İçeriğe atla

Prusyacılık ve sosyalizm

Oswald Spengler, Rudolf Großmann'ın çizimi 1922

Prusyacılık ve sosyalizm (Almanca: Preußentum und Sozialismus ([ˈpʁɔʏsn̩tuːm ʔʊnt zotsi̯aˈlɪsmʊs]), Oswald Spengler tarafından 1919'da yayınlanan ve Prusya karakterinin sağcı sosyalizm ile bağlantısını ele alan bir kitaptır.[1]

Spengler, Almanya'da sosyalizmin yükselişinin 1918'den 1919'a kadar olan Marksist isyanlarla değil, Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nda 1914'te Alman ulusunu sosyalist nitelikte ulusal mücadelede birleştirdiği iddia etmiştir. Bu nitelikler arasında yaratıcılık, disiplin, daha iyiye yönelik kaygı, üretkenlik ve özveridir.[2] Spengler, bu sosyalist Prusya niteliklerinin Almanya genelinde mevcut olduğunu ve Marksist ve enternasyonalist sosyalizme direnen Alman milliyetçiliğinin bu sosyalizm biçimiyle birleşmesinin Almanya'nın çıkarına olacağını iddia etmiştir.[3]

Spengler'in Prusya sosyalizmi, Alman siyasi sağında, özellikle de kendilerini geleneksel muhafazakarlıktan uzak tutan devrimci sağda popülerdi. Prusya sosyalizmi fikirleri Nazizmi ve Muhafazakar Devrimci hareketi etkiledi.[4]

Kavramlar

Spengler, Johann Plenge ve Werner Sombart tarafından I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz liberalizmini ve İngiliz parlamentarizmini kınayan ve

Marksizmden bağımsız, bireyi korporatif örgütlenme yoluyla devlete bağlayacak bir ulusal sosyalizmi savunan İngiliz karşıtı fikirleri kullandı.[3]

Prusya karakteri ve sosyalizm

Spengler, Almanya genelinde yaratıcılık, disiplin, daha iyiye yönelik kaygı, üretkenlik ve özveriyi içeren sosyalist Prusya özelliklerinin var olduğunu iddia etti.[1] Spengler, sosyalizmi sınıf çatışması perspektifinin dışında tanımladı ve "Sosyalizmin anlamı, hayatın zengin ve fakir arasındaki karşıtlık tarafından değil, başarı ve yeteneğin bahşettiği rütbe tarafından kontrol edilmesidir. Bu bizim özgürlüğümüzdür, bireyin ekonomik despotizminden özgürlüğümüzdür."[2]

Spengler, Almanların kendilerini yabancı hükûmet biçimlerinden kurtarmak için Prusya sosyalizmini kabul etme ihtiyacına değindi:[4] Prusyacılık ve sosyalizm, tüm yaşamımıza nüfuz eden, onu sakatlayan ve ruhunu çalan dünya görüşüne karşı birlikte duruyor. İşçi sınıfı kendini Marksizmin yanılsamalarından kurtarmalıdır. Marx öldü. Bir varoluş biçimi olarak sosyalizm yeni başlıyor, ancak Alman proletaryasının sosyalizmi sona eriyor. İşçi için yalnızca Prusya sosyalizmi vardır ya da hiçbir şey yoktur. Muhafazakarlar için yalnızca bilinçli sosyalizm veya yıkım vardır. Ancak İngiliz-Fransız demokrasisinin biçimlerinden kurtulmaya ihtiyacımız var.[4]

Spengler, İngiltere'nin kapitalist doğası ile Prusya sosyalizmi arasındaki farkı kanıtlamak için daha da ileri gitti: İngiliz toplumu, zengin ve fakir arasındaki ayrım üzerine, Prusya toplumu ise emir ve itaat arasındaki ayrım üzerine kurulmuştur. İngiltere'de demokrasi, herkesin zengin olma olasılığı, Prusya'da ise mevcut her rütbeye ulaşma olasılığı anlamına gelir.

Spengler, Prusyalı I. Friedrich Wilhelm'in, Prusya askeri ve bürokratik disiplin geleneğini kurduğu için "ilk bilinçli sosyalist" olduğunu iddia etti. Spengler, Otto von Bismarck'ın Prusya sosyalizmini, muhafazakar politikalarını tamamlayan sosyal politika uygulaması yoluyla takip ettiğini iddia etti.

Marksizmin kınanması ve "gerçek sosyalizm"in tanımı

Spengler, Marksizmi, Almanların sosyalist doğasını anlamamakla birlikte, sosyalizmi İngiliz perspektifinden geliştirdiği için kınadı. Ona göre ülkesinde İngiliz sosyalizmini destekleyen yozlaşmış güçlerin İngiliz ajanına benzetmiştir.[5]

Spengler, Marksizmi, fakirlerin zenginleri kıskandığı İngiliz geleneğini takip etmekle suçladı. Marksizmin fakir proletaryanın boş bir hayat yaşayabilmesi için, kapitalist olan "mülksüzleştiriciyi mülksüzleştirmek" için eğitmeye çalıştığını iddia etti. Özetle Spengler, "Marksizm, işçi sınıfının kapitalizmidir" ve gerçek sosyalizm olmadığı sonucuna vardı.[6]

Marksizmin aksine Spengler, Alman biçimindeki "gerçek sosyalizm"in "mülksüzleştirme veya soygun yoluyla devletleştirme anlamına gelmediğini" iddia etti. Ona göre Eski Prusya fikri, tüm ulusal üretici gücün resmi yapısını yasama denetimi altına almak, aynı zamanda mülkiyet ve miras hakkını dikkatli bir şekilde korumak ve sergilenen kişisel girişim, yetenek, enerji ve zeka türüne alan bırakmaktı. Sosyalleşme, işçinin bir ekonomi görevlisine ve işverenin sorumlu bir denetim görevlisine yavaş yavaş (tamamlanması yüzyıllar süren) dönüşümü anlamına gelir.

Spengler'e göre gerçek sosyalizm, "her mesleğin bir bütün olarak halk için önemine göre örgütlenen yerel kurumsal organlar; devletin yüksek konseyine kadar aşamalarda daha yüksek temsil ve herhangi bir zamanda geri alınabilir yetkiler" üzerine kuruludur. Ayrıca bu sistemde organize partiler, profesyonel politikacılar ve periyodik seçimler yoktur.

Tarihçi Ishay Landa, "Prusya sosyalizmi"nin doğasını kesinlikle kapitalist olarak tanımladı. Landa'ya göre Spenger, işçi grevlerine, sendikalara, artan oranlı vergilendirmeye veya zenginlere herhangi bir vergi uygulamasına, iş gününün herhangi bir şekilde kısaltılmasına ve ayrıca hastalık, yaşlılık, kazalar veya işsizlik için her türlü devlet sigortasına şiddetle karşı çıktı. Spengler, herhangi bir sosyal demokrat hükümleri reddederken aynı zamanda özel mülkiyeti, rekabeti, emperyalizmi, sermaye birikimini ve "birkaç elde ve yönetici sınıflar arasında toplanan serveti" destekledi. Landa, Spengler'in "Prusya Sosyalizmi"ni "asgari düzeyde çok çalışmak, ancak (ve bu hayati bir husustur) bundan mutlu olmak" olarak tanımlar.

Kasım Devrimi Travması

Spengler, Hohenzollern monarşisinin sona erdiği 9 Kasım 1918'deki siyasi çalkantıyı, Almanya'nın trajik tarihinde daha geniş bağlamda ele alıyor. 1918'de monarşinin dağılması sonucunda “İngiliz parlamenterlerin en ufak bir devlet adamlığına sahip olmayan” unsurlar iktidara geldi: “Aptallığın devrimini, alçaklığın devrimi izledi. (...) Alman tarihinin en anlamsız eylemiydi."[7]

Medeniyetin şafağı

Devrim, Batı kültürünün sonunun arka planına karşı rotasını çiziyor. Spengler'in bakış açısı, Batı'nın çöküşü sırasında gelişen kültürün tarihsel-felsefi ve morfolojik yorumuna tekabül eder. Spengler'in “sosyalizmi”, yorgun Batı Avrupa-Kuzey Amerika kültür bölgesinin sığındığı son durak olarak görüyor. Yeni başlayan Faust imparatorluğundaki son iktidar mücadelesi, gelecekteki devlet ve ekonomik anayasanın kapitalist mi yoksa sosyalist mi olması gerektiği konusundaki temel soruyu içerir. Spengler için bu soru, "dünyanın kaderi"nden daha azını belirlemez ve bu sorun "dünya Almanya'da çözülmesi" gerekir.[8]

Liberalizm, anarşizm, sosyalizm

Spengler'e göre, politik ve ekonomik tarzların birkaç "düşünce okulu" Batı Avrupa topraklarında birbiriyle rekabet halindedir:

  • İngiliz liberalizmi: “Güç bireye aittir. Birinin diğerine karşı özgür mücadelesi; En güçlünün zaferi: Liberalizm, eşitsizlik."[9]
  • Fransız anarşizmi: “Güç kimseye ait değildir. Bağlılık yok, yani düzen yok: herkesin eşitliği, pratikte tekrar eden ideal anarşizm (1799, 1851, 1871, 1918) ve bu sistem ancak generallerin veya başkanların despotizmiyle yaşayabilir."[10]
  • Alman (Prusya) sosyalizmi: “İktidar bütüne aittir. Kişi ona hizmet eder. Kral her şeye egemendir. Kral emreder ve toplum itaat eder."[11]

Prusya sosyalizmi özünde "İngiliz liberalizmi ve Fransız demokrasisi söz konusu olduğunda liberal olmayan ve anti-demokratiktir". Aynı zamanda anti-devrimcidir.[11]

İngiliz kapitalizmi

İngiltere'nin ada konumu, güçlü devleti gereksiz kıldı. İngiliz tarihi, alt sınıfların mutlu bir şekilde aristokrat biçimlere (Whigs ve Tories) dönüştüğünü gördü. Spengler bu nedenle liberalizmin ve kapitalizmin İngiliz ulusu için gerekli olduğunu düşünüyor.

Demokrasi ve evrensel oy hakkı, kapitalizmin İngiliz yöntemleri denenmiş ve sınanmıştır. Bu, hiyerarşilerin olmadığı anlamına gelmez. Spengler, İngiltere'deki hükûmet tarzı hakkında; "Parti liderlerinin son kararları, milletvekillerinin çoğu için bile gizlidir."[12] Spengler'e göre kapalı kapılar ardında yönetmenin ve aynı zamanda sistemin kendini demokratik olarak meşrulaştırmanın 'iyi İngiliz yolu' olduğunu savunmuştur.

Almanya'da sosyalizm

Spengler'e göre liberal İngiliz (ve Fransız anarşist) sistemi, ilgili halkların manevi ve tarihsel önkoşullarına bağlıdır. Bu nedenle sistemin oluşumuna sebebiyet veren şartları ihmal edilerek başkaları tarafından başarılı bir şekilde taklit edilemez.

Spengler, parlamenterizmin Almanya'ya yabancı olduğuna inanıyor. Ona göre Almanların İngiliz liberalizmiyle flört etmesi uygun değil. Sadece toplumu şeklinden çıkarır ve Almanya'nın İngiltere'nin kontrolüne geçmesine sebebiyet vereceğini savunur. Bu nedenle Spengler, iç İngiltere'ye karşı bir mücadele çağrısında bulunur. Bunun yanında Spengler'e göre dönemin Almanyası Sosyalizme geçişi çoktan başladı: “Alman sosyalist devrimi 1914'te gerçekleşti. Meşru ve askeri şekillerde gerçekleşti."

Marksizm karşıtı eğilim

Spengler Marx'ı, yazdığı Komünist Manifesto'da zihinsel ve ekonomik sorunları birbirine karıştırdığını ve İngiltere'deki durumu bir Alman-Hegelcinin gözünden değerlendirdiğini, yani yanlış anladığı için eleştirir. Dahası, Spengler'e göre Marx, deyim yerindeyse güçlü teolojik düşünce geleneğinin bir parçasıydı. Marksizm'in kendisi özünde dini bir harekettir, siyasi bir hareket değildir.

Tıpkı Marksizm gibi, Marx'ı çağrıştıran Rus Bolşevizmi de gerçek bir sosyalizm değildir. Spengler, Moskova'daki Bolşevik rejimi, Batı'daki Marksist düşüncesinin ithaliyle değil, Cengiz Han'a kadar uzanan Asya bozkır geleneğiyle kurulduğunu savunmuştur. Bolşevik rejimini, bu gelenekten gelen ilkel bir despotizm biçimi olarak görüyor. Spengler'e göre, Kremlin'deki yöneticiler “Komünist Parti olarak adlandırılan, şefleri ve her şeye gücü yeten bir Han'ı ve bundan yüz kat daha fazla sayıda savunmasız kitlesi olan bir yönetici kalabalığın çocuklarıdır. İsimler ve programlar dışında Marksizm'e air çok az şey var”. Bunun yanında Batı ideolojileri tarafından dönüştürülen kültüre de yabancıdır. Ruslar; erkekçe mükemmelleştirilmiş, yabancı ve buyurgan bir kültürün dayatılan biçimleri tarafından 'Avrupa'dan işkence gördü, rahatsız edildi, yaralandı ve zehirlendi. İşte bu nedenle, Batı Avrupa'nın çok dikkat ettiği 1917 Ekim Devrimi'nden bu yana Rus olayları, gerçek sosyalizm sorunu için hiç dikkate alınmamalıdır.

Spengler'in Almanya'ya Çağrısı

Spengler, hem Alman işgücüne hem de Alman halkının üst katmanlarına hitap ediyor. İşçiler kendilerini Marksizm ideolojisinden kurtarmalıdır, çünkü “işçi için yalnızca Prusya sosyalizmi vardır ya da hiçbir şey yoktur.” Ancak muhafazakar sınıflar da modası geçmiş düşünceyle meşgul olmaktan vazgeçmek zorundadırlar. Prensip olarak demokrasiyi kabul etmek zorunludur ancak bu demokrasi Batı İngiliz koşullarından çok uzak bir demokrasi. Spengler, Prusya-sosyalist fikri ile iktidar fikri arasındaki içsel bağlantıyı vurgular. Prusya aristokrasisi sosyalizmi gerçekleştirirse, Almanya için yeni dünya siyasi zirvelerine giden yolun haritası çizilmiş olur.

Kaynakça

  1. ^ a b Blamires, Cyprian; Jackson, Paul. World fascism: a historical encyclopedia, Volume 1. Santa Barbara, California, USA: ABC-CLIO, Inc, 2006. p. 628.
  2. ^ a b Eric D. Weitz. Weimar Germany: promise and tragedy. Princeton, New Jersey, USA: Princeton University Press, 2007. pp. 336-337.
  3. ^ a b Eric D. Weitz. Weimar Germany: promise and tragedy. Princeton, New Jersey, USA: Princeton University Press, 2007. p. 337.
  4. ^ a b c Heinrich August Winkler, Alexander Sager. Germany: The Long Road West. English edition. Oxford, England, UK: Oxford University Press, 2006. p. 414.
  5. ^ Spengler's Prussian Socialism 28 Haziran 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., pp. 7-8
  6. ^ H. Stuart Hughes. Oswald Spengler. New Brunswick, New Jersey, USA: Transaction Publishers, 1992. p. 109.
  7. ^ O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 9.
  8. ^ O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 103.
  9. ^ O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 14.
  10. ^ O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 14 f.
  11. ^ a b O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 15.
  12. ^ O. Spengler: Preußentum und Sozialismus. München 1921, S. 17.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Karl Marx</span> Almanya doğumlu filozof (1818–1883)

Karl Marx, 19. yüzyılda yaşamış Alman filozof, politik ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu. Bir müddet gazetecilik de yapan Marx, iktisadi ve beşerî konularda eleştirel fikirler ve tespitler ortaya koymuştur.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Engels</span> Alman filozof (1820–1895)

Friedrich Engels, Alman sosyalist, filozof, tarihçi ve siyaset bilimcidir. Aynı zamanda, iş insanı olan Engels'in babasının Salford, Birleşik Krallık, Prusya'nın Barmen şehrinde büyük tekstil fabrikaları vardı. Karl Marx ile birlikte Marksizm'in kurucusu sayılan Engels "ilk marksist" olarak tanımlanmıştır. 1845 yılında kendi gözlem ve araştırmalarına dayanan "1844 Yılında İngiltere'de İşçi Sınıfının Koşulları" isimli yapıtı yayınlanmıştır. Karl Marx'la beraber "Komünist Manifesto"'yu (1848) yazarak komünist kuramın geliştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sonrasında Karl Marx'a maddi destek sağlayarak "Das Kapital" için yaptığı araştırmalara yardımcı olan Engels, Karl Marx öldükten sonra onun önemli sayılan eserlerinden Das Kapital'in son iki cildini tamamlamıştır. Ayrıca daha sonra Artı-Değer Teorileri ve Kapital'in 4. cildi olarak Karl Kautsky tarafından basılan Marx'ın notlarını düzenlemiştir. 1884 yılında, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni isimli kitabı yayınlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.

Leninizm veya Lenincilik, Marksizm üzerine kurulmuş siyâsî ve iktisâdî bir teoridir.

Nasyonal sosyalizm ya da Nazizm, kökten Yahudi aleyhtarı, ırkçı, aşırı milliyetçi, völkisch, sosyal Darwinist, anti-komünist, anti-liberal ve anti-demokratik bir ideolojidir. İtalya'da Benito Mussolini önderliğinde kurulan faşizm akımından etkilenerek ortaya çıkmıştır. Meydana gelişi Almanya'da gerçekleşen ve temel ilkeleri Adolf Hitler tarafından ortaya konan nasyonal sosyalizm, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin 30 Ocak 1933'ten Almanya'nın II. Dünya Savaşı'nda teslim olduğu 8 Mayıs 1945 tarihine kadar, 12 yıl 3 ay iktidarda olduğu dönem boyunca Almanya'nın resmî ideolojisi olarak uygulanmıştır.

Demokratik sosyalizm, sosyalist piyasa ekonomisi içinde ekonomik demokrasi, işyeri demokrasisi ve işçilerin öz yönetimine veya alternatif bir merkeziyetçi planlı sosyalist ekonomi biçimine özel bir vurgu yaparak, siyasi demokrasiyi ve bir tür sosyal sermayeli ekonomiyi destekleyen solcu bir siyaset felsefesidir. Demokratik sosyalistler, kapitalizmin doğası gereği özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleriyle bağdaşmadığını ve bu ideallerin ancak sosyalist bir toplumun gerçekleştirilmesiyle elde edilebileceğini savunuyorlar. Çoğu demokratik sosyalist, sosyalizme kademeli bir geçiş arayışında olsa da, demokratik sosyalizm, sosyalizmi kurmanın aracı olarak devrimci veya reformist siyaseti destekleyebilir. Demokratik sosyalizm, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği'nde ve diğer ülkelerde tek parti devletine doğru gerilemeye karşı çıkan sosyalistler tarafından popülerleştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Stalinizm</span> Marksist-Leninist ideolojinin teori ve pratiği

Stalinizm veya Stalincilik, Marksist-Leninist ideolojinin 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sistemde kullanılan teori ve pratiğine verilen addır.

Sosyal demokrasi, reformist ve aşamalı yöntemlerle laissez-faire kapitalizminin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen politik bir ideolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Proletarya diktatörlüğü</span> Kapitalizmle Komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimi

Proletarya diktatörlüğü, Marksizmdeki tarihsel ve siyasalproleter düşünceye göre, kapitalizmle komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimini ifade eder. Sosyalizm dönemi, komünizme yani sınıfsız topluma geçiş dönemi olması itibarıyla proletarya diktatörlüğü dönemidir. Proletarya diktatörlüğü kavramı Marksist devlet anlayışına ve Marksist sınıf teorisine bağlı kesin bir önermedir. Marksizme göre, bu dönem zorunlu bir tarihsel dönemdir. Bu dönemde proletarya sınıf olarak iktidarı elinde bulundurur ve dünya sosyalizmine geçildiği durumda adım adım sönümlenerek sınıfsız topluma geçişi sağlar. Yani sanıldığının aksine proletarya diktatörlüğü sönümlenmez sosyalizm sönümlenerek komünizm yani sınıfsız sömürüsüz dünyaya geçiş yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

<span class="mw-page-title-main">Sol komünizm</span> Siyasi fikir

Komünist sol olarak da bilinen sol komünizm, Komünist Enternasyonal'in sol kanadını teşkil eden ve Komünist Enternasyonal'den 1920'lerden ayrılmış akımlardan gelen siyasi geleneğin ismidir. Komünist Enternasyonal'in dünyanın pek çok yerindeki partilerinde, oportünizme karşı, devrimci görüşleri savunan sol kanatlar gelişmiş olsa da, bu akımlar en net biçimde Almanya-Hollanda komünist solu ve İtalyan komünist solu tarafından ifade edilmişlerdir.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

Sol milliyetçilik, eşitliğe, halk egemenliğine ve self determinasyona dayalı bir milliyetçilik akımıdır. Kökleri Fransız Devrimi'ndeki jakobenizme dayanır. Sol milliyetçilik anti emperyalizmi benimser. Sol milliyetçilik, etnik milliyetçiliği ve faşizmi reddeder; buna rağmen sol milliyetçiliğin bazı minör formları tahammülsüzlük ve ırksal önyargıyı içerisinde barındırır.

<span class="mw-page-title-main">21. yüzyıl sosyalizmi</span>

21. yüzyıl sosyalizmi, ilk kez Heinz Dieterich'in 1996 yılında dile getirdiği ve ardından Latin Amerika liderleri olan Hugo Chávez, Rafael Correa ve Evo Morales gibi liderler tarafından benimsenip uygulamaya konulan sosyalizm fikrini tanımlayan terim.

Feodal sosyalizm, anti-kapitalist toplumsal bir demagoji yardımıyla işçi sınıfını feodal sınıfların yanına çekmeye ve onları feodal sınıfların burjuvaziye karşı savaşımında kullanmaya çalışan eğilim. Bilimsel sosyalizmin aksine, bilimsel yöntemler kullanılmadan literatüre geçirilen bu sosyalizm fikrinde feodal sınıflar, işçi sınıfını kendi sınıf çıkarları gereği kullanmıştır.

Burjuva sosyalizmi veya muhafazakâr sosyalizm, komünizmin kuramsal kurucuları olan Karl Marx ve Friedrich Engels'in sıkça kullandığı siyasal terim.

Bilimsel komünizm, Marksizm-Leninizm 'in üç ana unsurundan biridir. "proleter sınıfın "(sosyalist sınıfın başka bir deyişle, işçi sınıfı mücadelesi ve sosyalist devrim, "sosyalizm ve komünizmin inşasının arkasındaki yasalar ve bir bütün olarak dünya devrimci süreci hakkında bilimdir. Daha geniş anlamda, bilimsel komünizm, Marksizm-Leninizmden bir bütün olarak söz edebilir; "işçi sınıfının mücadelesine dahil olan radikal çıkarların ve hedeflerin bilimsel ifadesi."

Nasyonal sosyalizm ideolojisinde sosyalizmin ne anlama geldiği veya neden bu ismin tercih edildiği, Naziler hakkında yapılan tartışmalara konu olmuştur. Sık görülen bir düşünceye göre; amaç sadece o dönem sosyalizm sözcüğünün popülerliğinden, işçi sınıfını olumlu biçimde etkilemesinden ve alt sınıfı partiye kazandırma isteğinden dolayı ideolojiye ve partinin ismine sosyalizmin entegre edildiğidir.