
pH, bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir. pH'in açılımının ne olduğu kesin olarak bilinmese de genellikle "potential of hydrogen" veya "power of hydrogen" olduğu varsayılır.

İdrar yolu veya böbrek sistemi olarak da bilinen insan idrar sistemi böbrekler, üreterler, mesane ve üretradan oluşur. Üriner sistemin amacı vücuttan atıkları uzaklaştırmak, kan hacmini ve kan basıncını düzenlemek, elektrolit ve metabolit seviyelerini kontrol etmek ve kan pH'ını düzenlemektir. İdrar yolu, idrarın nihai olarak uzaklaştırılması için vücudun drenaj sistemidir.
Hipofosfatemi, kanda fosfat düzeyinin düştüğü bir elektrolit bozukluğudur. Fosforun normal kan düzeyi 2,5-4,5 mg/dl 'dir. Fosfor kemikteki temel minerallerden biridir. Toplam vücut fosfatının %85 'i kemiklerde bulunur. Geri kalan %14ü intraselüler alanda ve %1 'i ise ekstraselüler alandadır. Vücutta fosforun birçok görevi vardır. Fosfat nükleik asit ve hücre membranı yapısında bulunur. ATP gibi yüksek enerjili molekülleri oluşturur. Fosfor dengesinin en önemli düzenleyicisi böbrektir. Böbrekte filtre edilen fosforun %80-95 'i tübüllerden reabsorbe edilir. En önemli absorbsiyon proksimal tübüllerden olmaktadır. Proksimal tübül epitelinde bulunan Tip 2a ve Tip 2c Na-Pi kotransporteri bu emilimden sorumludur. Paratiroid Hormon ve FGF 23 gibi fosfatürik hormonlar tip 2a Na-Pi kotransporterini azaltarak fosfatürik etkilerini gösterirler. Diyetle alınan fosforun %60-65 'i emilir ve bu emilim ince barsak epitelinde bulunan benzer bir taşıyıcı olan Na-Pi 2b kotransporteri ile sağlanır.. Na-Pi 2b 'nin esas düzenleyici hormonu kalsitrioldür. Kalsitriol barsaktan fosfat emilimini arttıran bir hormondur.
Tübüler bezler; epitel hücrelerinin bazılarının tüp şeklinde yaptığı invaginasyonlar ile oluşan bezlerdir.

Böbrek diyalizi böbrekleri artık bu işlevleri doğal olarak yapamayan kişilerde fazla su, çözünen maddeler ve toksinlerin kandan uzaklaştırılması işlemidir. İlk başarılı diyaliz 1943 yılında gerçekleştirilmiştir.

Magnezyum (Mg), gümüş beyazlığında bir metaldir ve genellikle alaşım maddesi olarak, yani başka metallerle karıştırılarak kullanılır. Kimyasal simgesi Mg, atom numarası 12; atom ağırlığı 24,312 olan bu element en hafif metallerden biridir ve bu özelliğiyle önem kazanmıştır. Toz halindeki magnezyum kolayca tutuşur ve parlak bir alevle yanar. Bu özelliği nedeniyle, elektrikli fotoğraf makinesi flaşları çıkmadan önce, magnezyum yakılarak flaşlı fotoğraflar çekilmiştir.

Tıpta nephrolithiasis' veya urolithiasis olarak da bilinen böbrek taşı hastalığı, idrar yolunda katı madde parçası oluşması durumudur.
Nefrotoksisite böbrekte toksik kimyasallar ve ilaçların yol açtığı zehirleyici etkilerdir. Bu etkiyi gösteren maddelere ise nefrotoksik denir. Toksisitenin çeşitli formları vardır. Nefrotoksinler nefrotoksisite oluşturan kimyasallardır.

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

Dentin, dişlerin mezoderma kökenli kemiğe benzer yapıdaki temel tabakasıdır. Kuru ağırlığının %70-75'inin kalsiyum tuzu olması nedeniyle kemikten daha serttir.

İdrar, sidik veya çiş, insanda ve diğer pek çok hayvanda böbreklerde kanın filtrelenmesiyle oluşan sıvıdır. Böbreklerden üreter yoluyla idrar kesesine taşınan sıvı daha sonra üretra vasıtasıyla boşaltılır. İdrar oluşumu, vücutta mineral ve diğer maddelerin dengesinin sağlanmasında etkilidir. Vücutta olması gerekenden fazla olan veya vücuda zararlı olan maddeler idrar yolu ile dışarı atılır. İdrar, içinde erimiş ya da süspansiyon durumunda bulunan birçok maddeyi uzaklaştırır.

Vasopressin ve Antidiüretik Hormon (ADH) olarak da bilinen Arginin Vasopressin (AVP), insan dahil olmak üzere memelilerin büyük çoğunluğunda bulunan bir hormondur. Vasopressinin birincil görevi, böbreklerden su geri emilimini artırmaktır.

Paratiroid hormon, parathormon veya PTH, paratiroid bezi tarafından salgılanan, vücutta kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinde rol alan hormon.

Renin-anjiyotensin sistemi (RAS) ya da renin anjiyotensin aldosteron sistemi (RAAS), kan basıncını ve sıvı dengesini düzenleyen hormonal bir sistemdir.
Henle kulpu veya Henle kıvrımı, özellikle metanefroz böbrek nefronlarında, proksimal ve distal tüpler arasındaki U biçimli kısma verilen isimdir. Böbrekteki süzülme (filtration) işleminin yerini yavaş yavaş geri emilime (reabsorption) bıraktığı yerdir. Alman anatomici Friedrich Gustav Jakob Henle tarafından keşfedilen Henle kulpunun işlevi, böbreğin medulla (öz) bölgesinde bir yoğunluk farkı oluşturmaktır.
İntersitisyel nefrit (veya tübülo-intersitisyel nefrit) böbrek tübüllerini çevreleyen intersitisyumunu etkileyen bir nefrit türüdür. Bu hastalık akut, yani aniden veya kronik, yani yavaş seyirli olarak gelişip devam eden ve böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan tablolar halinde ortaya çıkabilir.

Magnezyum sitrat sitrik asidin 1:1 oranında karıştırılmasıyla oluşturulan tuz formunda bir magnezyum karışımdır. "Magnezyum sitrat" adı bazen başka tuzlar için de kullanılabilir, örneğin magnezyum sitrat oranı 3:2 olan trimagnesium sitrat.

Malpighi cisimciği glomerulus ile Bowman kapsülünün oluşturduğu yapıdır. Böbreğin en küçük yapısal birimi olan nefronlar üzerindeki kan dolaşımını kısıtlar. Bir nefronun en başında bulunur. Renal parçacık, glomerulus ve Bowman kapsülü olmak üzere iki yapıdan oluşur. Renal parçacıkta vasküler kutup ve borulu kutup olmak üzere iki kutup vardır. Vasküler kutup, glomerulusun bir yeridir. Vasküler kutupta, afferent arteriyoller ve efferent arteriyoller Bowman kapsülündeki glomerulusa girer ve çıkar. Borulu kutup, vasküler kutbun diğer ucundadır. Borulu kutupta, proksimal kıvrımlı tübül ortaya çıkar.
Getirici (afferent) arteriyoller, çok sayıda boşaltım sisteminde nefronları besleyen bir grup kan damarıdır. Bu damarlar, tubuloglomerüler geribildirim mekanizmasının bir parçası olarak kan basıncının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.
Azotemi, vücutta anormal derecede yüksek düzeyde azot içeren bileşikler ile tanımlanan tıbbi bir durumdur. Bu büyük ölçüde kan'ın böbrekler tarafından yetersiz veya işlevsiz filtrelenmesiyle ilgilidir. Kontrol edilmezse üremi ve akut böbrek hasarı’na yol açabilir.