İçeriğe atla

Postmodern feminizm

“Das Unbehagen der Geschlechter” (Cinsiyet Belası) kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

Postmodern feminizm, feminizmin 20. yüzyıl felsefesinde ve postmodern durum içinde aldığı teorik ve pratik konumla şekillenmesini ifade eder. Feminist teori ile postyapısalcılık arasında kurulan bir bireşimin ürünü olarak gerçekleşir. Postmodern feminizm, postfeminizmle karıştırılabilir ama farklı bir kavramdır.[1]

Bu konum grift ve tartışmalıdır; çünkü bir yandan feminizmin modernizm-postmodernizm tartışmasına dair söyleyecek fazla bir şeyleri olmadığı düşüncesi vardır, öte yandan postmodern düşüncenin oluşumunda ve postmodernizme dair söylemin kuruluşunda feminizmin yer aldığı iddiası söz konusudur. Yakından bakıldığında pek çok kadın yazar ve teorisyenin hem feminist hem de postmodernist bir konum içinden konuştuklarını görmek mümkündür. Bu konum içinde üretilen feminizm genel olarak "postmodern feminizm" olarak adlandırılmaktadır.

Postfeminizm, feminizmin yapısalcılığını gerçekleştirmek üzerine kuruludur. Postfeminizmde toplumsal anlamda sosyal cinsiyet olduğu gibi biyolojik cinsiyet de (yani gruplandırma özelliklerinin tümü) reddedilmiştir. Postfeminizmin ana noktasında özne olarak “kadın” değil, kadının özelleştirilmesi bulunmaktadır.

Bu teorinin merkezinde insanlar arasındaki farklar, yani cinsiyet kimliklerini oluşturmak yatmaktadır. Cinsiyet kimliklerine göre ayrım yapmaktansa, ne kadar çok insan varsa o kadar çok kimlik vardır fikrini kabul eder. Bu noktada da yaklaşım farklılaşır ve çok cinsiyetlilik kavramı ile yer değiştirir.

Bu teorinin en önemli temsilcisi Judith Butler’dır. 1990’da “Gender Trouble, Feminism and the Subversion of Identity” ve 1994'te “Bodies that Matter” kitaplarını yazmıştır. Her iki kitabında da gelişmekte olan “Queer Teorisi”[2] ile ilgilenmiştir. Butler'ın en önemli yazılarından biri, “eril” ve “dişi” davranışlar ve doğal ya da kaçınılmaz katiyetlerin incelendiği “Cinsiyet Modeli” üzerinedir. Bu yazı ayrıca feminist ve tartışılan teori oluşturulması bakımından, kadının feminizm objesi olarak görülmesi açısından da önem taşımaktaydı. Bunlar özellikle Almanya'da feminist teorinin tartışmalarının alevlenmesine sebep olmuştur.

Tarihçe ve konum

70'li yıllardan itibaren gerek feminizm gerekse postmodernizm teorik/felsefi alanda olduğu kadar, kültürel ve siyasal alanda da etkili akımlar ve yönelişler ortaya koymuştur. Mary Joe Frug'un postmodernizmi ve feminist teorinin birleşimini dile getiren Manifestosu ("A Postmodern Feminist Legal Manifesto") bir anlamda postmodern feminizmin yasal ilanı olarak kabul edilmektedir.

Bu isimlerin üretikleri çalışmalara bakılırsa, hem feminizmin hem de postmodernizmin en önemli kaynaklarında yer almışlardır. Her iki yöneliminde ortak paydaları olduğu belirtilebilir; bunlar yeni bir toplumsal eleştiri alanı açmaları ve geleneksel felsefe ile eleştirel bir ilişki kurmaları şeklinde özetlenebilir. Ancak aralarında temel farklar da söz konusudur.Feminizm ve postmodernizm akımları kolayca bir araya gelebilir nitelikte değildirler. Bu bakımdan 70'ler sonrası, postyapısalcı felsefe ve psikanaliz ekseninde gelişme gösteren feminizmler, modernite eksenli feminizmlerin eleştirisini de gerçekleştirirler.

Özellikle toplumsal eleştiri konusunda postmodernizm fazlasıyla spekülatif bir görünüm sunarken, feministler özellikle toplumsal eleştiri konusunda ısrarcıdırlar. Öte yandan postmodernistler özcülük ve temeldencilik konusunda hassas bir dikkate sahip olurlarken, feministler buna düşme eğilimi gösterirler. Her iki yönelimin, feminizm ve postmodernizm bu tür farklarını silmeye ya da ortadan kaldırmaya yönelik girişimler de söz konusudur ki, bunları postmodern feminizm olarak eddetmek uygun görünmektedir. Postmodern feminizmler özcü ve temeldenci olmayan bir feminizm yönünde konumlanmakta ısrarcıdırlar.

Önemli isimler

Postmodern feminizm ekseninde belli başlı isimleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

Bu isimler genel anlamda ne feminizmle ne de postmodern söylemle tamamen bağdaşır görünmemektir, ancak her iki alanın ögelerini üzerlerinde taşıdıkları ve kendi zeminlerinde bu alalnların her ikisini birden geliştirdikleri ve genişlettikleri söylebilir.Geleneksel felsefi ve kuramsal argümanlara dayanmayan yen bir toplumsallık eleştirisi, hem feminizmden hem de postmodernizmden gelen bir yönelim olarak buradaki postmodern feministler tarafından geliştirilmeye ve belirli şekillerde temellendirilmeye çalışılır.

Bununla birlikte genelde özcü ve temeldenci olmayan bir yönelimle feminist kuramın tamamen uzlaşması olanaklı görünmemektedir. Ancak postmodern feministler bunu, feminist felsefenin genel özelliklerini değişime uğratarak aşmaya yönelirler. Böyle yaptıkları için geleneksel feminist felsefelerden (Radikal, markscı ya da sosyalist vb.) itirazlarla karşılanırlar. Sömürge sonrası feminizm teorisiyle (en önemli ve oldukça etkili bir düşünür olan Spivak bu yönelimin temsilcisi sayılmaktadır) postmodern feminist teorisyenler arasında paralellikler ve özgün bağlantılar söz konusudur.

Modernite eksenli feminizmler, postmodern feminizm için iktidar, öznelik, cinsiyet vb. konularda sorunludurlar ve dahası mevcut gerçekliği yeniden üretmekten öteye gidememektedirler. Önemli ya da belirleyici olan, kadınlar için mevcut toplumsal alanda eşit haklar elde etmek ya da belirli noktalara kadınların getirilmesi sağlamak değil, süregiden kadın söylemini ve mevcut hiyerarşik düzenlemeleri, iktidar yapılarını dönüştürebilmektir.

Postmodern feminizm bu anlamda yeni bir siyasal ve toplumsal eleştiri geliştirme arayışıyla ortaya çıkar. Dil, söylem ve kültür alanında mevcut yapıları sorunsallaştırmaya, bozmaya ve yerinden etmeye yönelmek, bunlara karşı yeni bir öznelik, söylemsellik ve kültür değerleri üretmek daha önemlidir. Bu anlamda modern ve postmodern feminizmler arasında, keskin ve köklü ayrımlar ve teorik çatışmalar söz konusudur.

Nancy Fraser ile Linda Nicholson, feminizm ve postmodernizm karşılaştırması içerisinde ("Felsefesiz Toplum Eleştirisi") bir değerlendirme sunmaya yönelirler ve burada feminizmin özcülüğe ve temelldenciliğe düşmelerini örneklerler. Onlar bu değerlendirmeden hareketle, feminist felsefenin asıl olarak postmodern olmaları gerektiğini söylerler. Postmodern feminizm onların düşüncesine göre pragmatik temelde kurgulanmalıdır, özcülüğün ve temeldenciliğin yeniden üretimi konusunda dikkatli olmalıdır. Evrenselci olmayan bir girişim olmalıdır. Onlara göre, psikanaliz dayanaklı Fransız feminizmi, yani Irigaray, Cixous ve Kristeva, reddediyor gibi görünselerde özcülük hatasına düşmektedirler.

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  • Postyapısalcılık ve Postmodernizm, Madan Sarup, Bilim ve Sanat Yayınları.
  • Modern ve Postmodern Feminizm, Zekiye Demir, İz Yayıncılık.

Kaynakça

  1. ^ FENG, Y. Kadının Özgür ve Bütünsel Gelişimi: Feminizm ve Marksist Hümanizmin Diyalektiği (Çev. Kızılçeç D.). İstanbul: Canut Yayınevi, 2013.
  2. ^ Halberstam, Jack. "Kuir teorisine genel bakış konulu Jack Halberstam ses kaydı". 16 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2014. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

<span class="mw-page-title-main">Postmodern felsefe</span> Felsefi akım

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.

<span class="mw-page-title-main">Richard Rorty</span> Amerikalı filozof (1931 – 2007)

Richard McKay Rorty, Amerikalı düşünür. Postyapısalcılık 'ı Amerika'da geçerli kılmış, Pragmatizm olarak bilinen felsefe ögretisini yeniden yorumlayarak kullanan ve bir tür Relativizm yaklaşımıyla postyapısalcılığı değerlendiren bir düşünürdür.

Postyapısalcı felsefe, yapısalcılık sonrası denilen dönem içinde ortaya çıkmış ve kendisini en temelde yapısalcılığı sorunsallaştırmakla temellendirmiş olan düşünce biçimi. Yapısalcılığın kendi mantıksal sonuçlarına doğru geliştirilmesinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Post-Marksizm</span>

Post-Marksizm'in iki ilişkili fakat farklı kullanımı vardır. İlk olarak, Post-Marksizm Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nde komünizmin çöküşü sonrasında ortaya çıkan duruma işaret edebilir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

Luce Irigaray, yapısalcılık sonrası gelişen ve etkili olan Fransız feminist felsefenin ünlü üç isiminden biridir. Bu eğilime postmodern feminizm denilmesi de söz konusudur. Feminist teorisyen, psikanalizci ve edebiyat kuramcısı.

Postmodernite, postmodernizmin toplumsal ve kültürel yansımalarını ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu terim, 20. yüzyıl sonu ve 21. yüzyıl başlarında yaşanan hayatın eşsiz niteliklerinin bir sonucu olan çağdaş sanat, kültür, ekonomi ve toplumsal durumun aldıkları görünüme atfen filozoflar, sosyal bilimciler ve sanat eleştirmenleri tarafından kullanılır. Postmodern durumu yaratan bu nitelikler arasında küreselleşme, tüketimcilik, otoritenin küçük parçalara ayrılması ve bilginin metalaştırılması sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Judith Butler</span> Amerikalı filozof

Judith Butler, feminist felsefe, kuir (queer) kuram, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış Amerikalı postyapısalcı filozof. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümlerinde profesör olmanın yanı sıra European Graduate School'da Hannah Arendt Felsefe Profesörü'dür. Butler 1984'te Yale Üniversitesi'nden, akabinde Arzu Özneleri: Yirminci Yüzyıl Fransa'sında Hegelci Yansımalar adıyla basılan felsefe dalında doktora derecesi aldı.

Feminist felsefe, feminist perspektiften yapılan felsefeyi ifade eder. Feminist felsefe, feminist hareketlerin davasına destek olmak üzere felsefe yöntemlerini kullanma girişimi ile birlikte, geleneksel felsefi düşünceleri feminist bir çerçevede eleştirme ya da yeniden değerlendirme girişimini içerir.

Kuir veya Queer, heteroseksüel veya cisseksüel olmayan insanlar için kullanılan bir şemsiye tabirdir.

Bu liste feminist filozofları içermektedir.

Marilyn Frye Amerikan felsefeci ve radikal feminist kuramcıdır. Marilyn Frye; cinsiyetçilik, ırkçılık, boyundurluk ve cinsellik teoriyle bilinir. Eserleri beyaz ırkın üstünlüğü, erkek dokunulmazlığı, gey ve lezbiyenlerin marjinalliği gibi feminist konuların tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Frye açıkça lezbiyendir. Eserlerinin çoğunda özellikle ırk ve cinsiyeti konu alan sosyal kategorileri inceler. Marilyn Frye, adalet perspektifinden konuları ele almasıyla birlikte metafizik, epistemoloji ve sosyal kategorilerin ahlak psikolojisiyle de son derece ilgilendi.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsellik felsefesi</span>

Cinsellik felsefesi veya seks felsefesi, cinsel ilişki, toplumsal cinsiyet ve aşk ile ilginen bir felsefe dalıdır.

Kuir teori, ya da Queer Teorisi, 1990'lı yılların başında toplumsal cinsiyet çalışmaları alanında çıkmış olan, kuir çalışmaları kapsayan eleştirel kuramlar literatürüdür. Cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet temelli LGBTI+ hareketinin politik, toplumsal, kentsel, ekonomik bağlamlarını inceler. Batı merkezli, heteronormatif, patriyarkal toplumsal normlara ve tarihyazımına karşı farklı cinsellik tarihlerini yazmayı, toplumsal cinsiyetin farklı yollarını ifade etmeyi amaçlar. Sabit kimlikler ve özcü tanımlar yerine sürekli kendini sorgulayan, akışkan, dönüşen kavramları ve bakış açılarını gözetir.

<span class="mw-page-title-main">Mary Joe Frug</span>

Mary Joe Frug, 1981'den 1991'e kadar Boston New England Hukuk Fakültesi'nde profesör görevinde yer aldı. Ünlü postmodernist ve feminist hukuk bilimcisi olup yasal postmodern feminist teorinin öncüsü olarak kabul edilmektedir. Çalışmalarının çoğu, ölümünden sonra yayınlanan Postmodern Legal Feminism kitabında toplandı. Kadın ve Hukuk kitabının yazarıdır.

Ruj feminizmi geleneksel feminist fikirlerle birlikte, kadınların cinsel cazibesi de dahil olmak üzere geleneksel kadınlık kavramlarını benimsemeyi amaçlayan bir feminizm çeşididir. Konsept Üçüncü dalga feminizm, Üçüncü dalga feminizmde, kadınların hem kadınsı hem de feminist olamayacaklarını hissettikleri önceki hareketlerin yarattığı ideallere karşı yanıt olarak ortaya çıkmıştır.