
Anevrizma, kan damarlarının duvarında oluşan baloncuk şeklindeki patolojik genişlemeleri tarif eden genel tıbbi tanımlamadır. Beyin atardamarları ve aort, anevrizmaların en sık yerleştiği bölgelerdir. Anevrizmalar biçimlerine, bulundukları bölgelere, duvar yapılarına veya boyutlarına göre sınıflandırılabilirler. Anevrizmalar, toplardamarlara kıyasla atardamarlarda çok daha sık görülür.

İdrar kesesi, sidik torbası veya mesane, insan'da ve diğer omurgalılarda, işeme ile idrar dışarı atılmadan önce böbreklerdeki idrarı depolayan organ’dır. İnsanlarda mesane, pelvik taban üzerinde oturan ve genişleyebilen bir organdır. İdrar mesaneye üreter yoluyla girer ve üretra yoluyla çıkar.

Tıpta safra taşları (kolelit) normal veya anormal safra bileşenlerinin büyüme veya birleşme yoluyla vücutta oluşan kristal yapılardır.

Kist, yakındaki dokuya kıyasla ayrı zara ve bölünmeye sahiptir. Bu nedenle, bir kese oluşturmak için bir araya toplanmış bir hücre kümesidir. Bununla birlikte, bir kistin ayırt edici yönü, böyle bir kesenin "kabuğunu" oluşturan hücrelerin, verilen konum için tüm çevre hücrelerle karşılaştırıldığında belirgin şekilde anormal olmasıdır. Hava, sıvı veya yarı katı madde içerebilir. Bir irin topluluğuna kist değil, apse adı verilir. Oluştuktan sonra, bazen bir kist kendiliğinden çözülebilir. Bir kist çözülemediğinde, cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir; ancak bu, türüne ve konumuna bağlıdır.
Pankreas kanseri, pankreastaki sağlıklı hücrelerin kontrolden çıkıp hızla çoğalmaları sonucu ortaya çıkan hastalık. Pankreasın normalde yağ ve proteinlerin sindirilmesine yardımcı olan enzimlerin üretilmesi ve aralarında insülinin de bulunduğu hormonları salgılamak gibi işlevleri bulunur. Anormal hücreler, pankreasta tümör oluştururlar. Bu kötü huylu hücreler vücudun başka bölgelerine yayılabilirler (metastaz).
Kolesistokinin, sindirim sisteminde peptid hormon. Yağ ve protein sindiriminde rol oynar. Geçmişte "pankreatozimin" adı verilen kolesistokinin, ince bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağındaki hücrelerce salgılanır. Pankreastan sindirim enzimlerinin ve safra kesesinden safranın salınmasını sağlar ve açlık bastırıcı rol oynar.

Safra kesesi ya da öd kesesi, bazı omurgalı canlılarda safranın ince bağırsağa salınmadan önce depolandığı ve konsantre edildiği küçük ve içi boş bir organdır. İnsanlarda armut şeklindeki safra kesesi karaciğerin altında bulunur, ancak kesenin yapısı ve konumu hayvan türleri arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı ortak hepatik kanal yoluyla alır ve depolar, safranın yağların sindirilmesine yardımcı olması için oniki parmak bağırsağına salınması ise koledok olarak da adlandırılan ana safra kanalı yoluyla gerçekleştirilir.

Koledok olarak da bilinen ana veya ortak safra kanalı, safra kesesine sahip organizmaların gastrointestinal sisteminde yer alan bir kanaldır. Latince ductus choledochus ismi ile de bilinen kanal, karaciğerden gelen ortak hepatik kanal ile safra kesesinden gelen sistik kanalın birleşmesiyle oluşur. Ana safra kanalı daha sonra pankreas kanalı ile birleşerek Vater ampullasını oluşturur. Bu bölgede iki kanalda kaslı Oddi sfinkteri ile kaplanmıştır.

Sistik kanal, safra kesesini ana safra kanalına bağlayan kısa bir kanaldır. Latince ductus cysticus olarak bilinen kanal genellikle sistik arterin yanında yer alır. Değişken uzunlukta olan yapı, safra akışına karşı çok fazla direnç sağlamayan "Heister'in spiral valvlerini" içerir. Sistik kanal ortak hepatik kanal ile birlikte Calot üçgenini oluşturur.
Postkolesistektomi sendromu (PKS), kolesistektomiden iki yıl sonra karında hala devam eden semptomların var olduğu bir durumdur. Semptomlar, kolesistektomi geçirmiş hastaların yaklaşık yüzde 5 ila 40'ında meydana gelir, ve geçici, kalıcı veya ömür boyu olabilir. Kronik durum, postkolesistektomi vakalarının yaklaşık %10'unda teşhis edilir.

Safra çamuru, safradan türemiş küçük parçacıkları belirtir. Bu çökeltiler kolesterol kristalleri, kalsiyum tuzları, kalsiyum bilirubinat, müsin ve diğer maddelerden oluşur.

Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesinin iltihaplanmasını tanımlayan durumdur. Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer. Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir. Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir. Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.

Kolesistektomi, safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Kolesistektomi, safra taşlarının neden olduğu biliyer kolik, kolesistit, pankreatit ve kolanjit gibi ağrı ve komplikasyonlar başta olmak üzere biliyer diskinezi ve safra kesesi kanseri durumlarında da tavsiye edilen bir tedavidir. 2011 yılında kolesistektomi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hastanelerde uygulanan en yaygın 8. ameliyathane prosedürü olmuştur. Kolesistektomi, bir video kamera kullanılarak laparoskopi yoluyla veya açık cerrahi teknikleri ile gerçekleştirilebilir.

Safra kesesi polipleri, safra kesesinin duvarında meydana gelen büyüme veya (polipoid) lezyonlardır. Safra kesesinin polipoid büyümesinin ana türleri arasında kolesterol polipleri (kolesterolozis), fibröz displazisi olan safra kesesinin kolesterolozis polipleri, adenomyomatoz, hiperplastik kolesistoz ve adenokarsinom yer alır.

Safra kesesi kanseri, nadir görülen bir kanser türüdür. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 100.000 kişide 2 vakadan az görülmektedir. Özellikle Orta ve Güney Amerika, Orta ve Doğu Avrupa, Japonya ve Kuzey Hindistan'da yaygındır; Ayrıca Amerikan Yerlileri ve Hispaniklerin aralarında bulunduğu bazı etnik gruplarda da yaygındır. Yeterince erken teşhis edilirse, safra kesesi, karaciğerin bir kısmı ve ilgili lenf düğümleri çıkarılarak tedavi edilebilir, ancak en sık karın ağrısı, sarılık ve kusma gibi semptomlar ortaya çıktıktan sonra, yani kanser karaciğer gibi diğer organlara yayılınca teşhis edilir.

Frig veya Frigya başlığı, anatomik olarak bazı safra keselerinde bulunan ve katlanmış bir kısmıdır. Yapı ismini Orta Anadolu'nun bir bölgesi olan Frigya'da yaşamış eski halkalar ile ilişkili, öne doğru çekili, yumuşak ve konik bir şapka olan Frig başlığından alır. Halkın %1-6'sında görülen normal bir anatomik varyanttır ve safra kesesi fundusunun, safra kesesi gövdesi ile birleştiği yerde bulunan bir kıvrımdan kaynaklanır. Sonogram esnasında safra taşları ile karıştırılma şansı dışında herhangi tıbbi bir sonucu yoktur ve hastalık riskini artırmamaktadır. Ancak, safra akışında potansiyel azalmaya yol açabileceğinden ötürü, safra kesesinin koruyucu bir metot olarak alınması gerçekleştirilebilir.

Çilek görünümlü safra kesesi olarak da bilinen safra kesesi kolesterolozisi, aşırı kolesterol nedeniyle safra kesesi duvarında meydana gelen değişikliklerdir.

Manyetik rezonans kolanjiyopankreatografi (MRCP), biliyer ve pankreatik kanalları invaziv olmayan bir şekilde görselleştirmek için manyetik rezonans görüntüleme kullanan tıbbi bir görüntüleme tekniğidir. Bu prosedür, safra kesesini çevreleyen kanallardan herhangi birine safra taşlarının yerleşip yerleşmediğini belirlemek için kullanılabilir. MRCP 1991 yılında kullanılmaya başlanmıştır.
Safra reflü gastriti veya alkalen reflü gastrit, karaciğerde üretilen safra ve duodenumda yer alan diğer bileşenlerin ince bağırsaklardan mideye sızarak mide mukozasında iltihaplanmaya yol açtığı bir gastrit türü.
Murphy bulgusu, karın muayenesinin bir parçası olarak fizik muayene sırasında yapılan bir manevradır. Sağ üst kadran ağrısının ayırıcı tanısında kullanılır. Tipik olarak kolesistitte pozitif ancak koledokolitiazis, piyelonefrit ve asendan kolanjitte negatiftir.