İçeriğe atla

Post-Kemalizm

Post-Kemalizm, özellikle Türk akademisinde ve siyasi tartışmasında; Türkiye'nin, başta demokratikleşme olmak üzere yaşadığı siyasi ve kültürel sorunların kaynağının askeri-bürokratik İttihatçı-Kemalist ideolojide yattığını savunan ve temelinde Türk resmi tarihçiliğini sorgulama olan bir akımdır. 12 Eylül sonrası ortaya çıkan post-Kemalist akım, 2000'li yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesi ile Türk tarihyazımının merkezine oturmuş, 2010'lu yıllardan sonra ise gerilemeye başlamıştır.[1]

Post-Kemalistlerin temel görüşleri

Post-Kemalistler, genel olarak bir siyasi akıma bağlı değillerdir. Sosyalizmden, liberalizme ve muhafazakârlığa kadar geniş bir çerçevedeki yazarlar post-Kemalist olarak nitelendirilmiştir. Ancak genel olarak postmodern bir tarih anlayışına sahip olan bu akım, Türk tarihyazıcılığına ve Türk devletinin kuruluşuna eleştirel bir açıdan bakmaktadır.[2] Post-Kemalist düşüncenin temelinde, Şerif Mardin'in Türkiye koşullarına uyarladığı merkez-çevre kuramı yatar. Mardin'e göre asker-bürokrat sınıftan oluşan 'merkez', liberaller, sosyalistler, başta Kürtler olmak üzere azınlıklar ve özellikle muhafazakarlardan oluşan 'çevreyi' dışlamış ve Türk siyasetinin dışına itmiştir. Siyasi 'merkez', iktidarını korumak ve modernleşme misyonunu gerçekleştirmek için 'çevre' ile çatışmaya girmiştir ve onu kendisine bir tehdit olarak görmüş ve bu hareketi bastırmaya çalışmıştır.[3] Türkiye'de yaşanan askeri müdahalelerin, parti kapatmalarının temel sebebi de bu olarak görülmüştür.

Bununla beraber post-Kemalistler, Atatürk döneminde yapılan devrimlerin 'tepeden inmeci' karakterine dikkat çekmişlerdir. Çeşitli yazarlar, devrimlerin şekilci yapısını ve topluma yayılamamasını eleştirmiş ve bu devrimlerin baskıcı bir modernleşmenin ürünü oldukları şeklinde eleştirilerde bulunmuşlardır.[4] Örneğin kadın devrimlerinin paternalistik yapısı, Kemalist rejimin Türk milliyetçiliği gibi konular, ilgili yazarların eleştiri odağı olmuştur.

Post-Kemalistler, Türkiye'nin yaşadığı demokratikleşme ve kültür savaşı gibi sorunların çözümünün ise geç Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin yanlışlarının ortaya konması ve bundan sonra da 'çevrenin' iktidara gelmesi ile olacağını savunmaktadırlar. Liberallerden, muhafazakârlardan ve diğerlerinden oluşan çevre, asker-bürokratlardan oluşan vesayetçi merkezi tasfiye edecek ve Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde adımlar atacaktır.[1]

Fikret Başkaya'ya göre 1940'larda resmi ideoloji olan Kemalizm'e sağcı-dinci kesimden yöneltilen eleştiri iktidar mücadelesi amaçlı olduğu için Kemalizm'in temel problemlerini ele almayı ihmal etti. Sol hareket 1960'lı yıllarda yükselişteyken resmi ideoloji ve resmi tarihle bir hesaplaşmaya girişmedi. Bu nedenle o dönemde de Kemalizm eleştirisi marjinal düzeyde yapıldı. 1990'larda ise postmodernizmin yükselişi ile birlikte dinci-sağcı ideoloji ile ortak bir Kemalizm eleştirisi yapılmaya başlandı. 2002'de İslamcılık iktidar olduktan sonra yeni bir resmi ideoloji dayattığı için, devletin resmi ideolojisi yeniden canlandı. Başkaya'ya göre bu yükseliş etki-tepki diyalektiği içinde meydana geldiğinden kalıcı bir yükseliş değil.[5]

Tarihçe

Post-Kemalist tabiri, 1980'ler öncesinde kimi tarihçiler tarafından çeşitli anlamlarda kullanılmış olsa da 2015'te İlker Aytürk tarafından tanımı yapılmıştır. 12 Eylül Darbesi sonrasında Şerif Mardin, Mete Tunçay, Erik Jan Zürcher gibi araştırmacılar, resmi tarih anlayışının dışına çıkarak Kemalizm'i ve İttihatçılığı sorgulamaya başlamışlardır. Bu eleştirel anlayışları sonucu birçok akademisyen 1980'li ve 90'lı yıllarda çeşitli kadrolardan dışlanmıştır. 28 Şubat sürecinden sonra ise post-Kemalist eleştiriler artmıştır.[6]

Post-Kemalizm açısından bir dönüm noktası 2002'de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesi olmuştur. AK Parti iktidarı ile beraber 'askeri-bürokratik' düzenin iktidardan düşmesi, post-Kemalizmin Türk tarihyazımının merkezine yerleşmesini sağlamıştır. Yürürlüğe konulan Avrupa Birliği ile uyum yasaları, 12 Eylül ve 28 Şubat döneminin izlerinin silinmesi, 2007 anayasa değişiklikleri, Ergenekon ve Balyoz davaları ve Çözüm Süreci gibi olaylar post-Kemalist anlayışın uygulamaya konulması olarak nitelendirilmiştir.[6]

Ancak 2008 sonrası AK Parti iktidarının giderek otoriterleşmesi sivil Anayasa tekliflerinin uygulamaya sokulmaması, Gezi Parkı olayları ve Çözüm Süreci'nin tekrar silahlı çatışmaya dönmesi sonucunda Türk entelektüel çevrelerinde AK Parti'ye olan bakış değişmiştir. Bununla beraber AK Parti iktidarına yakın olan bazı post-Kemalist yazarlar AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan ile olan bağlarını koparmışlardır. Bu süreçten sonra Türk tarihyazımı post-Kemalizmden uzaklaşmaya başlamıştır.[6]

Bazı post-Kemalistler

Eleştiriler

Post-Kemalizm, 1980'lerden beri çeşitli yazarlarca eleştirilmektedir. Bu eleştiriler ilk olarak kendini Kemalist olarak tanımlayan yazarlar sonrasında Marksist yazarlar tarafından gelmiştir.[14] Muhafazâkar ve İslamcı cenaha olan ılımlı görüşleri nedeniyle anti-Kemalizm ve karşı-devrimcilikle itham edilmişlerdir. Ancak 2012 sonrası post-Kemalistler farklı görüşlerden eleştiriye tutulmuşlardır. İlker Aytürk'e göre Post-Kemalizm'in muhalefet olmaktan çıkıp, 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesiyle başlayan süreçte Kemalizm'in taşıyıcısı olan sembollerin ve kurumların zayıflamasıyla birlikte Türkiye'nin demokratikleşmesinin Kemalist asker ve Kemalist sivil bürokrasi tarafından sekteye uğratıldığı iddiası geçerliliğini yitirdi.[15] Post-Kemalistler'e yapılan eleştirilerin temel hatları şunlardır:

  • Resmi tarih yazımını sorgulayıp onun yanlışlarını ortaya çıkarmasına rağmen Post-Kemalizm eleştirdiği resmi tarih yazıcılığının yerine tarafsız bir anlayış sunamayarak aynı hataya düşmüş, sadece Kemalist tarihin yergisi üzerine bir tarih yazımı oluşturmuşlardır.[16] Anakronizm yapılarak Kemalist otoriteye karşı çıkan isimler siyah-beyaz bir şekilde yüceltilmiştir.[2][17]
  • Türkiye'deki demokratikleşme ve çoğulculuk sorunundan sadece İttihatçı-Kemalist anlayış sorumlu tutulmuş, 1908-1950 arası dışındaki olaylar ve daha geniş etmenler değerlendirilmemiş, farklı ülkelerdeki durumlar ile karşılaştırma yapılmamıştır.[18]
  • 'Çevrenin' iktidara gelmesi Türkiye'nin daha çok demokratikleşmesiyle sonuçlanmamış, AK Parti iktidarı ile çevre merkeze dönüşmüştür.[3] Post-Kemalist olarak tanımlanan birçok isim, AK Parti iktidarı döneminde edindikleri mevkiler dolayısıyla ve yaşanan otoriterleşmeye sessiz kalmaları konusunda eleştirilmişlerdir.[19]

Post-post-Kemalizm

Aytürk, post-Kemalist paradigmanın Türkiye'yi anlamakta ve sorunlara teşhis koymaktaki yetersizliği ortaya çıktığı için post-post-Kemalizm terimini önerdi. 1908-1938 arası dönem yoğun bir şekilde çalışılmış olmasına rağmen, 1950-1980 arası dönemdeki sol yaklaşımların, Türk sağının, Soğuk Savaş'ın detaylı çalışmadığını belirtti. Türkiye tarihini yorumlamakta yetersizliğin bir bölümünün milliyetçi-mukaddesatçı iktidarların baskın olduğu dönemdeki milli güvenlik devletinin kuruluş sürecinin atlanmasından ileri geldiğini iddia etti.[15]

Konuyla ilgili eserler

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel

  1. ^ a b Aytürk, İlker (1 Ocak 2019). "Post-Kemalizm Nedir? Post-Kemalist Kimdir? Bir Tanım Denemesi". Varlık. 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  2. ^ a b "Türk Kulturkampf'ında Post-Kemalizm parantezi III". PolitikYol Haber Sitesi. 6 Eylül 2021. 7 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  3. ^ a b "'Çevre'den 'Merkez'e Yönelim Bağlamında Türkiye'de Muhafazakârlığın Dönüşümü: Siyasal İslâmcılıktan Muhafazakâr Demokratlığa AK Parti Örneği". 11 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  4. ^ Aytürk, İlker. "Post-post-Kemalizm: Yeni Bir Paradigmayı Beklerken". 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  5. ^ KAYNAR, METE KAAN (2021). Türkiye’nin Lanetlisi: Bir Muhalif "Fikret Başkaya ile Sohbetler". İletişim Yayınları. ss. 222-226. ISBN 978-975-05-3022-7. 13 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2023. 
  6. ^ a b c Aytürk, İlker. "Post-post-Kemalizm: Yeni Bir Paradigmayı Beklerken". 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  7. ^ Tunçay, Mete (1999). Türkiye Cumhuriyeti'nde tek-parti yönetimi'nin kurulması, 1923-1931. 3. basım. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. ISBN 975-333-114-2. OCLC 44912509. 
  8. ^ Zürcher, Erik Jan (1984). The Unionist factor : the rôle of the Committee of Union and Progress in the Turkish National Movement, 1905-1926. Leiden: Brill. ISBN 90-04-07262-4. OCLC 11871220. 
  9. ^ Mardin, Şerif (1989). Religion and social change in modern Turkey : the case of Bediüzzaman Said Nursi. Albany. ISBN 0-585-07525-5. OCLC 42855848. 
  10. ^ Göle, Nilüfer (2004). Modern mahrem : medeniyet ve örtünme. 8. basım. Beyoğlu, İstanbul: Metis. ISBN 975-342-194-X. OCLC 76880161. 
  11. ^ Ersanlı, Büşra (2009). İktidar ve tarih : Türkiyeʼde "resmî tarih" tezinin oluşumu : (1929-1937). 3. baskı. İstanbul: İletişim. ISBN 978-975-05-0120-3. OCLC 762137767. 
  12. ^ Parla, Taha (1993). Türkiye'nin siyasal rejimi, 1980-1989. 2. baskı. Cağaloğlu, İstanbul: İletişim Yayınları. ISBN 975-470-318-3. OCLC 29796212. 
  13. ^ Köker, Levent (1990). Modernleşme, Kemalizm ve demokrasi. 1. baskı. İstanbul: İletişim Yayınları. ISBN 975-470-026-5. OCLC 23171350. 
  14. ^ Timur, Taner. Türk Devrimi ve Sonrası. İmge Yayınları. ss. s.307-308,312. 
  15. ^ a b Post-post-Kemalizm : Türkiye çalışmalarında yeni arayışlar. İlker Aytürk, Berk Esen. İstanbul. 2022. ss. 23-50. ISBN 978-975-05-3351-8. OCLC 1357496130. 
  16. ^ "Kemalizm ve 'Eleştirinin Eleştirisi' - Tanıl Bora". birikimdergisi.com. 14 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  17. ^ Zürcher, Erik Jan, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Siyasal Muhalefet:Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası. 
  18. ^ "Demokrasimizin önündeki engel gerçekten Kemalizm mi?". PolitikYol Haber Sitesi. 2 Ağustos 2021. 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  19. ^ "Orhan Pamuk'a 'Yetmez ama evet' sorusu: Yanıtlamaktan kaçınıyorum". T24. 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. 
  20. ^ Post-post-Kemalizm : Türkiye çalışmalarında yeni arayışlar. İlker Aytürk, Berk Esen. İstanbul. 2022. s. 32. ISBN 978-975-05-3351-8. OCLC 1357496130. 

Genel

  • Burak Gümüş (2020/21), "De-Kemalisation from above in 'New Turkey'", Lutz Berger & Tamer Düzyol (Ed.), Kemalism as a Fixed Variable in the Republic of Turkey. History, Society, Politics, Ergon, Baden-Baden, S. 143-174

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kemalizm</span> Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisi

Kemalizm, 1935'ten 1937'ye kadar Kamâlizm veya Atatürk'ün ölümü sonrası yaygınlaşan bir diğer adıyla Atatürkçülük; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.

<span class="mw-page-title-main">Doğan Avcıoğlu</span> Türk gazeteci, yazar, düşünür ve siyaset adamı

Doğan Avcıoğlu Türk gazeteci, yazar, düşünür, siyasetçi, ekonomist ve Kurucu Meclis üyesi.:15

<span class="mw-page-title-main">Türkiye İşçi Partisi (1961)</span> Türkiyede bir siyasi parti (1961–1971, 1975-1981)

Türkiye İşçi Partisi (TİP), 1961 yılında Türkiye'de kurulan siyasi parti. 1946 sonrası çok partili dönemde TBMM'ye milletvekili seçtirebilen ilk sosyalist parti olmuştur. 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında kapatılmış, 1988 yılında TKP ile birleşerek TBKP kurulmuştur.

Güneş Dil Teorisi, Türkçenin dünya tarihindeki ilk dillerden biri olduğunu savunan sözdebilimsel ve sözdedilbilimsel bir teoridir. Teori, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi, ancak dilbilimciler tarafından kabul görmedi ve kısa sürede önemini yitirdi. Terimin kökeni, "dili Güneşe saygı göstermek için yarattığı varsayılan Güneş'e tapan Orta Asyalılardı".

<span class="mw-page-title-main">İbrahim Kaypakkaya</span> Türk Marksist-Leninist militan

İbrahim Kaypakkaya, fikirlerini benimseyenler arasında anıldığı adıyla İbo veya kod adıyla Hamza, 68 Kuşağı'nın en öne çıkan isimlerinden Türk Marksist-Leninist devrimci ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in kurucu lideridir.

<span class="mw-page-title-main">İdris Küçükömer</span> Türk akademisyen, ekonomist ve filozof

İdris Küçükömer, Türk iktisatçı ve düşünür. Kemalist ideolojiye, tek parti dönemine dair eleştiriler getirdi ve bununla beraber Türkiye'de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP'nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia etmesi ile ünlenmiştir.

Ulusalcılık, Kemalist ve milliyetçi bir ideolojidir. Ulusalcılık sözcüğü aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğinin bir diğer ismi olarak da kullanılmıştır. Günümüz siyasetinde ortak bir tanımı olmayıp, çoğunlukla sol pozisyonda yer alan milliyetçi görüşe sahip Kemalistleri tanımlamakta kullanılmıştır. Türk Dil Kurumu tarafından ise "ulusalcılık" ve "milliyetçilik" sözcükleri eş anlamlı olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk İlkeleri</span> Atatürkün politikalarını belirleyen altı ilke

Atatürk İlkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün yürürlüğe koyduğu, döneminin pragmatik politikalarını belirlemiş altı ilkedir. "Altı Ok" denilen altı ilkeye ilk olarak 1931'de "Kemalizm" adı verildi ve Atatürk'ün Dil Devrimi sürecinde, 1935'te Arapça Kemal adını 1937'ye dek kullanacağı Eski Türkçe Kamâl adıyla değiştirmesini takiben 13 Mayıs 1935'te "Kamâlizm" adıyla ülkenin kurucu ve tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri olarak benimsendi. Daha sonra, 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, anayasal olarak Türkiye'nin ulusal ideolojisi hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Cumhuriyet Halk Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti

Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren bir siyasi partidir. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması "CHP" şeklindedir. Simgesi Altı Ok'tur. TBMM'de 128 milletvekili ile ana muhalefeti temsil eden partidir. Genel başkanı Özgür Özel'dir.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk milliyetçiliği</span> Atatürkün milliyetçilik anlayışı

Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil, kültür, ahlak ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi bir vatanperverlik anlayışıdır.

Türkiye'de merkez sağ, uzun süreler boyunca iktidarda kalan ve önemli bir siyasi düşünce olarak kabul edilir. 2007 tarihine kadar Türkiye'de merkez sağ kabul edilen partiler Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisiydi. 27 Mayıs 2007 tarihinde DYP kendini kapatarak Demokrat Parti ismini aldı. ANAP ile DP'nin birleşerek genel seçimlere girecekleri düşünülürken, parti liderlerinin görüşleri yüzünden gerçekleşmedi. 22 Temmuz 2007 seçimlerine Demokrat Parti tek başına katıldı ve %5,42 oy ile merkez sağın en düşük oy oranını elde etti. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi yeni "merkez sağ" parti olarak gösterilmeye başlandı. 2009 yılında kurulan ve faaliyetlerine devam eden Merkez Sağ Hareketi ise bu siyasi ekolün felsefesini yeniden tanımlamak üzere çalışmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

Halkçılık, narodnik ve popülizmden etkilenmiş, popülizm şeklinde değil demokrasilerin yoluyla Türkiye'den dünyaya çıkan düşüncedir. Halkçılık Beyannamesi ve Atatürk'ün Halkçılık ilkesi de bu görüşlerden etkilenmiştir.

Kemalizm ve Marksizm veya Atatürkçülük ve Marksizm, Marksizm ve Kemalizm akımlarının karşılıklı ilişkileri, koşutlukları ve karşıtlıkları ile ilgilenir.

Türkiye'de muhafazakârlık, genel anlamdaki muhafazakârlık ideolojisinin Türkiye'de nasıl anlaşıldığını ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Erdoğanizm</span> muhafazakâr ve totaliter ideoloji

Erdoğanizm veya Tayyipçilik, 2003'te Türkiye Başbakanı ve 2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi idealleri ve gündemi için kullanılan bir terimdir. Karizmatik otoriteden önemli derecede türetildiği ifade edilen destekle Erdoğanizm'in, Kemalizm'i tehdit ettiği ve Erdoğan'ın, Atatürk'ten sonra Türkiye tarihindeki en güçlü kişilik olduğu belirtilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kemalist tarihyazımı</span> Atatürkün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısı

Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır. Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.

Liberal Kemalizm veya liberal Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm ile liberal sosyal tutumun bir arada savunulması görüşünü ifade eder. Ahmet Ağaoğlu'nun liberal perspektiften Kemalizm yorumu olarak tanımlanabilir. Liberal Kemalistler laiklik, cumhuriyetçilik, inkılapçılık gibi Altı Ok düşüncelerini benimsemeye devam eder.

Anti-Kemalizm ya da Kemalizm karşıtlığı, ilkelerden oluşan Türk milliyetçisi bir ideoloji olan Kemalizm'i reddetme ve bu ideolojinin lehine olan çalışmaların yaygınlığını azaltmaya çalışmadır. Bazı anti-Kemalistler Kemalizm'i laiklik ilkesi sebebiyle reddederken bazıları da Kemalizm'i bir burjuva ideolojisi olarak gördüğünden reddeder. Bazıları da Kemalizm'in fazla milliyetçilik ve hatta asimilasyon politikası içerdiğini düşündüklerinden Kemalizm'i reddetmektedir. Kemalizm'in uygulandığı tek parti dönemi ise baskıcı ve yasakçı olması gerekçesiyle veya bu dönemde tek tip insan yetiştirildiği ve halktan kopuk olduğu iddiasıyla bazı anti-Kemalistlerce eleştirildi. 1980 ve sonrası; sivil toplum, anti-Kemalizm tartışmalarının da yoğunlaşmaya başladığı bir dönemdir.

Taha Parla, Türk siyaset bilimci, akademisyen, çevirmen ve yazardır.