Hayvan, canlılar dünyasının ökaryotlar (Eukaryota) üst âlemindeki hayvanlar (Animalia) âleminde sınıflanan canlıların ortak adıdır. Arapça "canlı varlık" anlamındaki ḥayevān sözcüğünden Türkçeye geçmiş olan "hayvan" sözcüğü, günlük kullanımda esasen insan dışı, nefes alan ve hareket eden canlıları ifade etmek için kullanılsa da, biyolojik bağlamda insanı da içerir. Anadolu ağızlarında hayvan anlamında bav, bobos, böçü, çer, çokgal, dölük, evcimen, evlük, karaböcü, karaltı, medek, tereke, töm gibi sözcükler kullanılmaktadır. Hayvan sözcüğünün eş anlamlısı döngül sözcüğüdür. Hayvanlar âleminin bilimsel ve Latince adı olan "Animalia" terimi ise yine Latince olan ve "yaşayan" ya da "ruh" anlamına gelen animadan türetilmiş animal sözcüğünün çoğuludur. Hayvanlar âlemini tanımlayan bir başka Yunanca bilimsel terim de metazoa'dır (μετάζωα).
Hücre çekirdeği ya da nükleus, ökaryot hücrelerin hepsinde bulunan zarla kaplı bir organeldir. Hücrenin genetik bilgilerinin çoğu, hücre çekirdeğinin içinde katlı uzun doğrusal DNA molekülleri ile histon gibi birçok proteinin bir araya gelerek oluşturduğu kromozomlarda bulunur. Bu kromozomların içindeki genler hücrenin çekirdek genomunu oluşturur. Hücre çekirdeğinin işlevi bu genlerin bütünlüğünü devam ettirmek ve gen ekspresyonunu düzenleyerek hücre işlevlerini kontrol altında tutmaktır. Çekirdeği çıkarılan her hücre bir süre sonra ölür.
Erkek, eril insan. Erkek terimi genellikle yetişkin bir eril bireyi kastetmekte kullanılırken, oğlan terimi ise eril bir çocuk veya ergeni tanımlamak için kullanılır. Ancak erkek terimi aynı zamanda bazen yaş gözetmeksizin bir eril insanı tanımlamak için de kullanılır; tıpkı "erkek basketbolu" ifadesinde olduğu gibi.
Sperm ya da tam bilimsel adı ile spermatozoon (Spermatozoid), erkek bireylere ait üreme hücresidir. Hayvanlar, kamçı'lı ve spermatozoa olarak bilinen kuyruğu olan hareketli sperm üretir. Bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatia olarak bilinen hareketsiz sperm hücreleri üretirken, bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatozoa olarak bilinir. Kapalı tohumlular polen içinde hareketsiz sperm içerirken, eğrelti otları ve bazı açık tohumlular gibi bazı bazal bitkilerde hareketli sperm bulunur.
Eşeyli üreme, iki canlı organizma arasında genetik malzemelerin birleştirilmesi suretiyle yeni bir canlının oluşması olayıdır. Burada iki ana süreç vardır: kromozom sayısını yarıya indiren mayoz bölünme ile iki gametin birleştiği ve eski kromozom sayılarına ulaştığı döllenmedir. Mayoz bölünme sırasında, her bir çiftin kromozomları, homolog rekombinasyon elde etmek için krossing over yoluyla parça değişimi yaparlar.
Çok hücrelilerde üreme, eşeyli ya da eşeysiz olarak gerçekleşir.
Döllenme, yeni bir bireysel organizma oluşturma veya yavruların gelişimini başlatmak için gametlerin kaynaşması olayı.
Monospermi her yumurtanın tek bir spermle döllenmesi. Kural olarak bir yumurta hücresine bir sperm hücresi girer.
Kısırlık veya infertilite, kadınlarda ve erkeklerde tıbbi nedenlerle çocuk sahibi olamama durumu. Tıpta kısırlık "herhangi bir korunma olmaksızın, düzenli cinsel ilişkiye rağmen bir yıl içerisinde çocuk sahibi olunamaması" şeklinde tanımlanır. Kısırlık sorunu erkek ve kadında eşit oranlarda görülür.
Akrozom,, erkek üreme hücresi olan spermlerin uç kısmından baş kısmında yer alan sperm kısmıdır. Baş kısmındaki çekirdeğin hemen üstünde yer alır. İçerisinde golgi aygıtı ve lizozom gibi organelleri bolca ihtiva eder. Ayrıca, içerdiği enzimler sayesinde dişi yumurta hücresi olan oositin çevresini saran zarların(zona pellucida ve corona radiata) eritilmesini sağlar.
Memelilerde gebelik ya da hamilelik, bir dişinin bir veya daha fazla yavruyu, döllenmeden doğuma kadar geçen sürede rahminde taşıdığı döneme denir. Bu süre her memeli türünde değişik sürelere denk gelirken insan için 40 haftadır.
Gamet eşeyli üreme yolu ile çoğalan organizmalarda döllenme evresinde bir başka hücre ile birleşerek kaynaşan hücredir. Morfolojik olarak iki farklı gamet üreten ve her bireyin tek bir tip gamet ürettiği türlerde ovum ya da yumurta adı verilen daha büyük gamet türünü üreten bireyler dişi, daha küçük ve iribaşa benzeyen sperm adı verilen gamet hücrelerini üreten bireyler erkek olarak adlandırılır. Dişilerin ve erkeklerin farklı boyutlarda gamet üretmesine anizogami ya da heterogami denir; örneğin insan ovumu bir tek insan sperm hücresinin yaklaşık 100.000 katıdır.). Buna karşın izogami her iki cinsiyetten gelen gamet hücrelerinin aynı büyüklükte ve şekilde olması durumudur. Gamet adı ilk olarak Avusturyalı biyolog Gregor Mendel tarafından kullanılmıştır. Gametler bir bireyin genetik bilgisinin yarısını, her tipin 1n takımını taşırlar.
Kraliçe arı, ana arı ya da arı beyi; genellikle bal arısı kolonilerinde görülen; yetişkin, çiftleşmiş dişi arı. Genellikle bir kolonide tek bir kraliçe bulunur ve kolonideki arıların çoğunun annesidir. Kolonideki işçi arılar tarafından larva halindeyken seçilir ve cinsel olgunluğa erişene kadar arı sütü ile beslenir. Kraliçe arı kavramı zaman zaman -bal arısı olmayan- bazı sosyal arı cinslerindeki baskın dişiler için de kullanılır.
Partenogenez ya da döllenmesiz üreme, gerek bitkilerde gerek hayvanlarda döllenmemiş bir dişi gametin gelişip yeni bir birey oluşturmasıdır. Partenogenezde döllenme yoktur, dolayısıyla bir eşeysiz üreme türüdür.
Spor, döllenme özelliğinde olmayan, monoploit bir üreme hücresidir. Ancak her spor, başka bir hücre ile birleşmeden, tek başına yeni bir organizma oluşturabilir. Sporların dış yüzeyinde bulunan bir örtü, onları çevrenin olumsuz şartlarından koruma özelliği kazandırır. Uygun koşullara düşen her spordan, monoploit bir döl oluşur. Bazı tek hücrelilerde, mantarlarda, su yosunlarında, kara yosunu ve eğrelti otu gibi yerleşik bitkilerde görülür.
Mikroenjeksiyon, camdan yapılmış bir mikropipetle hücre duvarından mikroskobik boyutta madde ekleme yöntemi. Diğer tekniklere göre daha zahmetli bir teknik olmasına rağmen özellikle transgenik hayvan üretilmesinde ve gen aktarımında sıklıkla kullanılmaktadır. Mikroenjeksiyon aktarılmak istenen DNA parçasının doğrudan fiziksel bir yöntemle hücrenin çekirdeğine iletilmesi metoduna dayanır. Mikroenjeksiyonun genellikle yumurta hücrelerine uygulanması sonucunda transgenik hayvan üretimi mümkün hale gelmektedir. Uygulama, gen aktarılacak hücrenin küçük bir vakumla mikroskop altında sabitlenmesiyle başlatılır. Hazırlanan DNA, çok ince uçlu bir pipetle hücrenin çekirdeğine iletilir ve buraya zerk edilir. Bu hücrenin gelişmesiyle de DNA'sı alınan canlının aynısı meydana gelir. Bu sistem kullanılarak memeli yumurta hücreleri, kurbağa yumurtaları ve muhtelif bitki protoplastlarında başarılı çalışmalar yapılmıştır. Bu teknik günümüzde sperm hücrelerinin herhangi bir nedenle kadın yumurtasına erişemediği veya yumurta zarını aşamadığı erkek kısırlığı durumlarında ise yeni bir tüp bebek yöntemi olarak da kullanılmaktadır.
Erkek arılar veya dronlar; arı kolonilerinde tek görevleri ana arıyla (kraliçe) çiftleşmek olan, bal üretmeyen arılar. Bir kolonide tamamı dişi olan işçi arılara kıyasla az sayıda erkek arı bulunur. Erkek arıların iğnesi bulunmaz.
Tüp bebek ya da bilimsel ismiyle in vitro fertilizasyon (IVF), bir yumurtanın sperm tarafından, vücut dışında suni olarak döllenmesi sürecidir. IVF, kısırlık tedavisinde diğer yardımlı üreme yöntemleri başarısız olduğunda kullanılan önemli bir tedavi yöntemidir. IVF işlemi, bir kadının yumurtlama sürecini izlemek, yumurtayı yumurtalıklardan almak ve laboratuvar ortamında sperm ile dölleyerek döllenmiş yumurtanın (zigot) daha sonra hastanın rahmine başarılı bir gebelik oluşturulması amacıyla tekrar aktarılması şeklinde özetlenebilir. Bir kadının doğal döngüsünün ovum (yumurta) toplamak için izlenmesine "doğal siklus IVF" denir. İlk başarılı doğan "tüp bebek" olan Louise Brown, 1978 yılında doğmuştur. Louise Brown, doğal siklus IVF sonucu olarak doğmuştur. Fizyolog Robert G. Edwards, 2010 yılında bu tedaviyi geliştirdiği için Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanmıştır.
Spermatogonyum, testislerde oluşan, birkaç mayoz bölünme geçirerek spermatozoonu (sperm) oluşturan sperm ana hücresidir. Bu sürece spermatogenez adı verilir. Spermatogonyum mitoz geçirerek önce birincil (primer) spermatositi oluşturur. Ardından bir mayoz geçirerek ikincil (sekonder) spermatositi oluşturur ve ikinci bir mayoz geçirerek spermatidi oluşturur ve ardından spermatid spermiyogenez geçirerek spermi oluşturur.
Spermiyogenez, spermatogenezin son aşaması olan, spermatidlerin olgun spermatozoalara dönüşüm sürecidir. Bu süreçte çekirdek yoğunlaşır ve akrozom adı verilen, yumurtayı döllemek için gerekli enzimleri içeren yapı oluşur. Spermatid, kamçı geliştirerek hareket kabiliyeti kazanır ve mitokondriler hücrenin enerji üretimini destekler. Spermiyogenez, spermatidlerin hareketli ve dölleme yeteneği olan spermatozoalara dönüşmesiyle sona erer.