İçeriğe atla

Psödohalüsinasyon

Psödohalüsinasyon (Eski Yunancaψευδής (pseudḗs)), halüsinasyon olarak kabul edilecek kadar canlı, ancak bunu deneyimleyen kişi tarafından öznel ve gerçek dışı olarak kabul edilen istemsiz duyusal bir deneyimdir. Bunun tersine, "gerçek" bir halüsinasyon, onu yaşayan kişi tarafından tamamen gerçek olarak algılanır.[1]

"Psödohalüsinasyon" terimi Friedrich Wilhelm Hagen tarafından icat edilmiştir.[2] Hagen, bunları "illüzyonlar veya duyusal hatalar" olarak tanımlamak için 1868'de "Zur Theorie der Halluzination" adlı kitabını yayınlamıştır.[2] Terim Rus psikiyatrist Victor Kandinsky (1849-1889) tarafından daha ayrıntılı olarak araştırılmıştır.[2] Psödohalüsinasyonlara örnek olarak Kandinsky, normal insanlarda uykudan hemen önce meydana gelen hipnogojik halüsinasyonları verir.[3]

Terim, belirsiz kabul edildiğinden psikiyatri ve tıp alanlarında yaygın olarak kullanılmamaktadır;[4] psikotik olmayan halüsinasyon terimi tercih edilmektedir.[5] Halüsinojenik bir ilaçla psödohalüsinasyonların meydana gelme olasılığı daha yüksektir. Ancak psödohalüsinasyonlara ilişkin mevcut anlayış çoğunlukla Karl Jaspers'in çalışmalarına dayanmaktadır.[6]

Psödohalüsinasyonlar ve parahalüsinasyonlar arasında başka bir ayrım daha yapılır; ikincisi periferik sinir sistemindeki hasarın bir sonucudur.[7]

DSM-IV'de (2000) konversiyon bozukluğunun olası bir belirtisi olarak kabul edilmektedirler.[8] DSM-5'te (2013) bu tanım kaldırılmıştır.[2] Ayrıca Charles Bonnet sendromu olarak adlandırılan görme/işitme kaybı olan kişilerde psödohalüsinasyonlar meydana gelebilir.[9]

Kaynakça

  1. ^ Lavretsky, H. (1998). "The Russian Concept of Schizophrenia: A Review of the Literature". Schizophrenia Bulletin. 24 (4): 537-557. doi:10.1093/oxfordjournals.schbul.a033348. ISSN 0586-7614. PMID 9853788. 
  2. ^ a b c d Telles-Correia, Diogo; Moreira, Ana Lúcia; Gonçalves, João S. (2015). "Hallucinations and related concepts—their conceptual background". Frontiers in Psychology. 6: 991. doi:10.3389/fpsyg.2015.00991. ISSN 1664-1078. PMC 4515540 $2. PMID 26283978. Telles-Correia, Diogo; Moreira, Ana Lúcia; Gonçalves, João S. (2015). "Hallucinations and related concepts—their conceptual background" 5 Mayıs 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Frontiers in Psychology. 6: 991. doi:10.3389/fpsyg.2015.00991. ISSN 1664-1078. PMC 4515540 5 Mayıs 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. PMID 26283978 5 Mayıs 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  3. ^ Stanghellini, Giovanni (2019). The Oxford handbook of phenomenological psychopathology. Oxford University Press. s. 486. ISBN 9780191841903. 
  4. ^ Berrios, G. E.; Dening, T. R. (1996). "Pseudohallucinations: A conceptual history". Psychological Medicine. 26 (4): 753-63. doi:10.1017/S0033291700037776. PMID 8817710. 
  5. ^ van der Zwaard, Roy; Polak, Machiel A. (2001). "Pseudohallucinations: A pseudoconcept? A review of the validity of the concept, related to associate symptomatology". Comprehensive Psychiatry. 42 (1): 42-50. doi:10.1053/comp.2001.19752. PMID 11154715. 
  6. ^ Sanati, Abdi (2012). "Pseudohallucinations: a critical review" (PDF). Dialogues in Philosophy, Mental and Neuro Sciences. 5 (2): 42-47. 2 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Nisan 2024. 
  7. ^ El-Mallakh, Rif S.; Walker, Kristin L. (2010). "Hallucinations, pseudohallucinations, and parahallucinations". Psychiatry. 73 (1): 34-42. doi:10.1521/psyc.2010.73.1.34. PMID 20235616. 
  8. ^ First, Michael B.; Frances, Allen; Pincus, Harold Alan (2002). DSM-IV-TR Handbook of Differential Diagnosis. American Psychiatric Pub. s. 64. ISBN 9781585620548. 
  9. ^ Eperjesi, Frank (2010). "Visual Hallucinations in Charles Bonnet Syndrome". Laroi, Frank (Ed.). Hallucinations: A guide to treatment and management. New York: Oxford University Press. ss. 303-322. ISBN 978-0-19-954859-0. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şizofreni</span> bir akıl hastalığı

Şizofreni, benzer belirtilere sahip birtakım ruhsal hastalıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

<span class="mw-page-title-main">Uyku felci</span> Uyku felci ölümle sonuçlanmaz (verilen bilgilere göre)

Uyku felci, uyandıktan hemen sonra veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi ile karakterize edilen bir durumdur.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Antifaşizm</span>

Anti-faşizm; her türlü faşist ideoloji, politik hareket ve organizasyona karşı olan görüş. Aşırı sol hareketler -anarşizm, sosyalizm ve komünizm gibi- bu hareketin içinde yoğunlukta olur.

<span class="mw-page-title-main">Agorafobi</span> Ruhsal hastalık, fobi

Agorafobi kişinin kendini güvende hissettiği ortamlar dışında bulunması ile gelişen bir anksiyete bozukluğudur. Açık alanlardan, kalabalık yerlerden uzak durma, evde tek başına kalmak istememe gibi durumlar görülür. Dışarıya yalnız çıkmaktan korkar ve sosyal olmaktan kaçınır.

Epizodik bellek, açıkça belirtilebilen veya bir araya getirilebilen günlük olayların hafızasıdır. Belirli zamanlarda ve yerlerde meydana gelen geçmiş kişisel deneyimlerin toplanmasıdır; örneğin, kişinin 7. doğum günündeki parti gibi. Semantik bellek ile birlikte, uzun süreli hafızanın iki ana bölümünden biri olan açık belleği oluşturur(diğeri örtük bellek).

<span class="mw-page-title-main">Sanrısal bozukluk</span> Akıl hastalığı

Sanrısal bozukluk, genellikle nadir görülen ruhsal hastalık, ancak sanrılara eşlik eden belirgin halüsinasyon, düşünce bozukluğu, duygu durum bozukluğu görülmez. Sanrılar psikozun spesifik bir belirtisidir. Yanılsamalar Bizarre veya Non-bizarre olabilir; Non-bizarre sanrılar, gerçek hayatta meydana gelen, zarar görme veya zehirlenme gibi durumlarda ortaya çıkar. Bu tarz sanrısal bozukluğu olan insanlar sosyalleşmeye devam edebilir ve işlev ve davranışlarında herhangi bir gariplik, aksaklık görünmez. Ancak sanrısal düşünceler hayatlarını meşgul edeceğinden ilişkilerinde bozulmalar görülebilir.

İşitsel halüsinasyon veya paracusia, işitsel stimulus (uyartı) olmadan gerçek olmayan seslerin birey tarafından algılanması olarak karakterize edilen bir halüsinasyon türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Dokunsal halüsinasyon</span>

Dokunsal halüsinasyon ya da temas halüsinasyonu, gerçek dışı bir nesne ile fiziksel bir temasın gerçekleşiyor olduğuna dair dokunsal duyusal girdilerin yanlış algılandığı bir halüsinasyon türüdür. Bu tür, omurilikte ve talamusta üretilen ve birincil bedensel-duyusal korteks (SI) ila ikincil somatosensoriyel kortekse (SII) gönderilen dokunsal duyusal nöral sinyallerin sinyallerin hatalı entegrasyonundan kaynaklanır. Dokunsal halüsiyonasyon, bazı nörolojik hastalıkların, ör. şizofreni, Parkinson hastalığı, huzursuz bacak sendromu ve deleriyum tremens gibi, nükseden semptomlarından biridir. Hayalet uzuv ağrıları çeken hasta bireyler de temas halüsiyonasyonunun bir biçimini tecrübe ettikleri düşünülür. Dokunsal halüsiyonasyonlar kokain ve alkol gibi uyaranlarca da ortaya çıkabilmektedir.

Anhedoni, bireysel motivasyon ve haz alabilme seviyesi/kabiliyeti başta olmak üzere, bireyin hedonik fonksiyonlarında çeşitli gerilemeleri/eksiklikleri ifade eden bir tanımlamadır. Terimin, günümüzden önceki dönemlere ait tanımlamalarında 'haz/zevk/keyif alamama hali' daha çok vurgulanırken, anhedoni günümüzde ilgili araştırmacılar tarafından motivasyon azalması, haz beklentisinin azalması (istek), tüketim hazzının azalması (ilgi/beğeni) ve pekiştirmeli öğrenme yetisinin gerilemesi ile ilişkilendirilmektedir. DSM-V tanımına göre anhedoni, depresif bozuklukların, madde kullanım bozukluklarının, psikotik bozuklukların ve kişilik bozukluklarının bir bileşenidir; ve bunların içinde haz alma kabiliyetinin azalması ya da daha önce keyif veren aktivitelere yönelik ilginin azalması olarak tanımlanır. ICD-10, anhedoni üzerine açık bir tanım barındırmasa da, anhedoniye eşlenik depresif semptom açıklamasında, DSM-V içeriğine benzer olarak, ilgi veya haz kaybı olarak bir tanımlama yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Psikedelikler</span>

Psikedelikler veya saykodelikler, birincil etkisi olağandışı bilinç durumlarını tetiklemek olan halüsinojenik madde sınıfıdır. Bu maddeler, belirli psikolojik, görsel ve işitsel değişikliklere ve sıklıkla büyük ölçüde değişmiş bir bilinç durumuna neden olur. En büyük bilimsel ve kültürel etkiye sahip olan "klasik" psikedelikler, meskalin, LSD, psilosibin ve DMT'dir.

Dinsel bir yanılsama ya da dinsel hezeyan, dini temaları veya konuları içeren herhangi bir yanılsamadır.

Charles Bonnet sendromu veya CBS olarak da bilinen görsel salınım halüsinasyonları, kısmi veya şiddetli körlüğü olan bir kişinin görsel halüsinasyonlar yaşadığı bir tür psikofiziksel görme bozukluğudur.

<span class="mw-page-title-main">Kraepelinian ikilemi</span>

Kraepelinian ikilemi, majör endojen psikozların, 1908'de Eugen Bleuler tarafından şizofreni olarak yeniden formüle edilen dementia praecox ve şimdi bipolar bozukluk olarak yeniden tasarlanan manik-depresif psikoz hastalık kavramlarına bölünmesidir. Bu ayrım, Emil Kraepelin'in psikiyatri ders kitabı Psychiatrie'nin altıncı baskısında resmen tanıtıldı. Ein Lehrbuch für Studirende und Aerzte, 1899'da yayınlandı. Modern psikiyatrik sınıflandırma sistemleri olan DSM ve ICD üzerinde oldukça etkili olmuştur ve şizofreninin duygusal psikozdan taksonomik olarak ayrılmasına da yansımıştır. Ancak her ikisinin de semptomlarını gösterdiği görülen vakaları kapsayacak şekilde şizoafektif bozukluk tanısı da mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Yatma vaktini erteleme</span>

Yatma vaktini erteleme, durumun daha kötü olacağını bilmesine rağmen gereksiz ve gönüllü olarak yatmayı geciktirenleri içeren psikolojik bir olgudur. Yatmayı erteleme, zamanın nasıl geçtiğini anlamamaktan kaynaklanabileceği gibi, gündüz yaşanan olaylar üzerinde kontrol eksikliği algısı nedeniyle geceyi kontrol altına alma çabası olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu olgu, 2014 yılında Çin sosyal medya platformu Weibo'da ortaya çıkan bir terim olan "intikam amaçlı yatmayı erteleme" olarak adlandırılmıştır.

Müzik tercihi psikolojisi, insanların farklı müzik tercihleri ile psikolojik faktörlerin arasındaki etkinin incelenmesidir. Son 50 yılda yapılan araştırmalar sonucunda müziğin 500'den fazla işlevi olduğunu ortaya çıktı. Müzik dünyanın birçok yerinde her gün insanlar tarafından duyulmakta, insanları duygusal düzenlemeden bilişsel gelişime kadar çeşitli şekillerde etkilemekte ve kendini ifade etme olanağı sağlamaktadır. Müzik eğitiminin entelektüel gelişimi ve yeteneği geliştirmeye yardımcı olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmış olsa da duygu düzenlemesini nasıl etkilediği konusunda çok az bilgi bulunmaktadır. Bireysel kişiliğin müzik tercihi üzerinde etkili olabileceğini göstermek için çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen yakın zamanda yapılan bir meta-analiz, kişiliğin kişinin kendi başına müzik tercihlerindeki etkileşimi arasında çok az etki olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalar yalnızca Amerikan kültürüyle sınırlı değil; Japonya, Almanya, İspanya, ve Brezilya dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki ülkelerde yapılan önemli araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.