İçeriğe atla

Postkolesistektomi sendromu

Postkolesistektomi sendromu (PKS), kolesistektomiden (safra kesesinin alınması) iki yıl sonra karında hala devam eden semptomların var olduğu bir durumdur. Semptomlar, kolesistektomi geçirmiş hastaların yaklaşık yüzde 5 ila 40'ında meydana gelir,[1] ve geçici, kalıcı veya ömür boyu olabilir.[2] Kronik durum, postkolesistektomi vakalarının yaklaşık %10'unda teşhis edilir.

Postkolesistektomi sendromu ile ilişkili ağrı genellikle Oddi sfinkterinin disfonksiyonu veya ameliyat sonrası adezyonlara bağlanır.[3] 2008 yılında yapılan bir çalışma, postkolesistektomi sendromunun biliyer mikrolitiyaziden kaynaklanabileceğini göstermektedir.[4] Hastaların yaklaşık %50'sinde semptomlar, safrada hala taş bulunması, safra yolu yaralanması, koledokosist ve dismotilite gibi safra sistemi ile ilişkili nedenlere bağlıdır. Kalan %50'sinde ise biliyer olmayan nedenler bulunur. Bu durumun nedeni üst karın ağrısının ve safra kesesi taşlarının her ikisinin de yaygın olması, ancak her zaman ilişkili olmamasıdır.

PKS'nin safra sistemi ile ilgili olmayan nedenlerine, fonksiyonel dispepsi gibi gastrointestinal hastalıklar neden olabilir.[5]

Postkolesistektomi sendromunda kronik ishal safra asitlerinin düzgün emilememesi sonucu oluşur (tip 3).[2] Bu durum, kolestiramin,[2] kolestipol[6] veya kolesevelam[7] gibi safra asidi sekestrantları ile tedavi edilebilir.

Kaynakça

  1. ^ "Postcholecystectomy syndrome". WebMD. 2 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2009. 
  2. ^ a b c Sciarretta G, Furno A, Mazzoni M, Malaguti P (Aralık 1992). "Post-cholecystectomy diarrhea: evidence of bile acid malabsorption assessed by SeHCAT test". The American Journal of Gastroenterology. 87 (12). ss. 1852-4. PMID 1449156. 
  3. ^ Hyvärinen H, Sipponen P, Silvennoinen E (Aralık 1990). "Intestinal adhesions: an overlooked cause of the postcholecystectomy syndrome". Hepatogastroenterology. 37 (Suppl 2). ss. 58-61. PMID 2083937. 
  4. ^ Okoro N, Patel A, Goldstein M, Narahari N, Cai Q (Temmuz 2008). "Ursodeoxycholic acid treatment for patients with postcholecystectomy pain and bile microlithiasis". Gastrointestinal Endoscopy. 68 (1). ss. 69-74. doi:10.1016/j.gie.2007.09.046. PMID 18577477. 
  5. ^ Schmidt M, Søndenaa K, Dumot JA, Rosenblatt S, Hausken T, Ramnefjell M, Njølstad G, Eide GE (28 Mart 2012). "Post-cholecystectomy symptoms were caused by persistence of a functional gastrointestinal disorder". World Journal of Gastroenterology. 18 (12). ss. 1365-72. doi:10.3748/wjg.v18.i12.1365. PMC 3319963 $2. PMID 22493550. 
  6. ^ Danley T, St Anna L (Ekim 2011). "Postcholecystectomy diarrhea: What relieves it?". The Journal of Family Practice. 60 (10). ss. 632c-d. PMID 21977493. 13 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2019. 
  7. ^ Odunsi-Shiyanbade ST, Camilleri M, McKinzie S, ve diğerleri. (Şubat 2010). "Effects of chenodeoxycholate and a bile acid sequestrant, colesevelam, on intestinal transit and bowel function". Clinical Gastroenterology and Hepatology. 8 (2). ss. 159-65. doi:10.1016/j.cgh.2009.10.020. PMC 2822105 $2. PMID 19879973. 

Dış bağlantılar

Sınıflandırma

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Reflü</span>

Reflü, halk arasında mide reflüsü olarak bilinen gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Kronik faranjit ve tipik boğaz rahatsızlığına neden olabilir. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Siroz</span> fibrozis ile karakterize kronik karaciğer hastalığı

Karaciğer sirozu veya kısaca siroz, uzun süreli karaciğer hasarının neden olduğu, karaciğer fonksiyonunun yaygın ve çoğu zaman geri dönüşümsüz olarak bozulmasıyla karakterize kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Karaciğerde meydana gelen hasar sonucu zamanla normal karaciğer dokusunun yerini fibröz skar dokusu alır ve bu da karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Hastalık tipik olarak aylar veya yıllar içinde yavaşça gelişir. Erken belirtiler arasında yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, bulantı, kusma ve karnın sağ üst kadranında ağrı olabilir. Hastalık ilerledikçe belirtiler arasında kaşıntı, alt bacaklarda şişme, karında sıvı birikmesi, sarılık, kolay morarma ve ciltte örümcek benzeri kan damarlarının gelişmesi yer alabilir. Karında biriken sıvı spontan enfeksiyonlara yol açabilir. Daha ciddi komplikasyonlar arasında hepatik ensefalopati, özofagus, mide veya bağırsaklardaki genişlemiş damarlardan kanama ve karaciğer kanseri yer alır. Sirozun evreleri arasında kompanse siroz ve dekompanse siroz yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İshal</span> gevşek veya sıvı bağırsak hareketleri

İshal veya diyare, bir günde en az üç kez gevşek, sıvı veya sulu bağırsak hareketlerinin olması durumudur. Genellikle birkaç gün sürer ve sıvı kaybı nedeniyle dehidrasyona neden olabilir. Dehidrasyon belirtileri genellikle cildin normal gerginliğini kaybetmesi ve sinirli davranışlarla başlar. Bu durum daha şiddetli hale geldikçe idrara çıkmada azalma, cilt renginde kayıp, hızlı kalp atışı ve yanıt vermede azalmaya kadar ilerleyebilir. Sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde gevşek ancak sulu olmayan dışkı normaldir.

<span class="mw-page-title-main">Bulantı</span> tıbbi semptom veya durum

Bulantı veya mide bulantısı bazen kusma dürtüsü olarak algılanan yaygın bir huzursuzluk ve rahatsızlık hissidir. Ağrılı olmamakla birlikte, uzun sürmesi halinde zayıflatıcı bir semptom olabilir ve göğüste, karında veya boğazın arkasında rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kabızlık</span> dışkının seyrek veya zor tahliyesi ile karakterize bağırsak işlev bozukluğu

Kabızlık, bağırsak hareketlerinin seyrekleşmesine veya dışkılamanın zor olmasına neden olan bağırsak işlev bozukluğudur. Dışkı genellikle sert ve kurudur. Diğer semptomlar arasında karın ağrısı, şişkinlik ve sanki dışkılama tam olarak tamamlanmamış gibi bir his yer alabilir.

<span class="mw-page-title-main">Saccharomyces boulardii</span> mantar türü

Saccharomyces boulardii ilk olarak 1923 yılında Fransız bilim adamı Henri Boulard tarafından liçi ve mangostan meyve kabuğundan izole edilen tropikal bir mayadır. İlk raporlar farklı taksonomik, metabolik ve genetik özellikler iddia etse de S. boulardii genetik olarak S. cerevisiae suşlarının bir gruplamasıdır, >%99 genomik akrabalığı paylaşır ve S. cerevisiae var. boulardii sinonimini verir.

Katı kişi sendromu ilerleyici katılık ve sertlik ile karakterize etyolojisi belirsiz nadir bir nörolojik hastalıktır. Sertlik öncelikle gövde kaslarını etkiler ve spazmların da birlikteliği ile postural deformitelerle sonuçlanır. Kronik ağrı, bozulmuş hareketlilik ve lomber hiperlordoz genel belirtilerdir. Spazmlar şiddetli ve öngörülemeyen bir şekilde ortaya çıkabilir ve bazen kemikleri dahi kırabilecek seviyeye ulaşırlar. Hastalar bazen ses ve dokunmaya çok duyarlı hale gelirler ve bu durumlar spazmları tetikleyebilmektedir. Hastalığın kesin mekanizması belirgin değildir. SPS hastalarının, nadiren genel popülasyonda görülen glutamik asit dekarboksilaz antikorlarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu antikorların hastalığın nedeni olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Akut radyasyon sendromu</span>

Radyasyon hastalığı olarak da bilinen Akut Radyasyon Sendromu (ARS), kısa bir süre boyunca yüksek miktarlarda iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalınması nedeniyle ortaya çıkan sağlık etkileridir. İlk günlerde semptomlar mide bulantısı, kusma ve iştahsızlığı olabilir. Bunu birkaç saatliğine ya da haftalığına küçük semptomlar takip edebilir. Bundan sonra, toplam radyasyon dozuna bağlı olarak, insanlarda enfeksiyon, kanama, dehidrasyon ve şaşkınlık gelişebilir veya az semptomlu olarak geçirilebilir. Son olaraksa bunu ölüm ya da iyileşme izler. Belirtiler bir saat içinde başlayabilir ve birkaç ay sürebilir.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi</span> İnsanda ve diğer omurgalılarda bulunan organ

Safra kesesi ya da öd kesesi, bazı omurgalı canlılarda safranın ince bağırsağa salınmadan önce depolandığı ve konsantre edildiği küçük ve içi boş bir organdır. İnsanlarda armut şeklindeki safra kesesi karaciğerin altında bulunur, ancak kesenin yapısı ve konumu hayvan türleri arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı ortak hepatik kanal yoluyla alır ve depolar, safranın yağların sindirilmesine yardımcı olması için oniki parmak bağırsağına salınması ise koledok olarak da adlandırılan ana safra kanalı yoluyla gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Safra çamuru</span> Hastalık

Safra çamuru, safradan türemiş küçük parçacıkları belirtir. Bu çökeltiler kolesterol kristalleri, kalsiyum tuzları, kalsiyum bilirubinat, müsin ve diğer maddelerden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi iltihabı</span>

Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesinin iltihaplanmasını tanımlayan durumdur. Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer. Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir. Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir. Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kolesistektomi</span>

Kolesistektomi, safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Kolesistektomi, safra taşlarının neden olduğu biliyer kolik, kolesistit, pankreatit ve kolanjit gibi ağrı ve komplikasyonlar başta olmak üzere biliyer diskinezi ve safra kesesi kanseri durumlarında da tavsiye edilen bir tedavidir. 2011 yılında kolesistektomi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hastanelerde uygulanan en yaygın 8. ameliyathane prosedürü olmuştur. Kolesistektomi, bir video kamera kullanılarak laparoskopi yoluyla veya açık cerrahi teknikleri ile gerçekleştirilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Porselen safra kesesi</span>

Porselen safra kesesi, kronik kolesistitin morfolojik bir çeşidi olan ve safra kesesinde kireçlenme ile karkaterize edilen bir durumdur. Genel olarak safra taşı hastalığında olduğu gibi, bu durum ağırlıklı olarak orta yaştaki şişman kadın hastalarda görülür. Kesin nedeni belli olmasa da safra kesesi taşları tarafından oluştuğuna inanılır. Duvarda iltihaplanma, duvar içindeki distrofik kalsifikasyonla birlikte safra kesesini porselen benzeri bir kaba dönüştürür. Safra kesesinin çıkarılması (kolesistektomi) önerilen tedavidir.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi kanseri</span>

Safra kesesi kanseri, nadir görülen bir kanser türüdür. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 100.000 kişide 2 vakadan az görülmektedir. Özellikle Orta ve Güney Amerika, Orta ve Doğu Avrupa, Japonya ve Kuzey Hindistan'da yaygındır; Ayrıca Amerikan Yerlileri ve Hispaniklerin aralarında bulunduğu bazı etnik gruplarda da yaygındır. Yeterince erken teşhis edilirse, safra kesesi, karaciğerin bir kısmı ve ilgili lenf düğümleri çıkarılarak tedavi edilebilir, ancak en sık karın ağrısı, sarılık ve kusma gibi semptomlar ortaya çıktıktan sonra, yani kanser karaciğer gibi diğer organlara yayılınca teşhis edilir.

<span class="mw-page-title-main">Safra fistülü</span>

Biliyer fistül, safranın safra kanallarından, yakındaki içi boş yapılara anormal bir bağlantı sonucu sızdığı bir fistül türüdür. Safra fistülü türleri arasında, ince bağırsağa anormal bir akıntının olduğu bilioenterik fistül ile nadir olan, plevral boşluk veya bronşlara anormal bir bağlantının görüldüğü torakobiliyer fistül yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Serotonin sendromu</span>

Serotonin sendromu (SS) serotonerjik ilaçların veya psikotrop madde kullanılmasıyla ortaya çıkabilen bir grup semptomdur. Semptomların derecesi, ölüm potansiyeli dahil olmak üzere hafiften şiddetliye kadar değişebilir Hafif vakalardaki semptomlar arasında yüksek tansiyon ve hızlı kalp atışı olur; genellikle ateş görülmez. Orta dereceli vakalardaki semptomlar arasında yüksek vücut ısısı, ajitasyon, artan refleksler, titreme, terleme, genişlemiş göz bebekleri ve ishal bulunur. Ağır vakalarda vücut ısısı 41,1 °C (106,0 °F) çıkabilir. Komplikasyonlar arasında nöbetler ve kas yıkımı olabilir.

Wernicke ensefalopatisi, B vitamini rezervlerinin, özellikle tiamin tükenmesinden sonra merkezi sinir sisteminin biyokimyasal lezyonlarının neden olduğu nörolojik semptomların varlığıdır. Bu durum, tüm formlarında beriberi ve alkolik Korsakoff sendromunu içeren daha büyük bir tiamin eksikliği bozuklukları grubunun parçasıdır. Alkolik Korsakoff sendromu ile aynı anda ortaya çıktığında Wernicke-Korsakoff sendromu olarak bilinir.

Bir örtüşme sendromu, daha yaygın olarak tanınan en az iki bozukluğun özelliklerini paylaşan tıbbi bir durumdur. Örtüşme sendromlarının örnekleri, romatolojide örtüşen bağ dokusu bozuklukları ve kardiyolojide örtüşen genetik bozukluklar gibi birçok tıbbi uzmanlıkta bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Livedo retikülaris</span> ciltte dantel benzeri morumsu bir renk değişikliği olarak görülen benekli ağsı damar deseninden oluşan yaygın bir cilt bulgusu

Livedo retikülaris, ciltte dantel benzeri morumsu bir renk değişikliği olarak görülen benekli ağsı damar deseninden oluşan yaygın bir cilt bulgusudur. Renk değişikliği, kutanöz kılcal damarları besleyen arteriyollerdeki kan akışının azalmasından kaynaklanır, bu da oksijensiz kanın mavi renk değişikliği olarak görülmesine neden olur. Bu, çok çeşitli patolojik ve patolojik olmayan durumlar da dahil olmak üzere, kişinin kan pıhtısı oluşturma riskini artıran bir durumun ikincil bir etkisi olabilir. Örnekler arasında hiperlipidemi, mikrovasküler hematolojik veya anemi durumları, beslenme eksiklikleri, hiper ve otoimmün hastalıklar ve ilaçlar/toksinler yer almaktadır.

Albinizm-siyah saç teli-hücre göç bozukluğu, bir bireyin fiziksel görünümünü ve fizyolojisini etkileyen durumları tanımlayan terim ve kavramların kısaltmasıdır: (1) A – albinizm, (2) B – siyah saç teli, (3) C – bağırsak nörositlerinin hücre göç bozukluğu ve (4) D – sinirsel tip işitme kaybı. Bu sendrom, endotelin B reseptör geni (EDNRB) mutasyonundan kaynaklanır.