Psikiyatri ya da ruh hekimliği, ruhsal durumların teşhisi, korunması ve tedavisine adanmış tıbbi uzmanlık alanıdır. Bunlar ruh hali, davranış, bilişsellik ve algılarla ilgili çeşitli konuları içerir.
Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.
Sanrı, kanıtlar ışığında değiştirilemeyen yanlış ve sabit bir inançtır. Bir patoloji olarak, yanlış veya eksik bilgi, konfabulasyon, dogma, yanılsama, halüsinasyon veya algının diğer bazı yanıltıcı etkilerine dayanan bir inançtan farklıdır, çünkü bu inançlara sahip bireyler kanıtları gözden geçirdikten sonra inançlarını değiştirebilir veya yeniden ayarlayabilirler. Yine de:
Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma veya hastalıklar yüzünden beynin zarar görmesi veya belirli maddelerin kullanımı organik nedenlerindendir. Fonksiyonel nedenler psikolojik faktörlerdir, savunma mekanizmaları gibi. Histerik travma-sonrası (post-travmatik) amnezi bunun örneklerindendir. Amnezi aniden olabilir, geçici global amnezi gibi. Bu tip amnezi orta yaş veya daha yaşlı kişilerde, özellikle erkeklerde daha yaygındır ve genellikle 24 saatten kısa sürer.
Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı veya Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, zihinsel hastalıklar için bir tanı ölçütüdür. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanır. İlk defa 1952'de yayımlanmıştır. Son baskısı Mart 2022'de yayımlanan DSM-5-TR'dir. 2000 yılından bu yana kullanılmakta olan bir önceki baskı DSM-IV-TR'ye göre en belirgin değişiklikler Şizofreni ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu bölümlerinde yapılmıştır. Ayrıca DSM-5'te "Eksen Sistemi" kaldırılmıştır.
Paranoid şizofreni, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Elkitabı'nda tanımlanan, şizofreninin bir alt tipidir. Bu alt tipin DSM kodu ise 295.3'tür. Bu tip, şizofreninin en çok görülen tipidir.
Amerikan Psikiyatri Birliği, ABD'deki en önemli, dünya çapında en nüfuzlu psikiyatr ve stajyer psikiyatrı derneği. Amerikan Psikiyatri Birliği, aynı şekilde (APA) kısaltılan Amerikan Psikoloji Birliği ile karıştırılmamalıdır. Derneğin yaklaşık 36.000 üyesi vardır. Bunların çoğu ABD vatandaşı olmakla birlikte diğer milletlerden üyeler de vardır. APA, başta Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM) olmak üzere çeşitli bülten ve dergiler yayınlamaktadır.
Retrograd amnezi (RA), bir hastalık ya da yaralanma öncesi yaşanan olayların ve öğrenilen bilgilerin hafızadan silinmesidir. Retrograd amnezi Ribot Kanunu ile bağlantılı görülmektedir. Buna göre hastaların travmaya yakın olayları hafızadan silmeleri eski anılara oranla daha muhtemeldir.
Jet lag, uzun mesafe seyahatinin neden olduğu vücudun sirkadiyen ritimlerindeki değişikliklerden kaynaklanan fizyolojik bir durumdur. Örneğin, New York'tan Londra'ya, yani batıdan doğuya uçan biri beş saat geri gelmiş gibi hisseder. Londra'dan New York'a, yani doğudan batıya seyahat eden biri ise, sanki 5 saat sonrasına gitmiş gibi hisseder. Jet lag daha önce sirkadiyen ritim uyku bozukluklarından biri olarak sınıflandırılmıştır.
Cinsiyet disforisi (CD), bir kişinin cinsiyet kimliği ile doğduğu cinsiyet arasındaki uyumsuzluk nedeniyle hissettiği sıkıntı. Cinsiyet disforisi olan insanlar tipik olarak trans olmaktadır. Teşhis etiketi cinsel kimlik bozukluğu (CKB), DSM-5'in yayımlandığı 2013 yılına kadar kullanılmış, daha sonrasında ise durum, bozukluk terimi ile ilişkili sosyal stigmayı gidermek için yeniden adlandırılmıştır.
Reaktif bağlanma bozukluğu, klinik literatürde çocukları etkileyebilecek ciddi ve nispeten nadir görülen bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Reaktif bağlanma bozukluğu, çoğu bağlamda sosyal olarak önemli ölçüde rahatsız edici ve gelişimsel olarak uygunsuz yollarla karakterizedir. Çoğu sosyal etkileşimi, "engellenen form" olarak bilinen, gelişimsel olarak uygun bir şekilde başlatmak veya yanıtlamak için kalıcı bir başarısızlık şeklinde olabilir. Reaktif bağlanma bozukluğu, bebeklik döneminde birincil bakıcılara normal bağlar oluşturmadaki başarısızlıktan kaynaklanır. Böyle bir başarısızlık, ihmal, istismar, altı aylık ve üç yaş arasındaki bakıcılardan ani bir şekilde ayrılma, bakıcıların sık sık değişmesi veya çocuğun iletişimsel çabalarına bakıcının yanıt verme eksikliğinin olmaması gibi ciddi erken ihmal deneyimlerinden kaynaklanabilir. Bu deneyimlerin hepsi, hatta çoğunluğu bozukluğa neden olmaz.
Depersonalizasyon, kişinin kendi içinde, zihniyle ya da bedeniyle ilgili bir kopukluğu ya da kendisinin bağımsız bir gözlemcisi hissidir. Denekler değiştiklerini ve içeri bakarken dünyanın belirsiz, rüya gibi, daha az gerçek, anlamsız veya gerçekliğin dışında olduğunu hissederler. Kronik depersonalizasyon, DSM-5 tarafından dissosiyatif bozukluk disosiyatif kimlik bozukluğu gibi diğer dissosiyatif bozukluklarda depersonalizasyon ve derealizasyonun yaygın olduğu bulgularına dayanan depersonalizasyon / derealizasyon bozukluğunu ifade eder.
Hipersomniya, aşırı uyku veya gündüzleri aşırı uykulu olma ile kendini gösteren nörolojik bir bozukluktur. Pek çok olası nedeni olabilir. ve gündelik hayatta sorunlara neden olabilir. Ruhsal Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitabının (DSM-5) beşinci baskısında, birkaç alt tipi olan hipersomnolans, uyku-uyanıklık bozuklukları altında ele alınmaktadır.
Aşağıdakiler, DSM ve ICD tarafından tanımlanan ruhsal bozuklukların bir listesidir.
Daniel Lawrence Schacter Amerikalı psikolog. Harvard Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörüdür. Araştırmaları bilinçli ve bilinçsiz bellek biçimleri arasındaki ayrım, bellek ve beyin çarpıklığının beyin mekanizmaları, bellek ve gelecek simülasyonu, insan belleği ve amnezinin psikolojik ve biyolojik yönleri üzerinde yoğunlaşmıştır.
Travma sonrası amnezi veya posttravmatik amnezi (PTA), travmatik beyin hasarının hemen ardından meydana gelen, yaralı kişinin oryantasyonunu kaybettiği ve yaralanmadan sonra meydana gelen olayları hatırlayamadığı bir kafa karışıklığı durumudur. Kişi adını, nerede olduğunu ve saatin kaç olduğunu söyleyemeyebilir. Sürekli bellek geri döndüğünde bu tip amnezinin çözüldüğü kabul edilir. Posttravmatik amnezi sürerken yeni olaylar bellekte saklanamaz. Hafif kafa travması olan hastaların yaklaşık üçte birinin hastanın yalnızca bazı olayları hatırlayabildiği "hafıza adaları"na sahip olduğu bildirilmektedir. PTA sırasında hastanın bilinci "bulutlanır". Posttravmatik amnezi tipik hafıza kaybına ek olarak kafa karışıklığını da içerdiğinden, "travma sonrası kafa karışıklığı durumu" terimi bir alternatif olarak önerilmiştir.
Bastırılmış hafıza, özellikle bireyleri haksız ve yanlış bir şekilde suçlamak için kullanıldığı ve önemli zararlara yol açtığı yasal bağlamlarda tartışmalı bir kavramdır. Amerikan Psikoloji Derneği çalışma grubu, "çocukken cinsel istismara uğrayan çoğu insan, başlarına gelenlerin tamamını veya bir kısmını hatırlarken, uzun süredir geçmiş istismar anılarının unutulmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Sigmund Freud, daha sonra teorisini revize etse de, başlangıçta çocukluk cinsel travması anılarının sıklıkla bastırıldığını ancak bu travmaların bilinçsizce davranışları ve duygusal tepkileri etkilediğini savunmuştur.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan taksonomik ve tanısal içerikleri olan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın 2013 yılında güncellenmiş halidir. 2022 yılında revize edilmiş başka bir versiyon (DSM-5-TR) yayımlandı. Amerika Birleşik Devletleri'nde DSM, psikiyatrik teşhisler için başvurulan başlıca kitaplardan biridir. Ancak, bazı ruh sağlığı çalışanları tedavi planlamasında DSM-5'e güvenmeme nedeni olarak ICD'nin ruhsal bozukluk teşhislerinin dünya çapında kullanılıyor olmasını ve bilimsel çalışmaların ruhsal sağlık müdahalelerinin gerçek dünya etkilerini belirlemek için sıklıkla DSM-5 kriterlerindeki değişikliklerden ziyade semptom ölçeği puanlarındaki değişiklikleri kullandığını öne sürmüştür. DSM-5, diğer tüm DSM'ler arasında başlığında Roma rakamı yerine Arap rakamı kullanan tek kitap ve tek belge versiyonudur.
Başka türlü adlandırılamayan kişilik bozukluğu, DSM-IV'te listelenmeyen bazı DSM-IV Eksen II kişilik bozuklukları için kullanılan asemptomatik tanı sınıflandırmasıdır.