İçeriğe atla

Preeklampsi

Preeklampsi
Hipertrofik desidual vaskülopatisinin gösteren bir mikrografi, gestasyonel hipertansiyon ve preeklampsi görülen bir bulgudur.
UzmanlıkObstetrik Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Preeklampsi veya gebelik zehirlenmesi, hipertansiyon ve idrarda yüksek miktarda protein bulunmasıyla karakterize bir obstetrik hastalıktır. Bu bozukluk çoğunlukla üçüncü trimestre'de meydana gelir ve zamanla daha da kötüleşir. Kırmızı kan hücrelerinin yıkımı, düşük seviyede kan platelatları, karaciğer fonksyon bozukluğu, böbrek disfonksyonu, şişkinlik, akciğerlerde su toplaması sebebiyle kısa soluk alıp verme ve görünüş bozuklukları görülebilmektedir. Preeklamsi hem anne hem de doğacak olan bebek için kötü sonuçlar doğurabilir. Eğer tedâvi edilmezse, fetüsün alınmasına kadar süren sonuçlar ortaya çıkabilir.

Pre-eklamsi'nin risk faktörleri; obezite, prior hipertansiyon, yaşlılık ve diyabetes mellitustur. Genellikle ikiz ve ilk gebeliği olan kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Altta yatan mekanizma, plasenta içerisindeki kan damarlarının anormal biçimini içeren diğer risk faktörleridir. Vakaların çoğu doğumdan evvel teşhis edilmektedir. Nâdiren, preeklemsi doğum sonrası dönemde görülebilir. Geçmişte, teşhis koymak için yüksek kan basıncı ve idrarda protein bulunmasının gerekli iken, bazı tanımlamalarda organ diskonksyonu ile ilişkilendirilen hipertansiyon da dahil edilmiştir. İki farklı zamanda kan basınıcının 140 mmHg sistolik, 90 mmHg diastolik basınçtan daha yüksek olması durumunda, dört saatten fazla arayla bir kadında gebeliğinin yirminci haftasından sonra tanımlanır. Preeklampsi rutin doğum öncesi bakım sırasında kontrol için taranır.

Önerilen korunma yolları; yüksek riskli kişilerde aspirin, düşük alımlı bölgelere kalsiyum takviyesi, önceden gelen hipertansiyonun tedavisi. Bunlarla birlikte fetüs ve plesentanın alınması da preeklemsi için etkili bir tedavi yöntemidir. Bebek alımının önerilmesi, preeklemsinin nasıl şeklide olduğuna bağlıdır. Kan basıncı tedavisi; labetalol ve methyldopa gibi, annenin çocuk alımından önceki durumunu iyileştirebilir. Magnezyum sülfat bu çeşit hastalıklar ile preeklemsi'den korunmak için kullanılabilir. Yatak istirahati ve tuz alımı korunma ve tedavi için kullanışlı bir yol olarak görülmemiştir.

Preeklampsi dünya çapındaki gebeliklerin %2-8'ini etkilemektedir. Hipertansif gebelik bozukluğu. Gebelikteki ölümlerin en fazla görüldüğü durumdur. 2013-1990 yılları arasında 29.000 ölümle sonuçlanan vaka görülmüştür. Preeklamsi genel olarak 32 haftadan sonra meydana gelmektedir; fakat, daha önce meydana gelmiş ise kötü sonuçlar doğurabilmektedir. Preeklemsisi olan hastaların ileriki hayatlarında kalp hastalıklarına yakalanma riski artmaktadır. Eklamsi Yunancada yılıdırım anlamına gelmektedir. Durumun ilk olarak tanımlanması 5. yüzyılda Hippokrat tarafından yapılmıştır.

Belirti ve Bulgular

Şişkinlik (özellikle el ve ayakalrada) preeklemisinin en önemli belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Fakat, şişkinlik hamilelikte ortak bir olgudur, preeklempside ayırt edici faktör olarak bunun faydası yüksek olmasıdır. Çukurlaşan ödem (beklenmedik şişkinlik,; özellikle ellerde, ayaklarda veya yüzde, üzerine basıldığında çukurlaşan) kayda değer olabilir ve bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekebilir.

Umumiyetle, preeklemsinin hiçbir belirtisi kendine özgü değildir ve hamilelikte konvülsyon gelişmesi bile, eklempsinin modern uygulamalarından başka nedenler olması daha muhtemeldir. Ayrıca, epigastrik ağrının bir bulgusu kalp yanması olarak yanlış yorumlanabilir. Tanı, bu nedenle, birçok preeklamptik özellikleri tesadüfî, doğumdan sonra kendisinin regresyon olmasının nihai kanıtı bu bulguya bağlıdır.

Sebepleri

Preeklemsinin kesin bir tanımlanmış sebebi bulunmamaktadır, birkaç risk faktörü sayılabilir:

  • anormal plasentasyon (plasenta gelişimi ve biçimi)
  • Immünolojik faktörler
  • Mazi ve mevcut ailevî yatkınlık. Öncesinde hipertansyon, obezite, antifosfolipid sendromu ve mazisinde preeklempsi olgusu mevcut bulunan bireylerde görülme sıklığı daha fazladır.
  • Diyet faktörü, örneğin; kalsiyum desteğinin az olması.
  • Çevresel faktörler.

Fizyolojik olarak, araştırmalar preeklapsiyi şu fizyolojik değişikler ile ilişkilendirmiştir: ailevî immün cevap ve plesenta arasındaki değişim, plasental yaralanma, endotel hücre yaralanmaları, damarsal reaktivitelerin değişimi, oksitatif stres, vazoaktif maddeler arasında dengesizlik, intravasküler volüm azalması ve yaygın damar içi pıhtılaşma.

Eklemsinin sebebinin kesin olmaması, ana sebebinin preekemsiye yatkınlığı olan kadınlarda plasentasının anormal bir şekilde rahim duvarına tutunması görülmektedir. Bu anormal implante plasentanın bir hipoksi durum ve artmış oksidatif stres ve inflamatuar mediatörler ile birlikte annenin plazmaya antianjiyogenik proteinlerin salgılanmasının hasıl, zayıf uterin ve plasental perfüzyona neden olduğu düşünülmektedir.

Sınıflandırma


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yüksek tansiyon</span> atardamarlardaki kan basıncının yükseldiği kronik bir tıbbi durum

Yüksek tansiyon da denilen hipertansiyon, atardamarlardaki kan basıncının sürekli yükseldiği uzun süreli tıbbi bir durumdur. Yüksek tansiyon genellikle semptomlara neden olmaz. Ancak felç, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon, periferik arter hastalığı, görme kaybı, kronik böbrek hastalığı ve demans için önemli risk faktörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Plasenta</span> anne ve fetüse ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran bir organ

Plasenta (döleşi), anne ve fetüse ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran bir organdır.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

<span class="mw-page-title-main">Trombosit</span> kanın pıhtılaşmaya yardımcı bileşeni

Trombosit veya kan pulcukları, kan pıhtılarının oluşumunda görev alan hücre parçalarına verilen isimdir. Platelet olarak da adlandırılır. Düşük trombosit seviyeleri veya fonksiyon anormallikleri (disfonksiyon) kanamaya yatkınlığı artırırken, yüksek trombosit seviyeleri -çoğunlukla asemptomatik- tromboz riskini yükseltir.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Obezite</span> Aşırı vücut yağının sağlığa zarar verdiği tıbbi durum

Obezite, biriken fazla vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek seviyede çok olması nedeniyle oluşan tıbbi bir durumdur. Bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm olan Vücut kütle indeksinde (VKİ) genel olarak indeksi 25 kg/m2 ila 30 kg/m2 ve üzeri olanlar obez olarak kabul edilirler. Bazı Doğu Asya ülkelerinde ise daha düşük değerler kullanılmaktadır. Obezite özellikle kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obstrüktif uyku apnesi, belirli kanser türleri ve osteoartrit gibi çeşitli hastalıkların olasılığını artırır.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner yüksek tansiyon</span> tıbbi durum

Pulmoner hipertansiyon (PH), prognozu son derece kötü olan, sebebi anlaşılamamış ve çaresi henüz olmayan, ancak hastaların yaşam kalitesini arttıran ve ömrünü uzatan tedavilerinin olduğu bir hastalıktır.

Serebral palsi (SP), gelişmekte olan beyinde intrauterin dönemde veya yaşamın ilk aylarında oluşan lezyon ya da zedelenme sonucu gelişen, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı kalıcı motor fonksiyon kaybı, postür ve hareket bozukluğudur. Bu hastalarda epilepsi, zeka geriliği, davranış bozukluğu, yutma sorunları, kas-iskelet bozuklukları gibi ikincil tıbbi sorunlar görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sibutramin</span>

Sibutramin, kilo vermede, verilen kilonun korunmasında ve obezite tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. İlaçlarda, sibutramin hidroklorür monohidrat şeklinde kullanılır. Ticari adı ABD'de Meridia, Avrupa'da ve diğer ülkelerde ise Reductildir. Abbott Laboratuvarları tarafından üretilmektedir.

Üçlü tarama testi, down sendromu, nöral tüp defekti ve trizomi 18 adı verilen genetik hastalığın anne karnındaki bebekte olma olasılığını saptayan bir kan incelemesidir. Ayrıca üçlü test yardımı ile diğer bazı anomalileri de saptamak olasıdır. Bebeğin karın duvarı anomalilerinde, böbrek anomalilerinde de test sonuçları yüksek çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Dissemine intravasküler koagülasyon</span>

Dissemine intravasküler koagülasyon, DIC, dissemine intravasküler koagülopati veya yaygın damariçi pıhtılaşma; pıhtılaşmanın geniş çapta aktivasyonu ile meydana gelen ve küçük-orta çaplı damarlarda trombotik tıkanmalarla karakterize ciddi bir klinik sendrom/semptomdur. Bu tablo hemodinamik ve metabolik bozukluklar neticesinde ortaya çıkar ve organlara kan iletiminde aksamaya ve çoklu organ yetmezliğine sebep olur.

<span class="mw-page-title-main">Dış gebelik</span>

Dış gebelik veya ektopik gebelik, gebelik ürünü olan döllenmiş yumurtanın rahim boşluğu dışında yerleşmesiyle oluşan bir gebelik komplikasyonudur. Çok nadir istisnalar haricinde embriyo canlılığını sürdüremez. Bununla birlikte anne için de ciddi bir risk oluşturur. Annede iç kanamalar gelişebilir ve bu durum hayatı tehdit edebilir. Gebeliğin ilk 3 ayındaki anne ölümlerinin en sık sebebidir.

Gebelikte maternal fizyolojik değişiklikler, gebe bir kadının hamileliği esnasında vücudunda ve metabolizmasında meydana gelen embriyonun veya fetüsün gelişimi için gerekli olan normal adaptasyon mekanizmalarıdır. Bazı değişimler gebelik dışında patolojik kabul edilmelerine rağmen gebelikte fizyolojik kabul edilirler. Bu değişimler temel olarak metabolizma, kardiyovasküler sistem, hematolojik sistem, solunum sistemi, Üriner sistem, endokrin sistem ve bağışıklık sisteminde meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Gestasyonel diyabet</span>

Gestasyonel diyabet, normalde diyabeti olmayan bir kadının gebeliği sırasında yüksek kan şekeri seviyelerini geliştirdiği bir durumdur. Gestasyonel diyabet genellikle az sayıda semptomla sonuçlanır; ancak bununla birlikte preeklampsi, depresyon ve sezaryen doğum yapma gerekliliği riskini de artırır. Yetersiz tedavi edilen gestasyonel diyabetli annelerden doğan bebekler, doğumdan sonra yüksek kilolu olma, kan şekerlerinin düşük olmasına ve fazla sarılığa sahip olma riski altındadırlar. Bu durum tedavi edilmezse, ölü doğum riski ile sonuçlanabilir. Bu durumda doğan çocuklarda uzun vadede, fazla kilolu olma ve tip 2 diyabet geliştirme riski daha yüksektir.

Prediyabet, diyabet teşhisi için gerekli olan tüm semptomların bulunmadığı ancak kan şekerinin anormal derecede yüksek olduğu diyabetes mellitusun ön safhasıdır. Bu aşamaya genellikle "gri alan" denir. Bir hastalık değildir; Amerikan Diyabet Derneği'ne göre; "Prediyabet kendi başına klinik bir durum olarak görülmemeli, daha çok diyabet ve kardiyovasküler hastalık (KVH) için bir risk faktörü olarak görülmelidir". Prediyabet obezite, yüksek trigliserit ve/veya düşük HDL kolesterol şeklindeki dislipidemi ve hipertansiyon ile ilişkilidir. Bu nedenle metabolik bir diyatezi veya sendromdur ve genellikle belirti (semptom) vermez ve verdiği tek semptom yüksek kan şekeridir.

Feto -fetal transfüzyon sendromu (FFTS), ikiz oligohidramnios-polihidramnios sekansı (TOPS) ve sıkışmış ikiz sendromu olarak da bilinen ikizden ikize transfüzyon sendromu (TTTS), yüksek morbidite ve mortalite ile sonuçlanan orantısız kan akışının bir komplikasyonudur. Monokoryonik ikizleri, yani iki veya daha fazla fetüsün bir koryonu ve dolayısıyla tek bir plasentayı paylaştığı çoklu gebelikleri etkileyebilir. Şiddetli TTTS'nin% 60-100 mortalite oranı vardır.

<span class="mw-page-title-main">Konjenital kalp defektleri</span>

Konjenital kalp defektleri ya da konjenital kalp hastalıkları, kalp işlevlerini olumsuz yönde etkileyen, sık görülen doğumsal patolojilerdir. Gebeliğin 3.-8. haftalarındaki embriyogenez kusurunun sonucudur. Doğumların %1’ında görülürler; prematürelerde ve ölü doğum bebeklerinde daha sıktır.

<span class="mw-page-title-main">İntrauterin gelişme geriliği</span>

İntrauterin gelişme geriliği (İUGG), hamilelik sırasında anne karnındayken fetüsün zayıf büyümesini ifade eder. Bunun olması için birçok sebep vardır ancak en sık görülen nedenler yetersiz anne beslenmesi ve fetüse yeterli oksijen sağlanamamasıdır.

Scrapie koyun ve keçilerin sinir sistemlerini etkileyen ölümcül, dejeneratif bir hastalıktır. Birkaç bulaşıcı spongiform ensefalopatiden (TSE) biridir ve bu nedenle priondan kaynaklandığı düşünülmektedir. Scrapie en az 1732'den beri biliniyor ve insanlara bulaşabilir görünmüyor.

Hamilelik sırasında tütün kullanımı, tütünün genel sağlık etkilerine ek olarak sağlık ve üreme üzerinde birçok zararlı etkiye neden olmaktadır. Bir dizi çalışma, tütün kullanımının hamile sigara içicileri arasında düşüklerde önemli bir faktör olduğunu ve fetüsün sağlığına yönelik bir dizi başka tehdide katkıda bulunduğunu göstermiştir.