İçeriğe atla

Pluripotent

Pluripotent, gelişen bir embriyo'nun erken safhalarında var olan, canlıyı oluşturan özelleşmiş tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğindeki henüz farklılaşmamış hücreler için kullanılan bir tanımlama.

Totipotent hücrelerin soyundan gelen pluripotent hücreler, blastokistin iç hücre kitlesi (İHK)'nde bulunurlar ve üç germ tabakasına (ektoderm, endoderm ve mezoderm), dolayısıyla ileride canlıyı oluşturacak tüm hücre ve doku tiplerine kaynaklık ederler. Vücut dokularının yanı sıra, gebeliği destekleyen bazı embriyo dışı dokuları da oluştururlar (örn. vitellüs kesesi, amniyon, allantoyis). Fakat, plasenta gibi trofoblast kökenli embriyo dışı dokulara dönüşemedikleri için, totipotent hücrelerin aksine, tek başlarına yeni bir birey oluşturamazlar.

Teoride in vitro ortamda sonsuza kadar kendilerini yenileyebilen bu hücreler özelleşmiş hücre tiplerine farklılaştıkça pluripotent özellikleri ve kendini yenileme kapasiteleri kaybolur.

Pluripotent hücrelerin asıl kaynağı embriyo olmasına rağmen, farklılaşmış hücrelerden de laboratuvar ortamında değişik yöntemlerle indüklenmiş (programlanmış) pluripotent kök hücreler elde edilebilmektedir. İlk olarak 2006 yılında Takahashi ve Yamanaka retroviral transfeksiyon yöntemiyle aktardıkları 4 genin (Oct4, Sox2, c-Myc ve Klf4) fare fibroblastlarını pluripotent hale getirdiğini bildirmişlerdir.[1]

Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü

Sir John B. Gurdon ve Shinya Yamanaka erişkin hücrelerin yeniden programlanarak pluripotent hücrelere dönüşebileceğini gösterdikleri çalışmalarıyla 2012 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmışlardır.[2]

John B. Gurdon o zamana kadar tek yönlü olduğu kabul edilen hücre farklılaşmasını sorgulamıştır. 1962 yılında çekirdeğini çıkarttığı kurbağa yumurtasına, iribaş bağırsağından alınmış yetişkin hücre çekirdeğini yerleştirerek gelişmiş iribaşlar oluşturmayı başarmış[3] ve daha sonraki deneylerde canlı klon kurbağalar elde etmiştir. Gurdon bu deneyle organizmayı meydana getiren tüm hücre tiplerini oluşturacak bilginin, özelleşmiş olsa bile, hücre çekirdeğinde halen saklı olduğu ortaya koymuştur.

Shinya Yamanaka ise yaklaşık 40 yıl sonra, 2006'da, dışarıdan aktarılan genlerle erişkin hücrelerin pluripotent hücrelere dönüştürülebileceğini göstermiştir. Yamanaka ve çalışma arkadaşları doğal yollarla elde edilmiş kök hücreleri pluripotent halde tutan faktörleri belirledikten sonra bunların farklı kombinasyonlarını yetişkin hücrelere aktararak yalnızca dört genin (Oct4, Sox2, c-Myc ve Klf4) bu hücreleri programlayabildiğini kanıtlamıştır.[1]

Kaynakça

  1. ^ a b Takahashi K & Yamanaka S (2006) Induction of pluripotent stem cells from mouse embryonic and adult fibroblast cultures by defined factors. Cell 126:663–676 "Induction of pluripotent stem cells from mouse embryonic and adult fibroblast cultures by defined factors". PMID 16904174. 
  2. ^ "The Nobel Prize in Physiology or Medicine 2012". 21 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ekim 2012. 
  3. ^ Gurdon JB (1962) The developmental capacity of nuclei taken from intestinal epithelium cells of feeding tadpoles. J Embryol Exp Morphol 10:622–640 "The developmental capacity of nuclei taken from intestinal epithelium cells of feeding tadpoles". PMID 13951335. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji</span> canlıları inceleyen bilim dalı

Biyoloji ya da dirim bilimi, yaşamın bilimsel olarak incelenmesidir. Geniş bir kapsama sahip bir doğa bilimidir ancak onu tek ve tutarlı bir alan olarak birbirine bağlayan birkaç birleştirici teması vardır. Örneğin, tüm organizmalar, gelecek nesillere aktarılabilen genlerde kodlanmış kalıtsal bilgileri işleyen hücrelerden oluşur. Bir diğer ana tema ise yaşamın birliğini ve çeşitliliğini açıklayan evrimdir. Enerji işleme, organizmaların hareket etmesine, büyümesine ve çoğalmasına izin verdiği için yaşam için de önemlidir. Son olarak, tüm organizmalar kendi iç ortamlarını düzenleyebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Botanik</span> bitki yaşamı bilimi

Botanik veya bitki bilim(ler)i, bitki biyolojisi, fitoloji, bitki yaşamı ile ilgili bir bilim dalı ve biyolojinin bir koludur. Bir botanikçi, bitki bilimcisi veya fitolog, bu alanda uzmanlaşmış bir bilim insanıdır. "Botanik" terimi; otlak, ot veya yem anlamına gelen Grekçe: βοτάνη (botanē) kelimesinden türetilmiştir. Geleneksel olarak, botanik, mantarları ve algleri de de içine alan bir bilim dalıdır. Günümüzde, botanikçiler, 391.000'i damarlı bitki türü ve yaklaşık 20.000'i kara yosunu olan yaklaşık 410.000 kara bitkisi türünü incelemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Aspirin</span> ağrı, ateş ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılan bir ilaç

Asetilsalisilik asit (ASA) olarak da bilinen aspirin, ağrı, ateş ve/veya inflamasyonu azaltmak için ve antitrombotik olarak kullanılan nonsteroid antiinflamatuar bir ilaçtır (NSAID). Aspirinin tedavi etmek için kullanıldığı spesifik inflamatuar durumlar arasında Kawasaki hastalığı, perikardit ve romatizmal ateş yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Romatoid artrit</span>

Romatoid artrit (RA), öncelikle eklemleri etkileyen uzun süreli bir otoimmün hastalıktır. Tipik olarak sıcak, şiş ve ağrılı eklemlerle sonuçlanır. Ağrı ve sertlik genellikle istirahatten sonra kötüleşir. En yaygın olarak, bilek ve eller tutulur ve aynı eklemler tipik olarak vücudun her iki tarafında tutulur. Hastalık ayrıca cilt, gözler, akciğerler, kalp, sinirler ve kan dahil olmak üzere vücudun diğer kısımlarını da etkileyebilir. Bu, düşük alyuvar sayısı, akciğer çevresinde iltihaplanma ve kalp çevresinde iltihaplanma ile sonuçlanabilir. Ateş ve düşük enerji de mevcut olabilir. Genellikle semptomlar haftalar ve aylar içinde kademeli olarak ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Kök hücre</span> İnsan vücudunu oluşturan, sınırsız bölünme, her türlü vücut hücresine dönüşme ve yeni görevler üstlenme imkânına sahip ana hücre

Kök hücre, mitoz bölünmeyle özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilen ve daha fazla kök hücre üretmek için kendini yenileme yeteneğine sahip olan, bütün çok hücreli canlıların doku ve organlarını oluşturan ana hücre türleridir.

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Denizyıldızı</span> Omurgasız ve derisi dikenli deniz canlısı

Denizyıldızı, hayvanlar âleminin derisi dikenliler şubesine bağlı Asteroidea sınıfından olan deniz omurgasızlarına verilen ortak addır. Dünya üzerinde, tropikal bölgelerden soğuk kutup denizi sularına kadar deniz tabanında 1.500 kadar denizyıldızı türü bulunur. Deniz kıyısından 6.000 m derinliğe kadar olan bölgede yaşarlar.

<span class="mw-page-title-main">Kalp kası</span> kalp kasından oluşan kalp duvarının orta tabakası

Kalp kası omurgalılar'ın üç tip kas dokusundan biridir; diğer ikisi iskelet kası ve düz kas'tır. Kalp duvarı'nın ana dokusunu oluşturan istemsiz, çizgili bir kas'tır. Kalp kası (miyokard), kalp duvarının dış tabakası (perikard) ile iç tabaka (endokardiyum) arasında, koroner dolaşım yoluyla kanın sağlandığı kalın orta tabakayı oluşturur. Interkalatlı disklerle birleştirilen ve hücre dışı matrisi oluşturan kollajen lifleri ve diğer maddelerle kaplanan bireysel kalp kas hücrelerinden oluşur.

İndüklenmiş pluripotent kök hücre, pluripotent olmayan bir hücreden, bazı genleri üretmesi sağlanarak veya dışarıdan faktörler verilerek, farklılaşmanın tersine çevrilmesi sonucu elde edilen hücre.

<span class="mw-page-title-main">Tümör nekroz faktörü alfa</span>

Tümör nekroz faktörü ; sistemik inflamasyonda yer alan bir hücre sinyal proteinidir (sitokindir) ve akut faz reaksiyonunu oluşturan sitokinlerden biridir. CD4+ lenfositler, NK hücreleri, nötrofiller, mast hücreleri, eozinofiller ve nöronlar gibi diğer birçok hücre tipi tarafından üretilebilmesine karşın, esas olarak aktif makrofajlarca üretilir. TNF, homolog bir TNF alanına sahip çeşitli transmembran proteinlerden oluşan TNF süper ailesinin bir üyesidir.

<span class="mw-page-title-main">Spinal müsküler atrofi</span> nadir görülen konjenital nöromüsküler bozukluk

Spinal müsküler atrofi (SMA), motor nöronların kaybı ve ilerleyici kas erimesi ile sonuçlanan nadir görülen bir nöromüsküler bozukluktur. Genellikle bebeklik veya erken çocukluk döneminde teşhis edilir ve tedavi edilmezse bebek ölümlerinin en yaygın genetik nedenidir. Ayrıca hastalığın daha hafif bir seyirli bir türü yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilir. Ortak özellik, önce kol, bacak ve solunum kaslarının etkilendiği istemli kasların ilerleyici zayıflığıdır. İlişkili problemler arasında zayıf baş kontrolü, yutma güçlüğü, skolyoz ve eklem kontraktürleri yer alabilir.

<span class="mw-page-title-main">Rabdomyosarkom</span> iskelet kası progenitörlerinden kaynaklanan iskelet kası kanseri

Rabdomyosarkom (RMS), iskelet kası miyositlerinde tam olarak farklılaşamayan mezenkimal hücrelerden gelişen oldukça agresif bir kanser türüdür. Tümör hücreleri rabdomiyoblast olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Tütünün sağlığa etkileri</span> Tütün tüketiminin insan sağlığı üzerindeki koşulları, mekanizmaları ve faktörleri

Tütün kullanımının insan sağlığı üzerinde ağırlıklı olarak olumsuz etkileri vardır ve tütünün sağlığa etkileri konusundaki endişeler uzun bir geçmişe sahiptir. Araştırmalar, öncelikli olarak sigara tütünü üzerine odaklanmıştır.

<i>Kedi immün yetmezlik virüsü</i>

Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV) dünya'da kedileri etkileyen bir Lentivirüs 'tür ve kedigillerin %2,5 ila %4,4'üne bulaşır. FIV, diğer iki kedi retrovirüsünden, kedi lösemi virüsünden (FeLV) ve kedi köpüklü virüsten (FFV) taksonomik olarak farklıdır ve insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ile daha yakından ilişkilidir. FIV içinde, viral zarf (env) veya polimeraz (pol) için kodlama yapan nükleotid dizi farklılıklarına dayalı olarak beş alt tip tanımlanmıştır. FIV, AIDS benzeri bir sendroma neden olan tek primat olmayan lentivirüstür, ancak FIV, hastalığın taşıyıcıları ve aktarıcıları olarak uzun yıllar nispeten sağlıklı yaşayabildikleri için kediler için genellikle ölümcül değildir. Etkinliği belirsizliğini korusa da bir aşısı vardır. Kediler aşılamadan sonra FIV antikorları için pozitif test yapacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Theodor Schwann</span> Alman fizyolog (1810-1882)

Theodor Schwann Alman bir hekim ve fizyologdu. Biyolojiye yaptığı en önemli katkının hücre teorisini hayvanlara genişletmesi olduğu düşünülmektedir. Diğer katkıları arasında periferik sinir sistemindeki Schwann hücrelerinin keşfi, pepsinin keşfi ve incelenmesi, mayanın organik doğasının keşfi ve "metabolizma" teriminin icadı yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bilimde kadınlar zaman çizelgesi</span> Doğal, sosyal ve formal bilimlerde yer alan kadınların tarihsel zaman çizelgesi

Bu, antik tarihten 21. yüzyıla kadar uzanan bir bilimdeki kadınların zaman çizelgesidir. Zaman çizelgesi öncelikle astronomi, biyoloji, kimya ve fizik gibi doğa bilimleri ile ilgilenen kadınlara odaklanırken, sosyal bilimler ve formal bilimler alanlarından kadınların yanı sıra önemli bilim eğitimcileri ve tıp bilimcileri de içermektedir. Zaman çizelgesinde listelenen kronolojik olaylar hem bilimsel başarılar hem de bilimlerdeki toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgilidir.

<i>Vaccinia</i> virüs türü

Vaccinia virüsü, poxvirüs ailesine ait büyük, kompleks, zarflı bir virüstür. Yaklaşık 250 geni kodlayan, yaklaşık 190 kbp uzunluğunda doğrusal, çift sarmallı bir DNA genomuna sahiptir. Virionun boyutları kabaca 360 × 270 × 250 nm'dir ve kütlesi yaklaşık 5-10 fg'dir. Vaccinia virüsü, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 1958-1977 yılları arasında küresel bir aşılama kampanyasında çiçek hastalığını ortadan kaldırmak için kullandığı modern çiçek aşısının kaynağıdır. Çiçek hastalığı artık vahşi doğada bulunmamasına rağmen, vaccinia virüsü gen terapisi ve genetik mühendisliği için bir araç olarak bilim insanları tarafından hala geniş çapta incelenmektedir.