İçeriğe atla

Prosforion Limanı

Koordinatlar: 41°00′58″N 28°58′48″E / 41.016°K 28.980°D / 41.016; 28.980
Bizans Konstantinopolis'in haritası. Prosforyon Limanı, şehrin doğu parçasında, Altın Boynuz'un güney sahilinde, Boğaziçi'nin ağzına yakın

Prosforyon Limanı (YunancaΠροσφόριον), Konstantinopolis şehrinin bir limanıdır. Yunan kolonisi Bizantion (657 BC – 324 AD) döneminden ilk bin yılın şafağına kadar kullanılmıştır.[1][2] Yavaş yavaş genişledi, geleceğin Konstantinopolis bölgesinde inşa edilecek ilk liman oldu.[1][2]

Yer

Günümüzde Galata Köprüsü'nün doğusunda Altın Boynuz'un güney sahilinde, Deniz surlarının derin bir kol yaptığı Konstantinopolis'in beşinci bölgesinde yer alır, Bizans kapısı Eugenius (Osmanlı Yalıköşkü kapısı),[2] ile başlar, kesintisiz batıya ilerler ve nihayetinde halicin girişinde sonra ilk ilk girişte bulunur. Bir zamanlar havzanın yattığı giriş, artık silinip süprülmüştür ve bugün Sirkeci Garı alanının doğu kesimine Osmanlı Sepetçiler Kasrı'nın güneyine karşılık gelmektedir.[2] İdari olarak, bu site Fatih ilçesinin bir parçası olan Eminönü'nün Hocapaşa Mahallesi'ne aittir (İstanbul'un Tarihî yarımadası) .

Tarih ve tanım

Tanrıça Hekate: limanın adı onun isimlerinden biri olan "Phosphoros" ("Işık-getiren") kelimesinden türetilmiştir.
Prosforyon Limanı (Haliç'in sol tarafında alttan ilk giriş), Byzantium nunc Constantinopolis Braun and Hogenberg, 1572

İlk liman Bizantion şehir devleti zamanında Konstantinopolis bölgesinde İstanbul Boğazı'nın ağzında Altın Boynuz kıyısında şehir duvarlarının sonunun deniz ile yaptığı açıda gelecekte Bizans zamanı "ta Eugeniou" (Yunancaτὰ Εὑγενίου) isimlendirilen semtte deniz surlarında Eugenius kapısından (Osmanlı Yalıköşkü Kapısı) sonra yer alıyordu.[1] Mevkii, şehrin ilk tepesinin kuzey eteğinin hemen bitimindedir.[1] Altın Boynuz'un güney sahilinde yer alması nedeniyle Marmara Denizi tarafından gelen güney batı rüzgarı lodosun çıkardığı fırtınalardan korunmuştur. Septimius Severus (h. 193-211) tarafından Bizantion yıkılmasının ardından şehrin yeniden inşası sonrası, liman batıya doğru büyümüş, nihayetinde günümüzde Sirkeci garı ve müştemilatının yer aldığı alanın tamamını kapsamıştır.[1] Doğuda karayla buluştuğu ilk yer, muhtemelen Eugenius Kapısı'nın yanı, İmparatorlar Valens (h. 364-378) ve I. Theodosius (h. 379-395) hükümdarlıklarında yüksek rütbeli asker olarak hizmet etmiş Timasius'un (ö. 396) adını almıştır.[1] Büyük Konstantin tarafından 324 yılında Konstantinopolis'in kurulmasından hemen sonra dalga kıranlar tarafından korunduğu, deniz surları ve Eugenius Kulesi tarafından savunulduğu liman "kapalı liman" (Yunancaκλειστός λιμήν, kleistos limen) ismini almıştır.[2]

Konstantinopolis'in kuruluşundan sonra limanın "Prosphorion" ismi ya şehir pazarına (Yunancaπρόσφορον),[1] yakınlığı ya da yerin diğer adı Büyük İskender tarafından kuşatılan Bizantion'un savunucularına gece boyunca yardın eden Phosphoros ("Işık-getiren") Hekate'yi anlatan efsaneye dayanan Phosphorion (YunancaΦωσφόριον kelimesinden türemiştir.[3] Bir başka teori ise ismin İmparator V. Konstantinos (h. 741-775) tarafından Theodosius Forumu'na taşınana kadar limanın hemen yanında bulunan hayvan pazarından (Yunancaβοσπόριον, βοόσπορος, βόσπορος) geldiğini iddia eder.[1]

Bundan yaklaşık iki yüz yıl önce I. Justinianus (h. 527-565) deniz ürünleri pazarını Prosforyon'dan Marmara Denizi kıyısında bulunan daha büyük Portus Sophiae'ya zaten taşımıştı.[1] Limanın içinde karaya çıkma yeri, Scala Chalcedonensis, İstanbul Boğazı'nın karşı tarafında yer alan Kalkedon sakinleri için ayrılmıştı.[1] Buna rağmen, liman tamamen ticari amaçlıydı: Prosforyon'a İstanbul Boğaz'ı, Karadeniz ve Asya'dan gelen mallar indirilirdi.[1] Bu nedenle, alan birçok ambar ile çevrelenmişti: Notitia Urbis Constantinopolitanae, 5. yüzyıl boyunca şehirde yer alan altı horrea'nın dört tanesi Prosforyon alanı içinde olduğunu kaydetmiştir.[2] Fakat liman ağır bir toprak gelmesinden mustaripti, böylece ilk bin yılın şafağında, çamur tarafından kesin olarak engellendi.[2] Hayatta kalan tek fonksiyonu geç Paleologos dönemine kadar imparatorların Blaherne Sarayı ile Ayasofya katedrali arasında yaptıkları yolculuklar için rıhtım (Yunancaναύσταθμος, naustathmos) görevi görmesiydi.[2] Rıhtım, imparator katedrale gitmek için geçmek zorunda olduğu için o dönem "Kraliyet Kapısı" (Yunancaπυλή βασιλική, pyle basilike) olarak bilinen Eugenius Kapısı'nın hemen önünde yer alırdı.[2]

1457 yılında, Osmanlı İmparatorluğu 1453 yılında İstanbul'un Fethinden kısa bir süre sonra, kullanılmayan liman yeni inşa edilen Sultan'ın sarayının surları tarafından korunan alanda yer aldı.[2]

Kaynakça

Genel
Özel
  1. ^ a b c d e f g h i j k Janin (1964), p. 235
  2. ^ a b c d e f g h i j Müller-Wiener (1977), p. 57
  3. ^ Janin (1964), p. 17


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kız Kulesi</span> İstanbulda bulunan tarihî kule

Kız Kulesi, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul'un Fethi</span> Osmanlıların Bizansın başkentini ele geçirmesi ve Bizans İmparatorluğunun yıkılması

İstanbul'un Fethi, Kostantiniyye'nin Fethi veya Batı dünyasındaki adıyla Konstantinopolis'in Düşüşü, 6 Nisan – 29 Mayıs 1453 tarihleri arasında, 53 gün süren yoğun bir kuşatmanın sonucunda Osmanlı padişahı II. Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantinopolis'i ele geçirmesidir. Olayın sonucunda, bin yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmüş olan Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmış ve Osmanlı Devleti bir imparatorluk hâline gelmiştir. Bu fetih, bazı modern tarihçiler tarafından Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olaylardan biri kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Eminönü</span> Fatih sınırları içerisinde bir semt

Eminönü, İstanbul'un bir semtidir. İstanbul'un Tarihî yarımada olarak bilinen kısımda, Haliç'in batısında yer alır. 7 Mart 2008 tarihine kadar ilçe belediyesi olan Eminönü bu tarihte lağvedilerek kanunla Fatih ilçesine bağlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis</span> İstanbulda Sarayburnu ve çevresine (Fatih) tekabül eden tarihî şehir, Doğu Roma ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun başkenti

Konstantinopolis veya Kostantiniyye, Roma İmparatorluğu (330–395), Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu (1204–1261) ve Osmanlı İmparatorluğu'na (1453–1922) başkentlik yapmış tarihî bir şehir. Günümüzde şehir, Atatürk'ün inkılaplarından biri olarak 1928'de Latin harflerine geçilmesi sonrası, kentin Türkçe adının Latin harfleriyle yazılmış hali olan İstanbul olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Boğazı</span> Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki boğaz

İstanbul Boğazı ya da tarihî ismiyle Bosporus (Yunanca: Βόσπορος, romanize: Bosporos ), Asya ile Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran ve Marmara Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan bir boğaz ve uluslararası su yoludur. Boğaz, genel olarak kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır ve İstanbul şehrini Avrupa Yakası ve Anadolu (Asya) Yakası olarak ikiye böler. Boğazın her iki yakasına yayılan yerleşim bölgesine Boğaziçi adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Anadolu Hisarı</span> İstanbulun Beykoz ilçesindeki bir hisar

Anadolu Hisarı, Anadolu Hisarı Kalesi veya diğer adıyla Güzelce Hisarı, İstanbul'un Beykoz ilçesinin Anadoluhisarı semtinde, Göksu Deresi'nin İstanbul Boğazı'na döküldüğü yerde yer alan bir Osmanlı kalesi.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis Surları</span> Konstantinopolisin surları (modern İstanbul, Türkiye)

Konstantinopolis Surları, günümüzde İstanbul sınırları dahilinde olan Konstantinopolis'i çevreleyen ve Doğu Roma zamanında yapılmış şehir surlarıdır. Şehri çeviren surlar tarihte 5. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı MS 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.

İstanbul, tarihî yarımada'da kalan eski İstanbul yedi tepe üzerine kurulmuştur ve "yedi tepeli şehir" olarak bilinmektedir. Şehir bu ünvanı, bilinçli bir şekilde Roma'nın yedi tepesini takip ederek yedi tepe üzerine inşa edilmiş olan Bizans Konstantinopolis'inden miras almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Haliç</span> Boğaziçi girişindeki Tarihî yarımada ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi

Haliç, İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda, Boğaziçi girişinde, İstanbul ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle meydana gelen yapının jeomorfolojik adı olan Arapça haliç sözcüğü, İstanbul halicinin kent açısından taşıdığı önemden dolayı Osmanlılar döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesi adı olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Bizantion</span> Eski İstanbulun bulunduğu topraklarda kurulmuş olan antik Yunan kolonisi

Bizantion ya da Byzantium, İstanbul şehrinin kent olarak ilk atası ve Konstantinopolis'ten önceki adıdır. Antik Yunanistan'da bugünkü Topkapı Sarayı'nın bulunduğu bölgede, Boğaz'ın güneybatı girişinde, Haliç ve Marmara Denizi'nin arasında tarihi yarımadanın doğu ucunda kurulmuş bir şehirdir. Efsaneye göre Megara, Argos, Korint'ten gelen Helen kolonici Dorlar tarafından MÖ 667'de kurulmuş ve adını Kral Bizas veya Bizantas'tan almıştır.

<span class="mw-page-title-main">I. Theodosius</span>

I. Theodosius, Büyük Theodosius olarak da bilinir. MS 379'dan 395'e kadar Roma imparatoruydu. İmparatorluğun doğu ve batı kısımlarını birleştiren Theodosius, Doğu ve Batı Roma'nın ikisini birden yönetmiş son imparatordur. Ölümünden sonra imparatorluk ebediyen ikiye ayrılmıştır. Aynı zamanda Hristiyanlık'ı Roma İmparatorluğu'nun resmî dini yapmış olmasıyla da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">II. Theodosius</span>

II. Theodosius veya Teodosyüs 408 – 450 yılları arasında Doğu Roma'nın imparatoruydu. Daha ziyade hükümdarlığı sırasında Konstantinopolis'te yaptırdığı 6 kilometre uzunluğundaki Theodosius surları ile yine kendi adını taşıyan Theodosius kanunları ile tanınır. Döneminin bir diğer önemli olayı da 431 yılında topladığı İkinci Efes Konsili idi. Ayrıca Konstantinopolis'te bir üniversite kurmuştur. İmparatorluğu döneminde en önemli eserlerden biri de 2. Ayasofya yapımı sayılabilir.

Bizas Antik Yunan efsanelerine göre daha sonraları Konstantinopolis ve İstanbul adlarıyla anılan Bizantion kentine adını veren kraldır.

<span class="mw-page-title-main">Sancaktar Hayrettin Camii</span> İstanbulda, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastır

Sancaktar Hayrettin Camii (Sancaktar Hayreddin Mescidi) ya da Azize Gastria Manastırı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastırdır. Bugün cami olarak kullanılan bölüm bir manastır kompleksinin yalnızca ayakta kalan küçük bir bölümü olduğu sanılmaktadır. Bu manastırın adının ne olduğu konusunda kesin kabul görmemiş değişik görüşler bulunmaktadır. Yapının Gastrion Manastırı'nın bir parçası olduğu düşünülse de, adı geçen manastırın fazla doğusunda olması nedeniyle bu görüş herkes tarafından kabul görmemektedir. İstanbul'da Komnenos ve Paleologos dönemi Bizans mimari yapıtlarının küçük bir örneğidir.

<span class="mw-page-title-main">Hrisopolis</span>

Hrisopolis ya da Skutari, günümüzde İstanbul'da Üsküdar ilçesinin bulunduğu yerde kurulmuş olan eski Bizans yerleşmesidir. Hrisopolis (Khrysopolis) denmesinin rivayete göre, güneş batarken son ışık hüzmelerinin buraya vurması ve evlerin Konstantinopolis'ten altın pırıltılı bir halde görülmesindendir. İstanbul Boğazı'nın doğusunda, eski Konstantinopolis şehrinin tam karşısında yer alan şehir gerek Bizans döneminde gerekse Osmanlı döneminde sahip olduğu liman nedeniyle büyük önem taşıyordu. Bu liman doldurulduğu için günümüze ulaşamadı. Bizans döneminde genellikle Hrisopolis olarak çağrılırken, Skutari adı daha sonraları ortaya çıktı. Bu ad zamanla değişerek, günümüzde kullanıldığı biçimiyle Üsküdar'a dönüştü.

<span class="mw-page-title-main">Theodosius Limanı</span>

Theodosius Limanı ya da Teodosyüs Limanı, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in güneyindeki antik ticarî limandır.

Kontoskalion, Julianus Limanı, Portus Novus ya da Sophia Limanı ve Osmanlı döneminde Kadırga Limanı olarak da bilinir. Konstantinopolis şehrinin limanıdır. 6. yüzyıldan Osmanlı döneminin başlarına kadar aktif bir limandı. Tarih kayıtlarında birçok isim ile bilinmektedir ve kaynaklar sıklıkla tezat içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bukoleon Sarayı</span> saray

Bukoleon Sarayı ya da Latince Bucoleon Konstantinopolis'te Bizans sarayı.

<span class="mw-page-title-main">Toklu Dede Mescidi</span>

Toklu Dede Mescidi, İstanbul'da bir Osmanlı camisiydi. Bina aslen adanmışlığı bilinmeyen bir Bizans Doğu Ortodoks kilisesiydi. 1929'da neredeyse tamamen yıkıldı.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul mimarisi</span> İstanbul mimarisine genel bakış

İstanbul mimarisi, şehrin tüm semtlerinde silinmez bir iz bırakan birçok etkiyi yansıtan yapıların geniş bir karışımını tanımlar. Şehrin antik kısmı hala kısmen, şehri istiladan korumak için İmparator II. Theodosius tarafından 5. yüzyılda yaptırılan Konstantinopolis Surları ile çevrilidir. Kent içindeki mimari, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve modern Türkiye kaynaklarından gelen bina ve yapıları içermektedir. Kentin mimari açıdan önemli birçok varlığı vardır. İstanbul, uzun tarihi boyunca kültürel ve etnik bir eritme potası olarak ün kazanmıştır. Sonuç olarak şehirde gezilecek çok sayıda tarihi cami, kilise, sinagog, saray, kale, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.