcuklarında ve dil ile epiglottis'in üst yüzeyi dahil olmak üzere diğer alanlarda tat reseptörlerine sahiptir. Tat alma korteksi, tat algısından sorumludur.

Bilirubin, çok büyük bölümü (%90) parçalanan alyuvarlardan (eritrosit) kökenlidir. Kan kökenli (hematojen) bir pigment olmasına karşın demir içermez. Safranın ana pigmentidir. Normal yaşam süresi olan 120 günü dolduran eritrositler dalak, kemik iliği ve karaciğerdeki fagositler tarafından dolaşımdan alınır ve parçalanırlar. Alyuvarların yıkımı sırasında hemoglobin moleküllerinin parçalanmasıyla açığa çıkan serbest bilirubin albumin aracılığıyla karaciğere taşınır ve burada işlenir. Bilirubin karaciğerde üretilir, safra kesesinde depolanır ve duodenumdaki Vater papillasına açılan safra kanalı aracılığıyla bağırsaklara akıtılır. Safradaki konjuge bilirubin bağırsaktaki bakterilerin etkisiyle “stercobilinogen”e dönüşür. Sterkobilinojenin büyük bölümü dışkıyla atılır. Kalanı bağırsaktan emilerek yeniden karaciğere gelir ve işlenerek konjuge bilirubine dönüştürülür. Kana geçen konjuge bilirubin ise idrarla atılır (urobilinogen). Bilirubin pigmentiyle ilgili olan en önemli patoloji "sarılık " tablosudur.

Cestoda, Neodermata altşubesine bağlı bir hayvan sınıfıdır.

Dil, tipik bir tetrapodun ağzında bulunan kaslı bir organdır. Sindirim sürecinin bir parçası olarak çiğneme ve yutma için yiyecekleri manipüle eder ve birincil tat alma organıdır. Dilin üst yüzeyi (dorsum) çok sayıda lingual papilla içinde yer alan tat tomurcukları ile kaplıdır. Tükürük tarafından hassas ve nemli tutulur ve zengin bir şekilde sinir ve kan damarlarıyla beslenir. Dil aynı zamanda dişleri temizlemek için doğal bir araç görevi görür. Dilin en önemli işlevlerinden biri insanlarda konuşmayı, diğer hayvanlarda ise ses çıkarmayı sağlamaktır.

Radiata, Animalia (hayvanlar) âlemine bağlı bir altâlemdir.
Teleostei, Actinopterygii üstsınıfına bağlı bir hayvan sınıfıdır.

Dimetiltriptamin veya kısa adıyla DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Triptofan kaynaklıdır. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır.

Wirsung kanalı, pankreatik kanal gibi isimlere de bilinen ana pankreas kanalı, pankreası ana safra kanalı ile birleştiren ve sindirime yardımcı pankreas öz suyunu bu kanallara sağlayan bir kanaldır. Latince ismi ductus pancreaticus olan ana pankreas kanalı, Vater kabarcığından hemen önce ana safra kanalına bağlanır, bundan sonra her iki kanal da major duodenal papillada oniki parmak bağırsağının ikinci kısmının medial tarafını perfore eder. Bildirilen birçok anatomik varyant vardır, ancak bunlar oldukça nadirdir.

Omurgalılarda, odontoblast, diş pulpasının dış yüzeyinin bir parçası olan nöral krest kökenli bir hücre olup dentinogenezde görev alır. Dentinogenez, kök yüzeyindeki sementin üstünde ve diş minesinin altında bulunan dentin maddesinin yapımıdır.

Vücut kılları veya androjenik saçlar bir kıl türüdür. Ergenlik sırasında ve sonrasında insan vücudunda gelişir. İnsan gelişiminde önemli faktördür. Androjenik saçların büyümesi, androjenlerin seviyesi ve dermal papilladaki androjen reseptörlerinin yoğunluğu ile ilgilidir. Her ikisi de saç folikülü hücrelerinin çoğalması için bir eşiğe ulaşmalıdır. Çocukluktan itibaren, biyolojik cinsiyete bağlı olarak, vellus saçları insan vücudunun neredeyse tüm alanını kaplar. Şu an kıllarla ilgili saç çıkarma ve cilt beyazlatma işlemleri yaygın olarak popülerdir.

Gunniopsis Aizoaceae familyasına bağlı bir bitki cinsidir. Bu bitkiler Australya'nın iç bölgelerinde bulunur.
Dil papillası, dilin üst yüzeyinde bulunan, dile karakteristik pürüzlü dokusunu veren küçük, meme ucu benzeri yapılardır. İnsan dilindeki dört tip papilla farklı yapılara sahiptir ve buna göre sirkumvallat, fungiform, filiform ve yaprak şeklinde sınıflandırılır. Filiform papilla dışında hepsi tat tomurcukları ile ilişkilidir.

Neodermata, Platyhelminthes şubesine bağlı bir hayvan altşubesidir.
Euphorbia papillata, Euphorbia cinsine bağlı bir bitki türüdür.