İçeriğe atla

Pro feminizm

Pro-feminizm ya da profeminizm, (Feminist Erkekler/Erkek Feministler) herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.[1]

Tanım

Profeminizm terimi, ilk defa Eylül 1996'da Quebec'te gerçekleştirilen Feminizm konferansında kabul edilmiştir.

Şu anda Profeminizm terimini kullanan gruplar, daha önce kendilerini "Anti-Seksistler", "Maskülenite Karşıtları", "Ataerkillik Karşıtları" gibi değişik biçimlerde tanımıyorlardı. Bu mücadelelere katılan erkeklerin sayılarının giderek arttığı göz önüne alınırsa, bütün bu tanımları içine alacak, profeminizm gibi daha kapsayıcı bir üst terimi kullanmak daha doğru olacaktır.

Terim çoğunlukla feminizmi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak çabaları aktif bir şekilde destekleyen erkeklere atıfla kullanılmaktadır. Çok sayıda pro-feminist erkek politik aktivizm içinde, çoğu da kadın hakları ve kadına karşı şiddet alanlarında yer almaktadır. Bazı eleştirmenler (çoğunlukla kadın olanlar) söz konusu erkekleri, her ne kadar onlar kendilerini "feminist" olarak tanıtıyor olsalar da, feminist kategorisi içerisinde görmemekte ve "pro-feministler" şeklinde adlandırmaktadırlar.

Terim aynı zamanda feminist inançları benimseyen veya feminist sebeplerin savunuculuğunu yapan fakat kendilerini feminist görmeyen kimseler için de kullanılmaktadır. Ayrıca terim, kendilerini veya başkalarını feminist hareketle özdeşleştirmeyen kimseler tarafından da kullanılmaktadır.

Grup ve türleri

Batı dünyasında çoğu ülkede Pro-feminist erkek grupları bulunmaktadır. Pro-feminst erkeklerin aktiviteleri okullarda küçük çocuk ve gençlere şiddet uygulanmasına karşı çıkmak, işyerlerinde cinsel taciz atölyeleri kurmak, eğitim kamplarını işletmek ve kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığa destek vermek gibi uygulamaları da içermektedir.

Pro-feministler laik ya da dini çevrelerde bulunabilmektedir ancak kadınların erkekle eşitliği konusundaki hedeflerinde ortaktırlar.

Doğu ülkelerinde aktif, geniş Pro-feminist gruplar olmamasına karşın kadın haklarını savunan ve bu sebeple Pro-feminist kategorisi içerisine alınabilecek kişiler bulunmaktadır. Genellikle seküler, modern çevrelerde yer alan siyasi ve kültürel elit kesimler arasında daha yoğun bulunabilmelerine karşın az da olsa dini çevrelerde de kadın ile erkeğin tam eşitliğini savunan profeministlere rastlanabilmektedir. (Bkz. Ali Bardakoğlu/Zaman Gazetesi Röportaj 15.10.2005)

Temel İnançlar

Pro-feminist erkekler topluma ilişkin feminist anlayışa sempati duymaktadırlar. Pro-feministler erkekler çeşitli biçimlerde güç ve imtiyaz yaşarlarken kadının toplumdaki eşitsizlik ve adaletsizlikten eziyet çektiğine inanmaktadırlar.

Pro-feminist erkekler pro-feministlerin kendi cinsiyetçi (seksist) davranışlarını diğer erkeklerin tavırlarını değiştirmeye çalışma sorumluluğu hissetmektedirler.

Feminizmle karşılaştırıldığında Pro-feminizm

Buna karşı en basit yanıt erkeklerin kendilerini "feminist" olarak adlandırmalarının doğru olmayacağıdır. Bu argüman çeşitli biçimler alabilmektedir, şöyle ki; Feminizm kadınlar tarafından, kadınlar için ve kadınlar hakkında geliştirilen bir hareket ve fikirler kümesidir. Erkekler asla bir kadın gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezler.

Pro-feministler cinsiyetçilik karşıtıdırlar (anti-seksist) ancak erkek-karşıtı değildirler.

Eşcinsellik

Pro-feminist erkekler arasında her türlü cinsel yönelimi olan erkek yer alabilmektedir. Pro-feministler arasında LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel ve Transgender (cinsiyet değiştirmiş) kelimelerinin ilk harfinden oluşturulmuş terim) oranının toplumun genelinden daha fazla olup olmadığını söylemek zordur çünkü bu konuda bir araştırma yapılmamıştır. Diğer yandan erkekler sıkça kadınlarla seksüel ilişkilerinden ötürü feminizme sempati duyar hale gelmektedirler ve bu özellikle pro-feminizmde heteroseksüel bir yol olduğunu göstermektedir. Diğer yandan eşcinsel (gay) erkekler de bazen geleneksel erkeklikten uzak olma duygusu ve onun homophobia (heteroseksüel olmayanlardan korku ve nefret - homofobi) ile arasındaki bağlantıları fark etmekten ötürü pro-feminizme yakınlık duymaktadırlar.

Çoğu pro-feminist erkek erkekliğin (maskülinite) güçlü biçimde homofobiklikle yoğrulduğuna inanmaktadırlar.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Oxford English Dictionary". Oxford University Press. 15 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Temmuz 2015. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Lezbiyen feminizm</span>

Lezbiyen feminizm lezbiyenliğin feminizmin mantıksal sonucu olduğu görüşünü savunan feminist bir ideolojidir. Feminizme kara çalmak isteyen kimseler aynı iddiayı feminizmi gözden düşürmekte kullansalar da lezbiyen feministler feminizmin bu türünü lezbiyenliğin yayılmasının bir yolu olarak ortaya atmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kadıncılık</span>

Kadıncılık (Womanism), feminist yazar Alice Walker tarafından özellikle Afrikan Amerikan feminizmi için tanımlanan ancak sonradan ırk ve sınıf ayırımlarını aşan feminizmin bir versiyonudur.

Feminist teoloji genellikle Batı dini gelenekleri içinde bu dinlerin uygulamaları, gelenekleri, kutsal metinleri ve teolojilerini feminist bir perspektiften yeniden değerlendiren bir harekettir. Feminist teolojinin hedefleri arasında kadının din adamları ve dini otoriteler arasındaki rolünü genişletmek, Tanrı'nın erkeksi imajını yeniden yorumlamak ve inancın dili ve mitleri arasında dişi (female) tahayallü daha fazla göz önüne almaktır.

Sosyalist feminizm, 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başında sözü edilmeye başlanan feminizm hareketidir. Barbara Ehrenreich’in 1976 yılında WIN dergisindeki makalesinde söylediği üzere sosyalist feminizm terimi, “olduğu şey olması için çok kısa bir tanımlamadır, bununla birlikte, gerçekten sosyalist, enternasyonalist, ırkçılık ve heteroseksizm karşıtı feminizm”dir. sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. Sosyalist feminizm, kapitalizmi kadının ezilmişliğinin temel kaynağı olarak kabul eder, tarihsel kapitalizm bağlamı içine konulmadıkça, cinsiyetçiliğin kadın hayatları üzerindeki etkinlik biçiminin anlaşılamayacağını savunur.

Radikal feminizm, 1970'lerde kadın hareketlerinin en güçlü olduğu dönemlerde en çok sözü geçen iki akımdan biridir. Kadın sorununun temeline inmeye çalışmışlar, sorunu ataerki (patriyarka) olarak tanımlamışlardır. Radikal feminizm, toplumda temel kötülüğün toplumun üzerinde şekillendiği kadına yönelik baskı olduğu ve düzenlenmeye karşı çıkmanın temelini tüm standart cinsiyet rolleri ve erkek hakimiyetine karşı çıkmakta gören feminizmin bir koludur.

Liberal feminizm, kadının özel alan ile sınırlı kalmasına karşı çıkarak, birey olarak kendini geliştirecek potansiyele sahip olması gerektiğini savunan ideoloji. 1970’lerde Amerika’da ortaya çıkmıştır. Liberal feminist teorinin klasik savunucusu olarak Mary Wollstonecraft kabul edilmektedir. Mary Wollstonecraft, 3 Ocak 1792’de feminist teori tarihindeki ilk önemli çalışma olan A Vindication of the Rights of Woman adlı eserini tamamlamış, bu kitap daha sonraları feminist düşünce için başat eser olmuştur. Wollstonecraft’a göre, mademki erkekler ve kadınlar aynı ahlaki ve düşünsel öze sahipler, o zaman aynı zihinsel ve tinsel eğitimi almalıdırlar. Bu noktada temel liberal feminist duruşunu ortaya koymaktadır: akıl, her insanda aynıdır. 19. yüzyıl Amerikan kadın hakları hareketinin önemli iki lideri Elisabeth Cady Stanton ve Susan B. Anthony, selefleri Wollstonecraft tarafından ifade edilen Aydınlanma teorisini geliştirmiştir. “Cinsler aynıdır” diyen Stanton, sonuç olarak bunların eşit haklar hak ettiklerini iddia etmiştir. Stanton'un temel liberal tezi, birey olan kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için bazı haklara sahip olmaları gerektiğidir. Susan B. Anthony ise bazı önermelerinde doğal haklar doktrini üzerinde ayrıntılı olarak durmuştur.

Heterofobi, heteroseksüellere yönelik ön yargı ve ayrımcılığı ifade eden bir terimdir. Bu terim seksoloji dışında pek kullanılmaz. Hatta, bu alanda da sınırlı bir kullanımı vardır. Terim aynı zamanda karşı cinsle ilişkiye girme korkusunu da ifade eder.

Varoluşçu feminizm bireylerin sosyal rollerini aşabilen ve kendi gelişimlerinin nasıl olacağı konusunda karar alabilen özgür ve sorumlu ajanlar olduğunu savunan varoluşçuluk felsefesi çerçevesinde kadının konumunu tartışan bir feminist akımdır.

Ayrılıkçı feminizm kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılıkların giderilemeyeceği inancına bağlı olarak heteroseksüel ilişkileri desteklemeyen bir feminizm türüdür. Ayrılıkçı feministler, genellikle, erkeklerin feminist harekete katkı yapamayacağına ve iyi niyetli erkeklerin dahi ataerkilliğin dinamiklerini birebir kopya ettiklerine inanırlar. Ayrılıkçı feministler, enerjilerini kullanmayı ve diğer kadınlarla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi ataerkil çerçevenin dışından dolaşarak gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu durum, çok tipik olarak politik ve sosyal hedefleri elde etmek için yalnızca kadınlarla çalışmayı, sadece kadınları içeren yaşam alanları ve aileler oluşturmayı, çalışma yaşamında ise erkekler için/erkeklerle birlikte çalışmamayı ve erkek çalışan tutulmamasını içerir.

Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın-erkek eşitliğini ve kadın hakları savunuculuğunun uluslararası alanda yapılması yönünde kavram ve yaklaşımların geliştirilmesini ifade eden terimdir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın/erkek olarak iki cinsiyetin toplumsal ve kültürel etkilerinden kaynaklı olan yaşam biçimi baz alınarak değerlendirilen toplumsal cinsiyet kavramının uluslararası zeminde incelenmesini ele alır. Cinsiyet sonradan değil doğuştan var olur, bu nedenle bu konuda bir seçim yapılması söz konusu değildir. Türk Dil Kurumu'na göre cinsiyet; "bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren bir yaratılış, eşey, cinslik, seks" şeklinde tanımlanmıştır. Bu doğrultuda cinsiyet (eşey) kavramını akabinde takip eden bir sonraki kavram ise toplumsal cinsiyet olarak ele alınır. Toplumsal cinsiyetin, cinsiyetten ayrılmasındaki temel etken ise toplum tarafından sosyokültürel açıdan tanınarak buna göre şekillendirilmek istenmesidir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının son halkası olarak ilgili otoritelerce ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Mizrahi feminizmi, İsrail feminizmi içinde Mizrahi kadınlarını Mizrahi-Aşkenaz Yahudileri ve erkek-kadın ikili kategorilerinden çıkarmaya çalışan bir harekettir.

Tecavüzle Mücadele Hareketi sosyopolitik bir harekettir. Kadına yönelik şiddetle ve kadınlara yönelik cinsel istismarla mücadele etmeye çalışan hareketin bir parçasıdır.

Feminist teoride, heteroataerkillik veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.

Feminizm tarihi, kadınlara eşit hakların sağlanmasını amaçlayan hareketlerin ve ideolojilerin kronolojik veya tematik anlatılarını içerir. Dünyanın dört bir yanındaki feministlerin sebepleri, hedefleri ve niyetleri ; zamana, kültüre ve ülkeye bağlı olarak değişmiş olsa da çoğu Batılı feminist tarihçi, kadın haklarını elde etmek için çalışan tüm hareketlerin, feminizm terimini kendilerine uygulamamış olsalar bile feminist hareket olarak değerlendirilmeleri gerektiğini iddia ediyorlar. Diğer bazı tarihçiler "feminist" terimini modern feminist hareket ve onun devamıyla sınırlandırır ve daha önceki hareketleri tanımlamak için "protofeminist" etiketini kullanır.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.

Postfeminizm, 1990'lardan itibaren kadınlar tarafından feminizme verilen her türlü desteğin azaldığı iddiasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Feminizm, kadınlık ve popüler kültür arasındaki değişen ilişkileri anlamanın eleştirel bir yolu olarak da düşünülebilir. Terim bazen dördüncü dalga feminizm, postmodern feminizm ve siber feminizm sonraki birlikte anılmamalı veya bu feminizmlerle karıştırılmamalıdır.