Halüsinasyon veya varsanı, bir duyu organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, kişinin sadece kendisinin duyabildiği, görebildiği, dokunabildiği ve koklayabildiği, gerçek olmayan duyuların algılanmasına veya sanıların alınmasına verilen isimdir. Halüsinasyonlar, benzer fenomenlerden ayrı tanımlanmaktadır. Örneğin rüya görmek uyanık olma hali barındırmaz; psödohalüsinasyonda istemsiz duyusal algıların gerçek olmadığı kişi tarafından bilinir; yanılsamalar saptırılmış ve yanlış yorumlanmış gerçek duyusal algılar barındırır; zihinsel imge kişinin istemi kontrolü altındadır gibi. Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Beş duyunun da varsanısı olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördüğü, işittiği ve hissettiğine bütünüyle inanır. Gözlerinde bozukluk olan kişide veya migrende görülen ışık parıltıları varsanı içine girmez. Bunlarda hasta, olayın nedenini bilmektedir.
Kürtaj ya da kazıma, hamilelikte rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması. Bunun yanı sıra rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi de kürtaj olarak adlandırılır. Türkçeye 1930'larda Fransızca curetage sözcüğünden geçmiştir.
Halüsinojen mantarlar, sihirli mantarlar olarak da bilinen, anormal bilinç durumları meydana getiren psilosibin ve psilosin maddelerini içeren bütün psikoaktif mantarlara verilen ad. Bu mantar gruplarına ek olarak Amanita cinsinden bazı türler ile Claviceps purpurea da halüsinatif etkilere sahiptir.
Psilosibin veya 4-phosphoryloxy-N, N-dimethyltryptamine Psilocybe cubensis gibi Psylocybe türü mantarlardan elde edilen halüsinojen etkileri olan bir maddedir. Yapısı insan beyin fonksiyonları için çok önemli fonksiyonları olan serotonine çok benzer.
Bitkiler, ağırlıklı olarak fotosentetik ökaryot canlılardır. Tarihsel olarak bitkiler alemi, algler ve mantarlar da dahil olmak üzere hayvan olmayan tüm canlıları kapsarken, günümüzde mevcut tüm tanımlamalar prokaryotları, mantarları ve bazı algleri hariç tutar. Tanımlamalardan birine göre: Çiçekli bitkiler, kozalaklı bitkiler ve diğer açık tohumlular, eğrelti otları ve benzerleri, boynuz otları, ciğer otları, kara yosunları ve yeşil algler hep birlikte Viridiplantae adı verilen kladı oluştururlar. Buna kırmızı ve esmer algler dahil değildir.
Mantar zehirleri ya da toksinleri, mantarlar tarafından üretilen ve canlılığa olumsuz etkileri bulunan zehirli maddelerdir.
Mikoloji, taksonomileri, genetikleri, biyokimyasal özellikleri ve insanlar tarafından kullanımları da dahil olmak üzere mantarların incelenmesiyle ilgilenen biyoloji dalıdır. Mantarlar çıra, gıda, geleneksel ilaç kaynağı olabileceği gibi entojen, zehir ve enfeksiyon kaynağı da olabilir. Mikoloji, bitki hastalıklarının incelenmesi olan fitopatoloji alanına girer. İki disiplin birbiriyle yakından ilişkilidir, çünkü bitki patojenlerinin büyük çoğunluğu mantardır. Mikoloji alanında uzmanlaşmış bir biyoloğa mikolog denir.
Biyoçeşitlilik, bir ekosistem, biyom veya tüm Dünya'da bulunan yaşam formlarının çeşitliliğidir. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için yaşadıkları çevrede, temiz su ve havanın, verimli toprakların, besinlerin ve diğer gereksinimlerinin karşılandığı, kullanacağı çeşitli maddelerin bulunması gerekir. Yaşam için gerekli madde ve koşullar, çevrenin abiyotik etkenleri ile bakteri, Protista, mantar, bitki ve hayvanlar tarafından sağlanır. Bu canlıların tamamına biyoçeşitlilik denir. Bu çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça o çevrenin ekolojik hizmetleri de o oranda artar. Yalnız bu artış biyolojik çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli etkileşimin gerçekleşmesi durumunda geçerlidir. Bu nedenle biyolojik çeşitlilik arttıkça, ekosistemlerdeki madde dolaşımı ve enerji akışları daha etkin halde gerçekleşir. Bunun aksine, ekosistemdeki biyolojik çeşitlilik azaldığında, ekosistem hizmetlerinde azalma olur. Örneğin, yılan bulunduğu ekosistemdeki fare ve kurbağa gibi türleri besin olarak kullanır. Böylece fare ve kurbağa popülasyonlarının aşırı artışı engellenir. Bunun sonucunda, fare ve kurbağalarla aynı besini paylaşan diğer hayvanların besinlerden yararlanmalarına olanak verilmiş olur.
Kavak mantarı, Pleurotus ostreatus, yaygın bir yenilebilen mantar türüdür. İlk kez Almanya'da I. Dünya Savaşı sırasında geçim sağlamak amacıyla ekimi yapılmıştır ve şu anda dünya çapında ticari bir besin olarak üretilmektedir. Ancak, ilk belgelenmiş ekim çalışmaları Kaufert tarafından yapılmıştırPleurotus corticatus adıyla ilgili bazı kuşkular bulunmaktadır, ancak Kavak mantarı ekimi yaptığı konusunda bir şüphe yoktur. Benzer olarak ekilen "Başkavak mantarı"'na benzemektedir. Kavak mantarları ayrıca sanayide ve diğer alanlarda mantarındırma amacıyla kullanılır. Kavak mantarı bir ilaç mantar olarak düşünülebilir, çünkü içerisinde statin türü bileşenler içermektedir bunlardan biri olan lovastatin kolestrolü düşürür.
Pullular, sürüngenler (Reptilia) sınıfınının keler ve yılanlar ile Amphisbaenia'dan oluşan, en büyük takımı. Derilerinin boynuzsu pullarla kaplı olmasıyla ayrıt edilirler. Hepsinde deri değişimi vardır. Pullar periyodik olarak bütün ya da parça parça (kelerlerde) değiştirilir. Dilleri genelde çataldır. Yılanlar ve bazı kelerler bacaksız olup, üye körelmesi genel bir eğilimdir. Kloakları enine yarık, erkeklerin çiftleşme organları çift olup hemipenis adını alır. Çoğu yumurtalarken, bazıları canlı doğurur.
Dimetiltriptamin veya kısa adıyla DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Triptofan kaynaklıdır. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır.
Biyobirikim ya da biyoakümülasyon, pestisit gibi toksinlerin ya da çevrede nadir bulunan yararlı ve gerekli oligoelementler gibi bazı kimyasal maddelerin bitkiler, hayvanlar, mantarlar ya da mikroorganizmalar gibi organizmaların canlı ya da cansız bölümlerinde ya da organizmalarının tamamında soğurularak birikmesini anlatan bir terimdir. Biyobirikim bir organizmanın muhtemelen toksik bir maddeyi katabolizma ya da boşaltım yolu ile yok etmesinden daha hızlı bir oranda soğurmasıyla ortaya çıkar. Dolayısıyla toksik maddenin çevrede ölçülmüş konsantrasyonu çok yüksek olmasa bile biyolojik yarı ömrü ne kadar uzunsa bu nedenle oluşabilen kronik zehirlenme riski o kadar büyüktür. Aynı organizmada görülen biyobirikim yaş ya da sağlık durumu gibi içsel faktörlerden olduğu kadar mevsim, çevrede bulunan besin miktarı, ortamın pH oranı gibi dışsal faktörlerden de oldukça önemli derecede etkilenir. Aynı tür içinde bazı bireyler genetik olarak biyobirikime daha çok ya da daha az yatkın olabilir ancak genel olarak bazı cinsler biyobirikime daha yatkındır; örneğin Agaricus türü mantarların cıva, kurşun, kadmiyum ve selenyum gibi elementleri çok iyi biriktirdikleri bilinmektedir. Biyobirikim, örneğin balıklar için modelleme yoluyla öngörülebilir. Biyodönüşüm kimyasal maddelerin organizmalarda oluian biyobirikimini önemli şekilde etkiler.
Lophophora williamsii veya peyote, meskalin ve benzeri psikoaktif alkaloidleri içeren küçük ve dikensiz bir kaktüs türü. Peyote Nahuatl veya Aztek dilindeki peyōtl kelimesinden türetilmiş İspanyolca bir kelimedir ve "parıltılı" anlamına gelir.
Filozoa, Opisthokonta içindeki monofiletik bir gruptur. Bunlar hayvanları ve onların en yakın tek hücreli akrabalarını içerir.
Mantarların evrimi, DNA analizine göre, yaklaşık 1,5 milyar yıl önce, mantarların atasal soyunun ökaryotlardan ayrılmasından beri devam etmektedir. DNA analizlerine göre yaklaşık 570 milyon yıl önce Glomerales takımı "yüksek mantarlardan" (dikaryanlar) dallanmıştır. Mantarlar muhtemelen 500 milyon yıl önce Kambriyen döneminde ve 635 milyon yıl önce Ediyakaran döneminde karayı işgal etmeye başladılar. Ancak karasal mantar fosilleri, yalnızca 400 milyon yıl önceki Devoniyen dönemde varlığı tartışmasız ve yaygın hale gelmeye başlar.
Holomycota veya Nucletmycea, Holozoa'nın kardeş grubu olan temel bir Opisthokont klanıdır. Cristidiscoidea ve mantar (fungi) aleminden oluşur. Holomycota'nın en eski soyu olarak nükleeriidlerin, tek hücreli serbest yaşayan fagotrofik amiplerin konumu, hayvanların ve mantarların bağımsız olarak ortak bir tek hücreli atadan karmaşık çok hücreliliği edindiğini ve ozmotrofik yaşam tarzının daha sonra ortaya çıktığını göstermektedir. bu ökaryotik soyun ayrışmasında. Opisthosporidians, aphelidleri, Microsporidia ve Cryptomycota, üç endoparazit grubunu içeren yakın zamanda önerilen bir taksonomik gruptur.
Psikedelikler veya saykodelikler, birincil etkisi olağandışı bilinç durumlarını tetiklemek olan halüsinojenik madde sınıfıdır. Bu maddeler, belirli psikolojik, görsel ve işitsel değişikliklere ve sıklıkla büyük ölçüde değişmiş bir bilinç durumuna neden olur. En büyük bilimsel ve kültürel etkiye sahip olan "klasik" psikedelikler, meskalin, LSD, psilosibin ve DMT'dir.
Psilosibin tedavisi terapötik bağlamda psilosibin kullanımıdır. Bu, incelenmekte olan çeşitli psikedelik terapi biçimlerinden biridir. 2020 itibarıyla, psilosibin tedavisi standart tıbbi uygulamada kullanılmamaktadır ve dünyanın çoğu yerinde yasa dışıdır.
Triptamin, esansiyel amino asit olan triptofanın bir indolamin metabolitidir. Triptamin yapısı, melatonin, serotonin, bufotenin ve dimetiltriptamin (DMT), psilosibin, psilosin ve diğerleri gibi psikedelik türevleri dahil olmak üzere belirli aminerjik nöromodülatörlerin ortak bir özelliğidir. Triptaminin memeli beyninde ifade edilen eser miktarda aminle ilişkili reseptörleri aktive ettiği ve dopaminerjik, serotonerjik ve glutamaterjik sistemlerin aktivitesini düzenlediği gösterilmiştir.
Psilocybe, psilocybin adı verilen psikoaktif bileşikleri içeren bir mantar cinsidir. Psilocybe mantarları, triptamin sınıfına ait psikoaktif bileşikler içerir ve genellikle "sihirli mantarlar" olarak da adlandırılır. Psilocybe mantarları, psilocybinin etkisi altında olduğunda, algıda değişikliklere, halüsinasyonlara, derin düşüncelere ve ruhsal deneyimlere neden olabilen güçlü bir psikedelik etkiye sahiptir.